Putin-Kim Jong Un zirvesi

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Putin-Kim Jong Un zirvesi uluslararası çevrelerde yeni bir heyecan yarattı. Kore yarımadasındaki dengeleri nasıl etkileyeceği küresel düzeyde geniş olarak tartışıldı. Ayrıca ABD’nin bu zirveyi nasıl değerlendireceği de merak konusu oldu.

ZIRHLI VAGONLA RUSYA’YA GİRİŞ

Kim Jong Un zırhlı vagonuyla 24 Nisan 2019 günü Rusya’ya gitti. Kendisine Dışişleri Bakanı Ri Jong Ho ve deneyimli nükleer müzakereci Choe Son Hui eşlik etti. Rus sınırında çiçekler ve geleneksel ikram ürünleri olan tuz ve ekmek ile karşılandı. Buradaki Rusya-Kuzey Kore (Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti) dostluk evini ziyaret etti. Bu ev ölen dedesi olan devletin kurucusu Kim İl Sung’un 1986 yılındaki ziyareti öncesinde yapılmıştı. Rusya’nın Pasifik’teki ana limanı olan Viladivostok’ta 26 Nisan 2019 günü Putin ile buluştu. İlk kez yapılan bu ziyaret Rus basınında geniş yankı buldu.

ZİYARETİN HEDEFİ

ABD ile nükleer görüşmelerin belirsizliğini koruduğu bir dönemde yapılan bu ziyaretin Putin’den destek alma amacına yönelik olduğu düşünülüyor. ABD’nin ekonomik yaptırımlarının Kuzey Kore’nin boğazını sıktığı ve uluslararası ekonomik baskıların arttığı bir dönemde Kim Jong Un’un Rusya’da ekonomik destek arayışında olduğu bir sır değil! Çünkü ülke içindeki ekonomik sıkıntıların daha da artması durumunda siyasi istikrarın sağlanması bir hayli güç olacak. Kim Jong Un ülkesine soluk aldırmak için bir çıkış yolu arıyor. Kuzey Kore için bir hayat alanı oluşturmak istiyor. Rusya’nın, ABD ve uluslararası ekonomik yaptırımları delerek ülkesine yardım elini uzatmasını talep ediyor. En azından Putin’in yaptırımları yumuşatmak için uluslararası arenada çaba göstermesini bekliyor.

DENGELER İÇİNDE ÇÖZÜM

Ancak bu beklentinin gerçekleşmesi pek mümkün gözükmüyor. Rusya’nın, mevcut küresel konjonktürde uluslararası sisteme karşı çıkarak böyle bir adım atması genel dış politikasına uygun düşmüyor. Putin, büyük bir ihtimalle dengeler içinde kalarak çözüm arayışı içine girecektir. Putin’in çantasında, 2003 yılında başlayan ve sonuncusu 2008’de yapılan altılı (ABD, Rusya, Çin, Japonya, Güney Kore ve Kuzey Kore), Kore yarımadasını nükleer silahlardan arındırma dosyası bulunuyor. Putin’in bu görüşmelerin yeniden başlamasını teklif edeceği değerlendiriliyor.

GERGİNLİK BİR NEBZE AZALDI

Son aylarda Kore yarımadasında gerginlik biraz olsun azaldı. Kim Jong Un, Başkan Trump ile iki kez buluştu. Daha sıcak rüzgârların esmesinde Kuzey Kore’nin attığı adımlar etkili oldu. Kuzey Kore hem roket denemelerine son verdi hem de nükleer test tesisini kapattı. Rusya bu olumlu atmosferin devam etmesini istiyor ve bu yönde yoğun çaba sarf ediyor. ABD ve ABD’yi destekleyen ülkeler nihai hedefin Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan bütünüyle arındırılması olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Zirve’nin bu çerçevede sürdürülmesini istiyor. Putin ise yeni ve yaratıcı çözüm yolları arıyor.

Kim Jong Un Trump, Putin gibi küresel düzeyde etki yaratan liderlerle baş başa görüşerek bir dünya lideri olduğunu hem iç hem de dış kamuoyuna göstermek istiyor. Ayrıca Kuzey Kore’nin Rusya gibi kuvvetli dostları olduğunu dünya gündemine taşıyor. Böylece ekonomik sıkıntılarla bunalan Kuzey Kore halkını istediği çizgide tutmayı hedefliyor. Rusya bu zirve ile Kore yarımadasındaki gelişmelere kayıtsız kalmayacağını tüm dünyaya duyuruyor. Putin 2002 yılında, dönemin Başkanı Medvedev ise 2011 yılında Kim Jong Un’un babası ve selefi olan Kim Jong İl ile ikili görüşmeler yapmıştı.

ULUSLARARASI GARANTİLER VERİLMEZSE…

SSCB, ideolojik ve stratejik nedenlerle Kuzey Kore ile yakın bir ilişki içine girmişti. SSCB’nin 1991 yılında dağılmasından sonra Çin, Kuzey Kore’nin en önemli müttefiki oldu. Ekonomiyi düzelten Putin, iyi niyet göstergesi olarak 2014 yılında Kuzey Kore’nin SSCB’ye olan borçlarını sildi. Vietnam’ın başkenti Hanoi’da yapılan Trump-Kim zirvesi istenen sonuçlara ulaşılmadan dağılmıştı. Kuzey Kore bu konuda, özellikle ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yu sorumlu tutuyor. Pompeo’nun nükleer müzakerelerin dışında tutulması istiyor. Putin, uluslararası garantiler verilmeden Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerine son vereceğine inanmıyor. Bu hedef için uluslararası hukuka mutlak saygı gösterilmesini zorunlu görüyor.

Kuzey Kore sorunsalında nükleer meseleler gündemi işgal etmiş olsa da problemin doğası jeopolitik içeriklidir. ABD, Güney Kore’yi denetimine alarak doğudan Asya kıtasının içine sızmıştır. Kuzey Kore, ABD ile Çin ve Rusya arasında tampon bir bölgedir. Çin ve Rusya, jeopolitik nedenlerle Kore yarımadasındaki gelişmelere kayıtsız kalamaz!

Amiral Soner Polat

ulusal.com.tr

Tüm yazılarını göster