Dink cinayeti aydınlansın

Tabiatın yasasıdır bağırsakların temizlenmesi.. Ama Arınç’ın söylediği türden değil.

Dink cinayeti aydınlansın

Tabiatın yasasıdır bağırsakların temizlenmesi.. Ama Arınç’ın söylediği türden değil. Buradan Cüneyt Ülsever Hocanın “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” başlıklı yazısına gelmek istiyorum. Adnan Menderes’in üç dönemlik iktidarı ve miadının doluşunu örnek vermiş. Süleyman Demirel’in iki defa bağırsaklardan atılışını, Turgut Özal’ın 10 yıllık iktidarıyla yalnız kalış öyküsünü kaleme almış.

Demirel’li, Özal’lı yıllara muhalefet etmeme rağmen AKP kabusu yüzünden o yılları aradığımı itiraf etmeliyim. Cüneyt Hoca, Erdoğan hükümetinin de sonunun yaklaştığını, bağırsak temizlemenin Türkiye boyutunun Gezi süreciyle, dışarıda ise Mısır’da Tahrir meydanıyla sürdüğünü vuruluyor. Ülsever’in bir dönem en çok seyredilen, “Hacı” adlı televizyon dizisinin tam da zamanı. Okuma konusunda zaafı olan vatandaşlarımıza böylesi dizileri çekebilecek televizyon kanalı bulmak da zor. Umarım AKP faşizmi sona erdiğinde “Kabus Günleri” ne dair dizi ve sinema filmleri çekilir.. Zira Hürriyet’te Yalçın Doğan vergi memurlarının Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışta bulunan vatandaşımızın resmi yazı ile nasıl sorgulandığını ortaya koydu. Rahmetli Türkan Saylan’ın kurucusu olduğu ve Bakanlar Kurulu kararı ile “kamu yararına çalışan kurum” hüviyeti olan derneğe bağışta bulunan Cem Tüzün’e “hangi amaçla yardım yaptın?” sorusu gelinen noktaya mim koyuyor. İktidarın, yandaş medyaya verdiği “bin yıl sürecekti” başlıklı ilanı ile ilgili tartışmalara girmeye tenezzül etmesek de önümüzdeki günlerde çekilecek filmlere bol senaryo malzemesi çıktığını belirtelim. Kim bilir Vatan gazetesinden kovulan Ruhat Mengi, “Medyası bitmiş bir ülkede nasıl seçime gidilir” konulu programları sansürsüz yapabilir.

Dershanelerin kapatılma işi 2 yıl ertelense de cemaat ile AKP hesaplaşmasında sular durulmuyor. Bu esnada “çürük binalar” sarsıntı ile yıkılmaya başladı bile..

“Büyük Abi”nin ilginç açıklamaları

Türkiye’nin dönüştürülmesinde önemli kilometre taşlarından birisi olan Hrant Dink cinayetinin perde arkası aralanıyor. “Büyük Abi Erhan Tuncel yeniden tutuklanmasının hesabını yaptığı itiraflarla sormaya başladı. Hrant Dink’in emniyet içindeki “çete” tarafından katledildiği iddiasında bulunan Erhan Tuncel’in susturulmaya çalışılacağı aşikar. Cezaevinde bulunan Erhan Tuncel’in başına bir şey gelirse söylediklerinin doğruluğu kanıtlanmış olur. Kaşif Kozinoğlu’nun Silivri’de kalp krizinden öldüğüne kimsenin inanmadığını da hatırlatmış olalım. Kaldı ki dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, Erhan Tuncel’in iddialarının doğru olduğunu açıkladı. Uzun: “27.2.2006’da gelen raporda Hrant Dink’in vurulacağı, silahın nereden alınacağı, bunların kafaya koyduklarını ve eylemi mutlaka yapacaklarını Erhan Tuncel bildirmiş. Raporu yazan polis memuru Muhittin Zenit de değerlendirmesinde bu raporun önemsenmesi kaydı var. Ama bu rapor benden gizlendi. Dink vuruldu. Mahkeme beni çağırıp bana “sen bu raporu niye gizledin?” diye sormadı... Şimdi bunların hepsinin benim bilgim dahilinde olduğunu düşünerek Erhan Tuncel “gereğini yapmayan Sabri Uzun suçludur” diyor ve çok doğru söylüyor.” diyor.

Bu korkunç gerçeği “Ergenekon ve Balyoz Tertibi” üzerine yıkıp cinayeti örtmeye çalışanlarla ilgili şu ana kadar savcılar harekete geçmiş değil. Dink cinayetinin perde arkasında Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’in bulunduğuna yönelik iddialar böylece doğrulanmış olmuyor mu?

Bana göre Türkiye’nin bağırsaklarını tam anlamıyla boşaltma işi Dink cinayetinin tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılmasıyla gerçekleşebilecektir. Nitekim Nihat Genç Odatv’de “Bazı haberler deprem gibidir” başlıklı yazısında haberi gizlemeye çalışanlara veryansın etti.

Asıl şuç ortakları

Genç: “Liberal ve yandaşlar 7 yıldır, Dink’in katillerinin Ergenekon ve Balyoz olduğunu yazıyordu. Kurdukları bina çürük çıktı. Şimdi başlarına yıkılıyor” dedi. Yazısına bilimsel boyut ekleyen Genç, yapılan araştırmalarda birden fazla kişilerin ortak suçlarında ilk beş yıldan sonra çözülmeler başlandığını, suç ortaklarının birbirlerini ihbar ettiklerini eklemiş. Genç, “Erhan Tuncel itiraf edip boşaldı. Ama asıl suç ortakları liberal, dinci, yandaş ve cemaat yazarlarının itiraf etmeleri çok zor. Bu itiraflara rağmen liberal, yandaş, cemaat üfürükçülerini afişe edip mahkemeye çağıracak gücün yoksa, hukuk ve ülke adına hiç bir şansın yok demektir” diyerek yaramıza tuz basıyor. Altını tekrar çiziyorum. Bu cinayetin aydınlatılmasıyla Türkiye karanlıktan kurtulacak ve özlenen demokrasiye kavuşacaktır.

Yavuz Selim Demirağ

Yeniçağ

# Hrant Dink # erhan tuncel # yasin hayal # ogün samast # ali fuat yılmazer # ramazan akyürek # yavuz selim demirağ