Balyoz'da ara karar ya da fırtına öncesi sessizlik

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi 5 Kasım 2014 günü ara bir karar vererek, müteakip duruşma tarihini 2 Şubat 2015 olarak belirledi. Duruşmanın ilk günü Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ı tanık olarak huzuruna çağıran ve bu eski iki komutanın ifadelerine başvuran Mahkeme Heyeti, aslında yolun yüzde seksenini daha şimdiden kat etti. Ara kararı üç kez arka arkaya dikkatlice okuyunca, iyi insanları ve Türkiye’yi hayli eğlenceli bir sürecin beklediğini anladım. İsterseniz, hukuki kavramlarla sizleri fazla boğmadan kısaca ara kararın ana temasını sizlere nakledeyim.

Mahkeme, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden üç kişilik bir bilirkişi heyeti görevlendirecek. Ancak onları sıfırdan bu işin içine sokmuyor. Daha önce alınan tüm bilirkişi raporlarını da incelemesini, bunları da dikkate alarak bir sonuca ulaşmasını talep ediyor. Hatta TÜBİTAK’ın son raporu olan 5 No’lu Harddiski de masaya yatırmasını istiyor. Bilindiği üzere, olayların ayyuka çıkması üzerine TÜBİTAK bile, “Bu işte bir çapanoğlu var; harddiske sonradan ekleme yapılmış!” demişti.

Ayrıca sanıkların hazırladığı ve dijital sahtekârlığın bir dokunuşta açığa çıkmasına yardımcı olacak sorular da Bilirkişi Heyeti’ne gönderilecek. Her seviye ve makamda olan tertipçilerin keyfini kaçırmak istemiyorum ama Mahkeme’nin Bilirkişi Heyeti’ne doğrudan yönelttiği sualler de var. Birkaç örnek vereyim:

Calibri ve Cambria fontlarının yer aldığı Microsoft ofis programı dünyada ve Türkiye’de ilk kez ne zaman piyasaya sürüldü?

2003 yılında oluşturulmuş bir belge 2007 yılına ait bir yazılımla açıldığında, söz konusu belgenin özgün hali de 2007 yılına ait yazılıma dönüşür mü?

Sadece metadata bilgileri ile bu verileri hazırlayan gerçek kişilere ulaşılabilir mi?

Hazırlanan verilerin yüzde otuzu yazım tarihinden önce hazırlanmış! Bu sonradan oluşturulduğu anlamına mı geliyor?

CD kaydı yapılırken bilgisayarın tarih ayarları ile oynanarak geriye gidilebilir mi?

Daha önce yargılama görevi yapan (!) her seviyedeki yargı organını tedirgin etmek istemiyorum ama 4. Mahkeme, bazı kurumlara doğrudan sorular da soracak.

Bir iki örnek de bu konuda verelim:

CC MAR NAPLES adlı NATO Komutanlığının ne zaman kurulduğu Deniz Kuvvetleri Komutanlığından sorulacak! (Sözde darbe hazırlığı dönemimde böyle bir Komutanlık yoktu! S.P.)

Bursa Emniyeti’ne 1998 model 35 AR 6132 plakalı Rover marka aracın hangi tarihte 16 BEB 33 plakasını aldığı sorulacak! (Geleceği okuyan tertip ekibi, 2003 yılında 2006 yılında verilecek bir plakayı kesin olarak biliyordu! S.P.)

Vergi Dairesinden, Gelirler Genel Müdürlüğü’nün adının hangi tarihte Gelir İdaresi Başkanlığı olduğu sorulacak! Böyle uzayıp gidiyor…

Asrın iftirasına bulaşanlara bir kötü haberim daha var. Hani, Suha Tanyeri’nin not defterinden aldığınız harfleri, özel bir tertip makinesi marifetiyle CD’nin üstüne yapıştırarak bu generalimize tuzak kurmuştunuz ya maalesef Mahkeme, bu konuyu da bir uzman bilirkişiye incelettirecek! Ne yapalım, gerçekler yedi canlı, günün birinde ortaya çıkıveriyorlar…

Bu ara karar, kişisel görüşüme göre Türkiye’de taşları yerinden oynatacak. Dünyada ve Türkiye’de herkesin bildiği ama üzerine yattığı uyuyan gerçekler, Türk yargısı tarafından tescil edildiğinde, güne ışığına çıkarak bir güce dönüşecek. Bu güç kötüleri önüne katarak sürüklerken, iyilere kalkan olacak.

Haklı olanlar son kerte rahat, umutlu ve hoşgörülü ama pusucular, sahtekârlar, iftiracılar, tertipçiler, hizmetkârlar, neme lazımcılar endişeli, tedirgin ve huzursuz. Kendi vicdanlarında ve kamu vicdanında çoktan mahkûm olmuşlardı ama şimdi kanunun sopasının enselerinde olduğunu hissediyorlar. Bu korku bile onlar yeter. Ölünceye kadar kafalarını yastığa koyduklarında rahat olamayacak ve kâbus görerek uyanacaklar!

Bu tertipçilere siyasi çıkarları için kol kanat geren, adliye koridorlarında bunlar için meydan muharebeleri veren, kendi milletvekillerini bu zalimlere teslim eden, TSK’nın darmadağın edilmesine göz yuman siyasi gruplar da resmi bir sıfat kazanacak gerçeklerin altında ezilecektir.

Kimse 2023’lerin, 2033’lerin hesabını yapmasın! Önünüzde duran bu ayıbın hesabını kapatmadan yüz metre bile yol alamazsınız!

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster