Helicobacter pylori nedir? Belirtileri nelerdir? Kimler 'Helikobakter Pilori' riski altında! O ortamlarda bulaşma riski artıyor

GASTROENTEROLOJİ Uzmanı Prof. Dr. Levent Demirtürk, midede görülen 'helikobakter pilori' bakterisinin toplumun yüzde 50'sini etkilediğini belirterek kalabalık ortamlar konusunda uyardı

Helicobacter pylori nedir? Belirtileri nelerdir? Kimler 'Helikobakter Pilori' riski altında! O ortamlarda bulaşma riski artıyor

Mide ile oniki parmak bağırsağında birikerek iltihaba, ülsere ve tedavi edilmediğinde kansere yol açan dünyanın en yaygın enfeksiyonu olan 'helikobakter pilori'nin görülme sıklığı artıyor. 'Helikobakter pilori' adı verilen bakteriyi en önemli sağlık sorunlarının başında gösteren Emsey Hospital Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Levent Demirtürk, hastalık hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

"ÖMÜR BOYU KALICI OLABİLİR"

Hastalığın Türkiye'de görülme oranının yüzde 55 ila 80 aralığında olduğunu belirten Prof. Dr. Levent Demirtürk, "Helikobakter pilorinin görülme sıklığı, sosyoekonomik düzeyi düşük, gelişmekte olan toplumlarda yüzde 85’in üzerinde olabilir. Endüstriyel toplumlarda ise bu oran yüzde 40’ın altındadır. Helikobakter pilori erken çocukluk döneminde bulaşabilen ve tedavi edilmediğinde ömür boyu kalıcı olabilen bir bakteri türüdür" diye konuştu.

KALABALIK ORTAMDA BULAŞMA RİSKİ ARTIYOR

Enfeksiyonun bulaşma yolunun tam olarak ortaya konulmadığını anlatan Prof. Dr. Demirtürk, "Dışkıdan-ağıza, mide içeriğinden-ağıza, ağızdan-ağıza bulaşabileceği gibi, cinsel yolla bulaşabildiği ileri sürülmektedir. Yakın aile topluluklarında, toplu yaşanılan kurumlarda bulunanlarda (bakımevleri, yurtlar) bu bakteri daha sık görülür. Gıdalar aracılığı ile de bulaşma olabilir. Süt, bazı süt ürünleri, sebze, hazır gıdalar, pastörize elma ve portakal suyu, et ve fermente sucuk gibi gıdalarda bu bakteri yaşayabilir. Bakteri, ette 4 derecede 7 gün, -18 derecede 3 güne kadar yaşayabilir. Yoğurt ve pastörize meyve suyunda bakteri yaşamaz. Sebzelerde ise yaşam süreci 3 ila 5 gün arasındadır. Bu durumda sütün sağılması, saklanma şartları, sunumu, gıdaların hazırlanması, paketlenmesi, sunumundaki kötü hijyen kuralları ile gıdaların bu bakteri ile enfekte olabilirler" ifadelerini kullandı.

TEST SEÇİMİNDE HASTANIN YAŞI VE ŞİKAYETLERİ DİKKATE ALINMALI

Prof. Dr. Levent Demirtürk, bakteri tanısının gastroskopi yapılırken alınan biyopsiden patoloji, hızlı üreaz testi ile veya solunum testi, dışkı testleri ile konulduğunu söyledi. Demirtürk, "Helikobakter pilori’nin tanısında seçilecek yöntem, hastanın bulunduğu ülkeye, hastanın yaşına, bazı hastalıklara öncü olabilecek faktörlere, hastanın şikayetlerine, o ülkede kanser görülme sıklığına göre yapılabilir. Gençlerde solunum, dışkı testi, 45 yaş üzerinde endoskopi tetkiki uygulanabilir" diye konuştu.

BİRÇOK HASTALIĞA NEDEN OLABİLİR

Bakterinin neden olabileceği rahatsızlıklara dikkat çeken Demirtürk, "Bu hiçbir problem oluşturamayabileceği gibi gastrit, ülser, mide lenfoması, mide kanseri gelişiminde rol oynayabilir. Bu bakterinin saptandığı kişilerin yüzde 2 ila 20'sinde ülser görülebilir. Bunun yanında koroner kalp hastalığı, cilt hastalıklarından gül hastalığı, nedeni saptanamayan alerji, tiroit hastalığı, demir eksikliğine bağlı kansızlık, pıhtılaşmada rol oynayan hücrelerin azalmasına bağlı ciltte döküntülere neden olan hastalıklara da sebebiyet verebileceği hususunda görüşler vardır" dedi.

KİMLER RİSK ALTINDA?

Helikobakter pilorinin kimlerde araştırılması gerektiği, kimlerin tedavi edilmesi gerektiği hususlarında farklı yaklaşımlar görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Levent Demirtürk özellikle mide kanserinin sık görüldüğü coğrafi bölgelerde bakterinin araştırılması ve tedavisine daha kapsamlı yaklaşılırken, hazım şikayeti olanlarda Hp bakterisinin araştırılmasının ve tespit edilenlerde tedavisinin uygun olacağını ifade eden görüşün olduğu veya sadece endoskopide ülser, mide lenfoması, kanser öncüsü lezyonu olanlarda, erken kanser bulguları endoskopik yöntemle tedavi edilmiş olanlarda, ailesinde mide kanseri olanlarda Hp bakterisinin araştırılmasını ve tesbit edilenlerde tedavisinin yapılabileceğini belirten görüşün olduğunu ifade ederek özellikle aile öyküsü, endoskopide kanser öncüsü lezyonu olanlarda tedavi sonrasında da kontrollerin yapılması konusunda uyardı.