ABD Büyükelçisi'nden Ergenekon itirafı: Belgelerin sahte olduğunu biliyorduk

ABD Büyükelçisi'nden Ergenekon itirafı: Belgelerin sahte olduğunu biliyorduk

‘Askeri yetkililere karşı gerçek delillerin kullanılmadığının ve bu suçlamaların merkezinde amatörce tahrif edilmiş sahte belgelerin olduğunun son derece farkındaydık. Özellikle Balyoz davası amatörceydi ve biz insanların, sahteliği bu kadar açık olan kanıtlarla yargılanmasına şaşıp kalmıştık’

‘Obama yönetimi Rusya’nın Suriye’deki bu müdahalesini beklemiyordu... Washington ne böylesine ciddi bir askeri hamleyi öngörebildi, ne de Rusya’nın Esad’ı kucaklamaya devam eden tavrını tahmin edebildi. Washington her iki noktada da yanıldı’

Büyükelçi James Jeffrey ile söyleşimizin devamında, Türk ordusuyla Washington’un sıkıntılı ilişkilerini nasıl bir gelecek beklediğini konuştuk. Olası bir Suriye müdahalesinde asıl yükü üstlenmek zorunda kalacak olan TSK’yı, TSK’nın endişelerini ve Amerika’ya yönelik çekincelerini sorduk. Jeffrey, 2008-2010 yılları arasındaki Ankara Büyükelçiliği sırasında, Balyoz’da tutuklanan generalleri iyi bildiğini vurguladı. O dönem, Washington’a gönderdiği gizli bilgi notlarında da ordu mensuplarından söz ediyordu. Sonradan WikiLeaks’e de sızan bu kriptolardan birinde, Ankara’ya gelecek olan Amerikan heyetine askerlerle ilgili bilgi veriyordu. Görüşecekleri Türk komutanları tek tek tanıtıyordu. Hangi dili bildiklerini; NATO’da ne derece çalışıp, eğitim aldıklarını ve ABD’ye yönelik olumlu görüşleri olup olmadığını; hangi muhabbetlerden hoşlandıklarını; Ermeni meselesindeki hassasiyetlerini yani kısaca kime nasıl yaklaşılması gerektiğini anlatıyordu. İsimlerin İngilizcede vurgusu ile nasıl okunduğu bile belirtiliyordu. Örneğin Başbuğ, “BASH-boo” ya da “NATO’da görev yapmayan ve ABD’ye mesafeli duran” Işık (UH-shuk) Koşaner (KO-sha-ner) gibi. 08ANKARA1392 ve 08ANKARA1596 nolu bu kriptolar James Jeffrey’nin ordu mensuplarıyla ilgili ayrıntılı bilgi sahibi olmaya çalıştığına dair iyi bir örnek.

Telefon röportajımızın devamı şu şekilde:

‘TÜRK ORDUSUNA MESAJIMDIR!..’

| Cumhurbaşkanı Erdoğan, “paralel yapı” olarak adlandırdığı oluşumun Türkiye’yi ve kendisini aldattığını ve ordu mensuplarını sahte belgelerle tutukladığını belirtiyor. Tutuklanan askerler de bu konuda ABD’yi suçluyor. Bunun sebebi nedir?

(Tepkili bir şekilde) Çünkü Ortadoğu coğrafyasının tamamında, buna Türkiye de dâhil, her konuda Amerika Birleşik Devletleri suçlanır!..

(Tane tane vurgulayarak) Herhangi bir kanıt yok ve olmayacaktır da!.. General Başbuğ ve General Ergin Saygun gibi, bizzat ve son derece yakın olarak çalıştığım, dostlarım olarak gördüğüm insanlar var. Ben o dönem büyükelçiydim...

