Putin'in ziyaretine hazırlık

Metin Akgerman

Metin Akgerman

Köşe Yazısı

12 Şubat Pazartesi gününde Putin'in Türkiye ziyareti yapması planlanıyor. Bu ziyaret Türkiye için önemli bir fırsat olabilir. Görüşmede hangi konularda nasıl gelişmeler beklemeliyiz?

Öncelikle bu ziyaretin diğer ülke lideri ziyaretlerden önemli bir farkı var. Gelen lider, egemen bir ülkenin lideri, çoğu Avrupa lideri gibi ipleri başkalarının elinde olan bir kukla lider değil. Putin’in verdiği sözünün arkasında durabildiğini de biliyoruz. Bu yüzden bu ziyaretin yarattığı fırsat büyük.

Putin'in ziyaretine hazırlık - Resim : 1

Diğer önemli konu ise Erdoğan Türkiye'si ve Putin Rusya'sının yıllardır beraber iş yapabilme becerisi geliştirebilmiş olması. Putin, Türkiye'yi çok iyi tanıyor, bu büyük avantaj. Putin'den sonra Türkiye-Rusya ilişkileri belki ülkemize bu derece fırsatlar sunmayabilir. Putin bu sene Mart ayında seçime girecek ve seçimi açık ara fark ile kazanacağı kesin gibi. Başkanlığını 6 sene daha uzatacak. Bizim tarafta da başkanlık seçimi yakın zamanda yok yani birbiri ile uyumlu çalışabilen iki lider 5 sene daha beraber çalışabilecekler, bu da Türkiye için büyük bir şans ve fırsat. Verilecek sözlerin 5-6 sene boyunca arkasında durulabilecek. Bu sürede uzun vadeli projeler, işbirlikleri başlatılabilir ve sonuçlandıkları da görülebilir. Hangi Avrupa ülke lideri ile 5-6 sene kesintisiz ve verimli bir işbirliği fırsatımız var? Avrupa ülkelerinde sokaklar kaynıyor, milliyetçi liderler ilk seçimlerde koltuklara oturacaklar, iktidar durumu yarın ne olacak belli değil. 5 sene sonra AB'de kaç ülke kalacak belli değil.

Putin ile görüşmeye belki eski Dışişleri bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu da davet edilebilir. Mevlüt bey'in Rusya ile ve özellikle Sergey Lavrov ile yıllara sari arkadaşlığı ve çalışmışlığı var. Masadaki tüm projelerin tarihçesini biliyor. Zararı olmaz, faydası olabilir.

Gelelim Putin-Erdoğan görüşmesindeki fırsatlara:

UKRAYNA

1) Ukrayna lideri de aynı dönemde Türkiye'ye davet edilebilir ve Ukrayna-Rusya arasındaki barış konusu zorlanabilir. Bu işi kotarmak için Türkiye'den daha iyi pozisyonlanmış ve kredibilite sahibi olan başka ülke de yok lider de yok. Daha önce Boris Johnson'un Ukrayna'yı fişteklemesiyle bozulan barış anlaşmasına az-çok benzer bir anlaşma yapılarak bu çatışma durdurulmalıdır. Zaten uzun dönemdir Rusya-Ukrayna savaşındaki sınır değişmemiştir. Rusça konuşan belirli bölgeleri Rusya almıştır ve daha fazla ilerlememektedir. Ukrayna'da Rusya'yı geri itmeyi defalarca denemiştir ama başaramamıştır. Zaten adı konacak sınır az çok sahada çizilmiş durumdadır, elbette masa başında pazarlıklar yapılabilir ve Rusya bir iki bölgede daha fazla trajedi olmaması için jest yapabilir. Ukrayna liderini gerekirse kulağından tutup masa başına oturmak gerekir. Bu durum sadece Rusya, Ukrayna ve Türkiye'nin değil Avrupa'nın da çıkarınadır. Hatta Amerika'nın da çıkarınadır. Amerika zaten satacağı silahı sattı, artık Ukrayna'da silah kullanacak adam kalmadı. Amerika'nın Ukrayna'nın yeniden inşası için belirli büyük varlık yönetimi şirketlerini ( Blackrock) de görevlendireceğini az çok biliyoruz, yani bu işin artık zamanı gelmiştir. Kaldı ki biz bu barış işinde başarılı şekilde arabulucu olamazsak zaten Kasım ayında Trump seçimi kazanacak ve ilk iş Zelenski'yi masaya oturtacak ve bu savaşı durduracaktır. Ukrayna'ya gönderilen silahların bir kısmının karaborsa pazarlarında satışa çıktığını da biliyoruz. Bu silahlar daha sonra bölge ülkelerinin başına bela olacaktır. Türkiye de gerekirse karaborsa pazarlarında alıcı pozisyona geçerek silahları toplayarak terör ilintili çetelerin eline geçmesini önleyebilir.

