ABD, CHP ve MHP’nin yolları Cemaat Bulvarı'na çıkıyor!

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Ergenekon ve Balyoz başta olmak üzere diğer isimli sahte tertip davaları çok iyi biliyorsunuz. Bunların tamamı çöktü!Şimdilik enkaz altında kalan yok ama kötüler dünyasında endişeli bir bekleyiş hâkim! Artık bu maksatla sahaya sürülen cengâverler (!) bile yavaş yavaş çark manevralarına başladı. Kamuoyu önünde mağdurlardan özür dileyenler, hatta kendisini “kullanışlı aptal” olarak tanımlayanlar bile oldu! Teyit edemediğim ama gerçekliğine inandığım bir bilgiye göre tarihin çöp tenekesine atılan özel bir mahkemenin üyeleri,“bilirkişiler kendilerini yanılttığı (!)” için suç duyurusunda bulunmuş! Bu duyuma kahkahalarla güldüm!

Henüz bu sahtekârlıkları yapanların yakasına yapışılamıyor. Yargı büyük bir özen ve dikkatle ilgili davalarda bu tertiplere gözlerini kapatarak başka suç unsurları arıyor. Örneğin cesur (!) ve acar (!) gazeteci Mehmet Baransu’ya, öncelikle ve özellikle bu sahte belgelerin hesabı sorulacağına, “devletin gizli belgelerini” açıklaması isteniyor.Yıllar yılları kovalıyor ama Donanma’daki meşhur 5 No’lu harddisk’e hiç kimse bir türlü uzanamıyor… Sanki görünmeyen gizli bir el herkesin elini kolunu bağlıyor!

Şu günlerde ABD, CHP ve MHP, Cemaat mensubu olduğu ileri sürülen ve tertiplerde büyük bir rol oynadığına inanılan kamu görevlileri ve basın mensuplarını savunmak için tarihte eşi benzeri görülmemiş bir mücadele örneği sergiliyor. Dışarıdan bakınca bu büyük Hizmet aşkı insanın gözlerini yaşartıyor. Derin muhabbet öylesine tutkulu bir aşka dönüştü ki bu itibarlı (!) kişiler CHP ve MHP’den milletvekili olmak için başvuruda bulundular bile! Bir film gibi: “Düşman Kardeşler!” Engin Alan-Yurt Atayün el ele hep birlikte Türk milliyetçiliği (!) zirveye!

Koskoca süper güç, bunlarla dayanışma nutuklarıçekiyor! ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Marie Harf, gazeteci Mehmet Baransu ile ilgili soruya, ‘‘Haberleri gördük. Söylediğimiz gibi herhangi bir soruşturma, adil, şeffaf ve demokratik biçimde yapılmalı. Türkiye’de adalete erişim, fikir özgürlüğü ve gazetecilerin özgürce çalışabilmelerine ilişkin endişelerimiz sürmekte. Bunlar süregelen endişeler’’ diyor! (DHA)

Acaba, Harf Hanımefendi’ye, “Balyoz davasındaki sahtekârlıklar bir bir açığa çıkıyor. Bu konuda da söyleyecek bir sözünüz var mı?” diye sorulsaydı, nasıl bir cevap verirdi! Veya “Balyoz belgelerinde Okyanus’a atılacak malzemeler, radyo (İngilizcede telsiz anlamına gelir. S.P.) ile verilecek mesajlar ne anlama geliyor?” denseydi… “Yanki FM’den kahramanlık türküleri eşliğinde darbe (!) mesajları!” Sakın gülmeyin! Türk yargısı bu tuluata 16-18-20 yıllıkcezalar kesti; Yargıtay da bunu onayladı!

Sayın Harf’e şunu da sormalıyız: Suçsuz ve günahsız insanların yıllarca demokratik olarak (!) hapiste tutulması, yüksek ABD demokrasinin hangi standartları içine giriyor. İnsan hakları, sadece sizin siyasi hedeflerinize hizmet eden kişiler için mi geçerli? Muhterem Harf Hanımefendi, bugünlerde, sizin çok iyi bildiğiniz bir zamanların Taraf gazetesi olmaya özenenCumhuriyet gazetesinin değerli yazarı Meriç Velidedeoğlu, o günlerde şunları yazmış:

“…Savcı Cihan Kansız şöyle bir soru yöneltmiş: ’Kafkasya’dan Kuzey Irak’a uzanan coğrafyada, Orta Asya’ya açılan kapı eşiğinde Amerika’nın önüne bir terör hattı oluşturmak amacıyla yayın yapıyorsunuz!”

