Atatürk'ün naaşı 15 yıl sonra açıldı: Görenler şaşırdı, Menderes bakamadı!
Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşı, 10 Kasım 1953’te Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’e taşınmadan önce, dönemin geleneklerine uygun olarak toprağa defnedilmek üzere açıldı.
Naaşın son durumunu incelemek için kurulan komiteye, Ankara Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Kâmile Şevki Mutlu da davet edildi.
Vali Kemal Aygün’ün gece yarısı yaptığı telefonla başlayan süreç, 9 Kasım sabahı Etnografya Müzesi'nde tarihe tanıklık eden bir dizi sahneye dönüştü. Başbakan Adnan Menderes, Meclis Başkanı Refik Koraltan ve eski TBMM Başkanı Abdülhalik Renda da o anlara tanıklık etti.
Anıtkabir tamamlanana kadar naaşın korunması için Prof. Dr. Lütfi Aksu tarafından özel bir tahnit işlemi uygulanmıştı. Naaşın bulunduğu sanduka açıldığında, talaşların arasında koruyucu solüsyon şişesi ve notlar yer aldı.
Atatürk’ün naaşı beyaz kefene sarılmış, kahverengi bir muşambayla örtülmüştü.
Prof. Mutlu, “Sargılar açılınca, Atatürk’ün yüzüyle karşılaştım. Derisi kahverengileşmişti ama yüz hatları aynen duruyordu. Uzun sarı saçlarının bir tutamı sol göz kapağının üzerine düşmüştü. Adeta bir heykel gibiydi” dedi.
O anlar katılanları derinden etkiledi. Menderes’in rengi soldu, Atatürk’ün yüzüne bakamadan salondan çıktı. Abdülhalik Renda ise tabutun yanına geldiğinde yere yığıldı. Tüm işlemlerin ardından naaş tekrar kefene sarıldı, üzerine bayrak örtüldü ve yeni tabuta yerleştirildi.
10 Kasım sabahı, 12 asker naaşı omuzlarına aldı. Dolmabahçe’den Ankara’ya getirilen aynı top arabasına yerleştirilen tabut, matem marşları eşliğinde Anıtkabir’e götürüldü.
Kortejde tüm dini cemaatlerin temsilcileri de yer aldı. Atatürk’ün kardeşi Makbule Hanım, töreni gözyaşlarıyla izledi.
Asistan Osman Ersoy, o anları şöyle anlattı:
“Hayattayken hiç görmemiştim Atatürk’ü. Çok heyecanlıydım. Yüzü sararmış, küçülmüş ama kaşları çok netti.”
Halide İntepe ise şu ifadeleri kullandı:
“Yüzü bozulmamıştı, gözleri aralıktı, sanki uyuyordu. Ölümün soğukluğu yoktu yüzünde.”