Sözcü hangi tarafta
Sözcü gazetesinin 17 Ekim 2013 Perşembe günü manşetini okuyunca ağzımız açık kaldı. “Ne alaka” dedik! Manşet: Politik Hırs ve Çekişme Halkları Vuruyor… Örnek Suriyeliler/TAYYİP VE ESAD KURBANLARI.
Manşet haberi, Hande Zeyrek’in 10. Sayfadaki röportajına dayanıyor. Açıkça söylemek gerekirse 10. Sayfayı açmadan önce “bu arkadaş ne yapıyor” demiştik, Hande Zeyrek için. Ama 10. Sayfayı açıp röportajı okuyunca manşetin röportajı “yorumlayarak” atıldığını anladık. Meğerse, röportaj 3 yıldır devam eden Suriye devleti ile Batılı emperyalist devletlerin desteklediği “Suriyeli muhalif” çeteler arasındaki savaştan kaçan ya da kaçırılan yoksul insanların ülkemiz kentlerindeki çaresizlik içindeki yaşamlarını gösterme niyetindeymiş. Örneğin Suriyeli Muhammed ; “ Suriye’de evimiz dükkanımız vardı, hepsi savaş yüzünden gitti. Kimisi yıkıldı, kimisine muhalifler saldırdı. Millet çoluğunu çocuğunu zor kurtardı, artık dostunu tanıyamıyorsun orada fakir zengini öldürüp mallarını alıyor ama hala aklımız vatanımızda. Biz ister miyiz dünyanın en güzel şehrinin( İstanbul’u kastediyor) göbeğinde çadırda yaşamak? “. Röportaj yapılan bir diğer isim ise Muhammed Cafer. Muhammed Cafer de AKP’li Bahçelievler Belediye’sinden yetkililerin gelip “sizleri yerleştireceğiz” dediklerini söylüyor. Sizin anlayacağınız yapılan haberle, atılan manşet arasında ilişki kurmak söz yerindeyse zorlama.
MANŞETİN SEBEBİ NE?
Manşet gazetecilik ahlakı açısından da uygun değil. Muhabirin yaptığı haber çarpıtılarak, muhabirin haberde vermek istediği içerik değiştiriliyor. Neyse biz asıl konumuza dönelim, gazetecilik ahlakının çiğnemeyi solda sıfır bırakacak meseleye.
Bildiğiniz gibi Suriye’de üç yılı aşkındır süren bir iç savaş var. Son süreçte Batı’nın ve ona göbekten bağlı olan AKP iktidarının savaş kışkırtıcısı eylemlerinin boşa çıktığı bir döneme girdik. Başta Esad önderliğindeki Suriye’nin muazzam direnişi ve Batı’nın gerilemesiyle birlikte dünya siyasi dengelerinin yeniden şekillenmesi bu sürecin hazırlayıcıları oldu. Sözcü Gazetesi’nin dediği gibi bu savaş “ Esad’ın iç savaş çıkarmasıyla” başlamadı. Savaşı, ABD ve Tayyipgillerin silah ve para yardımıyla çeteler(El Kaide, El Nusra, ÖSO vs.) başlattı. Ayrıca mültecilerin sefaletinin sorumlusu da bu savaşı çıkaranlar ve destekleyenlerdir. Bizim anlamadığımız; Sözcü Gazetesi’nin savaş ihtimalinin zayıfladığı bir dönemde, emperyalistlerin yurdunu parçalama girişimine karşı yurdunun birliği ve bütünlüğü için göğsünü siper eden Esad’la, Tayyip’i nasıl aynı kefeye koyduğudur. Burada safça düşünmek ahmaklık olur. Belli ki Sözcü, Tayyip’in ne olduğunu bilen okuyucusuna, Tayyip’in bilinen bu gerçeğini tekrar hatırlatmak istediği için atmadı bu manşeti. Sözcü’nün istediği okuyucusunun bilincine “Esad kötüdür, diktatördür” yargısını yerleştirmek. Sözcü’yü buradan uyaralım; ABD öncülüğündeki Emperyalist Batı, İsrail, Mursiler, Tayyipgiller, El Kaideler aynı cephededir. Esadlar, Haziranda ayağa kalkan Türkiye halkı ve Mustafa Kemal de aynı cephededir.Emperyalizmin uşaklarıyla, emperyalizme karşı yurdunu savunanları özdeşleştiremezsiniz. Emperyalizm’e ve gerici-yobaz diktatörlüğüne karşı mücadele eden halkımıza yanlışı dayatmanıza izin vermeyiz. Ülkemiz kurtuluş savaşı koşullarındayken de bir çok insan mağdur olmuştu. Bu mağduriyetin kaynağı Mustafa Kemal ve silah arkadaşları mıydı? Savaşın kaynağı emperyalizme karşı yurdunu savunanlar değil, emperyalizm ve AKP gibi işbirlikçilerdir. “ Ne ABD Ne Esad “ diye bir tercih tarih ve hayat dışıdır. Eğer bu denkleme sığınıyorsanız şu an için Esad’ın gitmesini istemek ‘Müslüman Kardeşler’ i, AKP’yi, El Kaide’cileri tercih etmektir.
UZUN LAFIN KISASI
Sonuç olarak; AKP iktidarına muhalefet iddiasıyla yayın yapan Sözcü Gazetesi, Suriye meselesinde AKP ile aynı ağzı kullanıyor.Şimdi gazete yöneticilerine soruyoruz: AKP gibi bu Amerikan ağzını kullanmaya devam edecek misiniz? Hangi taraftasınız? Umarız bu tavırda ısrar etmezsiniz. Ederseniz de kendiniz bilirsiniz…
Kerem Yıldırım