“Yaptıkları kanunsuz! Kendileri bilir... Digitürk'ün önüne çadır kurarız!“

Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Yener Güneş, "Hem yargı, hem RTÜK hem de Ulusal Kanal tarafından kuşatılan Digitürk artık köşeye sıkışmıştır, kaçacak yeri kalmamıştır" dedi.

Hafta içi her gün Ulusal Kanal Haber Merkezi'nin hazırladığı, deneyimli spikerFiliz Atıcı'nın sunduğu Haber Masası programına Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Yener Güneş konuk oldu. Güneş, İstanbul stüdyolarından canlı olarak yayınlanan programda "Digitürk Ulusal Kanal'ın başvurularını neden kabul etmiyor?", "RTÜK hangi kararı verdi, Digitürk ne yaptı?", "Ulusal Kanal Digitürk ambargosunu hangi yolla aşacak?" sorularını yanıtladı

Digitürk'ün Ulusal Kanal hakkındaki RTÜK ve yargı kararlarını hiçe saydığını vurgulayan Güneş, "hakkımızı almak için gerekirse TMSF’nin ve Digitürk’ün önüne çadır kurarız ve hakkımızı söke söke yine alırız" ifadelerini kullandı. İşte Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Yener Güneş'in Haber Masası programında yaptığı konuşmanın tamamı:

Ulusal Kanal kurulduğu 29 Ekim 2000 tarihinden bu yana gerek siyasi ve gerek mali baskılara maruz kalan, susturulmaya çalışılan bir televizyon kanalı.

Dilersen o baskılardan bir kaçını hatırlayalım.

“KARASAL YAYIN YAPMA” HAKKINI SÖKE SÖKE ALDIK

Ulusal Kanal’ın kuruluşunun ikinci yılında (2002) yurt çapında “karasal yayın yapma hakkı” elinden alındı. Ulusal Kanal avukatları 13 yıl boyuncu bir hukuk mücadelesi yürüttü. Ve 13 yılın sonunda bir zafer kazandık. Ulusal Kanal’ın gasp edilen hakkını söke söke geri aldık ve Ulusal Kanal’ı T1 Lisansına sahip 24 televizyondan biri haline getirdik.

KABLOLUDA ULUSAL LOGOSUYLA “MEDİCAL CHANEL” YAYINI

Ulusal Kanal’ın kuruluşunun üçüncü yılında (2003) kablolu yayın hakkı elinden alındı. Türk Telekom mahkeme kararını ve RTÜK kararını hiçe sayıp, uygulamayarak Ulusal Kanal’ın kablolu yayın hakkını gasp etti.

Kablolu yayın izleyicileri hatırlayacaktır; Ulusal Kanal’ın yayın yapması gereken alandan “Medical Chanel” isimli bir TV kanalına, üstelik Ulusal Kanal’ın logosunu kullanarak yayın yaptırılmıştı.

8 yıl süren bir mücadelenin ardından 2011 yılı Nisan ayında bir hukuk zaferi kazanarak Ulusal Kanal’ın yeniden Kablo TV kullanıcılarına ulaştırmayı başardık.

“SAYILMAYIZ PARMAK İLE TÜKENMEYİZ KIRMAK İLE”

2007 yılında başlatılan Ergenekon Tertibi operasyonlarıyla 4 Genel Yayın Yönetmenimiz, 1 Genel Müdürümüz, Haber Müdürümüz, Ankara, İzmir, Trabzon temsilcilerimiz başta olmak üzere onlarca arkadaşımız tertiplerle tutsak edildi. Sandılar ki; “Ulusal Kanal’ın yöneticileri içeri atılırsa, Ulusal Kanal’ın yayınını durdurulabilir.” Yanıldılar! “Sayılmayız parmak ile tükenmeyiz kırmak ile” dedik. “Biz de bayrak yere düşmez” dedik ve Ulusal Kanal’ın bir namus bir hakikat kalesi olarak varlığını sürdürmesini sağladık.

