Tarihin en çok çalınan eseri hangisi? İşte sanat tarihinin en büyük vurgunları!
Geçtiğimiz pazar günü Louvre Müzesi'nden 9 paha biçilmez mücevherin çalınması, sanat dünyasında şok etkisi yaratırken, tarihin tozlu sayfalarındaki unutulmaz müze soygunlarını yeniden gündeme getirdi.
Fransa'nın başkenti Paris'te bulunan ve dünyanın en çok ziyaret edilen müzelerinden biri olan Louvre Müzesi’nde yaşanan 7 dakikalık soygun, sanat eserlerinin güvenliği konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Pazar sabahı erken saatlerde, bir grup hırsızın, Fransız Kraliyet Mücevherleri'nin bir bölümünün sergilendiği Apollo Galerisi'ne girerek Napolyon koleksiyonuna ait olduğu belirtilen 9 değerli mücevheri çaldığı iddia ediliyor. Hırsızların, müzeye ulaşmak için dışarıdan sepetli bir asansör kullandığı düşünülüyor.
Dünyanın en çok ziyaret edilen müzelerinden birinde, güpegündüz ve ziyaretçilerle doluyken gerçekleştirilen bu akıl almaz soygun, son yılların en yüksek profilli ve en cüretkar müze soygunlarından biri olarak kayıtlara geçti.
Olayın, müze personelinin kalabalık ziyaretçi sayısı ve yetersiz güvenlik önlemleri nedeniyle müze güvenliğinin sürekli olarak zorlandığı yönünde şikâyetlerde bulunduğu bir dönemde yaşanması da ayrıca dikkat çekici bulunuyor.
Louvre Müzesi'nin aslında uzun bir çalınma ve soygun girişimleri geçmişi bulunuyor. Hatta tarihin en ünlü müze soygunlarından biri de 1911 yılında yine burada yaşanmıştı:
O dönemde, şu anda bir efsane haline gelen Leonardo Da Vinci'nin Mona Lisa tablosu, asılı olduğu çerçevesinden esrarengiz bir şekilde kaybolmuştu.
Ancak bu talihsiz olay, ironik bir şekilde tablonun bugünkü dünya çapındaki ününe kavuşmasında önemli bir rol oynamıştı.
LEONARDO DA VINCI'NIN 'MONA LISA' TABLOSU
Leonardo Da Vinci'nin ikonik eseri Mona Lisa, şüphesiz dünyanın en ünlü sanat eserlerinden biri ve Louvre Müzesi'nin en çok ilgi gören parçası olarak milyonlarca ziyaretçiyi büyülemeye devam ediyor.
Ancak, bugün kulağa inanılmaz gelse de, bu başyapıt 1911 yılındaki çalınma olayından önce sanat çevreleri dışında pek fazla tanınmıyordu.
O yıl, Vincenzo Peruggia isimli eski bir müze çalışanı, müzenin kapanış saatinden sonra içeride saklandı. Ardından tabloyu duvardan indirip paltosunun altına gizleyerek müzeden rahatça çıkmayı başardı.
Louvre yönetiminin hırsızlığı fark edip duyurmasının ardından, dünyanın dört bir yanındaki gazeteler kayıp başyapıtla ilgili manşetler attı ve Mona Lisa bir anda küresel bir fenomene dönüştü.
O sıralarda Peruggia, tabloyu satmak için müşteri arıyordu. Tam iki yıl sonra tablo, İtalya'nın Floransa kentinde bulundu ve Louvre'a iade edildi. Bu olay, Da Vinci'nin portresinin dünyanın en tanınmış sanat eseri haline gelmesine istemeden de olsa yardımcı oldu.
REMBRANDT'IN 'JACOB DE GHEYN III' TABLOSU
Hollandalı usta Rembrandt van Rijn'in eserleri, sanat tarihinin en değerli ve ne yazık ki en sık çalınan parçaları arasında yer alıyor. Ancak sanatçının "Jacob de Gheyn III" isimli tablosu, sanat tarihindeki en tuhaf ve en tekrarlayan hırsızlık vakalarından birinin merkezinde bulunuyor.
Bu küçük boyutlu yağlı boya portre, Guinness Rekorlar Kitabı'na göre dünyanın en sık çalınan sanat eserlerinden biri olarak kayıtlara geçti.
Bu nedenle tabloya "Takeaway Rembrandt" (Al-götür Rembrandt) lakabı takıldı.
Tablo, 17. yüzyılda yaşamış Utrechtli gravür sanatçısı Jacob de Gheyn III'ü betimliyor ve Rembrandt'ın ustalıklı portre tekniğini; ışık-gölge oyunlarını, detaylı ifade biçimini ve karaktere kattığı psikolojik derinliği mükemmel bir şekilde yansıtıyor.
Eser ilk olarak 1966 yılında Londra'daki Dulwich Resim Galerisi'nden diğer iki eserle birlikte çalındı.