DEMİRYOLU

2) Ankara ve Moskova arasında yük ve yolcu trenlerinin sefere başlaması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Bu trenler Ermenistan ve Azerbaycan üzerinden Moskova'ya ulaştırılabilir. Zengezur koridorunun açılmasını beklemeye dahi gerek olmayabilir. Yolcu trenleri de kuşetli ve turistik tipte olabilir. Demiryolu hat açıklığı standart farklılıkları için ayarlanabilen genişlikli platformlar mevcuttur. (ör:  Avrupa ve Rusya arasında DB Cargo ile Knorr-Bremse sistemleri)

Putin'in ziyaretine hazırlık - Resim : 2

KAFKASLAR

3) Ermenistan lideri Nikol Paşinyan da Kafkasya'daki problemleri çözmek için uygun bir liderdir ve barışın önündeki en büyük problem olan Dağlık Karabağ işgali problemi nihayet çözülmüştür. Zengezur koridoru konusunda da büyük ilerleme sağlanmıştır. Hem İran'dan bu hat geçecektir hem de muhtemelen Ermenistan ile bu konuda önümüzdeki dönemde tam uzlaşma sağlanacaktır. Paşinyan zaten lojistik hatlarını tamamen açmak konusunda istekli olduğunu twitter'dan haritalı şekilde paylaşmıştır. Karadeniz'deki limana ulaşmak gibi makul isteği vardır. Nikol Paşinyan iktidarı döneminde Kafkasya’daki problemi tamamen çözmek hayli mümkündür. Rusya, Türkiye, Azerbaycan, İran, Ermenistan, Türkistan bölgesi dahil herkesin bu sağlanacak lojistik hat serbestisi ve kısalacak mesafelerden önemli geliri ve ekonomik büyümesi oluşacaktır. Nikol Paşinyan'ı şu safhada İran sınırındaki topraklarının mülkiyetinden vazgeçmesini beklemek ve bu konuda ısrarcı olmak makul bir yaklaşım değildir ve bu yolun sonu, Nikol Paşinyan'ın devrilmesine ve hiç uzlaşmacı olmayan başka liderler ile tekrardan senelerce sürecek çözümsüzlüğe ve hatta tekrardan savaşa sebebiyet verebilir. Rusya, Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan, mevcut liderleri ile artık tam ve kalıcı bir barış anlaşmasını imzalamalı ve hızla ticaret ve refah artışı projeleri devreye sokulmalıdır. Ermenistan zaten ülkesinden geçişi açacağı zaman, Zengezur koridorundan daha kısa mesafeli rotalar oluşacaktır. Kritik konu, transit malların makul ücret ile veya ücretsiz geçebilmesi ve kontrol amaçlı sınırlarda durdurulmamasıdır. Benzer kolaylığı Ermenistan'ın Türkiye üzerinden Karadeniz limanına çıkışında da göstermek makul olabilir. Bu işleri hallettikten sonra önümüzdeki senelerde de Kafkaslarda; Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan arasında serbest dolaşım konusu ve bölge ülkelerinin daha yoğun işbirliği içinde kalkınmalarının teşviği gündeme getirilebilir. Kafkasya’daki komşularımız zenginleştikçe, Türkiye'nin özellikle az gelişmiş doğu bölgelerinin hızlı kalkındığını ve yüzbinlerce yeni istihdam açıldığını gözlemleyeceğiz.

İPEKYOLU

4) Türkiye'den Çin tarafına doğru birkaç göstermelik tren gönderdik ve anlaşılan proje devam edemiyor. Anlaşılan Hazar denizi geçişindeki problemler devam ediyor. Bu konu Putin ile pek ilgili değil ama neyse bu beceriksizlik, belki Putin'in ve Rus Demiryolları'nın desteği ile daha hızlı çözülebilir. Kızıldeniz'in Yemen tarafından girişindeki çatışmalar sebebiyle Avrupa ve Çin arasındaki navlun fiyatları ve transit süreler arttı. Türkiye ve Çin arasında her gün onlarca tren katarını karşılıklı çalıştırmak için piyasa şartları çok uygun. Çok ideal olmamakla beraber aktarmalar ile beraber çalışabilir durumunda demiryolu hatları da mevcut ama maalesef ülkemizi hızla kalkındıracak bu ticaret işlerini beceremiyoruz.

Putin'in ziyaretine hazırlık - Resim : 3

KIRIM

5) Kırım'ın Rusya egemenliğine girmesi ile Türkiye ile Rusya coğrafi olarak hayli yakınlaşmıştır. Kırım'ın Rus toprağı olarak uluslararası tescili biraz zaman alacaktır ama nihayetinde olacağı kesin gibidir. Bu bağlamda Kırım üzerinden Rusya ile yeni lojistik ve ekonomik projelerin oluşturulması zaman meselesidir, bunların planlarını şimdiden çalışmaya başlamakta fayda olacaktır. İlk akla gelen İstanbul ile Kırım arasında hızlı feribotların, yük trenlerini taşıyan gemilerin, araba ve ticari araç taşıyan Ro-Ro gemilerinin, konteyner gemilerinin devreye alınmasıdır. Petrol, gaz, veri kablosu projeleri için de mesafeler kısalmıştır.