(Duraksayarak) Ben yetkili olarak şunları söyleyebilirim; ABD’nin tabii ki bu davalarla kesinlikle bir ilgisi olmadı. Ve aynı yetkililikte olmasa da -çünkü bunlar Türkiye’nin iç ve hukuksal meseleleri- şunu da söyleyebilirim: bu askeri yetkililere karşı gerçek delillerin kullanılmadığının ve bu suçlamaların merkezinde olan amatörce tahrif edilmiş sahte belgelerin olduğunun son derece farkındaydık. Özellikle Balyoz davası amatörceydi ve biz insanların, sahteliği bu kadar açık olan kanıtlarla yargılanmasına şaşıp kalmıştık.

| TSK mensuplarının bu tepkisini, ABD’nin YPG’yi ‘kara kuvveti’ olarak kullanmasını ve Türkiye’nin PKK operasyonlarını dikkate alınca, mevcut Washington-Türk ordusu ilişkilerini nasıl görüyorsunuz?

(Kararlı bir şekilde) Bu konuda söylemem gereken bir şey var ve bunu çok kuvvetli bir şekilde ifade edeceğim. Bunu umarım yayınlarsın ve dostlarım olarak gördüğüm generaller dâhil, yargılanan tüm ordu mensupları da söylediklerimi umarım okur.

| Evet...

Bu ifadelerimi doğrudan onlara ithaf ediyorum...

Sizin dünyanız öylesine tehlikeli ki ve milletiniz var oluşuna yönelik öylesine büyük tehditler altında ki, masallara inanmaya meyilli oluyorsunuz. Hâlbuki acil bir durumda ihtiyacınıza gerçek anlamda cevap verecek neredeyse yegâne dostunuz Amerika Birleşik Devletleri. (Tepkili şekilde) Buna ne dersin!? Yani şunu söylemek istiyorum: ABD ile ilgili genel bir algı var -ve ben bu işleri uzun yıllar boyunca yaptım, yalnızca Türkiye’de görevli olmadım, dünyanın başka yerlerinde de bu işi yaptım- nerede bir sorun varsa, her zaman gelsin ABD çözsün(!) Herhangi biri, herhangi bir aptalca düşünceyle karşımıza çıkar. Bizim işimiz de bunlarla uğraşmak olur... (Çıkışarak) Hayır, bu tür işlerle uğraşmayacağız çünkü bunlar çok saçma şeyler! Bu generaller Cumhuriyeti korumaya yeminliler, öyle değiller mi!?

| Evet, Cumhuriyeti koruyorlar...

(Kızarak) Eğer Cumhuriyeti savunmanın Amerika Birleşik Devletleri ile iyi ilişkilerden geçtiğini düşünmüyorlarsa, onlar için bir şey yapamam! Ve Amerika’nın da gösterdiği tüm çabaların yanı sıra, bu tür masallara inanmamalarını sağlamak için yoğun bir çaba sarf edeceğini düşünmüyorum.

‘TSK İLE İLİŞKİLERİMİZİN GELECEĞİ SORUNLU’

| Peki, TSK-ABD ilişkilerinin geleceğini nasıl öngörüyorsunuz?

Şunu düşünüyorum; eğer Türk ordusu mensupları gibi ciddi insanlar bu gülünç suçlamaların arkasında bizim olduğumuzu düşünüyorlarsa, bazı sorunlarla karşı karşıya kalacağımız kesin... Bu konuyu bir kenara koyarsak ve biz de daha ciddi bir ABD hükümetine kavuşursak, bana göre atılması gereken iki adım olur: Öncelikle tabii Türk tarafının masallara inanmayı bırakması lazım ve ikinci adım olarak Obama yönetiminin ya da gelecek olan yönetimin, IŞİD’den gelen tehditleri, Esad’dan gelen tehditleri, İran’dan gelen tehditleri ve Rusya’dan gelen tehditleri çok daha fazla ciddiye alması lazım. Bu iki sorun çözülürse, iyi bir ilişkimiz olur...

| Davutoğlu seçimden hemen sonra PKK operasyonlarının kış aylarında da devam edeceğini açıkladı. Washington yönetimi tüm bu operasyonları nasıl değerlendiriyor?