Bulunup müzeye geri getirildikten sonra, inanılmaz bir şekilde 1973, 1981 ve 1983 yıllarında tam üç kez daha çalındı.
Ancak her hırsızlık olayının ardından portre bir şekilde geri getirildi ve bugün hala aynı müzede sergilenmeye devam ediyor.
Tarih boyunca en çok çalınma vakası yaşayan sanat eseri ise Jan van Eyck'in 1432 yılında tamamladığı Ghent Altarpiece (Gent Sunağı, ya da Adoration of the Mystic Lamb / Mistik Kuzuya Tapınma) adlı başyapıtı olarak biliniyor.
Rönesans'ın habercisi olarak nitelendirilen bu görkemli tablo, 600 yıllık tarihinde bazı kaynaklara göre 13, bazılarına göre ise 7 kez çalındı.
Bu da onu tartışmasız bir şekilde "dünyanın en çok çalınan sanat eseri" yapıyor.
ISABELLA STEWART GARDNER MÜZESİ SOYGUNU
ABD tarihindeki en büyük sanat soygunu olarak bilinen Isabella Stewart Gardner Müzesi soygununun üzerinden tam 35 yıl geçti, ancak olay hala aydınlatılamadı ve çalınan eserler bulunamadı.
Boston'da bulunan müzeden, aralarında paha biçilmez başyapıtların da bulunduğu tam 13 eser çalındı. Polis kılığına giren iki kişi, 18 Mart 1990 günü sabaha karşı, bir ihbar aldıklarını bahane ederek müzeye girdi.
İçerideki iki güvenlik görevlisini etkisiz hale getirip koli bandıyla bağladıktan sonra, tam 81 dakika boyunca müzede kalarak aralarında Rembrandt, Vermeer, Degas ve Manet'nin başyapıtlarının da bulunduğu 13 sanat eserini alıp kayıplara karıştılar.
Vermeer'in "Konser" adlı tablosu, çalınan en değerli eserlerden biri olarak kabul ediliyor. Yetkililer, eserin tahmini değerinin yarım milyar dolar olduğunu belirtiyor. Ancak müze yetkilileri, eserin yerine yenisinin konulamayacağı gerçeğinden hareketle, onu "paha biçilemez" olarak nitelendiriyor.
Aralarında Rembrandt'ın "Celile Denizi'nde Fırtına" tablosunun da bulunduğu bazı eserler, hırsızlar tarafından acımasızca çerçevelerinden kesilerek çıkarıldı. O boş çerçeveler, bugün hala müzede, eserlerin bir gün geri döneceği umuduyla boş olarak asılı duruyor.
VAN GOGH MÜZESİ SOYGUNU
Hollandalı dahi ressam Vincent van Gogh'un eserlerine ev sahipliği yapan Amsterdam'daki Van Gogh Müzesi de tarih boyunca iki büyük soygun yaşadı.
2002 yılında müzeden iki önemli tablo çalındı. Tablolar tam 14 yıl boyunca kayıp kaldıktan sonra, 2016 yılında bulunarak müzeye iade edildi.
Hırsızların, müzeye çatısından girmek için bir merdiven ve duvarı kırmak için balyoz kullandıkları tespit edilmişti. Çalınan tablolar, İtalyan polisi tarafından Napoli mafyasının elinden geri alındı.
Van Gogh Müzesi ayrıca 1991 yılında da büyük bir soygunla sarsılmıştı. O olayda, aralarında sanatçının en ünlü eserlerinden "Patates Yiyenler"in de bulunduğu ve toplam değerinin 400 milyon euro olduğu tahmin edilen tam 20 tablo çalınmıştı. Ancak bu soygunun failleri pek şanslı değildi; çalınan tablolar kısa bir süre sonra, müzeye çok da uzak olmayan bir yerde terk edilmiş bir arabanın içinde bulundu.
18. YÜZYIL MÜCEVHERLERİ, DRESDEN'İN YEŞİL KASASI
2019 yılında, dünyanın en eski müzelerinden biri olarak kabul edilen Almanya'nın Dresden kentindeki Yeşil Kasa (Grünes Gewölbe) müzesi, film sahnelerini aratmayan bir soygunla sarsıldı.
Hırsızlar, müzenin kalın vitrinlerini kırarak, yüz milyonlarca euro değerindeki elmaslarla işlenmiş tarihi kraliyet mücevherlerini çaldılar.
Yetkililer, hırsızların açık piyasada satılmasının neredeyse imkansız olduğu belirtilen, üç adet "paha biçilmez" 18. yüzyıl mücevher setiyle kaçtıklarını açıkladı.
Çalınan mücevherlerin bir kısmı daha sonraki operasyonlarla ele geçirildi. Olayla ilgili yargılanan beş kişi mahkum edilirken, bir kişi ise beraat etti.