Vatan Partisi'nden YSK'ya Abdullah Zeydan başvurusu! "YSK gerekçeli kararıyla Cumhuriyet hukukunu katletmiştir"

Vatan Partisi, Abdullah Zeydan'ın mazbatasının geri verilmesi üzerine YSK'ya başvuruda bulundu. YSK önünden açıklama yapan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Utku Reyhan, "YSK'da aynı devlet zaafının devamı olarak cesur davranamıyor" dedi.

Vatan Partisi'nden YSK'ya Abdullah Zeydan başvurusu! "YSK gerekçeli kararıyla Cumhuriyet hukukunu katletmiştir"
Vatan Partisi'nden YSK'ya Abdullah Zeydan başvurusu! "YSK gerekçeli kararıyla Cumhuriyet hukukunu katletmiştir"

YSK, Abdullah Zeydan'a Van Büyükşehir Belediye Başkanlığı mazbatasının verilmesine karar verdi. Gerekçeli kararın açıklanmasının üzerine Vatan Partisi, Abdullah Zeydan'a mazbata veren karara karşı YSK'ya başvuruda bulundu. Başvurunun ardından basına konuşan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Utku Reyhan şunları söyledi:

"Geçtiğimiz cuma günü Van'daki Büyükşehir Belediye Başkanlığı mazbatasının yeniden incelenmesi ile ilgili YSK'ya başvurmuştur. Hatırlanacağı üzere YKS, Van İl Seçim Kurulu'nun kararını bozarak mazbatayı Abdullah Zeydan'a vermişti. Cuma günü Vatan Partisi Hukuk Bürosu olarak yaptığımız başvuruda bu kararın açıkça hukuka, hatta Anayasa'ya aykırı olduğunu belirtmiştik. Bu başvurumuzun ardından gerekçeli karar açıklandı. Gerekçeli kararı gördükten sonra mevcut başvurumuza ek yapma ihtiyacı duyduk. Bunun iki sebebi var. Öncelikle şunu söyleyelim, YSK gerekçeli kararıyla Cumhuriyet Hukuku'nu bir kere daha katletmiştir. İki maddede özetleyeceğiz."

"YEDEK ÜYELERİN KARARA KATILMASI ANAYASA'YA AYKIRIDIR"

"Birincisi YSK, anılan kararı 11 üye ile almıştır. YSK, 7 asıl 4 yedek üyeden oluşmaktadır ve kararlarını 7 üye ile almak zorundadır. Fakat YSK, Anayasa'da tarif edilen oluşumunun aksine 7 üyeyle değil 11 üyeyle karar alarak açıkça Anayasa'nın hükmünü çiğnemiştir. Çünkü Anayasa'nın YSK'yı düzenleyen 79. maddesinde kurulun 7 asil ve 4 yedek üyeden oluştuğu belirtilmektedir. Dolayısıyla karar sayısı 7'dir. 11 üye ile karar alınması açıkça Anayasa'ya aykırıdır. Nitekim AYM'nin daha önce kendisi ile ilgili yedek üyelerin kararlara katılımıyla ilgili çok açık bir iptal kararı vardır. Dolayısıyla benzer yapıda olan kurulların yedek üyelerinin toplantılara katılması, bunun da ötesinde oy vermesi, kararlara katılması kesinlikle Anayasa'ya aykırıdır. Dolayısıyla YSK'nın Abdullah Zeydan'a mazbatayı yeniden veren kararı hukuk dışıdır."

"YSK BİR TEMYİZ MERCİİ DEĞİLDİR"

"İkincisi YSK bir temyiz mahkemesi değildir. Diyarbakır'daki Ağır Ceza Mahkemesi'nin Abdullah Zeydan'ın memnu haklarının iadesini iptal eden kararının temyiz mercii Yargıtay'dır. YSK değildir. YSK'nın görevi, memnu hakların iadesini iptal eden Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını gözden geçirmek olamaz. Burada da YSK'nın açıkça yetkisinin dışına çıktığı görülmektedir."

"NEDEN YSK GÖZ GÖRE GÖRE HUKUK İHLALİ YAPMAKTADIR?"

"Bu anılan iki sebepten dolayı, yani hem yedek üyelerin karara katılması hem de YSK'nın kendisini Yargıtay yerine koyarak ağır ceza mahkemesinin kararının gereğini yapmaması, her iki durumda da YSK'nın açıkça Anayasa'ya aykırı bir işlem yaptığı ortaya çıkmaktadır? Burada çok daha önemli bir soru vardır? Neden YSK bu kadar açık bir hukuk ihlaline göz göre göre yapmaktadır. Bunun ancak siyasi sebepleri olabilir. Başka bir açıklaması yok."

