Pandemide tarımsal üretim hamlesi

Sebahattin Arslantürk

Sebahattin Arslantürk

Köşe Yazısı

Türkiye; “Her şerde bir hayır vardır” sözüne delil teşkil edebilecek bir fırsatı pandemi süreci ile birlikte yakalamıştır. Ancak, bu süreci en verimli bir şekilde hayra dönüştürmek için gerekenleri tam olarak yerine getiriyor demek zordur.

Beslenmeye direk bağlı olan bağışıklık sisteminin güçlenmesi hiç şüphesiz alınacak gıdalara bağlıdır. Yeterli ve doğru beslenme ile bağışıklık sisteminin güçlendirenlerin pandemi ile olan mücadeleleri daha güçlü olmaktadır. Pandemi süreci ayrıca konulan kısıtlamalar nedeniyle artık modern hapishaneler diyebileceğimiz şehirlerdeki apartman katlarına tıkanıp kalanlar için de köye, kırsala dönerek hareket serbestliği isteyenlerin sayısını da arttırmaktadır.

Hem evlere tıkanıp kalmamak, hem doğadan beslenmek, hem de geçim sıkıntısının yaşandığı süreçte kendi üretiminin bir kısmını kendisi yapmak için yapılan kırsala dönüşün sadece bu dönemi değil, geleceği de kapsayacak şekilde planlı ve programlı bir hale getirilmesi gerekir.

Bunu yapacak, gerekli tedbir ve teşvikleri doğru planlayacak olan da devlettir.

Devleti yönetenler, bir zamanlar kendi kendine yetmenin de ötesinde, dışarıya da ihracatı bile yaptıracak kadar işlenen tarım arazisine sahip Türkiye’yi tarımsal üretimden çok büyük döviz kazandıracak bir konuma getirecek tedbirleri sektördeki müteşebbislerle, köylülerle birlikte hareket ederek almalıdır.

Önceki yazımızda Konya’dan daha küçük bir alana sahip olan Hollanda’nın yılda yaklaşık 116 milyar dolarlık ihracatına karşı bizim 20 milyar dolara bile zor ulaştığımıza dikkat çekmiştik. Oysa Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktan kendi kendini besledikten sonra elde edebileceği dış gelir Hollanda’dan çok fazla olabilir.

Bu da ne demektir biliyor musunuz?

Tüm ihracatı yıllık 160 milyar dolar civarında olan Türkiye’nin, Hollanda yı geçmesi ile sadece tarım sektöründe 116 milyar doların çok üzerine üzerine çıkması demektir.

Hem de bunu ithal girdisi nerede ise yok denecek kadar az olacak bir şekilde yapması demektir.

İşte sadece bu gerçek üzerinden hareket edip, pandemi süreci ile birlikte ele geçirdiğimiz fırsatları kısa, orta ve uzun vadeli planları, sadece sosyo-ekonomik kurallara bağlı olarak istikrarlı bir şekilde uygulamamız gerekiyor.

Halen Meclis Başkanı olarak görev yaptığım Trabzon Ticaret Borsası’nın yöredeki süt inekçiliğinin geliştirilmesi ile coğrafi işareti de bulunan Tonya Tereyağı’nın üretimini arttırmak için önerdiği, İŞKUR’un Toplum Yararına Projesi kapsamında 3-4 ineğin bakıldığı her ailede bir kişinin istihdam edilmesi önerisi kolayla uygulamaya konulacak önerilerden biridir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın, “işlenmeyen tek karış toprak kalmasın” önerisini herkesin bir talimat olarak alması ve üzerine düşeni fazlası ile yerine getirmesi lazımdır.

Bunu yaparsak, hem sağlıklı beslenmiş, hem aile ve ülke ekonomisine katkı sağlamış, hem de Türkiye’nin hedefi olan Dünyanın gelişmiş ilk 10 ülkesi arasına girmesi için de çaba sarf etmiş oluruz.