Tansu Bele yazdı: Vatan Partisi umudumuz olacak mı?

Tansu Bele yazdı: Vatan Partisi umudumuz olacak mı?

Tansu Bele, Vatan Partisi’nin Ankara Kurultayı’ndaki izlenimlerini yazdı.

İşte Bele'nin 'Vatan Partisi umudumuzolacak mı?' başlıklı yazısı

Karmaşık duygular içindeyim. Bir yanda toplumumuzu saran cinnet dalgaları, öte yanda Samsun’a doğru yola çıkan Bandırma vapurları… Bir yanda boğazlanan kadınlar öte yanda giderek yükselen kadın çığlıklarına karışan erkek sesleri… Bir yanda iç güvenlik yasalarıyla toplumu ezecek, susturacak faşist uygulamalar öte yanda daldıkları derin uykulardan uyanıp ayağa kalkmaya çabalayan binler, binler, binler… Bir yanda toplumu soyarak kendisine saraylar kuran iktidar öte yanda yokluk içinde kıvranan milyonlar, milyonlar, milyonlar… Bir yanda tıpkı bir cadı kazanı gibi kaynayan Ankara, öte yanda Ankara Arena Spor Salonunu dolduran, yüzbinlerce milliyetçi, solcu, sağcı partili seçmen…Bir yanda “Başımızdaki faşist iktidara karşı alternatifimiz var mı? Kime oy verelim? Ortalıkta kimse yok ki!” diyen umutsuzlar öte yanda “Bu düzen böyle gitmez! Gelin kardeşler, birleşelim, alternatifi biz yaratırız! Birleşe birleşe kazanacağız!” diyen umudun sesi… Giderek yükselen çağrısı!

Nice büyük sandığımız partilerin kongrelerine tanık olmuş, yüz binleri kucaklayıp umut dağıtmış Arena’nın tam ortasında, çevreme yığılan yüz binlere bakıp düşünüyorum: Neden olmasın? Sonra küçücük Bandırma vapurunun içinde, kendini Karadeniz’in hırçın dalgalarına bırakıveren Mustafa Kemal Paşa’yı düşünüyorum: Peşindeki düşman gemilerinin topuna tüfeğine karşı, cebinde sıkı sıkı tuttuğu umudundan başka hiçbir şeyi olmayan O’nu… Ardında bıraktığı Osmanlı’nın dersaadeti İstanbul, ne diyordu O’na: “Mustafa, sen deli misin?”

Ayakta duracak gücüm yok, tıpkı toplumum gibi: Bütün gece İstanbul’dan Ankara’ya uykusuz süren otobüs yolculuğundan sonra bir de giriş kapısında sabah yedi buçuktan dokuza dek ayakta bekledik. Aç, susuz, ayazda…Yaşlıyım, yorgunum, hastayım, toplumum gibi… Yine de ağrıyan belimi tuta tuta ayağa kalkıp çevremdeki tribünlere bakıyorum bir kez daha: Sessizce içeri süzülen insan selinin tam ortasındayım; dalga dalga Arena’ya akan sellere bakarak düşünüyorum: Bu kez olsun, ne olur bu kez olsun, yeter artık, yeter artık, yeter, yeter! Olsun, olacak, olmalı… Neden olmasın?

Yerime oturdum, Arena’ya çöken derin suskunluğun ortasında, tam karşımda asılı dev Atatürk posterine bakıp bakıp düşünüyorum: Olacak mı? Sonra İP başkanı Doğu Perinçek’in salona girişiyle ayağa kalkan binler, binler, binler… Binlerce ses; tek yumruk olmuş, bağırıyor: “Özgür cesur Doğu Perinçek!” Alkışlar, alkışlar, alkışlar… Bense ağlamak istiyorum; onca suskunluktan sonra hıçkıra hıçkıra, katıla katıla ağlamak: Allahım, bu kez olsun ne olur? Aldanmayayım, aldatılmayayım, yine elim boş dönmeyeyim Anıtkabir’in o şan, şeref yüklü merdivenlerinden, Çankaya kapılarından. Elim böğrümde yapayalnız kalmayayım ıssızlıkların, dönekliklerin, satılmışlıkların, aşağılıkların, hainlerin ortasında… bu kez olsun ne olur. Ne olur Allahım, bu kez umudum gerçek olsun! Düşümde sıkı sıkı sakladığım umudun ışığı gerçek olsun. Ne olur bu kez Atatürk’üm Anıtkabir’den uzanıp, elini versin bana…Yıllar yılı gide gele aşındırdığım o Aslanlı Yol’da bir kez olsun tutsun elimi… Ne olur, bu kez…Neden olmasın?