"YSK AYNI DEVLET ZAAFININ DEVAMI OLARAK CESUR DAVRANAMIYOR"

"Neden AYM, PKK ile açıkça ilişkide olan ve bunu reddetmeyen DEM Parti'yi kapatmıyorsa, neden ona iki yılda 1 milyar TL'nin üzerinde hazine yardımı yapılmasına göz yumuyorsa, neden devlet, Maliye Bakanlığı bu yardımı veriyorsa, YSK'da aynı devlet zaafının devamı olarak cesur davranamıyor, dahası hukuku ayaklar altına alarak PKK'nın partisine alan açıyor. Bu siyasi zaaf Türkiye'yi bölünmeye götürecek zaaftır. Maalesef devleti yönetenler, hükümet bu zaafın başındadır. Zaten ana muhalefet PKK'yı kanatları altına almış, DEM Parti üzerinden, hükümet de ona alan açarak, ona faaliyet izni tanıyarak, hatta onu mali olarak hazineden destekleyerek belediyelerimizin açıkça terör örgütünün denetiminde olan kişilere teslim edilmesine göz yummuştur. Şimdi bunun hukuki kılıfını oluşturmaktadırlar."

"ANAYASA'YI UYGULADIĞINIZDA ZATEN ABDULLAH ZEYDAN'IN BELEDİYE BAŞKANI OLMA ŞANSI KALMIYOR"

"Fakat biz YSK üyelerinin başvurumuzu dikkatli bir şekilde inceleyeceklerine ve alınan kararı yeniden gözden geçireceklerine inanmak istiyoruz. YSK dahil bütün devlet kurumlarının birinci görevi Türkiye'nin bağımsızlığını ve bütünlüğünü korumaktır. Diğer bütün görevler sonra gelir. O yüzden kurul üyelerimize tekrar sesleniyoruz. Hukuka aykırı uygulamalardan vazgeçin. PKK'dan korkan, DEM Parti'den korkan uygulamalardan vazgeçin. Üzerinizde siyasi baskı varsa bunu bir kenara bırakın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığından ve bütünlüğünden yana tavır alın. Anayasa'yı uygulayın. Anayasa'yı uyguladığınız zaman zaten Abdullah Zeydan'ın Van'da büyükşehir belediye başkanı olma şansı kalmıyor."

VATAN PARTİSİ'NİN YSK'YA SUNDUĞU DİLEKÇE

Vatan Partisi'nin YSK'ya sunduğu dilekçe şu şekilde:

İLGİ: Yüksek Seçim Kuruluna vermiş olduğumuz 05.04.2024 tarih ve 441428 Sayılı dilekçe

KONU: Van İl Seçim Kurulu kararını kaldırılmasına ilişkin 03/04/2024 tarih ve  2024/894 sayılı Yüksek Seçim Kurulu kararının yeniden incelenmesi talebi

AÇIKLAMALAR:

Yüksek Kurulunuza 05.04.2024 tarih ve 441428 Sayılı dilekçe ile başvurmuş ve Van Büyükşehir Belediye Seçimlerine ilişkin Van İl Seçim Kurulunun 02/04/2024 tarihli ve 2024/25 sayılı Kararının kaldırılmasına ilişkin kararının Anayasaya ve kanunlara aykırı olması nedeniyle yeniden incelenerek yeni bir hüküm tesis edilmesi talebinde bulunmuştuk.

Yüksek Kurulunuzda başvurumuzdan sonra  03/04/2024 tarih ve  2024/894 sayılı kararınızın açıklanması üzerine dilekçemize ek yapma gereği hasıl olmuştur.

Yüksek Kurulunuzun verdiği karar hukuka uyarlı değildir. Şöyle ki;

YÜKSEK SEÇİM KURULU KARARI ŞEKİL YÖNÜNDEN ANAYASAYA UYARLI DEĞİLDİR

Yüksek Kurulunuz, 1961 Anayasası’nda, anayasal statüye kavuşmuştur. 1961 Anayasası’nda YSK’yı düzenleyen hüküm (md. 75), hemen hemen aynı cümleler ve üye yapısıyla 1982 Anayasası’nın 79’uncu maddesinde de yer almıştır. Mahkemenin üye yapısı, iki Anayasa’da da benzer şekilde ifade edilmiştir:

“Yüksek Seçim Kurulu yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur. Üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay Genel Kurullarınca kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir. Bu üyeler, salt çoğunluk ve gizli oyla aralarından bir başkan ve bir başkanvekili seçerler.

Yüksek Seçim Kuruluna Yargıtay ve Danıştaydan seçilmiş üyeler arasından ad çekme ile ikişer yedek üye ayrılır. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı ve Başkanvekili ad çekmeye girmezler.”

Anayasa, YSK’nın üye yapısını açıkça belirtmiş rağmen; Yüksek Kurulunuz dilekçemize konu olan 03/04/2024 tarih ve  2024/894 sayılı kararında asıl ve yedek üye ayrımı yapılmaksızın bütün üyelerinin katılımıyla toplantılar yapmıştır.  Hatta yedek üyeler oy bile kullanmıştır.

Anayasamızda 2010 yılında yapılan değişikliklere kadar Anayasa Mahkemesi , o zamanki adıyla HSYK gibi yargı bölümünde düzenlenmiş kurumların da yedek üyeleri bulunmaktaydı. Yüksek Seçim Kurulu da Anayasamızın asil yedek üye ayrımı yaptığı organlardan biridir.