“Duruşmada bunu duyunca: ’Eh! Bu kadarı da olamaz!’ diye haykırmamak için kendimizi zor tuttuk; gelin bir görün ki bu bir gerçek, üstelik iddianamede de yer almış bu soru…”

“M. Bedri Gültekin: ’Böyle bir soruyu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir savcısı soramaz!’ Ya da: ‘Ancak bir ABD vatandaşı böyle bir soru sorabilir!’ diye isyan etmekte kuşkusuz çok haklı.”

“Savcı Kansız’ın sorusu; ’Ergenekon Davası’ gibi tertiplerin; ABD tarafından hangi noktalara-sorgulamaların sorularına dek- uzanarak düzenlendiğini tartışmasız bir biçimde ortaya koymuyor mu?

Sayın Harf, “Sizce Savcı’nın bu sorusu -hukuk jargonu ile ifade edelim- hangi saiklerden (nedenlerden) kaynaklanmış olabilir…

Tüm bu nesnel ve Yazar Velidedeoğlu’na göre tartışmasız gerçeklere gözlerini kapayan CHP ve MHP yönetimleri ülkedeki asker avını locadan seyrederken, “hukuka ve demokrasiye saygılı oldukları”için böyle davrandıklarını ileri sürüyordu. Ama bazı zat-ı muhteremlerim milletvekilliği adaylık başvurusu bizlere başka bir şey anlatıyor!

“Darbeciler ayıklansın, darbeciler yargılansın!” “Yargıtay suçlu ile suçsuzu ayırmada titiz davranmadı!” mugalatalarını, bir liderin Vardiya Bizde’nin kahraman kadınlarına randevu bile vermemesini şimdi çok daha iyi anlıyoruz.

Şimdi de biz aşağıdaki soruları ortaya atalım:

Eğer bu iki partiden yalnızca birisi, bu operasyonlara cepheden karşı çıksaydı, örgütlü bir savunma hattı kazsaydı, bu tertipleri hayata geçirebilmek mümkün olabilir miydi?

Bu partileri hareketsiz kılan güç acaba kimdi?

Bu iki parti aynen TSK’nın büyük komutanlarının yaptığı gibi, sahadan çekilerek, tertipçilere dolaylı olarak yeşil ışık yakmamış mıydı?

Böylece doğrudan TSK’yı hedef alan, Türk milletinin güvenliğini ve geleceğini ilgilendiren bu davalara, en üst düzeyde, millet adına karşı çıkması gereken TBMM devre dışına çıkarılmamış mıydı?

Bu sorulara herkes kendi bakış açısına göre cevaplar bulabilir ama çıplak gerçek ortada duruyor.Dikensiz bir gül bahçesi bulan dış destekli tertipçiler, sanki ellerinde açık bir çek varmış gibi hile, pusu ve tuzaklarına daha büyük bir iştahla, hiçbir kural tanımadan fütursuzca devam ettiler…

Herhalde şöyle düşündüler: Güç biziz! İktidar bizden! Muhalefet bizden! Büyük Ağabey bizden! Bize hiç kimse dokunamaz! Bilindiği gibi iktidar desteğini çekti ama diğerleri kapı gibi duruyorlar…İktidar da sadece kendi hesabını görüyor!

Şu aşamada ağır aksak ilerleyen sürecin arkasında duran sadece gerçeklerin gücüdür. Yedi canlı olan gerçekler ağır fakat emin adımlarla mesafe kat ediyor. Günün birinde bu hesap mutlaka toptan kapatılacaktır. Dönem sonu karnesini bazılarına millet, bazılarına da bağımsız T.C. yargısı verecektir. Çünkü Türkiye bu lekeli dönemle yüzleşmeden geleceğini güvenle inşa edemez!

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster