Tunus Cumhurbaşkanı Said, Kovid-19 salgınıyla daha da ağırlaşan ekonomik sorunlar, İhvancı Ennahda Hareketi Lideri Gannuşi ile aralarında yaşanan çelişkiler sonucu, İhvancı hükümeti görevden aldığını, parlamentoyu dondurduğunu ve milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırdığını açıkladı.
Cumhurbaşkanı, 2014 Anayasasının 80. Maddesi gereğince olağanüstü durumlarda kendi yetkisini kullandığını açıkladı. Kays Said “Anayasaya göre Tunus devletini ve Tunus halkını kurtarmak için bu kararları aldım… Bu ne Anayasa'nın askıya alınması ne de anayasal meşruiyetten uzaklaşmadır, hukuk çerçevesinde çalışıyoruz” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanın bu kararını “darbe” olarak niteleyen Ennahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi ve partisi “Devrime ve Anayasa'ya karşı bir darbe” yapıldığını, “Partisi (...) ve Tunus halkının devrimi savunacaklarını” ifade ettiler.
25 Temmuz Tunus’ta Cumhuriyetin ilanının yıldönümü. Kutlamalar için sokağa çıkan halk, İhvancı “hükümetin istifasını”, “parlamentonun fesh edilmesini” ve “seçimlerin yapılmasını” isteyen sloganlar attı ve dövizler taşıdı. Bu milli günde geleneksel olarak resmi kurumlara ve caddelere Tunus bayrakları asılmamıştı. Halk bu durumdan İhvancı Başbakan Hişem Meşişi’yi sorumlu tuttu.
ENNAHTA İLE LAİK CUMHURİYETÇİLER ARASINDA BİTMEYEN KAVGA
Ekim 2019 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, geçmişte başbakanlık, bakanlık yapmış adayların da olduğu, 26 Ocak 2014’te kabul edilen Anayasanın hazırlanmasında görev yapmış emekli anayasa hukuku profesörü bağımsız aday Kays Said yüzde 72,71 oyla cumhurbaşkanı seçilmişti. Bu seçimlerde ilk kez aday gösteren Ennahda’nın adayı daha birinci turda elenmişti.
Aynı yıl yapılan genel seçimlerde, Ennahda, 217 sandalyeli Mecliste, 52 sandalye ile birinci oldu ama hükümeti kurma çoğunluğunu elde edemedi, yamalı bohça misali 4 partiyle birlikte hükümeti kurdu. Meclis Başkanlığına da Ennahda Lideri Raşid el-Gannuşi getirildi.
Ennahda’nın son 10 yıllık tarihi yenilgilerle dolu. “Arap Baharı” diye adlandırılan hareketlerin başladığı günlere dönerek bu partinin ne olduğu ve hangi süreçlerden geçerek bugüne geldiğine bir göz atalım.
‘ARAP BAHARI’NIN PARTİSİ ENNAHDA
ABD, “Arap Baharı”yla yaratılan ortamda Müslüman Kardeşler eliyle bölgede Ilımlı İslam’ı iktidara getirme projesini devreye soktu. Bin Ali iktidarının yıkılmasından sonra, 22 yıldır İngiltere’de sürgünde olan Raşid Gannuşi Tunus’a getirildi. 1981’den bu yana yasaklı olan Ennahda partisi resmileştirildi ve Ekim 2011 seçimlere sokuldu.
2011 seçimlerinde birinci parti olan Ennahda, Cumhuriyet için Kongre ve Sosyal Demokrat Ettakatol partisi ile hükümeti kurdu. Ennahda, dini temelde toplumu dönüştürmeye girişti ve devletin tüm kurumlarına kendi kadrolarını yerleştirmeye hız verdi. 6000 Ennahda militanını polis teşkilatına alarak teşkilat içinde özel bir polis gücü ve paralel bir istihbarat birimi oluşturdu. Kadınlar üzerinde baskılar çoğaldı; tek başına sokağa çıkamaz duruma gelmişlerdi.
Ennahda iktidarı, muhaliflere karşı şiddetin dozunu artırdı: 6 Şubat 2013’Te Yurtsever Demokratlar Birliği Başkanı Şükrü Belayd öldürüldü. Altı ay sonra, solcu ve Arap milliyetçisi aynı zamanda Halk Cephesi Koordinatörü ve Kurucu Ulusal Meclis üyesi Muhammed İbrahimi evinin önünde kurşunlanarak öldürüldü.
İbrahimi’nin öldürülmesi bardağı taşıran son damla olmuştu. Ağustos 2013’te Kurucu Meclis önündeki Bardo Meydanı’nda direniş başladı. Aydınlık gazetesi için bir hafta boyunca yerinde izlediğim bu eylemler başarıyla sonuçlanmış ve Ocak 2014’te yapılan yeni laik anayasa ile İhvancıların önü kesilmişti. Fakat İhvancıların hükümette olması, halkın yaşadığı yoksulluk, işsizlik ve ekonomik sorunlara bir de Covid-19 eklenince sorunlar daha da ağırlaşmıştı.
Ennahda hükümet olarak sorunlara çözüm üretemediği gibi bir de Cumhurbaşkanlığına karşı devleti ele geçirmeye yönelik eylemler içindeydi. Bir ay öne Tunus’un dört bir yanında taraftarlarını başkente yığmış ve gösteriler yapmışlardı.
ARAP BAHARIYLA HESAPLAŞMA
Ennahda lideri Gannuşi’nin de itiraf ettiği gibi bugün Tunus’ta yaşanan 10 yıldır süren “Arap Baharı” ile bir hesaplaşma.
1957 yılında Habib Burgiba önderliğinde Fransız sömürgeciliğinden kurtularak bağımsızlığına kavuşan Tunus’ta güçlü bir Burgiba damarı var. 2013 direnişinde kadını kafese koymak isteyen İhvancı anlayışa karşı Tunuslu kadınların ve gençlerin gösterdiği kararlılığa bizzat tanık olmuştum.
Burgiba, Atatürk’ün izinden giden bir liderdi. 1959'da İslam’ı devletin resmi dini olarak korumakla birlikte laikleşme sürecini başlattı. Çok eşlilik yasaklandı, evlenme ve boşanmada şeriat yerine hukuk kuralları konuldu. Tarafsız dış politika yürüttü. Nasırcı Arap sosyalizminden yana olan Burgiba, 1987'de Başbakan Zeynel Abidin bin Ali tarafından devrildi.
SAFLAŞMA
Pazar sabahı başlayan kutlamalar İhvancı hükümeti protestoya dönüşmüş ve halk cumhurbaşkanın yanında yer almıştı. Akşam Cumhurbaşkanı Kays Said askeri yetkililer ve devletin önemli bürokratlarıyla yaptığı toplantıda bu kararları aldı, ardından sokağa inerek göstericilerle buluştu.
Yani ülkenin güvenlik güçleri ve halkın cumhurbaşkanının yanında durduğu görülüyor. Diğer tarafta İhvancı Ennahda var. Ennahda lideri ve Meclis Başkanı Gannuşi’nin Meclis binasına girmesi askerler tarafından engellendi. Başbakan Hişem Meşişi ise ortalıkta görülmüyor.
TÜRKİYE VE DÜNYADAN TEPKİLER
Batı dünyası şimdilik Tunus’taki gelişmeler karşısında sessizliğini koruyor. İlk tepki Türkiye’den geldi. Dışişleri Bakanlığı yaptı açıklamada, "Tunus'ta Cumhuriyet Bayramı'nın kutlandığı 25 Temmuz 2021 tarihinde halkın iradesini temsil eden Meclis'in faaliyetlerinin askıya alınmasından derin endişe duyuyoruz" denildi.
Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Dost ve kardeş ülke Tunus’ta seçilmiş parlamentonun askıya alınması ve hükümetin görevden el çektirilmesi, siyasi meşruiyete yönelik bir darbedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Diğer dikkat çeken açıklama Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’ndan geldi. Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda, "Arap Baharı sonrası demokrasiye geçiş tecrübesinin barışçıl bir şekilde sürmekte olduğu tek ülke olan Tunus’ta Cumhurbaşkanı üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimini en şiddetli şekilde kınıyorum.” dedi.
Davutoğlu aynı zamanda Erdoğan'a çağrıda bulunarak “Tunus’a hemen bugün bir heyet gönderilmeli” dedi.