Haziran Ayaklanmasının ilerisindeyiz

29 Ekim’deki büyük halk hareketi, Türkiye tarihinde bir sıçramayı işaretliyor. Yeni bir döneme girilmiştir.

Abone ol

Sayı fazlasıyla var, nitelikteki değişiklikte yoğunlaşmalıyız

Milyonlarla sayılan kitleler Türk bayrağı altında birleşiyor. Ancak sayılara takılmaktan artık vazgeçelim. Niteliksiz sayılar, bize sistem tarafından dayatılan bir bakış açısıdır. Emperyalist sistemin sahte demokrasisi, güdülen sayılar üzerinde duruyor. Sayıları sayılarla geçme çabasındayız. Orada bir tuzak var. Cumhuriyet meydanlarında sayı fazlasıyla var. Yenilik nicelikte değildir. Yenilik, halk hareketinin niteliğindedir. Ve bu nitelikte yoğunlaşmak durumundayız. Devrimcilik, bu nitelik değişikliğini işlemek ve geliştirmektir.

Hükümet istifa talebinden iktidar talebine geçildi

19 Mayıs 2012’den 2013 HaziranAyaklanmasına uzanan büyük kitlesel eylemlerin artık ilerisindeyiz: 29Ekim 2013 günü Cumhuriyet Meydanlarının manzarası budur.

Halk hareketi, hükümet istifa talebinden iktidar talebine geçmiştir. En önemlisi, bu iktidar talebi somut güçbirliği çözümleriyle ortaya konmaktadır ve artık elle tutulur hale gelmiştir.

Artık bütün millî güçler Millî Güçbirliğinin çekim alanı içindedirler

Cumhuriyet halkı, cumhuriyet hükümeti için meydanlarda toplanıyor. AKP iktidarını yıkacak ve Cumhuriyet Hükümetini kuracak güçler yan yana geliyor. Halkın güçbirliği talebi, meydanlardan kürsülere çıkmıştır. Güçbirliğini sağlayan Halk Hareketidir. Güçbirliğinin kitle olarak kısmen içinde, ama örgüt olarak dışında duran kimi vatansever güçler, Millî Güçbirliğinin çekim alanı içine girmişlerdir. Haziran Ayaklanmasındaki “Bu daha başlangıç” sloganı geçerlidir.

Mustafa Kemal’in askeri olmak, hükümet olma mücadelesine katılmaktır

Halk hareketi, şu anda düzenin içinde duran güçlere düzenin dışına çıkmayı dayatmaktadır. “Mustafa Kemal’in askeri” olmanın anlamı budur. “Mustafa Kemal’in askeri” olmaya niçin o kadar itiraz geldi sanıyorsunuz. Çünkü bu slogan, devrimin sloganıdır, daha somut deyişle hükümet olma kararlılığıdır.

Mustafa Kemal, İstiklâl Savaşını Anadolu’da bir Cumhuriyet Hükümeti kurarak yaptı. Ankara’daki hükümetle Padişah hükümetinin otoritesine son verilmeseydi, İstiklâl Savaşı olmazdı.

Kemalist Devrim, kimilerimizin çok sık söylediği gibi bir “Aydınlanma” olayı, başka deyişle bir Kültür Hareketi değildir; iktidarın ele geçirilerek yeni bir düzenin, Cumhuriyet düzeninin kurulmasıdır. Aydınlanma dedikleri, o büyük devrimin yalnızca üstyapıdaki bir cephesidir. İşte o Aydınlanmacılarımız ve Sosyaldemokratlarımız, “Mustafa Kemal’in askeri” olmayı bir türlü benimsemiyorlardı. Bu tavır, devrime itirazdı. Halk onlara devrimi dayattı. En azından milyonların haykırışında sorun çözülmüştür.

Soyut devrim söylemleri bırakılmalıdır

Bu koşullarda İşçi Partisi’nin soyut devrim söylemlerini bırakması gerekiyor. Zaten devrim sürecinin içindeyiz. Devrim, somut olarak hükümet olmaktır. Vurguyu hükümet olmaya yapmalıyız. O zaman devrimin altı doluyor.

Şimdi, kitlelerin zihninde altı doldurulamayan ve somut olarak tanımlanmayan devrim söylemleri yerine Cumhuriyet Hükümeti kurmanın önümüzdeki somut sorunlarını çözmek, iktidar yolundaki işleri birer birer başarmak durumundayız.

