Rusya’ya yaptırımlar Avrupa’yı vuracak

Ali Rıza Taşdelen Yazar arizatasdelen@yahoo.fr

Sarı Yelekliler Hareketinin Fransız hükümetini nasıl salladığı hepimizin hafızasında tazeliğini koruyor. Avrupa’nın Rusya’ya karşı uyguladıkları yaptırımların sonucunu ağır ödeyeceklerini ve önümüzdeki dönemde yeni halk hareketlerinin yükseleceğini baştan belirtelim.

Macron’un seçildiğinin ertesi günü 8 Mayıs 2017 tarihli Aydınlık gazetesindeki köşemde özetle şu belirlemede bulunmuştum: Macron Fransa’yı yönetemeyecektir. Atlantik gemisinin su almaya başladığı Batı’nın küreselleşmeci politikalarının iflas ettiği bir dönemde Macron’un neoliberal politikalarının başarı şansı yoktur. Ve iki yılını doldurmadan Sarı Yelekliler hareketi başladı.

Emperyalizm çürüyen kapitalizmse, küreselleşme de çürüyen, mafyalaşan ve asalaklaşan emperyalizmdir. Fransa Cumhurbaşkanı Macron işte bu miadını dolduran Neoliberalizmin temsilcisi olarak cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtulmuştu.

KRİZE KARŞI SARI YELEKLİLER HAREKETİ

Yoksulluk Avrupa’da olduğu gibi Fransa’da da bir kavram olarak devletin istatiklerinde girmişti. İşsizlik %10’ları aşmış, asgari ücretin çok altında bir aylıkla yaşam mücadelesi veren emekliler ayın sonunu getiremiyordu. Çiftçiler, küçük esnaf ve zanaatkarlar ağır sosyal primler ve gelir vergileri altında eziliyor ve iflas ediyor, işyerleri kapanıyor, intiharlar artıyor, aileler dağılıyordu. Satın alma gücü düşen insanlar evlerine ekmek götürememe korkusuna düşmüştü. Hükümet bütçe açıklarını kapatmak için dolaylı vergilere başvuruyordu. İşçi, memur, emekli, çiftçi, küçük esnaf ve zanaatkarlar hem kurumsal vergi ve sosyal primlerle hem de dolaylı vergilerle kelimenin tam anlamıyla inim inim inliyordu. Halk patlamaya hazır bir bomba gibiydi! Bardağa damlayacak bir damla yeterliydi. İşte o damla da akaryakıta getirilecek ek vergi oldu ve Sarı Yelekliler Hareketi Kasım 2018’de başladı. Arkasından sendikaların emeklilerin kazanılmış haklarına yapılan saldırıya karşı başlattıkları eylemler hükümeti sarmıştı.  Koronavirüs salgını Macron’un imdadına yetişti.

KRİZE KORONOVİRÜS SALGINININ GETİRDİĞİ YÜK

Mart 2020 Koronavirüs salgını ile halk geri çekilmişti. Salgın zaten var olan ekonomik krizi daha da artırmıştı. Evlere kapanan, çalışamayan işçi ve esnafın yaşamlarını sürdürebilmesi için devlet kesenin ağzını açtı. Ama kasa boştu. 2020’de salgın başladığında kamu borcu GSYH’ye oranla yüzde 98 iken 2021 yılında bu oran yüzde 114 olmuştu. Çark borçla dönüyordu. Fransa’nın bütçe açığı yüzde 9’u geçmişti. Maastricht kriterleri tuzla buz olmuştu. Kriterler kamu borçlarını yüzde 60 ile bütçe açığını da yüzde 3 ile sınırlıyordu.

2021 yılı ortalarında Salgın nedeniyle alınan tedbirler yavaş yavaş terk edildi. Ekonomik yaşam yeniden canlanmaya başladı ve büyüme artıya geçmişti.

YAPTIRIMLARLA KRİZ KATMERLENDİ

Avrupa Rusya’ya karşı yaptırımlar başlatan ABD’nin peşine takıldı. Krizden çıkmanın yollarını ararken kendilerini yepyeni bir krizin içinde buldular. Avrupa enerjide ortalama yüzde 45 oranında Rusya’ya bağımlı. Rusya’ya uyguladıkları yaptırım daha bugünden dönüp kendilerini vurmaya başladı.