KIRIM'A VAKUM HATTI

6)  Elon Musk tarafından meşhur olmuş Hyperloop tüp sistemi projesini hatırlayalım. Sistemin esası basit. Boru hattı kuruyorsunuz, içindeki havayı alıyorsunuz (yani vakumluyorsunuz) ve boru hattı içine koyacağınız kapsül ile yolculuk ediyorsunuz. İster insan, ister eşya taşınıyor. İşin püf noktası vakumlama yani hava sürtünmesi ortadan kaldırılıyor ve bu sayede düşük enerji harcanarak yüksek hızlara ulaşılabiliyor. Manyetik, mıknatıslı sistemler kullanılarak sürtünme daha da azaltılabiliyor ve manyetik itki de kullanılabiliyor. Sualtında kullanım için hayli uygun bir sistem çünkü zaten vakum sağlamak için hava izolasyonu yapılıyor yani sualtı için gerekli izolasyon da sağlanmış oluyor. Bu konuda Münih Teknik Üniversitesi, Elon Musk'ın firmasının düzenlediği kapsül tasarımı yarışmasına 2019'da katılmıştı ve 463 Km/h hıza ulaşmışlardı. Sivastopol (Akyar) ve İstanbul arasının 545 Km olduğunu hatırlatalım, yani kurulacak bir hiperlup hattı ile 70 dakikada kargoların Kırım'da olması mümkün. Sistemin teorik hız limitleri ise çok daha yüksek yani zaman içinde bu sistemler daha da hızlanacaklar.  Bizim Üniversitelerimiz ile bu tür projeleri çalışmak güzel olurdu ama malum bizim YÖK’ün ne halde olduğunu her gün gazetelerden okuyoruz. Rusya'nın teknik ekipleri ile bu tür bir boru hattı kurulması için çalışma başlatmak keyifli ve faydalı bir mühendislik projesi olurdu doğrusu. Bu prensipteki projelerin önümüzdeki on yıllar içinde okyanusların altında kurulmaya başlandığını ve ülkeleri bağladığını göreceğiz. Türkiye-Rusya hattından sonra sırada, KKTC ile, Mısır ile ve Libya ile bu hatların kurulması gündemimize gelebilir. Hiperlup terimini biz "vakum hattı" olarak da Türkçeleştirebiliriz. Putin'in ziyaretinde bu konuda çalışma başlatılması kararını da aradan çıkartabiliriz. Dünyanın bin türlü hali var, belli mi olur yarın bir gün bu vakum hattından nelerin taşınmasının gerekebileceğini! Gelecekte, bu tür hatları Türkiye'nin sahilleri boyunca kurulacak istasyonlar arasına çekmenin de önemli avantajları olabilir. Sualtında derine indikçe artacak basınç sebebiyle ve vakumlu havanın yaratacağı ilave eksi basınç etkisinden dolayı uygun et kalınlığında ve malzemede boru hatlarının yapılması gerekecektir. Bu işleri bizim mühendislerimiz ve tersanelerimiz becerebilir.

Putin'in ziyaretine hazırlık - Resim : 4

KEŞMİR

7) Belki bugünün konusu değil ancak orta vadede, Hindistan-Pakistan arasındaki problemli Keşmir  bölgesi konusu da Erdoğan ve Putin'in müdahil olması ile çözülebilecek bir konu olabilir. Bu konunun Çin ve Hindistan arasındaki problemli bölümü de var, onu şimdilik bir kenara bırakalım. Nasıl Azerbaycan-Ermenistan arasındaki problemin önemli bölümü Rusya ve Türkiye'nin ortak çalışması ile çözüldü, benzer yaklaşım ile (askeri operasyona gerek yok) Türkiye'nin Pakistan'a güven vermesi, Rusya'nın Hindistan'a güven vermesi, belki Çin'in kesenin ağzını biraz açması ile bu problem küçültülebilir, belki de tamamen çözülebilir. Malum Rusya ve Hindistan arasında önemli askeri işbirliği mevcut. Türkiye ise bu proje ile Hindistan ile de ilişkilerini düzelterek büyük ticaret fırsatlarına kapı aralayabilir. Hindistan'da Türkiye’nin iki kati Müslüman yaşadığını da hatırlatalım. Hindistan gün gelecek, dünyanın en büyük ilk iki ekonomisi arasına girecektir. Türkiye'nin Hindistan ile iş yapmama ve ilişkileri mevcut haldeki gibi sefil seviyede bırakmak gibi bir seçeneği olamaz. Bu konunun çözülmesi ile başka bir çok bölgesel fırsat daha belirginleşecektir.

NÜKLEER ENERJİ

8) Akkuyu başta olmak üzere nükleer enerji konusundaki ilişkilerin iyi durumda olduğunu varsayalım. Türkiye'nin özellikle toryum yakan reaktörler konusunda tasarım ve üretim yapabilir hale gelmesi gerekir. Bu konuda gerçi Çin daha ilerde görünüyor ama Rusya ile de işbirliği imkanları çalışılabilir. Son yıllarda modüler nükleer reaktörler konusundaki ticari ürünler için bir çok ülkede geliştirmeler yapılıyor, belki toryum yakan modüler reaktörlerin tasarlanmasına öncelik verilebilir. Malum, toryum reaktörleri daha güvenlidir ve nükleer silah üretmeye elverişli değildir bu yüzden muhtemelen ticarileştirilmesi daha hızlı olabilecektir.

ANTALYA'DA RUS ÜNİVERSİTESİ

9) Yabancı dilde öğretim veren üniversitelerin faydaları konusu tartışmaya açık bir konudur. Türkiye'de Fransızca, İngilizce ve Almanca eğitim veren üniversiteler mevcuttur. Rusya ile olan ticaret hacmimizi ve nükleer enerji konusu başta olmak üzere bir çok alanda işbirliği olduğunu düşündüğümüzde, Rusça eğitim veren bir teknik üniversitenin Türkiye'de kurulması da değerIendirilebilir. Fransa'dan ve Almanya ile ortaklık yapılan üniversiteler örneğinde, bu ülkelerin Türkiye'ye ne seviyede donanımlı öğretim üyesi gönderdiği konusu ayrı bir tartışma konusu olabilir. Rusya ile yapılacak işbirliğinde muhtemelen Rusya'daki profesörler için Türkiye, çalışılması cazip bir ülke olabilir ve sonucunda kurulacak üniversitede daha nitelikli akademisyenler yetiştirilebilir. Nükleer enerji ve belki de uzay bilimleri alanlarında teknik personel yetiştirecek bölümler de kurulabilir. Rusların genelde Akdeniz bölgesini sevdiğini düşünürsek, daha nitelikli öğretim kadrosu çekebilmek için Antalya civarları bu iş için doğru adres olabilir.

RUSYA UZAY AJANSI

10) Bizim de astronotumuz şu aralar ISS isimli Uluslararası Uzay İstasyonu'nda görev yapmakta. Bu istasyon büyük oranda Rus teknolojisi ve Rus Uzay Ajansı katkıları ile kuruldu. Rusya ISS projesinden çekilmeyi dönem dönem gündeme getiriyor. Türkiye'nin Uzay Ajansı programlarında Rusya ile yapılacak işbirliği, projeleri hızlandırabilir, maliyetleri azaltabilir. Benzer şekilde, Türkiye, yerli uydu projelerinin komponent tedariği konusunda Rusya ile de çalışabilir. 

Putin'in ziyaretine hazırlık - Resim : 5

YAZLIK SEFARET

11) Büyükdere'de, Sarıyer girişi tarafında güzel bir Rusya yazlık sefareti mevcuttur. Dış görünüşü itibariyle pek bakımlı değildi. Son iki yıl içinde bu sefareti boyadılar, bakımını yaptılar hayli güzel bir hale geldi. Bahçesi de gayet büyük. Bu sefaretin bir kısmı turistik ziyaretlere açılarak Rus-Türk kültürel işbirliği alanında çalışmalar yapılabilir. Hermitaj'dan sergilenmek üzere dönemsel olarak bazı koleksiyonların getirilmesi veya Bolşoy tiyatrosu benzeri bazı etkinliklerin bu sefarette düzenlenmesi güzel olabilir. Açık hava sineması kurulabilir. Bu sefaretin önünde, sefaret çalışanlarının denize girmesi için bir deniz havuzu vardır. (70 lerde kullanılırmış, sanıyorum şimdilerde harabe). Bu havuz kabini de seçilecek bir mimari proje ile büyütülerek turistik amaçlı kullanıma alınabilir. 

Putin'in ziyaretine hazırlık - Resim : 6

KİLİSE SALDIRISI

12) Büyükdere demişken, geçenlerde malum Büyükdere'deki bir Katolik kilisesinde IŞİD'li iki terörist bir vatandaşımızı öldürdü. Muhtemelen hedef, Polonya başkonsolosu ve belki de ailesi idi. Teröristlerin biri Rus vatandaşıymış. Rus vatandaşı başta olmak üzere bu iki teröristin Rusya ve Türkistan bölgesindeki bağlantılarının araştırılmasında istihbarat işbirliği yapılabilir. Genelde bu tür profilleri, bu tür eylemlere ikna etmek için aile çevresi ile ilgili bazı vaatlerde bulunulur. Belki IŞİD'lıların esir olarak tutulduğu hapishanelerden birinde (Kuzey Irak?) bunların akrabası var ve salıverilmeleri karşılığında bunlar ikna edildi, belki ailelerine para veya tedavi veya benzeri cazip bir teklifte bulunuldu. Yani belli ki bu işin motivasyonunu bulmak için sınır ötesi istihbarat ve uluslararası işbirlikleri gerekecek. Bu işin ucu Türkiye içinde değil. Bu konu önemli çünkü bu ilişkilerin arkasındaki kişi ve kurumlara, motivasyona, karmaşık mekanizmalara net şekilde ulaşabilirsek, belgeleyebilir ve hatta uluslararası mahkemelere konuları delilleri ile taşıyabilirsek, bu tür saldırıların tekrar etmesinin önüne geçebiliriz. 

