Maskeli balo ve onun sahte yüzleri

Metin Akgerman Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Geçende İyi Parti genel başkanı M. Akşener, K.Kılıçdaroğlu'nu ziyarete gitmiş, basına kapalı görüşmüşler. Oradan Akşener, Türk siyasetinin diğer güzide isimleri Babacan ve Davutoğlu'nu ziyaret edecekmiş, temmuz başında çalışma yemeğine davet edecekmiş vs.

Bunları okurken nedense aklıma geldi... Yeni Türkü’nün ne güzel şarkısıdır. Hatırlar mısınız?

Hayata baksana takmıyor kimseyi

Hiçbir şey diriltmez artık geçmişi

Yâredir yine de

Yaktım gemilerimi

Dönüş yok artık geri

Tak etti canıma bu maskeli balo

Bu maskeli balo

Ve onun sahte yüzleri

Bu şarkı, Yeni Türkü’nün ikinci albümü olan “Akdeniz Akdeniz” in içinde 2 Nisan 1983’te piyasaya çıkmış.

Şarkının keyfini dolu dolu hissedebilmek için biraz dönemin atmosferine girmek lazım...

YIL 1982...

Yıl 1982... ABD ve Sovyetler arasındaki soğuk savaşın tüm dünyayı kasıp kavurduğu yıllar. Kimi ülkelerde Amerikancı darbeler ile ABD yanlısı yönetimler iktidara taşınıyor, kimi ülkeler Sovyetler tarafında mevzilenmiş. Türkiye'de Amerikancı darbenin askeri ekibi iktidarda. Asala terörü bir numaralı problem. PKK'nın temelleri hazırlanmış ancak daha sahaya sürülmemiş durumda. Irak, Batı tarafından kimyasal, biyolojik ve konvansiyonel silahlar ile bolca silahlandırılıp, İran'a saldırtılmış. Yüzbinlerce insanın ölmekte olduğu kanlı Irak-İran savaşı devam etmekte. Bu savaşta Barzani ve Talabani aşiretleri ile Israil, Humeyni liderliğindeki İran tarafını destekliyor, Araplar ve Batı dünyası Saddam liderliğindeki Irak'ı destekliyor. KKTC'de devlet ilan edilme çalışmaları devam ediyor.

82 Eylül’de Abdullah Çatlı Interpol tarafından aranırken Miami’den ABD ye giriş yapar.

82 Kasım’ında Hollanda’da antiemperyalist Ermeni bir sosyalist olan Nubar Yalımyan öldürülür.

82 Kasım, yeni anayasa referandum ile kabul edilir, din dersleri zorunlu yapılır ve K.Evren cumhurbaşkanı yapılır.

83 Nisan’ında Yeni Türkü’nün "Akdeniz Akdeniz" albümünde "Maskeli Balo" şarkısı piyasaya çıkar.

83 Mayıs, Özal Anavatan Partisi’ni kurar.

83 Haziran, Mehmet Eymür, MİT güvenlik Daire başkanı yapılır. Kissinger Ankara’ya gelir ve Evren’e askeri işbirliğini geliştirmek istediklerini ve Türkiye’nin demokrasiye dönüşünü ne kadar çok istediklerini belirtir.

83 Kasım, Özal Başbakan.

83 Aralık, Paris’te Ara Toranyan aracına bombalı tuzak.

84 ‘te Eruh ve Şemdinli baskınları ile PKK sahneye sürülür.

Yeni Türkü ile bir giriş yapmış olalım ve 96 Susurluk Kazası'na atlayalım. Kazada Abdullah Çatlı ölür.

KAPAN(A)MAYAN DEFTER

Arkadaş, aradan 25 sene geçmiş... Hala ne Susurluğu anlatıyorsun? Neden insanlar bu Susurluk kazası ile 25 senedir barışamadı? Artık geçsek bu konuyu?

Millet bu konuyu kapatamıyor çünkü hesap masada açık şekilde bekliyor... Kimse hesabı ödemediği için konu da kapanamıyor...