Anlaşılır olabilmek için daha somut konuşalım. Örneğin Aydınlık’ın 29 Ekim günü attığı “Meydanlar Cumhuriyet Sözümüz Devrim” başlığını Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Malatya, Antalya, Eskişehir, Trabzon, Adana, Mersin, Düzce, Denizli ve diğer kentlerimizde ayağa kalkan milyonlara soralım, size somut bir şey söylemeyeceklerdir.

29 Ekim’in başlığı şu olmalıydı:

Cumhuriyet Hükümeti için meydanlara!

Bu başlıkta,

- Cumhuriyet var,

- Hükümet var,

- Meydanlar var.

Özeti, devrimin 29 Ekim günündeki somut işi var.

Hedefimiz, Cumhuriyeti devlet ve toplum katında yeniden örgütlemektir.

Bunun için Hükümet kuracağız.

Meydanlar ise, o hükümeti kuracak halkın toplanma alanlarıdır.

Devrim sandıktan çıkacak, sandığı halk hareketi belirleyecek

Önümüze bakacak olursak, devrim sandıktan çıkacaktır.

ABD, halkın sandığına karşı şiddete başvurursa, bunu aşacak güç, yine halktadır. Millet+Ordu birliği, iki yüzyılın gerçeğidir ve her zaman yürürlüktedir.

Sandığı ise, yönlendirilmiş seçmen kitlesi değil, halk hareketi belirleyecektir. Türkiye’nin geleceğini elinde tutan kuvvet, artık ABD emperyalizmli değildir, tarikatlar ve cemaatler değildir.

Çalışan ve Çağdaş Türkiye, lokomotiftir. Halk hareketinin yurttaşları, özgürleşen ve Türkiye’nin geleceğine elkoyan seçmen kitlesidir.

Halk hareketinin rolü, on milyonlarca özgürleşen seçmen yaratmanın ötesinde, bugün düzenin içinde duran kimi partileri düzenin dışına çekmektir. Artık hiçbir örgüt, kazık çaktığı yerde duramaz. Kazıklar sökülmekte, ipler kopmaktadır. Halk hareketi, bütün güçleri Cumhuriyet programının içine çeken tarihî müdahaledir. Olaylara böyle dinamik bakmazsak, dünyanın öküzün boynuzlarında durduğu sanısını sürdürürüz.

Üç seçime odaklanmalıyız

Artık önümüzdeki üç seçime odaklanmalıyız. Halk hareketini bu seçimlerde AKP iktidarının devirmenin ve Millî Hükümeti kurmanın itici gücü olarak örgütlemeli ve seferber etmeliyiz. Burada kitaptan çıkan, başka ülkelerin deneyimlerinde görülen havada formülleri bırakmalı, Türkiye pratiğinin ürettiği halk örgütlenmelerine yönelmeliyiz.

Halk hareketi kendisini siyasallaştırırken, çeşitli güçleri de millî siyasetin yörüngesine çekiyor. Ama bu bazı arkadaşlarımızın söylemlerindeki gibi kendiliğinden olmuyor; halkı melekler yönlendirmiyor. Halk hareketinin devrimci rolü, İşçi Partisi’nin süreci doğru okuyan siyasetleri, programı ve örgütlü gücü sayesindedir. Bu nedenle İşçi Partisi’nin bu yeteneğini güçlendirmek, Millî Hükümete ilerlemenin belirleyici önemde görevidir.

Önümüzdeki somut işleri belirlemeli ve başarmalıyız

Bugün devrim söyleminin altını doldurmak,

Bir: Önümüzdeki üç seçime Kemalist Devrimi tamamlama programını hükümet programı yapmak için girmektir.

İki: Millî Hükümeti kuracak yeterli halk gücünü seferber etmek ve siyasal örgütleri bir araya getirmektir.

Üç: Millî Güçlerin önce yerel seçimlerde, sonra Çankaya seçiminde ve en son Millet Meclisi seçiminde hükümet kuracak başarıyı kazanmasını sağlamaktır.

Dört: Bütün bu görevleri yerine getirecek strateji, siyaset ve planları zamanında saptamak, siyaset değişikliklerinde çevik olmaktır.

Soyut devrim lafları, bizi bu somut işlerden alıkoymakta ve dikkatlerimizi bulutların üzerine yöneltmektedir.

Bu konuda bizi sürekli uyaran değerli arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.

DoğuPerinçek

Aydınlık/ Rota

Erdoğan, Barzani'yi ağırlıyor Gündem Emniyet Sen AYM yolunda Gündem ODTÜ direnişinin neden anlayamadığı ortaya çıktı Gündem Çetin Doğan dolandırıldı! Gündem