FENER PATRİĞİ

13) Geçende İlber Ortaylı bir programda Fener patriğinin Vatikan'da eğitim aldığını söyledi. Hayli şaşırdım doğrusu. Nasıl oluyor da Ortodoks kilisesinin lideri olma iddiasındaki bir kişi gidip Katolik kilise merkezinde eğitim alabiliyor? Bizim memleketimizdeki Hristiyanlık köken olarak daha çok Ortodokstur. Konunun uzmanı olmamakla beraber bildiğim kadarıyla Ortodoks Kilisesi daha eski, daha köklüdür ve Hristiyanlığın doğum yeri olan Filistin'e daha yakındır. Yani muhtemelen daha az bozulmuştur. Bizdeki Patrikhaneyi normal şartlarda Ortodoks olan Sırpların, Rusların filan daha çok saymasını bekleriz değil mi? Ama nedense bizim Patrik'e en çok itimat edenler Amerikan başkanları. Biz her ne kadar Patriği bölge kaymakamına bağlayarak kendimizce protokolde aşağılara itsek de belli ki ABD başkanları nezdinde Türkiye Cumhurbaşkanı seviyesinde ve muhtemelen daha da üst seviyede. Sırplar ve Ruslar ise bizdeki Patrik ile pek ilgilenmiyorlar gibi. Anlaşılan tüm dünyada olduğu gibi dini kurum ve liderler de belki kendi arzuları dışında dahi olsa jeopolitik çatışma ve cephelerin tarafı ve hatta aracı haline getirilmiş durumdalar. Sadece Türkiye'de de değil, hemen her yerde anlaşılan durum böyle. Mevcut Patrik hadi artık süresini doldursun, ama belki bundan sonraki Fener Patriğinin, Ortodoks dünyanın daha çok saydığı ve dinlediği bir lider olmasında fayda olacaktır. Misal normalde Ruslar ve Ukraynalılar birbirleri ile savaşırlarken Ortodoks patriğinden nasıl mesaj gelmesini beklersiniz? Ruslar ve Sırpların manevi dünyaları üzerinde hayli etkili olmasını en azından teorik olarak beklediğimiz Patrik, ne yapıyor bu çatışmaları sonlandırmak için? 

Konu ile ilintili olabilecek diğer bir konu, orijinali Ortodoks kilisesi olan Ayasofya konusu. Biliyorsunuz Sırplar Ayasofya’nın çok güzel bir kopyasını Belgrad'da yapmak için 1930'lardan beri çalışıyorlardı ve günümüz kriterlerine göre bir şaheser olan katedral birkaç sene önce bitti. İsmi Saint Sava kilisesi. (Aziz Sava'nın mezarına Osmanlı pek nazik davranmamış gerçi ama zamanın ruhu diyelim). Bizdeki Ayasofya'nın camiye çevrilmesi ile Sırbistan'daki bu katedralin sembolik olarak yeni Ayasofya olduğu kabul ediliyor. Tabi bu işler kolay değil çünkü kiliselere asıl kutsallığı veren gömülü Azizlerin kemikleri ve geçen yüzyılların ağırlığı. Bunları kopyalamak ise pek mümkün değil. Belki Ayasofya'nın bir kopyası da Moskova'da yapılabilir. Bu konuda da Putin ile işbirliği mümkün olabilir.

TAHIL VE GÜBRE

14) Tahıl ve gübre ticareti konuları muhtemelen gündemde olacaktır. Bu konularda Türkiye'nin özellikle fakir Afrika ülkeleri ve Gazze gibi insanı dramların yaşandığı bölgeler olmak üzere Rusya ile tahıl dağıtımı konusunda işbirliği yapması faydalı olacaktır. Tahılların Türkiye'de işlenmesi ve çeşitli un mamulleri olarak dağıtıma sokulması da makul bir çözüm olabilir. Benzer şekilde, Rus gübre ürünleri de gıda enflasyonu ile küresel çapta mücadele için önemlidir.

Putin'in ziyaretine hazırlık - Resim : 7

AMAN PETROL

15) Rus petrolü halen ağırlıklı olarak Yunanlı armatörler tarafından dünya pazarlarına taşınıyor. Son dönemlerde çıkan haberlere göre Yunan armatörler bazı tuhaf tanker satış anlaşmaları ile kağıt üzerindeki sahiplik seviyelerini azaltmaya başlamışlar. Farklı ülkelere ( BAE, Hindistan, Çin vs.) anormal fiyatlardan bu tanker filolarındaki gemilerini satıyorlarmış. Türkiye'nin Yunanistan gibi AB üyesi olmadığından dolayı, BAE, Hindistan, Çin gibi bu alanda daha bağımsız hareket etmesi ve Rus petrol taşımacılığından aldığı payı artırması makul bir ticari strateji olabilir. Günün sonunda İstanbul ve Çanakkale boğazlarını biz kontrol ediyoruz ve Karadeniz'deki tankercilik işlerinde aslan payını Türkiye'nin alması da makul bir beklenti ve hedeftir. Bu konunun bir de sigortacılık ayağı mevcuttur, o alanda da önemli ticari fırsatlar olabilir. Putin ile bu konulardaki ticari fırsatlar masaya yatırılabilir.

