Bir ülke için en kötü durum nedir biliyor musunuz? Çok büyük sorunları olması mı; sorunlarını aşmakta açmazlarla karşı karşıya kalması mı; sakal bıyık cinsinden ne yaparsa yapsın probleminin aşılmaktan uzaklaşması mı?
Hayır; hiç biri değil. Sorunlarının varlığını kabul etmeyip; bunları çarpıtılmış bilgilerle vatandaşına yutturmaya çalışan ve olası çözümleri bu yolla engelleyip, günü kurtaran siyasi tavırlarla felaketi körükleyen, kıymeti kendinden menkul politikacılar ve işbirlikçileri…
FED kararının bizim adımıza günlük gelişmelerin dışında hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini dün yazmıştım. Halen aynı fikirdeyim. Bir ifade daha kullanmıştım. Şok edici bir artış olmazsa felaket, sabit bırakırsa müjde olarak algılatılmasının hata olduğunu belirtmiştim.
Nitekim FED faiz kararını değiştirmedi. Bunun üzerine dolar/TL’de gevşeme oluşmaya başladı. Fakat meselenin bu olmadığı FED Başkanı Yellen’ın konuşmasına kadar sürmesinden anlaşıldı.
FED Başkanı, Ekim ayında olasılığın yüksek olduğunu belirtirken aslında ‘bunu sonuçta yapacağız’ mesajı verdi. Yine konuşmasındaki Çin ve bağlantılı gelişmeler vurgusu da, tek sorunumuzun FED’in faizi olmadığını kanıtlar nitelikteydi. Gelişmekte olan piyasalardan ciddi sermaye çıkışı gördüklerini vurgulaması da bize kral çıplak noktasıydı.
Nitekim 3 TL’nin altına gerileyen dolar tekrar taban olan bu sınıra yükseldi. Bu inişler çıkışlar olacaktır. Bakmamız gereken sorunumuzun kronik olduğu, 1,5 sene önce 2,14 olan kurun, bugün 3 TL bandına oturmuş olduğu gerçeğidir.
Ekonomik açmazlarımız, model hatamız ve başımızın dertte olduğunu kabullenişle başlayacağımız ‘ne yapacağız’ sorusunun yanıtını arama eylemidir.
Elbette bu ülkede ekonomiyi yönettiğini iddia edenlere bir sorunumuz olduğunu kabul ettirebilirsek. Çünkü çözüm ancak, sorunun kabulüyle konuşulmaya başlanacak bir kavramdır. Ve bu çözümde faturadan kaçma olasılığı yoktur.
Bizim asıl bakmamız gereken FED’in bugünlük kararı değil, geleceğe yönelik kararlılığı, dünyada aleyhimize dönen gelişmeler, hatalarda ısrar eden tavrımız ve FED kararını açıklamadan önce Moody’s’ten gelen uyarı.
İkaz, FED’in faiz arttırması durumunda Türkiye’nin etkilenecek ülkeler arasında en riskli durumda olduğu gerçeğini yüzümüze vuruyordu.
Seçim odaklı, siyaseten yaşamayı sürdükçe ve sorunları yok saydıkça, yani bu at gözlüklü vizyonda ısrar ettikçe elimize geçecek tek şey var: Daha çok kabaran bir fatura.
Çetin Ünsalan