Hükümete Yakın Gazeteden İtiraf! "Her İle Üniversite" Eğitime Zara Veriyor

Türkiye'de üniversiteli işsizlerin sayısının çok olması, üreticinin ara eleman sıkıntısı yaşaması gözleri yükseköğretim sistemine çevirdi. Her ilde üniversite açılmasının eğitimde yarattığı tahribata iktidara yakın medya organları da sessiz kalamadı.

Hükümete Yakın Gazeteden İtiraf! "Her İle Üniversite" Eğitime Zara Veriyor

Türkiye'de, son yıllarda çok sayıda üniversitenin açılması, yükseköğretim eğitimini olumsuz yönde etkiledi. Genç işsiz sayısının ve üniversiteli işsiz sayısının tavan yaptığı son dönemlerde, özellikle saygın meslekler de saygınlığını yitirmeye başladı. Daha önce "iş garantisi sunan" mühendislik, doktorluk gibi mesleklerin icra edeni çoğaldığı için hem iş gücü piyasası düştü, hem de meslek sahiplerinin görece iş garantisi ortadan kalktı. 1999 yılında 53 devlet, 20 vakıf üniversitesi bulunan Türkiye'de bu sayı sadece 21 yılda neredeyse üçe katladı. 2020 yılı verilerine göre Türkiye'de 129 devlet, 74 vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 203 üniversite vardır. 7 milyon öğrencinin eğitim gördüğü üniversitelerin mezunları, iş bulmakta zorlanmakta, sanayi ise ara eleman bulamamakta. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2008 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Ayazağa Yerleşkesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2008-2009 Akademik Yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada her ile üniversite planını açıklamıştı. Erdoğan, başbakan olduğu dönemde yaptığı konuşmada, iktidara geldiklerinden bu yana 53 yeni üniversite açıldığını, her ile üniversite yapmak için ise hazırlıklarını devam ettirdiğini duyurmuştu. Erdoğan, bunu eleştirenler olduğunu ifade ederek, “Üniversite sayısı çok dediler, altyapı yok, öğretim elemanı yok dediler. Haklı olabilirler fakat bizim süratle mesafe almaya ihtiyacımız var” demişti.

Üniversite sayısının artış göstermesiyle ortaya çıkan sorunlar sonrası, iktidara yakın medya organları bile bu duruma sessiz kalamadı. İhlas Holding'e bağlı Türkiye Gazetesi'nden Mahmut Özay, yaptığı haberde üniversite sayısının tehlikelerine dikkat çekti. Özay haberinde mesleki eğitimi geliştirmenin önemini vurguladı. Türkiye Gazetesi'ne konuşan TED Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Kurulu Üyesi Selçuk Pehlivanoğlu ise yükseköğretim anlayışını eleştirerek şunları söyledi:

- Türkiye’de şu an yükseköğretimde verebildiğimiz kadar diploma verelim bakışı var. 12 yıllık zorunlu eğitim içinde çocuklara benlik, meslek ve gelecek algısı veremiyoruz. Lise diplomaları sadece üniversite sınavına girme pasaportu oldu. Yıllarca bize ‘İmkânsızlık vardı okuyamadık, siz okuyun hayatınızı kurtarın gerekirse aç kalırız’ denilerek iş ve gelecek kaygısı ancak üniversiteye göre çözülecek kalıbı ezberletildi. Son üç yılda üniversite mezunlarının işsizlik oranı lise, ortaokul hatta ilkokul mezunlarını geçti. Kalıplar yıkılıyor. 
- En iyi mesleki eğitim Almanya’da deniliyor ama bu Sanayi Devrimi... Almanya yavaş yavaş meslek liselerini kapatıyor veya dönüştürüyor. Bunun nedeni 21. yüzyıl yetkinlikleri ile 20. yüzyıl aynı değil. Dolayısıyla sizin yetiştirdiğiniz nesil farklı bir nesil. Meslek eğitim bizde bir planlama dâhilinde yapılmıyor. Meslekten mezun olanların ülkemizde kendi alanlarında çalışma oranı yüzde 1’lerde. Sonra gidip güvenlik görevlisi oluyorlar. 
- 21. yüzyılda herkesi üniversite mezunu yapıp, hatta hocası olmadığını bile bile zorla insanları hoca yaparak bir ülkeyi akademik olarak ileriye taşımanız mümkün değil.
- 12 yıllık zorunlu eğitim ülkemiz için lüks. 8 yıl bir bireyin kazanımlarını çok nitelikli olarak verilmesine odaklanılmalı. Mecbur gidenler ‘mış’ gibi gidiyor. Aile baskısı ve diğer faktörler var. 
- Eğitim bir toplumsal mutabakatı gerektirir. Şu görüş bu görüş ayırımı olmaz. Türk Eğitim Derneği olarak ana düşüncemiz 4-5 yıllık bir strateji ile eğitim sisteminin temelleri çok sağlam bir şekilde yapılandırılabilir. Ama ekonomi bozulduğunda nasıl acı bir reçete oluyorsa burada da bunu kabul etmek gerekir. 
- 11. sınıfta lise diplomasının verilmesini savunuyoruz. Bu da öğrencinin okul başarı puanı ile yapılmalı. Ama bu puan okul içinde sıralama şartıyla olmalı. 11. sınıfı bitiren öğrenci hiçbir sınava girmeden elindeki okul başarı puanı ile meslek yüksek okuluna, açık öğretime, beceri ile giren üniversitelere ve ön lisans programına girebilecek. Her yere üniversite açıldı, havuz doldu taştı. Bunu makul bir noktaya çekmeliyiz. Üniversite sınavında 4 yıllık bir bölümü kazanan lise mezunlarının sayısı ancak yüzde 28… Asıl kazananlar üniversiteye bitirenler ya da üniversitede okuyanlar. Burada bir sıkıntının olduğu görülüyor. Meslek Yüksek Okullarının da hiçbir işe yaradığına inanmıyorum. Burada okuyan öğrenci bir gün okulda dört gün sektöründe çalışmalı. Gerekirse istihdam garantisi verilmeli. Dolayısıyla mezun olduğunda sudan çıkmış balığa dönmeyecek.
# üniversite # yükseköğretim # mesleki eğitim