Suriye'nin elektrik sorununu Türkiye nasıl çözebilir?

Metin Akgerman

Metin Akgerman

Köşe Yazısı

Suriye'de bugün elektrik kesintisi problemi var. Şam'da dahi günün sadece belirli saatlerinde elektrik verilebiliyor. Rafine petrole ulaşımda sorun var. Elektrik sorunu kaynaklı, tarımda ve sanayinde üretim düşüşü sorunu var. Hanelerde buzdolabı elektrik sorunundan dolayı kullanılamıyor ve gıdalar günlük tedarik edilmek zorunda kalınıyor. Sağlık sistemi ücretsiz ancak ambargolar sebebiyle birçok modern tıp cihazının verimli çalıştırılmasında, yedek parça temininde sorunlar var. İnternet üzerinden iletişim kısıtlı, ulaşılabilen yazılımlar, programlar kısıtlı.

SÜSLÜMAN ÜLKENİN KARANLIKTAKİ KOMŞULARI

Türkiye görece zengin, enerji sorunu yok ve görece refah içinde oysa 21 milyon nüfuslu komşumuz Suriye'de fakirlik var, enerji sorunu var, gıda tedariği riski var. Bu olmaz. Neresinden bakarsan olmaz. Komşuluk hukuku açısından olmaz, ahlaken olmaz, sosyolojik olarak olmaz, dinen olmaz. Üstelik akılcı da değil. Türkiye Suriye ile daha yoğun ekonomik işbirliği içine girerse iki taraf ta kazanacak, neden bu yapılmıyor? Ramazan ayına bu aralar giriyoruz, ötesi bayram ama Suriye ve Lübnan da elektrik erişimi  çok kısıtlı, bu kabul edilebilir mi? Birkaç ay sonra yaz sıcakları bu coğrafyaları kavuracak, elektrik ve su kıtlığı iyice halkı perişan edecek.

Bu yazı kapsamında ikili siyasi sorunları, ülke liderlerinin iletişim problemini, Suriye'nin petrol bölgelerinin ABD askeri işgalinde olduğu sorununu, İsrail'in sürekli saldırılarını bir kenara bırakalım. Bunlar elbette büyük problemler ama bu yazı özelinde kısa vadede çözebileceğimiz ekonomik sorunlara odaklanalım.

Suriye'nin enerji sorununu Türkiye çözebilir.

Suriye'nin su sorununu Türkiye çözebilir.

Neden duruyoruz?

Zaten enerji sorununu çözünce, su sorunu ve ilintili bir çok sorun çözülmüş olacak bu yüzden bu yazıda enerji ve özellikle elektrik sorununa odaklanalım.

Suriye'nin büyük şehirlerinde elektrik neden kısıtlı verilebiliyor? Elektrik üretim altyapısı yıllar süren dışarısı kaynaklı iç çatışma ortamında zarar gördü ve altyapıyı onaracak ekipmanlara ambargo ve finans sorunları yüzünden ulaşılamıyor. Elektrik iletim altyapısı zaten eskiydi ve 25% kayıp vardı, muhtemelen bu oran daha da arttı. 

Türkiye zaten elektrik ihracatı yapabilen bir ülke, yılda 4,5 TW saat civarı elektriği zaten komşularına ihracat yapıyor. İthalat da yapıyor. Genelde bu elektrik işlerinde akıllı çözüm, ülkelerin sistemlerini entegre etmeleri, karşılıklı elektriğin iki yönlü akışına imkan vermeleri, sistemin bütününün verimini optimize etmeleri. Suriye'de bir dönem elektrik ağını Ürdün ve Mısır ile entegre etmişti. Türkiye'nin kendi dağıtım ağını da Suriye, Ürdün, Mısır ile entegre etmesi faydalı olacaktır. 

İlk akla gelen soru şudur: Suriye fakir bir ülke, Türkiye de zaten çok zengin değil, bu durumda Suriye'ye satılacak elektriğin parasını kim ödeyecek?

YATIRIMLAR İÇİN SURİYE'NİN DOSTU OLAN ÜLKELER İLE FON KURALIM

Makul olan çözüm, Suriye'nin elektrik probleminin çözümü için bir fon kurulmasıdır. Misal: Suriye Dayanışma Fonu. SDF yazsak yanlış anlaşılacak, "Sudafon" olsun. Bu fona enerji ihracatçısı olan ve Suriye'nin ve Türkiye'nin dostu olan ülkeler destek verecek. Fon yönetimine ilgili ülkeler temsilci atayacak ve bu yönetim kararınca kaynak aktarımı yapılacak. 