Hayır sorun mafya-devlet ilişkisi değil... Hayır konu Mehmet Ağar’ın Susurluk çete lideri olarak ortaya sürülmesi ve hesabın bu şekilde kapatılmak istenmesi değil... Bakın Ağar yattı bir sene, çıktı... Kapandı mı hesap? Hayır kapanmadı.

Asıl rahatsızlık ve kaşıntı veren konu nerede? Asıl kaşıntı veren olay bu olayın isminin konmamış olması. Bu bir kaza mıdır yoksa politik amaçları olan bir cinayet midir? Bunun ortaya net şekilde konmamış olmasıdır hesabın kapanmasını önleyen şey. Bu sorunun cevabı önemlidir çünkü o günden beri olan ve hatta gelecekte olacak olan bir çok olayın yerli yerine oturmasını bu cevap sağlayacaktır.

Toplumda bir kesim ve bazı siyasi partiler bu olayın Allah’ın takdiri bir kaza olduğunu ve bu kaza sayesinde devlet-mafya ilişkilerinin ortaya saçıldığını, sonucunda bu işlerin sorumlusu olan İçişleri bakanının değiştirildiğini ve ileriki zamanda da hapse konduğunu, gerekli diğer değişikliklerinin yapıldığını, soruşturmaların açıldığını ve adaletin yerini bulduğunu belirtiyor. Bir kaza oldu, devlet ortaya saçılan pislikleri temizlemek için gerekli aksiyonu aldı, olay kapandı.

Bir kesim ise bu olay bir kaza değildi, politik amaçları olan planlı bir kumpastı diyor. Birileri bu kaza süsü verilmiş komployu özellikle planladı, hem konuşmaya hazırlanan Çatlı’yı susturdu, hem hükümeti baskı altına aldı, İçişleri bakanını değiştirtti ve asıl kumpasın kazadan sonra devletin kritik organları ele geçirilerek sahneye konduğunu söylüyor.

YA KAZADIR, YA DEĞİLDİR

Ya kazadır, ya değildir. Başka bir seçenek matematiksel olarak yok.

Susurluk kaza ise zaten üzerine çok düşünmeye gerek yok. Susurluk’tan sonra olan ve Susurluk ile ilintili kişilerin hayatını kaybettiği 5 trafik kazası da kazadır. Allah'ın takdiri işte oluyor böyle şeyler.

Susurluk kaza değil ise o zaman ne olduğunun adını koymak gerekli. Sen ona inanırsın, ben buna inanırım... Kimin neye inandığı önemli değil, deliller önemli, ispat önemli, mahkeme kararları önemli. Türk adaletinin bu işin adını koyması gereklidir. Adını koyarken neden-sonuç ilişkisini de ortaya koymak gerekli. Bu kaza değildir çünkü bu, bu, amaçlar ile planlanmıştır... Susurluk’tan sonra olan ve Susurluk ilintili kişilerin hayatını kaybettiği trafik kazaları da kaza değildir, planlıdır, onların sebebi de şunlar şunlardır.

Peki, Susurluk dönemine gidelim, ne olmuş ne bitmiş, yorum yapmadan, gerçek temelli şöyle bir kronolojik bakalım... Bakalım anlamlı bir şey çıkartabilecek miyiz?

YIL 1996...

Yıl 1996, Refah Partisi, gaipten gelen bazı dosyalar ile hükümet ortağını hedef alıyor ve Mesut Yılmaz hükümeti düşüyor. Akabinde 54. hükümet kuruluyor. Temmuz ayına girdiğimizde durum şöyle:

Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakan Erbakan, Dışişleri Bakanı Çiller, İçişleri Bakanı DYP’li Mehmet Ağar, GKB İ.H. Karadayı, MİT Başkanı Sönmez Köksal.

Eylül 96: Aydınlık’ta MİT raporu yayınlanır.

Ekim 96: D.Perinçek, Çiller Özel Örgütü Raporu’nu TBMM başkanlığına ve sonrasında Demirel’e sunar.