TURİZM

16) Turizm alanında da önemli fırsatlar mevcut. Avrupa ülkelerinin 143 milyon nüfuslu Rusya ya karşı aldığı tavır ortadayken Rus turistlerin kış ve yaz tatil seçenekleri arasında Türkiye'nin hayli öne çıkması gerektiğini düşünebiliriz. En azından potansiyel artmış olmalı ama bunu ne derece gerçekleştirebiliyoruz orası tartışılabilir. Ruble son aylarda dolar karşısında biraz zayıfladı, bu gelişme Rusya'nın yurtdışı turistik talebini azaltmış olabilir, diğer taraftan Türkiye, daha pahalı tatil seçenekleri karşısında göreceli olarak kuvvetlenmiş de olabilir.

YARALILARA TEDAVİ VE TATİL

17) toplumsal ilişkileri daha üst seviyeye çıkartmak  için, Türkiye'nin mevcut çatışmaların yarattığı trajedileri azaltacak önerileri masaya koyması makul olabilir. Rusya'nın muhtemelen önemli sayıda askeri ve bir miktar sivili çatışmalarda yaralanmış olabilir. Bu yaralı Rus vatandaşlarının Türk tatil tesislerinde makul fiyatlar ile veya belki de düşük sezonda ücretsiz olarak misafir edilmesi gündeme getirilebilir. Türkiye'deki hastanelerde tedavi edilmeleri önerilebilir. Sadece Rus vatandaşları için değil, aynı toplumsal dayanışma teklifi Ukrayna vatandaşları için de önerilebilir. 

RUSYA'NIN İŞÇİ AÇIĞI 

18) Rusya'nın 4,8 milyon civarında işçi açığı olduğu çeşitli medya kurumlarında yazıyor. Ne tesadüf ki Türkiye'nin de bu ihtiyacı karşılayabilecek seviyede işsiz ve çalışabilir dönemde nüfusu var. Bu konuda yapılacak işbirliği iki ülkeye de önemli seviyede ekonomik refah artışı sağlar. Hızlandırılmış Rusça dersleri, hızlandırılmış mesleki eğitim ve THY uçak bileti ile bu iş önümüzdeki iki sene içinde hallolabilir.

YERLİ EKRANOPLAN

19) Rusya'nın eskiden Ekranoplan tipi, 100 ton taşıyabilen, mühendislik harikası dev deniz uçakları vardı.(veya Spasadel). Bunların güncel versiyonlarından birkaç adet üretmek ve İstanbul ile Kırım  arasında uygun deniz şartlarında sefere koymak faydalı bir mühendislik projesi olabilir. Bu tip uçakların en güzel tarafı havalimanı derdinin olmaması ve istenen sahil şehirleri arasında sefere konabilmesi. Misal IGA'nın Karadeniz sahil kıyısında yapılacak bir bağlantı terminali ile bu tip uçaklar IGA kapasitesine eklenebilir.( Kilyos sahili de uygun olabilir). Proje başarılı olur ise, Ege ve Akdeniz'de geniş kullanım alanı bulabilir. Eskiye göre hava durumu ve deniz durumu tahminleri çok daha yüksek kesinlikte yapılabilmektedir bu da projenin başarı ihtimalini artıracaktır. Bu işi adım adım yapmak ve riski azaltmak da mümkün olabilir. Misal, TEI, üretimde olan güncel uçak motorlarından birkaç adedini Ekranoplanın üretilecek 2-3 tonluk küçük bir modeline takar, insansız olarak model çeşitli hava ve deniz şartlarında test edilir ve sürekli geliştirme döngüsüne sokulabilir. Bu tür projeleri ABD'nin ve Avrupa'nın geliştirmesini bekleyemeyiz. Bu modeller okyanus şartlarında işe yaramaz. Sakin denizlerde, senenin belirli günlerinde kullanılabilirler. Marmara, Akdeniz, Ege, Hazar uygun olabilir. Karadeniz, biraz zorlarsak uygun olabilir. 

ASKERİ PROJELERİN "DOĞU" VERSİYONU

20) Askeri olarak da bazı alanlarda işbirliği imkanları olabilir. Türkiye'nin yerli ve milli uçak, gemi, denizaltı, uydu vs. projeleri vardır. Amerika'nın (ve vasallarının) keyfi yerindeyse ve bize komponent verir ise projeler hızlı yürüyor. Amerika'nın keyfi bozulur ise bizdeki projeler aksıyor. Bu tür keyfiyet durumlarına karşı Türkiye'nin belirli askeri projelerin "Doğu" versiyonunu üretmesi gündeme alınabilir. Misal Hurjet'de 30 adet kritik Amerikan komponenti var ise, "Hurjet D" modelinde aynı komponentler Rus ve Çin komponentleri ile değiştirilebilir. Amerika bize ambargo uygular ise en azından "Doğu" modellerinin üretimini devam edebiliyor olmalıyız. Zaten Türkiye'ye ya Batı ambargo uygular, ya Doğu uygular (pek hatırlamıyorum örneğini gerçi), ikisi aynı anda uygulamaz. Uygularlarsa demektir ki ortada dans eden kıvırtkan ülkelere kimsenin daha fazla tahammülü kalmamıştır.