Heyecandan titreyerek, güçbela yanına gittim, selamladım başkanımı: Tutup elimi öpmesin mi? Atatürk’üm, Atatürk’üm, Atatürk’üm! Yoksa sen Doğu Perinçek’e mi verdin elini? Ne olur bu kez olsun aldanmayayım, elimi tutan el, artık seninki olsun!

Özgecan’ları alevlerden kurtarmaya geliyoruz” diye yükseliyor Arena’nın dilsiz bağrına saplanan ses… Milyonları işte böyle selamlıyor. Suskunluk yine çöktü üzerine kalabalıkların… Milyonlar tek yumruk, tek yürek… Ses sürdürüyor:

Devrimle kurduk biz bu cumhuriyeti, Türkiye’yi; bu vatanı devrimle kazandık. Ve şimdi yine büyük işlerin eşiğindeyiz.” Gözlerim buğulandı, hiçbir şey göremiyorum. Saatlerdir tuttuğum gözyaşlarım akmaya hazır, ben de artık bırakıverdim. Yanımdaki ressam Adviye Bal’la birbirimize sarılıp salıverdik gözyaşlarımızı. Kürsüdeki ses kulaklarımda büyüdükçe büyüyor: “Şimdi hep birlikte ayağa kalkıyoruz. Atatürk Cumhuriyeti’ni devlet katında ve toplumda yeniden kurmak için, büyük devrimci önderimiz Atatürk’ün önünde yemin ediyoruz. Bu karanlık saltanatı, Tayyip Erdoğan’ların karanlık saltanatını yıkacağız. Söz veriyoruz.

Sonrası ayağa kalkan binler, yüz binler, milyonlar… Ve barkovizyondan Doğu Perinçek’in bir daha, bir daha yükselen sesi: “Bu Ergenekon savcılarına söylüyorum: Emperyalizmin oyunudur Ergenekon ve yıkılacaktır!”

Tüm salon ayakta; çılgınca alkışlıyorlar O’nu; kendimi tutamadım. Fırladım yine yerimden. Gittim yanına: “Sizin bu konuşmanızdan sonra, yarın Türkiye bambaşka bir sabaha uyanacak” dedim, “Bu tarihi konuşma, kaderimizi değiştirecek…Bu bir dönüm noktasıdır. ” Yüzünün her zerresiyle gülüyor: “Edebiyatçı gözüyle bakış başka olur” diyor.

Sonra İP’in adını Vatan Partisi’ne çevirmek için oylayışımız, partiye katılımlar, katılımlar, katılımlar… Ardından TGB’lilerin birbirinden anlamlı ve muhteşem gösterileri… Salon alkışlarla sarsılıyor.

Vatan Partisi Merkez Kurulu’nu oylamaya geçtik. İstanbul delegesiyim, oylamaya katılmam gerek. Sıraya giriyorum, oylama kağıtlarını yazanların arasında yer buldum, yazıyorum. Aman! O da ne? Bir erkek delege beni itti, yerime geçip yazmaya koyuldu. Hayretler içindeyim. “Burası benim yerim” diyebildim. “Bana ne?” diyor. “Çok kabasınız. Bu partiye hiç yakışmıyorsunuz.” Adam aldırış bile etmedi, yazmaya devam ediyor. Çaresiz, başka bir yere gidiyorum. Sonrasında kadın arkadaşlar aynı olayı yaşadıklarını anlatıyorlar. İstanbul Beyoğlu ilçe başkanı, zarif, centilmen arkadaşım Zafer Bilgin, yardımcı oluyor bana. Üzüntüm kızgınlığa dönüşüyor: Yeter artık ey erkekler, burası Vatan Partisi! Bırakın bu feodal kafayı, kurtulun gericiliğin tutsaklılığından, gelin eşit vatandaş ahlakının safına!

Yerime dönerken düşünüyorum: Allahım, bunca yol gittikten sonra, başımıza gelenlerden hâlâ ders almadık mı? Bu “erkek” kafası hiç mi değişmeyecek? Yeter artık, yeter, yeter, yeter! Umudumuz bu kez, bu kez ve bu kez ne olur gerçek olsun! Vatan Partisi, artık gerçekleşen umudumuz olsun!

ulusalkanal.com.tr

# vatan partisi # yazdı # tansu bele