Yer bilimci Prof. Dr. Osman Bektaş'tan uyarı: Türkiye'nin deprem kümeleri şok edici!
Yer bilimci Prof. Dr. Osman Bektaş, Türkiye’nin sismik yapısına dair çarpıcı bir değerlendirmede bulundu.

Türkiye’nin Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu faylarının kesişim noktasında yer aldığını hatırlatan Bektaş, ülkenin yalnızca levha sınırlarında değil, levha içindeki fay hatlarında da yoğun deprem riski taşıdığını söyledi.

“levha içi hareketler kritik”

Bektaş’a göre, Afrika-Arap levhaları ile Avrasya levhasının çarpışması sonucu yaşanan sıkışma, sadece ana sınır faylarını değil, iç bölgelerdeki fay hatlarını da tetikliyor.

Bu çarpışmalar, zamanla Türkiye'nin farklı yerlerinde bağımsız blokların oluşmasına neden oluyor. Bu blokların çevresi ise yüksek sismik risk taşıyor.

57 yıllık deprem analizi: rastlantı değil, stres transferi

Son 57 yılda meydana gelen 6 ila 7 büyüklüğündeki depremleri analiz eden Bektaş, sarsıntıların batıda Marmara ve Uşak, doğuda ise Varto, Van ve Maraş bölgelerinde kümelendiğine dikkat çekti.

Bu kümelenmenin tesadüf olmadığını vurgulayan Bektaş, “Farklı fay sistemleri arasında gerçekleşen stres transferi, bu zincirleme depremleri tetikliyor olabilir” dedi.

Bektaş, Türkiye’deki sismik riskin yalnızca aktif fay hatlarıyla sınırlı olmadığını, levha içi faylar ve onların oluşturduğu yapısal blokların da dikkate alınması gerektiğini belirtti.

Türkiye, Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer alıyor ve ülke genelinde 500'ün üzerinde aktif fay hattı bulunuyor. Bu fay hatlarının büyük bölümü yerleşim yerlerine oldukça yakın konumda yer alıyor.

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) güncel fay haritasına göre Türkiye’de doğrudan yerleşim alanlarından geçen 45'in üzerinde birinci derece aktif fay hattı bulunuyor.

deprem bilinci hayati önem taşıyor

Uzmanlara göre, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmesi gerekiyor. Yapı stoku, zemin etütleri, kentsel dönüşüm, afet yönetimi ve bireysel bilinç gibi çok katmanlı önlemler alınmadan, büyük depremlerde can kayıplarının önüne geçilemeyeceği vurgulanıyor.

Jeofizik ve inşaat mühendisleri, yerel yönetimlerin mikro bölgeleme çalışmalarını tamamlaması, yapıların düzenli denetlenmesi ve afet eğitimlerinin yaygınlaştırılması gerektiğine dikkat çekiyor.

Ayrıca okullarda ve kamu kurumlarında düzenli olarak tatbikat yapılması, toplumsal hazırlığın artması açısından kritik önem taşıyor.