Ukrayna Avrupa’yı böldü

Ali Mercan

Ali Mercan

Köşe Yazısı

Berlin merkezli Avrupa Birliği (AB) dış politika düşünce kuruluşunun yeni anketi, savaşa devam etmesi için Ukrayna’ya verilen silah desteğine onayın azaldığını saptıyor. AB'de kalıcı bir bölünme olasılığına dikkat çekiyor. Ankete göre Ukrayna’yı kışkırtan ve “Son Ukraynalıya kadar savaşa devam” diyenlere karşılık “barış isteyenlerin” çoğunlukta olduğu belirtiliyor.

'SON UKRAYNALIYA KADAR SAVAŞ' ÇIĞLIKLARI SÖNÜYOR

Kısa bir süre öncesine kadar Alman ve Avrupa basınında “Son Ukraynalıya kadar savaşa devam!” çağrılarının yükseldiği ve en ağır silah desteğinin sürdüreleceği bildiriliyordu. Ancak bu havanın hızla değiştiği görülmektedir. Aslında Ukrayna’nın sırtından Rusya’ya karşı savaşın her şart altında sürdürülmeye zorlandığı ancak bunun yürümeyeceği pratikte görüldü. Çeşitli seçenekler arasında “ver-kurtul” bile dillendirildi. Rusya’nın savaş taraftarı olmadığı, NATO’nun sınırları etrafında ilerlemesine karşı güvenliği için tedbir aldığı kabul gördü.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyinin (ECFR) 10 Avrupa ülkesinde yaptığı bir ankete göre, açıkça farklılaşmış iki görüş açısı saptanıyor. Anket sonuçları German Foreign Policy’nin 21 Haziran bülteninde değerlendirildi: “Bir kesim Rusya'nın ne pahasına olursa olsun yenilgiye uğratılmasını talep ederken, diğeri Ukrayna'nın tavizleri pahasına barışın bir an önce sağlanmasını talep ediyor.” ECFR’ye göre, “Ukrayna savaşı devam ederse, AB'nin birliği tehlikeye düşebilir.” Ayrıca mayıs ayında Almanya'da Ukrayna'ya silah desteği için onayın düştüğü, İtalya'da ise halkın protestolarının  arttığı kaydediliyor.

AB HALKLARI ARASINDA KUTUPLAŞMA

ECFR’nin geçen hafta yayınlanan anket sonuçları, Ukrayna sorunu ile ilgili olarak Avrupa ülkelerinin halkları arasında net bir bölünmeyi ortaya koyuyor: Birinci kesim “adalet”, Rusya’yı yenilgiye uğratma çabasına odaklanıyor ve sağlık ve eğitim gibi gerekli harcamalardan kesinti anlamına gelse bile silahlanmaya öncelik verilmesini savunuyor. Sadece Polonya'da yaygın olan bu görüş, anketin yürütüldüğü 10 Avrupa ülkesinde nüfusun yalnızca yüzde 22'sini kapsıyor. Bu kesim ECFR'nin “barış” terimiyle etiketlediği öbür seçenek (%33) ile çelişiyor; Ukrayna karşılığında taviz vermek zorunda kalınsa bile hızla barış istiyorlar.

Anket sonuçlarında “değişken seçmenler” olarak  üçüncü bir kitle (%20) tanımlamaktadır; nüfusun yüzde 20'sine denk geliyor. Rusya'ya karşı sert tutuma rağmen, uzayan bir savaşın Avrupa'ya ve halkına pahalıya mal olacağından korkuyor; korkularıyla "değişken seçmenler" nüfusun yaklaşık beşte üçünü temsil ediyor. Yüzde 61 durumun nükleer bir savaşa dönüşmesinden ve ayrıca enerji fiyatlarının artmaya devam edeceğinden endişe ediyor. ECFR, 'Yaptırımlar Rusya'ya diz çöktüremez, ama Avrupa'ya giderek daha fazla yük bindirir' sonucuna varıyor. Şimdiye kadarki olguların gösterdiği gibi Batı yaptırımları kendisine döndü ve AB’nin enerji krizini çözümsüz hale getirdi.

HÜKÜMETLER İLE KAMUOYU AYRILIYOR

ECFR, "birçok Avrupa hükümetinin resmi konumları ile kamunun ruh hali arasında büyüyen bir uçuruma" dikkat çekiyor. Taraflar arasındaki çizgi, Avrupa kıtasında kritik fay hattına dönüşüyor. Yaptırımların halk üzerinde yaratacağı yükler göz önüne alındığında, ECFR “Avrupa demokrasilerinin direncinin” büyük ölçüde “hükümetlerin, bir savaş için kamu desteği yaratma yeteneğine bağlı olacağını” öngörüyor. Sonuçta “çeşitli sosyal gruplara acı getiren politikaları sürdürmek” başarılı olmazsa, Avrupa'da daha da derin bir bölünme riski vardır ve bu da “AB'yi felç edebilir.”