KÜLTÜR 

21) Kültürel alandaki işbirlikleri denince akla Türkçe ve Rusça konuşan toplumların daha rahat iletişim kurabilmeleri için belirli telefon uygulamalarının geliştirilmesi gelebilir. Misal, Rusça Kiril karakterlerinin Latin karaktere çeviren, Türkçe metinleri Kiril Alfabesi ile gösteren, iki dil arasında eşzamanlı çevrim yapabilen uygulamalar faydalı olacaktır. Rusya'ya giden Türklerin ilk fark ettikleri konu, İngilizcelerinin pek işe yaramadığı ve önemli iletişim sorunu yaşanmasıdır. 

RUTUBE

22) Diğer kültürel işbirliği ise internet yayıncılık portalı olan Youtube'un Rus versiyonu ile işbirliği olabilir. Malum Amerikan Youtube, google firmasının sahipliğinde olan ve içeriklere fazlaca siyasi amaçlı müdahil olan bir platformdur. Misal, çoğu Türk kullanıcısına bolca Fatih Altaylı, Teketek, SözcüTV yayınları ittirilir. Bazı anti-emperyalist yayın yapan kanalları takipçilerine göstermemek, izlenme sayılarını azaltmak için türlü taklalar atarlar. Çoğu ülke kendi platformlarını Youtube'dan esinlenerek oluşturdu. İran, Kanada, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya vs. hepsi yıllar önce benzer platformlarını kurdular ve kendi yayıncılarının yarattığı gelirleri ABD'ye kaptırmıyorlar. Rusların yayını Rutube çok başarılı bir platform. Bizimkiler nedense bu işi beceremediler. Oysaki Turkcell ve Türk Telekom gibi devlet kontrolünde olan iki büyük teknoloji firmamız var. Herhalde gizli bir el bu yatırımların önünü tıkıyor yoksa bunca talep olan, zamanı gelmiş bir platform neden yapılmasın? Putin hazır geliyorken Rusların Rutube firması ile işbirliği yapılarak, gerekli kodlar ve yazılımcı becerileri transfer edilerek yerli ve milli video yayın platformumuzu kurabiliriz.

23) Finansal konularda da önemli işbirliği alanları mevcuttur. Yerel para birimleri ile ticaret, karşılıklı Türk ve Rus bankalarının ticareti kolaylaştırması ilk akla gelen alanlar. Rusya ve Türkiye arasında karşılıklı sermaye piyasalarına yatırım yapmanın kolaylaştırılması da uygun olur. Türkiye'de son dönemde artan miktarda Amerikan piyasalarından hisse senedi alma davranışları gözlemliyoruz. Vatandaşımızın önüne aynı kolaylıkta Rusya'nın iyi şirketlerine yatırım yapabilme imkanı da konabilmelidir. Genel olarak para transferi, ticaret ve yatırım konularında, bazı Amerikan firma ve kurumlarının, belli başlı büyük Türk sermaye gruplarına yaptırım tehditleri ile sopa göstermeleri olasıdır. Bu gibi durumların önüne geçmek için kanuni düzenlemeler ile kendi finans kurumlarımızı, Rusya, Rus kurumları ve Rus parası ile çalışmaya zorunlu kılabiliriz. Dolar ile yatırım ve ticaret ne kadar kolay ise aynı kolaylığın banka arabirimleri üzerinden Rusya ile de yapılabilmesini sağlayabiliriz. Böylelikle, özel Türk kurumları da ABD den gelecek tehditlere "Bizim yapabileceğimiz bir şey yok, kanun böyle" cevabı verebilirler. 

RUSYA'DAN ÇIKAN AVRUPA FİRMALARI

24) Rusya piyasalarından önemli miktarda Avrupalı firma çıkış yaptı. Bir kısmı ise çıkış yapmadı. Misal Fransız Reno otomobil firması çıkış yaptı ama yine Fransız Dekatlon firması çıkış  yapmadı. Bu çıkan Avrupalı firmaların yerine daha çok Türk firmasının Rusya pazarına giriş yapmasını teşvik edip kolaylaştıracak anlaşmaları Putin ile yapabiliriz.