“BİR MERMİDE BENDEN ASLANIM”

Ulusal Kanal Gezi/Haziran eylemleri boyunca yaptığı yayınlarla milletin ayağa kalkışında büyük bir rol oynadı. Bu durum ABD’nin 2013 yılı İnsan Hakları İhlalleri Raporu’nda şöyle yer alıyor: “Eylemler Ulusal Kanal nedeniyle Anadolu’ya hızla yayıldı, biz bu durumu Ulusal Kanal’dan izledik.” Elbette gerçeği anlatmanın tutsak edilmenin yanı sıra bir de mali bedeli oluyor. Yöneticilerini esir ederek susturamadıkları Ulusal Kanal’ı cezalarla susturabiliriz sandılar ama gene yanıldılar. Hesaba katmadıkları bir şey vardı. O da Ulusal Gönüllüleri. Gönüllülerimiz “Bir mermide benden aslanım” dedi, ileri atıldı ve Ulusal Kanal’ın teslim alınmasına izin vermedi.

AMBARGO KARAMEHMET İLE BAŞLADI TMSF İLE SÜRDÜRÜLDÜ

Ulusal Kanal’ın uğradığı haksızlıklar saymakla bitmez. Elbette uğradığımız hukuksuzlukların hepsinin AKP iktidarı döneminde yaşandığının altını çizmemiz gerekiyor. Biz esas konumuza gelecek olursak; 2012 yılında Karamehmet Grubu'ndan TMSF'ye geçen Digitürk, RTÜK kararına rağmen Ulusal Kanal'ı platformuna dahil etmiyor. Defalarca başvura bulunduk ama Ulusal Kanal’a uygulanan ambargoyu sürdürmekte ısrar etti.

Biz de RTÜK’e başvurduk. Ulusal Kanal’a yapılan haksızlığı belgeleriyle ortaya koyduk. Başvurumuz üzerine Radyo Televizyon Üst Kurulu, 8 Temmuz 2014 tarih ve 2014/38 sayılı kararıyla “Ulusal Kanal'ın yayın platformuna alınması gerektiği”ni Digitürk'e bildirdi, (Ek-1).

Fakat Digitürk, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) kararına rağmen Ulusal Kanal’a karşı olan olumsuz tutumunu değiştirmedi.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Kanunu'nun 29. Maddesinde aynen, "Platform işletmecileri medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara tarafsızlık ve hakkaniyet ölçülerinde, makul ve ayrımcılık içermeyecek koşullarda hizmet vermek zorundadır" hükmü yer almaktadır.

DİGİTÜRK KANUNSUZLUK YAPIYOR

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Uydu Yayın Yönetmenliği'nde ise "Televizyon yayıncılığının kamusal bir hizmet olduğu", "Yayın kuruluşları arasında ayrım gözetilmemesi", "Rekabet ortamı ve çoğulculuğun güvence altına alınması", "Adil ve şeffaf olunması" gibi bağlayıcı hükümler bulunuyor. Digitürk bütün bu kanun ve yönetmelik hükümlerini hiçe sayıyor. Dahası Digitürk, bahse konu RTÜK kararı hakkında, yürütmenin durdurulması talebiyle, Ankara 13. İdare Mahkemesi'ne açtığı davayı da kaybetti. Mahkeme Digitürk'ün talebini reddetti, (Esas No: 2014/1623, Karar tarihi: 06/11/2014).

Türkiye'de özel olsun kamu olsun, radyo-TV yayıncılığı ile platform işletmeciliği 6112 Sayılı "Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Kanunu"na tabidir. Ama bir süredir Kamu'nun elindeki bir kurum olan Digitürk, RTÜK Yasası'na uymuyor ve RTÜK'ün kararını uygulamıyor. Yani açıkça suç işliyor.

HANİ TEKNİK KAPASİTE YETERSİZDİ?

Digitürk bu yasa tanımaz tutumunu daha da ileri noktalara taşıdı. Ulusal Kanal'ı "Digitürk’ün teknik kapasitesi yetersizdir” yani “boş alanımız” yok bahanesiyle almayan Digitürk, geçtiğimiz aylarda “Baby TV” ile “Moviemax Action” adlı kanalları yayına dahil etti. Kamunun (TMSF) yönetimindeki bir kurumun asılsız gerekçe üretmesi bu güne kadar rastlanmış bir durum değildir.

DİGİTÜRK RTÜK VE YARGI KARARLARINI HİÇE SAYDI

İşin özeti şudur. Digitürk, Ulusal Kanal’ı platformun dışında bırakarak;

- Halkın gerçek haber alma özgürlüğüne darbe vurmaktadır.

- Ulusal Kanal’ın rekabet hakkını elinden alınmakta, haksız rekabete yol açılmakta ve Ulusal Kanal zarara uğratılmaktadır.

- Digitürk TMSF’nin yönetimindedir, yani devlete ait bir kurumdur. Devlet zarara uğratılmaktadır.

