Üçüncü İnönü Zaferi: Efsane geri mi dönüyor

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Balyoz ve diğer isimli tertip davalar sürecinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) tutumu, kurban seçilen askerler arasında büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Yapılanlar ve yapılmayanlar onlarca kitabın sayfaları arasında şimdiden yerini aldı. Bu nedenle tarih yazıcılar bu konuda kaynak bulmakta fazla zorlanmayacaklar. Ama yine de önemli olan her hal ve şartta devletimizin bekası, ulusumuzun güvenliği ve ülkemizin hayati çıkarlarının korunup kullanmasıdır. Eğer, dersler alınıp, gelecekte TSK’yı hedef alabilecek benzer operasyonlara karşı tedbir alınmasına bir katkısı olacaksa, kendi ülkesinde esir düşenler, en azından bu yönü ile bir teselli bulabilir.

Hasdal Askeri Cezaevine girdiğim 12 Şubat 2011 tarihinden bu yana TSK konusunda basın yayın organlarında çıkan bütün haberleri takip etmeye çalışıyorum. Birisi hariç, haberlerin tamamı bende derin bir üzüntü ve karamsarlık duygusu yarattı. Bu süreçte kıvanç duyduğum, göğsümü kabartan tek haber kurumsal değil, kişisel bir nitelik taşıyordu.

Hatırlayalım, 5’inci Zırhlı Tugay Komutanı Tuğg. Kahraman Güneş’in yolu, kışla içinde Patriot bataryalarında görevli Alman askerler tarafından kesilmişti. Aracından inen General, barikatın önündeki Alman Çavuş’u itmiş, daha sonra onun arkasındaki Alman Yarbay’a haddini bildirmişti! Bild gazetesine göre Alman Yarbay’ın kaburgasında morluklar oluşmuştu. İsmi gibi kahraman olan Generalimiz, aynı zamanda kışla içinde Alman bayrağının dalgalanmasına da izin vermemişti. Birkaç gün önce bir teröristin heykelini yerle bir eden TSK, yeniden ruh dünyamda coşku ve heyecan uyandırdı.

Dünyanın her yerinde ordular ülkenin çıkarları ile doğrudan ilgili alanlarda yaptıkları eylemlerle halkın güvenini ve gönlünü kazanırlar. Hiçbir Alman, ülkesinin Libya’da, Afganistan’da veya başka bir bölgede diğer ülkelerin yararına yaptığı görevlerden hoşnut kalmaz. Zaten kamuoyu da bunu sorgular ve hesap sorar. Bağımsız bir ülke, her uluslararası askeri faaliyetini ülkesinin somut çıkarları ile birleştirir. En azından ara kesit alanlar arar; bulamıyorsa o faaliyetin içine girmez.

Askerlik mesleği ülkenin şerefi, namusu ve hayati çıkarları uğruna yapıldığında kutsiyet kazanır; milleti birleştirir; peşinden sürükler. Dünyanın hiçbir ülkesinde –buna ABD, İngiltere, Fransa gibi ülkeler de dâhildir- bir yurttaş silahlı kuvvetlerinin ne kadar demokratik, ne kadar hukuka saygılı olduğuyla övünmez. Üniforma saygınlığını, vatana sadakatten, onu koruyup kollamaktan, buna karşı çıkan kim olursa olsun, onun karşısında durmaktan ve bunun için gerekirse bedel ödemekten alır. Aksi halde üniforma, tören ve cenazelerde akla gelen sıradan bir kıyafete dönüşür.

Ülkemizin üzerine karanlık bulutların çöktüğü bu karanlık dönemde, TSK’nın bir teröristin heykelini askeri nitelikli bir harekât ile yıkması, mevcut konjonktürde son kerte önemli bir gelişmedir. Millet için umut kaynağı, yeni hedefler için dönüm noktası, savunma hatlarından taarruz için çıkış noktasıdır.

Bana Birinci İnönü Zaferi’ni hatırlattı. O dönemde de her şey baş aşağı giderken, mütevazı bu askeri başarı ülkede umut rüzgârları estirmişti. Sadece düşman değil, ülkenin makûs talihi de mağlup edilmişti. 2000’li yıllarda sürüklendiğimiz uçurumda, yeniden yükselmek için bir dala tutunduğumuz izlenimi edindim. Üçüncü İnönü Savaşı’nı kazanmıştık! Makûs talihimizi bir kez daha yenebilecek miydik?

TSK, şu ya da bu kişi herhangi makama seçilecek, şu ya da bu parti seçimde daha fazla oy alacak diye, ülkenin birlik ve bütünlüğünü koruma ve kollama görevinden geri adım atamaz! Aksi durumda, varlık nedenini kaybeder!

Silahlı Kuvvetlerimizin son harekâtı ülkenin her karış toprağında büyük bir takdir toplamış, milli bir uyanışa yol açmış, millet-ordu arasındaki güven köprüsünün yeniden tesis edilmesinde büyük bir aşama olarak tarihe geçmiştir. Son birkaç gündür çevremdeki, içleri kıpır kıpır olan insanların mutluluğunu gözlerinden okuyorum. İnşallah, insanlarımızın bu coşkusu ve mutluluğu daim olur!

Efsane geri mi dönüyor? TSK, kendi ayakları üzerinde zemine sağlam bastığı takdirde, rüzgârı bile düşmanlarımızı felç eder!

Başta böylesine olumsuz bir atmosferde bu cesur kararı alan Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel olmak üzere, harekâtı plânlayan karargâh subayları ile bizzat icra eden kahraman silah arkadaşlarımı yürekten kutluyorum. Türk Milleti için büyük bir gurur kaynağı oldular.

TSK, ülkenin çıkarlarını savunmak için kararlı adımlar attıkça, millet de içindeki kamplaşmaları bir kenara bırakarak kenetlenecek, TSK ile Türk Milleti kucaklaşacaktır.

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster