Stephen King en sevdiği 10 filmi açıkladı! Listede hangi yapımlar var?
Dünyaca ünlü yazar Stephen King, X hesabından paylaştığı mesajda en sevdiği 10 filmi açıkladı. Casablanca’dan Jaws’a uzanan liste, King’in ilham aldığı sinema dünyasını gözler önüne seriyor.
STEPHEN KING EN SEVDİĞİ 10 FİLMİ LİSTELEDİ
Yazar Stephen King, sosyal medya platformu X üzerinden en sevdiği 10 filmi paylaştı. Hollywood klasiklerinden kara filmlere, gişe devlerinden komedilere uzanan bu liste, King’in sinema zevkini ve ilham kaynaklarını ortaya koyuyor.
SORCERER (1977)
William Friedkin’in gerilim filmi Sorcerer, Güney Amerika’da geçen ölümcül bir yolculuğu konu alıyor. Farklı ülkelerden gelen dört adam, patlayıcı yüklü kamyonlarla orman yollarında ilerlemek zorunda kalır. Çamur, köprüler, fırtınalar ve sürekli ölüm tehdidiyle dolu bu yolculuk, karakterlerin çaresizliği ve hayatta kalma içgüdüsünü yansıtır.
THE GODFATHER: PART II (1974)
Francis Ford Coppola’nın başyapıtı, sinema tarihinde “devam filmi” kavramını yeniden tanımladı. Film, genç Vito Corleone’nin (Robert De Niro) mafya dünyasındaki yükselişini anlatırken, aynı anda Michael Corleone’nin (Al Pacino) aile imparatorluğunu genişletme sürecini gösteriyor.
İki zaman çizgisi arasında ilerleyen film, ihanet, güç ve yalnızlık temalarını derinlemesine işler.
THE GETAWAY (1972)
Steve McQueen ve Ali MacGraw’un başrollerini paylaştığı film, banka soygunundan sonra polisten ve suçlulardan kaçış hikâyesini anlatıyor. Sürükleyici aksiyonu ve çiftin arasındaki gerilim, suç ve aşk temasını aynı anda işliyor.
GROUNDHOG DAY (1993)
Bill Murray’nin unutulmaz performansıyla Groundhog Day, aynı günün tekrar tekrar yaşanması üzerine kurulu kara mizah klasiği. Başta kabus gibi olan bu döngü, kahramana hayatı yeniden sorgulama fırsatı verir.
CASABLANCA (1942)
İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde geçen film, aşk ve fedakârlığın sinema tarihindeki en güçlü örneklerinden biri. Humphrey Bogart’ın canlandırdığı Rick, eski aşkıyla yeniden karşılaşırken kişisel duygularıyla direniş arasındaki seçimle yüzleşir.
THE TREASURE OF THE SIERRA MADRE (1948)
John Huston’un yönettiği film, altın hırsına kapılan üç adamın trajedisini anlatıyor. Açgözlülük ve güvensizlik, dostluğu ve insan doğasını paramparça ediyor.
JAWS (1975)
Steven Spielberg’in gişe tarihini değiştiren filmi Jaws, sadece bir köpekbalığı hikâyesi değil; aynı zamanda korkunun toplumsal bir fenomene dönüşmesinin örneği.
Yaz tatili için sahile gelen insanların huzuru, dev bir köpekbalığının saldırılarıyla bozulur. Küçük bir kasabada başlayan bu panik, polis şefi Brody (Roy Scheider), deniz biyoloğu Hooper ve avcı Quint’in dramatik mücadelesine dönüşür.
MEAN STREETS (1973)
Martin Scorsese’nin ilk büyük filmi Mean Streets, New York’un arka sokaklarında küçük çaplı suçluların dünyasını resmediyor. Sadakat, din, suç ve dostluk çatışmaları film boyunca öne çıkıyor.
CLOSE ENCOUNTERS OF THE THIRD KIND (1977)
Steven Spielberg’in klasikleşmiş bilim kurgu filmi, gökyüzündeki gizemli ışıkların peşinden koşan insanların öyküsünü anlatıyor. İnsanlık ile bilinmeyen arasındaki karşılaşmayı büyüleyici bir dille işler.
DOUBLE INDEMNITY (1944)
Billy Wilder’ın kara film klasiği, sigorta sahtekârlığı üzerinden kurulan ölümcül bir planı konu alıyor. İhanet, tutku ve açgözlülük filmin merkezinde.