Anayasa Mahkemesinin (o zamanki) yedek üyelerine, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı seçimlerinde oy kullandırılmamasıyla ilgili başvuruda Anaysa mahkemesi AYM, E. 2007/84, K. 2007/74, T. 30/07/2007. Sayılı kararıyla asıl ve yedek üye kavramlarına şöyle anlam vermiştir:

“Anayasa koyucu tarafından aralarında nitelik farkı öngörülmeyen asıl ve yedek üyelere farklı işlevler yüklendiği, asıl üyelikle aynı niteliklere sahip olması öngörülen yedek üyeliğin, asıl üyelerin mazeretleri nedeniyle Mahkemeye iştirak edememeleri veya asıl üye sayısının onbirin altına düştüğü durumlarda, asıllara ait görevi yerine getirmek ve onlara ait yetkiyi kullanmak üzere ihdas edildiği, onbir asıl ve dört yedek üyeden oluşturulan Anayasa Mahkemesi'nin, işlevsel olarak, öncelikle Başkan ve on asıl üyeden, asıl üyelerde herhangi bir nedenle noksanlık olması durumunda ise, var olan asıllarla birlikte, noksanların yerine katılacak yedek üyelerden meydana gelmek üzere Başkan ve on üyeden oluşturulduğu, Anayasa'nın 146. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan ‘Anayasa Mahkemesi’ kavramının Başkan ve on üyeden oluşan kurulu; ‘üye tamsayısı’nın da asıl üye sayısı olan ‘onbir’i ifade ettiği sonucuna varılmaktadır.”

Görüldüğü gibi Anayasa Mahkemesine göre de “üye tamsayısı” kavramı, sadece asıl üyeleri ifade etmektedir.

Yüksek kurulunuzun dilekçemize konu kararında yedek üyelerin de asil üyeymiş gibi oy kullanması Anayasa’nın 79’uncu maddesindeki asıl ve yedek üye ayrımını anlamsızlaştıracaktır. Zira yedek üyelerin asıl üyeler gibi toplantıya katılması ve hatta oy vermesi, yedek üyeleri fiilen asıl üye hâline getirir. Böyle bir fiili durum, Anayasa’ya açıkça aykırıdır.

YÜKSEK SEÇİM KURULU KARARI ESAS YÖNÜNDEN ANAYASA VE KANUNLARA UYARLI DEĞİLDİR

Öncelikle Yüksek Kurulunuzun somut olaydaki görevi, mevzuata göre memnu hakların iadesi kararını kaldıran son mahkeme kararının hangi kanun yoluna tabi olup olmadığını değerlendirmek değildir.

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/3/2024 tarihli ek Kararı kanun yolları tarafından denetlenebilir. Buradaki nihai mercii ise YARGITAY'dır.

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/3/2024 tarihli ek Kararı, bir yargı merciince hükmü ortadan kaldırılmadığı müddetçe hukuki varlığını sürdürmeye devam edecektir.

Memnu Hakların iadesi müessesi tartışmaya açık olmayan teknik bir hukuki meseledir. , 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması şeklinde belirlenen ilk şart çok açık olup, hâkime herhangi bir takdir hakkı tanımamaktadır.

Sayın Yüksek Kurulunuzun Abdullah Zeydan'nın durumunu resen inceleme yetkisi vardır. Abdullah Zeydan'a verilen mahkumiyete ilişkin olarak Kanunda öngörülen 3 yıllık süre dolmadığı halde, 3 yıllık yasal sürenin dolacağı 20/12/2025 tarihi beklenmeksizin verilmiş -ve sonradan hukuk âleminden bir şekilde kaldırılmış- bir kararın varlığı dikkate alınarak, başvuru sahibinin seçim tarihi itibarıyla seçilme yeterliliğinin bulunmadığına Yüksek Kurulunuzca resen karar verilmesi gerekmektedir.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda saydığımız ve sayın mahkemenizin de resen gözeteceği nedenler dahilinde

- Daha önce sunmuş olduğumuz 05.04.2024 tarih ve 441428 Sayılı dilekçemizle iş bu dilekçemizin birlikte değerlendirilmesine,

-Başvurumuzun kabul edilerek Yüksek Kurulunuz tarafından DEM Parti Van Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Abdullah Zeydan'nın seçilme yeterliliğinin bulunmadığı yönündeki  Van İl Seçim Kurulunun 2/4/2024 tarihli ve 2024/25 sayılı Kararı kararının kaldırılmasına ilişkin kararın itirazlarımız gözetilerek yeniden incelenmesine,

- Yüksek Kurulunuzun yapılacak oylamasının Anayasa'ya uygun olarak yapılmasına,

- Yeni bir hüküm tesis edilerek mevcut karardan dönülmesine karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. 08.04.2024

 

   

  VATAN PARTİSİ MYK ÜYESİ                                                                   VATAN PARTİSİ MKK ÜYESİ

HUKUK İŞLERİ BÜROSU BAŞKANI                                                 HUKUK İŞLERİ BÜROSU BŞK. YARD.

      AV. NUSRET SENEM                                                                                 AV. ERDEM CÖMERT

# vatan partisi # ysk # Abdullah Zeydan