Ankara’da sessizlik aldatıyor mu? 7 büyüklüğünde deprem kapıda olabilir!
Ankara’nın uzun yıllardır “güvenli şehir” algısı çöküyor mu? Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, şehir merkezine yakın üç diri fay hattına dikkat çekerek, başkentte 6,5 ila 7 büyüklüğünde bir depremin mümkün olduğunu açıkladı.
Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, kamuoyunda yaygın olan “Ankara deprem açısından güvenli” algısının doğru olmadığını belirtti.
Şehir merkezine oldukça yakın mesafelerde üç aktif fay hattı bulunduğunu vurgulayan Seyitoğlu, bu fayları şu şekilde sıraladı:
Eldivan-Elmadağ Tektonik Kaması
Abdüsselam Tektonik Kaması
Beypazarı Kör Bindirme Zonu
Bu yapıların Kuzey Anadolu Fayı, Eskişehir Fayı ve Kırıkkale-Erbaa fayları ile çok yakın noktalarda kesiştiğini ifade eden Seyitoğlu, bu üç hattın başkent için göz ardı edilemeyecek riskler barındırdığını vurguladı.
“6,5-7 BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR DEPREM BEKLENEBİLİR”
Özellikle Eldivan-Elmadağ tektonik kamasına dikkat çeken Prof. Dr. Seyitoğlu, bu hattın hareket etmesi durumunda 6,5 ila 7 büyüklüğünde bir depremin yaşanabileceğine işaret etti.
“Hemen aklıma Demetevler geliyor. Çünkü herhangi bir çalışmaya gerek kalmadan oradaki yapı stokunun çok zayıf olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bir kentsel dönüşüm başlayacaksa Ankara’da oradan başlamalı,” dedi.
CAM KAPLI GÖKDELENLER BÜYÜK TEHLİKE
Deprem anında sadece binaların yıkılması değil, binaya ait parçaların insanlara zarar vermesi de ciddi bir risk. Seyitoğlu, bu kapsamda Ankara’da giderek yaygınlaşan cam kaplı gökdelenlere dikkat çekti: “Bu gökdelenler yıkılmasa bile belli bir salınım yapacaklar. O salınımda cam kaplı olan yüzeylerin aşağıda bulunan insanlar üzerinde çok büyük hayati tehlike yaratacağını düşünüyorum.”
“BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR FONSU OLUŞTURULMALI”
Prof. Dr. Seyitoğlu, sadece uyarı yapmakla kalmadı, çözüm önerilerini de dile getirdi. Bilimsel araştırmalar için devlet destekli fonlara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Seyitoğlu, “Bilim insanlarının işverenlerin arkasından koşup fon yaratması gibi bir olayın olması akıl almaz bir şey. Olması gereken, devletin vergisini alması ve o vergilerden TÜBİTAK’ta araştırma fonu oluşturulmasıdır,” dedi.