“DİGİTÜRK’ÜN PARAYA İHTİYACI YOK MU?”

Rakamlar durumun Digitürk açısından hiçte iç açıcı olmadığını ortaya koyuyor. Süper Lig kulüplerine Temmuz ayı ödemesi olarak 85 milyon lira borcu olan Digitürk’ün borcunu ödeyememesi nedeniyle bu borç spor kulüplerine Türkiye Futbol Federasyonu tarafından ödendi.

Yine Digitürk’ün Aralık aidatı olarak ödemesi gereken 65 milyon lirayı da TFF ödedi. TFF Türk Futbolunda yaşanması muhtemel bir krizi böylelikle önlemiş oldu. Aziz Yıldırım’ın her röportajında Digitürk’e ilişkin itirazlarını okuyor ve izliyor…

Yani Ulusal Kanal’ı platformuna almayan Digitürk’ün paraya çok ihtiyacı var. Ulusal Kanal'a yapılan bu açık hukuksuzlukla birlikte devlet de zarara uğratılmaktadır. Bir özel gruba ait iken kamu yararı gerekçesi ile el konulan ve TMSF'ye devredilen Digitürk, yıllık 600 bin Dolar gibi bir kullanım bedeline sırtını dönmektedir.

DİGİTÜRK’TE OLMAMIZ DİGİTÜRK’Ü BÜYÜTÜR

Son dönemde Digitürk’ün hem kutu satışlarında hem de abone sayılarında bir düşüşün olduğunu basın yayın organlarından okuyoruz. Ulusal Kanal’ın Digitürk’te olması hem kutu satışlarında hem de abone sayılarında bir artışı beraberinde getirecektir. Yeni aboneler kazanma fırsatı önünde dururken, hukuksuz uygulamaları nedeniyle aboneler kaybetmeyi sürdürmektedir. Digitürk’ün gereksiz inadı nedeniyle sadece Ulusal Kanal değil, hem Digitürk kaybetmektedir hem de Türkiye.

Dostlarımızdan yoğun telefonlar alıyoruz. (Aralarında doktorlar, milletvekilleri, hukukçular var.) Diyorlar ki: Ulusal Kanal’a yer vermeyen “Digitürk'ü Protesto Ediyoruz” abonelikten çıkacağız. Biz de o dostlarımıza diyoruz ki; “Gerekirse TMSF’nin ve Digitürk’ün önüne çadır kurarız ve hakkımızı söke söke yine alırız.

Yanlı tutum yaptığı nedeniyle abonelerinin eleştirilerine maruz kalan Digitürk’e bu eleştirilerden kurtulma şansı veriyoruz. Ulusal Kanal’ın Digitürk’te olması Digitürk’ü güçlendirir. Digitürk’e güç verir, itibar verir.

DİGİTÜRK AMBARGOSU HANGİ YOLLA AŞILACAK?

Hem yargı, hem RTÜK hem de Ulusal Kanal tarafından kuşatılan Digitürk artık köşeye sıkışmıştır, kaçacak yeri kalmamıştır. Yargı kararları ve RTÜK kararları derhal uygulanmalıdır.

Artık Digitürk’ün önünde 2 yol var

- Ya kararların gereğini yerine getirecek ve Ulusal Kanal’ı platformuna dahil edecektir.

- Ya da yargı ve RTÜK kararlarını uygulamayan Digitürk Platformunu kapatacaktır.

TMSF’Yİ VE YALÇIN AKDOĞAN’I GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ

TMSF Başkanı Sn. Şakir Ercan Gül ve ilgili Başbakan Yardımcısı Sn. Yalçın Akdoğan'ı göreve çağırıyoruz. Bu kanun tanımazlığa ve haksızlığa son veriniz. Kamuoyuna, basın-yayın kuruluşlarımıza ve duyarlı tüm yurttaşlarımıza saygı ile duyurulur.

Ulusal Kanal olarak idari, hukuki vb. her alanda mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu mücadelede hep yanımızda olan Sayın Yalçın Bayer’e, Sayın Mehmet Faraç’a, Ali Atıf Bir’e ve Ulusal Gönüllülerine, izleyicilerimize teşekkür ediyoruz. Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nu bizimle dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz.

Yener Güneş

Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni

# ulusal kanal # rtük # Digitürk # yargı # tmsf # Ulusal Gönüllüleri # filiz atıcı # Haziran Direnişi # yener güneş # t1 yayın lisansı # ulusal kanal digitürk # haber masası