KIRIM'DA TÜRK-RUS OSB'Sİ

25) Kırım bölgesinin nüfusu 2,5 milyon civarında. Rusya'nın hem nüfus gelişimi olarak hem yatırımlar olarak Türkiye'ye en yakın bölge olan Kırım bölgesine ağırlık vermesi ile Türkiye ile Rusya'nın ekonomik ilişkileri önemli seviyede artırılabilir. Türkiye'nin de bu yatırım projelerine katılması mümkün olabilir. Kırım'da Türk-Rus ortak sanayi bölgeleri, serbest ticaret bölgelerinin kurulması faydalı olur. Bu alanlarda Türk firmalarına tahsis edilecek OSB'lerde beyaz eşya, TV, traktör, boya, ambalaj vs. fabrikaları kurulabilir. TOGG'un ilk yurtdışı montaj hattının Kırım'da Rusya pazarı için yapılması karlı bir yatırım olabilir. 

YERLİ MAERSK

26) Türkiye gibi Rusya'da milli bir konteyner gemicilik firması kurmayı halen başaramadı. Bu alanda 50-50% ortaklık ile bir konteyner gemicilik firması kurulması makul olur. Merkezi İstanbul olur ve Karadeniz'deki Rus limanları ve Asya limanları arasında taşımacılık yapabilir. 

KKTC

27) Rusya ile KKTC arasındaki diplomatik, turistik, ticaret ilişkilerinin gelişmesi için Putin'in ziyareti iyi bir fırsat olabilir. Kıbrıs Rum kesiminde önemli miktarda Rus sermayesi ve kurulu Rus firması olduğunu biliyoruz. Bunların bir kısmının KKTC'ye transferi konusu değerlendirmeye alınabilir. Sn. Ersin Tatar veya Sn. Metin Feyzioğlu da bu bağlamda Putin ile görüştürülebilir.  Rusya'nın KKTC'yi tanımasına karşılık Türkiye'de Abhazya'yı diplomatik olarak tanıyabilir.

AFRİKA

28) Afrika'da da büyük işbirliği potansiyeli var. Afrika'da Rusya'nın ve lider olarak Putin'in çok büyük saygınlığı var. Afrika'daki altyapı yatırımları, su probleminin giderilmesine yönelik yatırımlar ( tuzlu sudan tatlı su üretmek üzere yoğun enerji tüketimi gerektiren yatırımlar) , Sudan, Etiyopya, Somali vb. belirli bölgelerdeki çatışmaların durdurulması için ortak çalışmalar, Afrika Birliği'ni güçlendirici yönde yapılacak çalışmalar konularında işbirliği potansiyeli mevcuttur.

HAVACILIK

29) Havacılık konusu da büyük fırsatları barındıran bir alandır. Sivil Rus havacılık sektörüne  uygulanan yaptırımlardan dolayı uçamayacak duruma gelen veya bakım yapılamaz hale gelebilen Rus uçaklarının Türkiye tarafından satın/devir alınması ve anlaşılan hatlarda işletilmesi uygun olabilir. Rusya'nın tüm şehirlerinden, Türkiye'nin tüm şehirlerine uçuş iznini vermek, Türkiye içindeki noktalar arasında Rus firmalarına uçuş izni vermek, Rusya içindeki noktalar arasında uçuş hakkı almak gibi konular, Türkiye'ye büyük yatırım maliyetine katlanmadan ilave turist getirmenin yolunu da açabilir. Bakım ve sigortacılık alanında da işbirlikleri yapılabilir.

Rusya, son yıllarda ağırlaşan yaptırımlardan dolayı havacılık alanında büyük bir yerlileşme projesi başlattı. Yerli motorları ve yerli dar gövdeli yolcu uçakları MC-21, şu anda seri üretime girmiş durumda. 300'den fazla bekleyen siparişi mevcut. Komponent seviyesinde de kritik parçalarda yerlileştirme çalışmaları devam ediyor. Tüm bu çalışmalar bize bir yerlerden tanıdık geliyor mu? Biz de benzer yaptırım riski altındayız. Yarın bir gün Biden'in keyfi isterse ve bize havacılık komponentlerinde ambargo uygulanırsa, milli filomuzdaki yüz milyarca dolarlık uçak uçamaz hale gelecektir ama bu uçakların kredi ödemeleri aynen devam edecektir. Bu bağlamda Rusya’nın yerlileştirme çalışmalarını yakından izlemekte ve risk azaltıcı tedbirler almakta fayda olacaktır.

30) Basra körfezini Türkiye'ye bağlayacak olan Kalkınma Yolu Projesi’ne Rusya'nın siyasi ve ekonomik olarak destek vermesi uygun olacaktır. Bu hat ile Basra körfezi Moskova'ya kadar trenyolu ile bağlanabilecektir. Bu proje konusunda İran'ın bazı çekinceleri olabilir, bu çekincelerin giderilmesi konusunda Rusya etkili olabilir.

Rusya ile yapılabilecek büyük projeler ve fırsatlar önümüzde duruyor. ilişkileri her alanda hızla geliştirmek için hükümetimizin yanına Vatan Partisi'ni alması ve Vatan Partisi’nin Rusya ilişkileri konusunda yüksek bilgi seviyesine sahip akademisyen ve uzmanlarından faydalanması doğru olacaktır. 

# Putin # erdoğan # enerji