Dost ve enerji üreten ülkeler arasında ilk akla Cezayir geliyor. Malum Cezayir LNG tankerleri ile doğal gaz ihraç eder. Libya, Katar, Suud gibi ülkeler de bu fona katılabilir. Katar ve Suud gibi zengin ülkeler para transferi de yapabilir. Cezayir örneğinden yola çıkarsak, Cezayir Suriye'ye destek için doğal gaz (LNG) tankerini Türkiye'deki LNG terminaline gönderecek ve bu enerji Türkiye'nin ihtiyacı için kullanılacak. Aynı miktarda enerjiyi de Türkiye, Suriye elektrik hattı üzerinden Suriye'ye transfer edecek. Yani Cezayir doğal gazını Türkiye, Suriye'ye elektrik olarak aktarmış olacak.

Benzer şekilde Katar da LNG tankerini Türkiye'ye gönderecek, Suud petrol tankerini TR'ye gönderecek ve tüm bu gemilerin taşıdığı enerji, Suriye için elektrik enerjisine Türkiye'de dönüştürülecek. Rusya ile de bu alanda anlaşma yapmak kolay olur, zaten mevcut gaz hatları var, Rusya Suriye için bize ilave gaz gönderebilir.

Gelelim işin teknik tarafına. Malum elektrik enerjisi depolanabilir bir enerji değildir yani Suriye de şu anda tüketilen elektriğin, yine bu anda Türkiye'de üretiliyor olması lazım. Yani  Sudafon kapsamında Suriye'nin ihtiyacı kadar elektriğin Türkiye'de ilave olarak üretilmesi ve Suriye elektrik ağına aktarılması  lazım.

TÜRKİYE'NİN ELEKTRİK ÜRETİM KAPASİTESİNİ ARTIRMALIYIZ

Türkiye'de ilave elektrik üretme konusunda sorun yok. Zaten düşük kapasite çalışan doğal gaz çevrim santralleri var, bunlara Cezayir gazını ulaştırınca olay çözülmüş oluyor. Türkiye'nin elbette üretim maliyetlerini ve üretilen katma değer hesabına göre Suriye'nin ihtiyaç duyduğu elektriği hangi kaynaklardan kademeli olarak üreteceğini planlaması gerekli. Gaz işi kolay ve hızlı iştir ama kömür işi Türkiye'ye daha çok katma değer sağlar. Belki işe gaz ise başlanır, zaman içinde kömür ve yenilenebilir kaynaklardan üretim artırılır. Zaten Akkuyu Nükleer Santralı da herhalde birkaç ay içinde üretime başlayacak. En azından Türkiye, Rusya'ya sürekli  Amerika'nın fişteklemesiyle kazık atma alışkanlığından vazgeçerse Akkuyu işi de hızlanır, Rusya'nın azalan turist sayısı da tekrar toparlar, ticaretimiz de toparlar. Tüm bu tedbirler ilave enerji üretim kapasitesini sağlayamaz ise, Türkiye'de ithal kömür ile çalışan elektrik santralleri de var, misal G.Afrika taşkömürü ile Mersin civarındaki santrallerin yüksek kapasite ile çalışması sağlanabilir. G.Afrika'da benzer şekilde Sudafon ortağı yapılabilir.

PEKİ YA İLETİM?

Velhasıl, Suriye'nin ihtiyaç duyduğu ilave elektriğin belirli ülkelerin desteği ile Türkiye'de üretilmesi işi gayet hızlı ve kolay halledilir. Daha zor olan kısım ise Türkiye'de üretilen elektriğin Suriye'ye ve hatta Şam'daki vatandaşların evlerine kadar ulaştırılmasıdır. Bunun için mevcut ana kablonun kapasitesinin artırılması, yüksek gerilim trafo sistemlerinin kurulması ve ilintili diğer alçak gerilim dağıtım sistemlerinin kurulması veya tamiri gerekecektir. Güzel haber şudur ki kablolar, trafolar, elektik kutuları vb. hemen tüm elektrik ilintili bileşenler Türkiye'de üretilmektedir. Yine Sudafon'dan finanse edilmek üzere bu bileşenlerin Türkiye'de üretilip Suriye'de kurulması makul bir çözüm olabilir.