Gaz, benzin ve mazot fiyatları görülmemiş ölçüde arttı. Aralık 2021’de varili 74 dolar olan brüt petrolün fiyatı 130 doları buldu. Duracak gibi de görülmüyor. Benzin ve Mazotun fiyatı 2 avronun üzerine çıkmış durumda. Enerjideki bu artış hem üretim maliyetlerine yansımış hem de temel gıda maddelerinin fiyatını yükseltmiş durumda. Avrupa yeniden 1973 petrol krizinden sonra yaşadıkları ekonomik sorunlarla karşı karşıya geldi. 2008 mali kriz dönemini saymazsak, ortalama yüzde 2-3 olan enflasyon tırmanmaya devam ediyor. Baltık ülkelerinde yüzde 10, Doğu Avrupa ülkelerinde yüzde 8, Batı Avrupa ve İskandinav ülkelerinde yüzde 6’lara dayanmış durumda.

Başını ABD’nin çektiği Batı ülkeleri, 2014 yılından bu yana Ukrayna krizinden dolayı Rusya’ya ekonomik yaptırım uygulamakta. Rusya da buna karşılık Avrupa ürünlerinin Rusya’ya girişini yasaklamıştı. Bunun üzerine Avrupalı üreticileri Rusya pazarındaki pozisyonlarını kaybetmişlerdi. Rusya, Avrupa tarım ürünlerinin birinci ithalatçısıydı. Almanya ve İspanya var bu ülkeler içinde ama özellikle Fransız tarım ürünlerinin baş alıcısı Rusya’ydı. Rusya’nın Avrupa’nın et ve süt ürünlerine koyduğu ambargo özellikle Fransız çiftçisini vurmuştu.

AVRUPA YOL AYRIMINDA

ABD’nin peşine takılan Avrupa bugün daha kapsamlı bir yaptırım furyasıyla Rusya’ya saldırıyor. Avrupa’nın aklı başında ekonomistleri bu yaptırımların esas olarak kendilerini vuracağını ifade ediyor ve Avrupa ekonomisinin büyük bir durgunluk içine gireceğini daha bugünden söylüyorlar. Rusya’nın Avrupa’nın aksine başta Çin olmak üzere Avrasya dünyasına yönelerek bu yükün altından kalkacağı tespitini yapıyorlar.

Fransa’nın Ekolojik Geçiş Bakanı Barbara Pompili, “AB'nin 27 ülkesi, ABD tarafından karar verildiği gibi, Rus hidrokarbonlarının ithalatlarına tam bir ambargo uygulamaması” gerektiğini söylüyor. NATO karşıtı sağlı sollu Milliyetçi muhalefet partileri de yaptırımlara karşı.

ÇÖZÜM DEĞİL LAF ÜRETEN AB ZİRVESİ

10-11 Mart tarihlerinde, Paris'te Versay Sarayı'nda gerçekleştirilen AB Liderler Zirvesi’nde “savunma kabiliyetlerinin güçlendirilmesi", "enerji bağımlılıklarının azaltılması" ve "daha sağlam ekonomik temel inşa edilmesi" başlıkları görüşüldü. Zirve sonunda yayımlanan Versay Bildirisi’nde Transatlantik ilişkiler ve AB-NATO iş birliği ile AB'nin karar almada özerkliğinin altı çizildi. Ama, AB'nin güçlü olmasının NATO'ya tamamlayıcı olacağı vurgulandı. Bildiride "Mevcut durum enerji kaynaklarımızın güvenliğini nasıl sağladığımıza dair kapsamlı bir yeniden değerlendirmeyi gerektiriyor" denildi. Avrupa'nın ekonomik temelinin daha dayanıklı, rekabetçi, yeşil ve dijital geçişlere uygun hale getirilmesinin stratejik bağımlılıkları azaltılacağı belirtildi.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Rusya'ya karşı şimdiye kadar 3 güçlü yaptırım paketini uyguladıklarını ve “Rusya’yı küresel ekonomik sistemden daha da izole edecek” dördüncü paketin de yolda olduğunu açıkladı.

Önümüzdeki aylarda bu yaptırım paketlerinin kendi ellerinde patlayacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Tüm yazılarını göster