Ukrayna’ya silah desteğine karşı tutum en çok İtalya'da görülüyor. Mart ayı başlarında, limanlar ve havaalanlarında işçiler Ukrayna'ya silah teslimatını protesto ettiler ve gemi ve uçaklara askeri teçhizat yüklemeyi reddettiler (GFP). Yunanistan havayolları işçileri de Ukrayna’ya silah sevkiyatına karşı çıkmışlardı. ECFR anketine göre, İtalyan nüfusunun yaklaşık yüzde 45'i şu anda Ukrayna'ya silah teslimatına karşı. Düşünce kuruluşu ayrıca, İtalya'da “barış” tarafının yüzde 52, yalnızca yüzde 16'sının “adalet” yelpazesinde olduğu Avrupa'daki ilk ülke olduğunu belirtiyor.

Geçen hafta Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile birlikte Kiev'e giden Başbakan Mario Draghi, giderek artan bir baskı altına girdi. Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio'nun üyesi olduğu Cinque Stelle partisinden senatörler, silah teslimatlarının durdurulması çağrısında bulunan bir karar hazırlıyorlar. İtalyan Genel İşçiler Konfederasyonu (CGIL), haftasonu düzenlenen bir gösteride, silah ihracatına son verilmesini talep etti.

ALMANYA’DA UKRAYNA’YA SİLAH DESTEĞİNE ONAY DÜŞÜYOR

AB içinde en kararlı görünen Almanya'da da Ukrayna'ya ağır silah teslimatı onayı düşüyor. Mayıs ayı başlarında yapılan bir anket, Almanların yalnızca yüzde 46'sının Ukrayna’ya "saldırı silahları ve ağır teçhizat" teslimatına destek verdiğini gösterdi. Bir ay önce bu yüzde 55 civarındaydı. Teslimatları açıkça reddedenlerin oranı yüzde 33'ten yüzde 44'e yükseldi. “Ukrayna'ya ağır silah ihracatının en sadık savunucuları, özellikle zengin bir müşteri kitlesine hitap eden Yeşiller Partisi'nin (Bündnis 90/Die Grünen) destekçileriydi” (GFP). GFP 31 Mayıs’ta da Yeşiller’in tutumuna dikkat çekti: “Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Yeşiller Partisi seçmenlerinden 'savaş yorgunluğuna' son verilmesi gibi kavgacı taleplerle yüksek onay almayı umabilir. Parti ortamının yeniden silahlanma ve Ukrayna'ya silah teslimatı konusundaki tutumuna ilişkin son anketler bunu gösteriyor. Yeşiller, ağır silahların teslimatını destekleme konusunda açık ara ileride. Arka planda, kurucular 1980'lerin toplumsal hareketlerinden iyi ücretli ve güvenli profesyonel pozisyonlara yükselenlerdir. Yeşiller’de memurların ve kamu sektöründe çalışan dolgun ücretlilerin oranı yüksektir. Bu nedenle Yeşiller, yaptırımların kendi ülkelerindeki arz ve ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinden bireysel olarak en az etkilenen kesimdir.”

ALMANYA VE AB’DE AĞIRLAŞAN VE ARTAN SORULAR YUMAĞI

Bertelsmann Vakfı'nın mayıs ayı sonunda yaptığı bir anket de, Almanya'daki güvensizlik duygusunun önemli ölçüde arttığını gösterdi; nüfusun yaklaşık beşte dördü artık kendini güvende hissetmiyor ve yüzde 67'si Ukrayna savaşının Almanya'ya sıçramasından bile korkuyor. Vakıf, güvenlik duygusu azaldıkça, Ukrayna'ya ağır silahların teslimi veya Rusya'ya karşı sert yaptırımlar konusunda desteğin azaldığını bildirdi. Bu, esasen ECFR araştırmasının şu anda ortaya koyduğu bulguya tekabül etmektedir.

Avrupa’da “Ukrayna sorunu” etrafında yoğunlaşan kamplaşmalar birçok konuyu içine alıyor: Rusya’ya ve NATO’nun yayılmasına karşı tutum, tek kutuplu mu yoksa çok kutuplu dünya mı konuları yanında Avrupa birleşiyor mu ayrışıyor mu sorusunu da içeriyor. Almanya’nın AB liderliğinde genel olarak ortak hareket eden Macron’un Fransız seçimlerinde hüsrana uğraması ve Marine Le Pen’in başarısı, bu soruların tartışılmasını ve sayısını da artırıyor.

# yunanistan # güvenlik # avrupa # nato # karar # enerji # Haziran # Partisi