KARAPINAR SANTRALİNİ TAŞIMAK

Suriye'de bazı bölgelerde muhtemelen elektrik dağıtım sistemlerinin kurulması maliyet etkin olmayacaktır. Bu durumda akla Türkiye'de kurulu güneş enerjisi sahaları geliyor. Misal ilk akla gelen Konya Karapınar bölgesindeki Türkiye'nin en büyük güneş tarlası. Belki bu santral sökülerek Suriye'ye tırlar ile taşınabilir ve ilgili yerlere kurulabilir. Muhtemelen Suriye'nin doğru bölgelerinde güneş panellerinin elektrik üretim verimi Konya koşullarına göre daha yüksek olacaktır. Misal Sudafon, bu Karapınar güneş santralini satın alarak Suriye'de belki ikiye veya üçe bölerek çeşitli yerlere kurabilir. Karapınar'da zaman içinde bu santral ve hatta daha büyüğü tekrar kurulur, bunda sorun olmaz ama Suriye'nin acil olarak bu tesislere ihtiyacı var. Türkiye'nin farklı bölgelerine kurulmuş olan ve bulutlu hava sıklığından dolayı verimi nispeten düşük olan başka güneş santralleri de Suriye'ye bu kapsamda Sudafon finansmanı ile taşınabilir.

TEI TÜRBİNLERİ

Suriye'de hali hazırda elektrik üretimi yapan hidroelektrik ve doğal gaz çevrim santralleri de var. Bunların da verimlilikleri Türkiye'den sağlanacak mühendislik çözümleri ile yükseltilebilir. Doğal gaz çevrim santrallerinde kullanılan türbinler, TEI'nin ürettiği uçak motoru teknolojisi ile aynıdır ve TEI'de bu türbinlerin üretimi hızla devreye alınabilir. Elbette TEI türbinlerinin ilk örneklerinin verimi uluslararası standartta biraz düşük kalabilir ancak arkasındaki Türk mühendisliğinin sağlayacağı hız, servis, esneklik ve finansman kolaylıkları ile Suriye pazarı için bu ürünler doğru tercih haline getirilebilir.

KARADENİZ HOLDİNG'İN GEMİLERİ

Suriye'nin sahil bölgelerinde kullanılabilecek bir çözüm ise yüzer elektrik santralı çözümüdür. Türkiye'de bu işin lideri olan grup Karadeniz Holding ve bünyesindeki yüzer santral gemileridir. Bu gemilerin çoğu ağır tipte yakıtlar ile çalışmaktadır ancak bunları doğal gaz ve LNG'li çözümlere dönüştürmek mümkündür. Bu bağlamda, bu firmanın Suriye limanında sağlayacağı platformlar ve Cezayir 'in sağlayacağı LNG besleme gemileri ile ilave elektrik üretim kapasitesi sağlanabilir.

DENİZALTI ELEKTRİK KABLOSU İLE SURİYE'YE BAĞLANMAK

Suriye'nin elektrik sorunu için önerilebilecek diğer bir çözüm ise Türkiye ile Suriye'nin denizaltı elektrik kablosu ile bağlanmasıdır.  Dünyada bu alanda yüzlerce kilometrelik, milyarlarca dolarlık projeler yapılmaktadır. Bu projeler içinde bugün için en iddialısı olanı ise Fas'ta kurulacak dev güneş paneli tarlası ile İngiltere'ye elektrik transferidir. Sualtı kablosu ile üretilecek elektrik taşınacaktır. Türkiye'de Suriye'ye kablo ile elektrik enerjisi transferi yapabilir. Suriye'de misal Tartus şehri bu kablonun giriş noktası için uygun olabilir. KKTC aktarmalı olarak veya Hatay'dan bu kablo, denizaltından uzatılabilir. Kablolu çözümün avantajı, Suriye'nin kuzeyindeki farklı küresel güçlerin kontrolündeki yapıların oluşturabileceği güvenlik risklerini azaltmak veya yedeklemek olabilir. Kablo Kuzey Lübnan'daki Trablus liman şehrinden (veya Beyrut'tan) Lübnan'a çekilip akabinde Suriye'ye de uzatılabilir. Fas ve İngiltere arasındaki projeyi Xlinks Ltd. şirketi yapıyor ve kabloları da iştiraki olan XLCC firması üretecek. ( https://xlcc.co.uk ; https://xlinks.co ) Türkiye'de bu deniz kablosu teknolojilerinin geliştirilmesi konusunda ilgili firmalarını görevlendirebilir.