Ekim 96: Abramowitz, R.T. Erdoğan’ı Belediye başkanlığı makamında ziyaret eder.

Ekim 96: Aydınlık gazetesi, Abramowitz, Erdoğan’ı Erbakan’ın yerine hazırlıyor haberini manşetten verir.

3 Kasım 96: Susurluk kazası olur. Çatlı ve H. Kocadağ ölür, Bucak yaralanır.

8 Kasım 96: Meral Akşener İçişleri Bakanı yapılır, Mehmet Ağar görevden alınır. (Gülen’in eski yoldaşı Nurettin Veren’in beyanına göre Gülen, Çiller’den Meral Akşener’in bakanlığını istemiştir. İçişleri bakanlığı görevinde Akşener, Aydınlık'ın haberine göre, TSK’ya kulak sokar, Emniyeti fetöcü kadrolar ile doldurur) (1)

Kasım 96: İBB Başkanı RTE, ABD'yi ziyaret eder.

Kasım 96: Altunizade’de Asya Finans mahşeri kalabalık ile açılır. Açılışta F.Gülen, A.Gül, R.T. Erdoğan, T.Çiller vardır. Açılışta yayınlanan görüntüler ilgi çeker. Aynı gün Mesut Yılmaz Budapeşte’de yumruklanmaktadır.

Aralık: MİT’in ( M.Eymür) hazırladığı Susurluk raporu haberi Aydınlık’ta yayınlanır.

Aralık 96: İBB başkanı RTE, tekrar ABD’yi ziyaret eder.

Şubat 97: D.Perinçek röportaj sırasında ABD’nin RTE’yi başbakan, A.Gül’ü dışişleri bakanı yapacağını Rand raporuna dayanarak söyler.

Şubat 97: 28 Şubat muhtırası. MGK ‘da hükümete asker tarafından irtica uyarısı verilir, Fetö uyarısı yapılır.

Ağustos 97: MİT görevlisi, Susurluk komisyonu üyesi Ertuğrul Berkman şüpheli trafik kazasında ölür.

Aralık 97: Susurluk komisyonu raportörü olan ve tüm bilgi belgelerin toplandığı hakim Akman Akyürek şüpheli trafik kazasında ölür.

Kasım 99: TBMM Susurluk komisyonu sözcüsü, FP milletvekili, "Erbakan’ın Prensi" Bedri İncetahtacı, şüpheli trafik kazasında ölür.

2001 Temmuz : Telekulak çetesi kilit ismi Cengiz Çelik şüpheli trafik kazasında ölür.

2003 Mayıs: Çatlı’nın ortağı Efraim Barut şüpheli trafik kazasında ölür.

2004 Ekim: Susurluk kazasına karışanların ilk ifadesini alan dönemin Susurluk hakimi Mustafa Çete sağ şakağından giren iki kurşun ile Bingöl’deki lojmanında "intihar" eder.

2021 Mart: Mercedes'i biçen kamyon şoförünün avukatı İsmail Kavşut evinde ölü bulunur.

Kronolojik Google çalışmamız bu kadar.

Susurluk kazası ile beraber Mehmet Ağar yerine içişleri bakanı yapılan M.Akşener döneminde açılan 10’dan fazla soruşturmanın akıbeti hepimizin malumu.

Bu iş kaza mıdır, değil midir konusunda artık İçişleri bakanı Sn. Soylu'nun resmi açıklama yaparak, belgeleri paylaşarak noktayı koyması gerekir. Bu olay kumpas ise neden düzenlendi? Bu işin içinde olan kişi ve kurumlar kimler? Suçlulara cezaları verilmiş midir? Türkiye siyasetinin bugününde ve yarınında, hala bu isimleri görmeye devam edecek miyiz?

(1) https://www.aydinlik.com.tr/haber/aksenerin-milliyetci-maskesini-indiriyoruz-feto-gorevine-devam-ediyor-231134

Not: Tarih veya olaylar açık kaynaklardan derlenmiştir, hata var ise lütfen bildiriniz tekrar kontrol edelim.

Tüm yazılarını göster