9 Maddede Osmanlı Korsanları! Cervantes’ten Kadırgalara...
Son dönemlerde çekilen filmler ya da diziler, hepimizde korsanlarla ilgili bir takım önyargılar oluşmasına neden oldu. Dolayısıyla korsan denince akla belirli basmakalıplar geliyor hemen. Ancak bu durum korsanlığın yanlış anlaşılmasına neden oldu.

Zira korsanlık; başıboş, kafası dumanlı ve sarhoş insanlardan oluşan bir gemiden ve barbarlıktan çok daha farklı, bunların çok daha fazlasıydı. Osmanlı’da daha da fazlası…

HAYDUR DEĞİL GAZİ
“Corsaire” (korsan) ile “pirate”, yani deniz haydudu arasında hem kelime açısından hem de yapısal anlamda fark vardır. Korsanlar, inancı ve ülkesi için yağmacılık yapan, dost gemilere saldırmayan ve bu kazançlarını bağlı olduğu devlet ile paylaşan denizcilerken; “pirate” olarak adlandırılan deniz haydutları, bu baskınları ve yağmaları sadece kendi çıkarları için yapan, hiçbir devlete bağlı olmayan denizcilerdi.
Dolayısıyla Osmanlı korsanları, Karayip’te görmeye alışık olduğumuz korsan haydutlarının aksine kendi başlarına değil, İmparatorluk’un sözleşmeli askerleri gibi hareket ederlerdi. Bu tarz yapılanmanın bir diğer örneği olarak, İngiliz Donanması’nda “privateer” adıyla anılan ve donanmaya bağlı korsanları gösterebiliriz.
Osmanlı korsanları, korsan denildiğinde akla gelen stereotiplerden uzak, devlet ve din olgusuna bağlı birer denizci konumundaydı. Yani kısacası Osmanlı korsanlarının, akıncıların denizdeki versiyonu olduğunu söylemek yanlış olmaz.

BU DENİZ İKİMİZE DAR
Osmanlı korsanları, İmparatorluk ile düşman olan tüm ülkelerle savaşırdı. Denizciler genelde İspanyol gemileriyle, zaman zaman da Fransız ve Hollanda gemileri ile savaşırdı. Ancak Osmanlı korsanlarının en azılı düşmanları, gayeleri Osmanlı gemilerini batırmaktan başka bir şey olmayan Maltalı St. John (Hz. Yunus) Şövalyeleri’ydi. Efsaneye göre Osmanlı korsanları gibi cesur ve iyi birer savaşçı olan bu denizciler, Osmanlı korsanlarının en büyük baş belasıydı.

KORSAN YETİŞTİRME YURDU CEZAYİR
Osmanlı korsanları, genellikle Cezayir’deki garp ocaklarında yetiştirilirdi. Başka ocaklarda başarı gösterenler ise doğrudan Cezayir’deki ocağa transfer edilirdi. Cezayir dışında, Güney Arnavutluk, Yunanistan, Tunus ve Kıbrıs gibi yerlerde de korsanların yetiştirildiği ocaklar bulunurdu.