Bu denizaltı elektrik kablosu konusu Türkiye'nin edinmesi gereken stratejik bir yetkinlik olarak da düşünülebilir. Önümüzdeki on yıllarda Türkiye'nin bu kablolar ile hem kara komşularına hem Karadeniz ve Akdeniz altından çekilecek kablolar ile deniz komşularına ve bölge ülkelerine bağlanması faydalı olacaktır. Hazır elektrik kablosunu döşüyorken yanına bir de data kablosu çekilmesi muhtemelen maliyet etkin olacaktır. Afrika'nın bir çok ülkesinde de bu denizaltı kabloları ile enerji, su ve tarım problemlerini çözmek mümkün olabilir.

ELEKTRİK TÜKETİMİNDE ÖNCELİKLER

Suriye'de hanelerde öncelikli olarak buzdolabı, sonrasında bilgisayar ve internet sistemlerinin sürekli çalışmasının sağlanması hedeflenebilir. Akabinde sulama pompaları ve en son ise elektrik ile ısınma ve soğutma çözümleri devreye alınabilir. Buzdolabı gibi temel ihtiyaç konusu çözülmeden elektrikli rezistanslı sistemler ile ısıtma sistemlerinin devreye alınması hatalı olur ve istenen faydanın üretilmesini engeller. Geçici bir dönem için, büyük şehirlerdeki bazı mahallelerde buzdolabı, çamaşır makinası kurulabilecek yeterli elektrik gücü sağlayan depoların devreye alınması da değerlendirilebilir. Vatandaşın evindeki elektrik problemi çözülene kadar ilave bir buzdolabını bu mekanlara koyması veya evindekini taşıması, gıda saklama probleminin çözümüne yardımcı olabilir. Buna benzer çözümler su kıtlığı veya elektrik kıtlığı olan bazı ülkelerde dönem dönem kullanılmaktadır ve az israf üreten maliyet etkin çözümlerdir. Elbette projenin hedefi Suriye'nin her köy evine elektrik ulaştırmak olmamalıdır, öncelik büyük şehirlerde, ekonomiyi ayağa kaldıracak elektriği sağlamak olmalıdır. Türkiye de dahi dağ başına ev yapan vatandaşlar güneş paneli ile elektrik sağlamaktadır bu da normaldir yoksa memleketteki her ağacın altından kablo döşemek gerekir.

SURİYE BUNLARIN PARASINI NASIL ÖDEYECEK?

Peki Sudafon üzerinden Suriye'ye belki milyar dolar mertebesinde yapılacak bu yatırımları Suriye nasıl geriye ödeyecektir? Ne kadar yatırım yapıldığı zaten Sudafon bilançosu üzerinden takip edilebilir ve denetlenebilir olacaktır. Bu yatırımların bir kısmı ilgili ülkelerden hibe mahiyetinde yapılabilir. Bir kısım yatırımı ise Suriye'nin zaman içinde çeşitli ürün ve servisler ile geri ödemesi sağlanabilir. Suriye zaten elektrik problemini çözdüğünde sanayi ve tarımsal üretimi de artacak ve borçları ödeyebilir hale gelecektir. Suriye'nin zengin fosfat yatakları vardır, petrolü vardır, Akdeniz'de muhtemel gazı vardır ve Fırat Nehri boyunca ve bazı farklı bölgelerde önemli tarımsal üretim potansiyeli vardır. Tüm bu kaynakları ile zaman içinde borçlar geri ödenebilir. Zaten Suriye'nin bu halde olmasında Türkiye’nin de önemli günahı vardır bu yüzden bu proje ile Suriyeli komşularımızdan bir nevi özür dileyip helallik de istemiş olacağız.

Türkiye'nin güvenliği Suriye'den başlar. Suriye ne kadar güvenli, zengin, refah içindeyse, Türkiye ve özellikle Türkiye'nin daha fakir olan doğu bölgesi de o kadar zengin ve refah içinde olacaktır. Suriye'de iç savaş ve çatışma ortamı ne kadar uzar ise Türkiye'de huzuru bulamaz ve güvenlik tehditleri oluşur. 

AVRUPA DA PARA ÖDEMELİ

Konunun Avrupa boyutunu da değerlendirmeliyiz. Suriye'nin bugünkü zorluklarından Avrupa ülkeleri de kısmen sorumludur. Suriye'nin huzursuzluğunun cezasını Türkiye kadar Avrupa da ödeyecektir. Suriye'nin normalleşmesi, kalkınması ve Sudafon gibi projelere Avrupa'dan destek gelmemesi halinde Avrupa'ya Suriyeli sığınmacıların gitmesi Türkiye tarafından ancak teşvik edilebilir. Avrupa bu işe destek vermez ise en turistik bölgelerinde, saraylarının ön bahçelerinde Suriyeli kardeşlerimizin ailecek çadır kurup mangal yapması makul bir eylem olacaktır. Benzer şekilde, Suriye'nin elektrik problemini çözdüğümüzde, Avrupa'nın da güvenliğine ve kısmen mülteci sorununun çözümüne katkı sağlamış olacağız bu bağlamda Avrupa'nın bu konularda elini cebine atması zorunludur.