(Sert bir ifadeyle) PKK ateşkesi sonlandırdığı sürece, PKK Türk ordusuna ve mensuplarına saldırdığı sürece ve Türk topraklarını ele geçirdiği sürece, Türk hükümeti için başka bir seçenek kalmıyor. Nokta! Washington da çeşitli yollardan ve sonsuz bir çabayla destek veriyor. Nokta! Washington iki tarafın da bir yolunu bulup ateşkese varmasını ve Türkiye’nin 2015 yazına kadar bulunduğu barış yoluna dönmesini umuyor.

RUSYA, OBAMA YÖNETİMİNİ TERS KÖŞEYE YATIRDI

| Washington yönetimi, Rusya’nın Suriye’ye müdahalesini öngörüyor muydu?

Hayır... Bugün gördüğümüz müdahaleyi beklemiyordu... Washington’un varsayımı, Esad’dan kurtulmak için Rusya’nın ABD ile birlikte aynı geminin yolcusu olduğu yönündeydi. Washington yönetimi, Esad’dan kurtulmanın ilk adımı olarak, silah sevkıyatının biraz daha fazla olacağını, daha çok danışman gönderileceğini, belki de birkaç hava saldırısı yapılacağını bekliyordu. Ancak Washington ne böylesine ciddi bir askeri hamleyi öngörebildi, ne de Rusya’nın Esad’ı kucaklamaya devam eden tavrını tahmin edebildi. Washington’un her iki noktada da yanıldığını düşünüyorum.

‘RUSYA-İRAN-ESAD YENMESİN YETER’

| Yani Washington için büyük bir sürpriz oldu...

Evet...

| ABD ve AKP Hükümeti, Rusya’nın Suriye müdahalesine karşı duruyor. Peki, Washington, Rusya’nın müdahalesinden sonra hangi adımları atmayı planlıyor?

Birçok kesim planlamalar yapıyor; en iyi fikir de, Türkiye’nin uzun süredir savunduğu uçuşa yasak bölge planı... Bu aynı zamanda mültecilerin akışının da durmasına yardımcı olur ancak bu Başkan Obama tarafından hâlâ reddediliyor. ABD, Türkiye ve Arap devletlerinin yapabileceği bir dizi eylem var, bu eylemler Esad’ın indirilmesi konusunda Rusya ve İran’ın ikna olması ihtimalini güçlendirir.

Her şeyden önce Rusya’yı, İran’ı ve tabii Esad’ı askeri anlamda köşeye sıkışacakları konusunda ikna etmek gerekiyor. Onların kazanamaması için, çok daha fazla silah sevkıyatında bulunacağımızı ve uçuşa yasak bölge gibi konularda adımlar atacağımızı anlatmamız gerekiyor.

Esad ile Rus ve İranlı dostlarını yenmemiz gerekmiyor. Yalnızca, onların kazanmamasını sağlamamız gerekiyor. Suriye nüfusunun büyük çoğunluğunun Esad’a karşı olduğu koşullarda, bu zor bir görev değil! Yalnızca adım atmak gerekiyor...

| Sizce, Rusya’ya karşı bir ABD-Türkiye işbirliği söz konusu olursa bu nasıl olur?

Hem IŞİD’e, hem de Esad’a karşı savaşan insanlara silah ve teçhizat daha etkin bir şekilde sevk edilmeli; uçuşa yasak bir bölge oluşturulmalı; bir de Türkiye ile ABD arasındaki diplomatik ilişkiler kuvvetlendirilmeli...

Bu da ancak, Esad’ın odaklandığı Halep-Şam arası topraklarda yani Suriye’nin batı bölgesinde bile askeri bir zafere ulaşamaması için -ne pahasına olursa olsun- gereken tüm desteği artırma kararlılığı göstererek başarılabilir.

Şafak Terzi

Aydınlık