Suriye'de mevcut olan elektrik enerjisi krizi Lübnan'da da mevcuttur. Suriye problemi çözüldüğünde Suriye üzerinden aynı program ve elektrik hat yatırımı Lübnan'a ve özellikle ekonomik ve turistik dinamo şehir olan Beyrut'a da uzatılabilir. 

KÖTÜ SENARYOLARA HAZIRLANMALIYIZ

Önümüzdeki yıllara dair bir gelecek tahmini yapmamız gerekirse, Suriye ve Lübnan bölgelerine ve elektrik altyapılarına İsrail ve müttefikleri tarafından saldırıların yapılması ihtimali vardır. İyi senaryoda savaş olmaz ama Türkiye'nin planlarını kötü senaryolara göre yapmasında fayda olacaktır. Eğer ileride Suriye'nin elektrik üretim altyapısına saldırılar olursa, Türkiye'nin kurmuş olduğu iletim ve dağıtım hatlarının önemi daha da artacaktır. Hatta en uç senaryoda, Suriye'nin tüm elektrik üretim tesislerinin bombalanması durumunda dahi Türkiye'nin Suriye'ye yeterli elektriği hızla sağlayabilir durumda olması stratejik olarak ve Türkiye'nin güvenliği açısından önemli bir yetkinlik olacaktır. Benzer durum Lübnan için de mevcuttur. Başkan olma ihtimali yüksek olan Donald Trump, İsrail'e ( dolayısı ile Amerika'nın siyonist müesses nizamına) 100% desteğini açıklamıştır ve İran'ı tehdit etmiştir. önümüzdeki yıllarda bölgemiz için tozpembe hayaller görenler yanılacaktır ve zaman, büyük çatışma, yıkım, göç ve felaket senaryoları için hazırlık yapma zamanıdır. 

Önerilen Sudafon destekleri ile Suriye'nin elektrik enerji problemi ve ilintili bazı diğer ekonomik sorunlar çözülebilir. Enerji ile sulama sistemleri çalıştırılabilecek ve tarımsal çıktı artacaktır. İlgili tarım havzalarında, Suriyeli vatandaşlara arsa tahsis edilmesi sureti ile Suriye'den göçmüş olan ailelerin bir kısmının geri gelmesi ve kendilerine tahsis edilmiş tarım sahalarında ev yapmaları ve tarımsal üretim yapmaları sağlanabilir. Proje, Türkiye'nin sanayi ve katma değer üretimini de artıracak ve kalkınmasını hızlandıracaktır. Projeye enerji sağlayarak destek olan Cezayir, Libya, G.Afrika vb. ülkelere de ihtiyaç duydukları sanayi, savunma ürünlerinin ve üretim artırıcı yatırımların öncelikli olarak Sudafon ortağı ülkelerden sağlaması hedeflenebilir. Böylece sistem kısmen kapalı devre olarak paydaşlarına zenginlik ve refah üretebilir.

ELEKTRİK ÇAĞINA GİRİYORUZ

Avrupa hükümetleri, önümüzdeki on yıllarda, hanelerde kullanılan doğal gazı tamamen sıfırlamayı ve ısınma dahil tüm ihtiyaçlar için tamamen hanelerde elektrik enerjisine dönmeyi hedeflemektedir. Avrupa'nın bu planlarını diğer dünya ülkelerine de daha uzun vadeli olarak genelleyebiliriz. Bizleri bekleyen muhtemel gelecek, çok yoğun elektrik tüketimi üzerine tasarlanmaktadır. Bunun sonucu olarak önümüzdeki on yıllarda elektrik dağıtımı, kontrolü, güvenliği ve üretimine yönelik yatırımlar artacak ve bu alanda bolca uzman ve uzmanlıklar gerekecektir.  21.yüzyılın ikinci yarısının büyük oranda elektrik yüzyılı olacağı belli gibidir. Türkiye'nin buna uygun uzun vadeli planlarını yapması faydalı olur. Türkiye elektrik üretimi konusunda fazla kapasite oluşturma endişesi taşımamalıdır. İçinde bulunduğumuz coğrafya, üretimi pahalı dahi olsa özellikle doğu ve güney komşularımıza elektrik ihraç etme fırsatlarını sağlayacaktır.

# suriye # türkiye # elektrik