Uzmanlar: AB olmayan ilişkileri durdurmakla tehdit ediyor

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine karşı AB'nin koz olarak öne sürdüğü yaptırım tehditlerinin içi boş. Uzmanlar AB ile ilişkilerin zaten durduğuna dikkat çekerek söz konusu yaptırımların Türkiye'ye bir etkisi olmayacağı konusunda hemfikir

Uzmanlar: AB olmayan ilişkileri durdurmakla tehdit ediyor

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, 11 Temmuz'da Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine karşı kısıtlayıcı tedbir seçeneklerinin AB Konseyi'ne iletildiğini açıkladı. Basına sızan taslak belgeye göre kısıtlayıcı tedbirler arasında Türkiye'ye sağlanan AB fonlarında kesinti yapılması, Avrupa Yatırım Bankası'nın Türkiye'deki kredi faaliyetlerinin gözden geçirilmesi, Türkiye-AB arasında devam eden havacılık anlaşması müzakerelerinin askıya alınması, ekonomi, enerji, ulaştırma ve tarım gibi alanlarda bakanlar seviyesinde toplantıların yapılmaması başlıkları bulunuyor.

'TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ HASTA ADAM GİBİ'

AB'nin söz konusu kısıtlayıcı tedbir seçeneklerinin arasında bulunan “ulaştırma ve tarım gibi alanlarda bakanlar seviyesinde toplantıların yapılmaması” tehdidini emekli Büyükelçi Uluç Özülker Aydınlık'a şöyle değerlendirdi: “Türkiye, AB ile tam üyelik müzakerelerini yürütemiyor. Bunun nedeni AB. Dolayısıyla karşılıklı olarak tam üyelik müzakereleri neredeyse bir niyetsizlik ve donmuşluk vaziyeti içinde. Mesela zirve toplantıları yapılıyordu bunlar kesildi. En son zirve toplantısı Bulgaristan'da yapılmıştı. Burada yapılan toplantıya Cumhurbaşkanımız gitmişti. Karşı taraftansa Konsey Dönem Başkanı katılım sağlamıştı. Bunun ötesinde normal şartlarda tüm üyelerin katılımıyla gerçekleşmesi gerekirken bu da yapılmadı. Bahane olarak Türkiye'nin demokrasi zaafları uyum ve sağlayamaması gösterilmişti. Türkiye-AB ilişkileri zaten hasta adam gibi yürümüyor. Öbür taraftan AB durdurma kararı almak istiyor. Zaten fiilen durmuş durumda fakat resmiyete intikal ederek işlerin daha da zorlaştırılması istenmiyor. Bu yapıldığı taktirde özellikle Almanya'nın çok önem verdiği mültecilerin geri kabulu askıya alınabilir.”

'İŞ TİCARETE GELİNCE HERŞEY DEĞİŞİR'

Özülker, AB'nin durdurmakla tehdit ettiği bakanlar düzeyinde ilişkilerin kesilmesinin bir önemi olmadığını AB'nin Türkiye'yi gözden çıkaramayacağını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Şimdi bakanlar düzeyinde toplantılar olmayacak diyorlar. Yapılsa ne olacak? Tarım bakanları toplantı yapsa AB taviz verecek mi? Vermiyor. Enerji konusunda bu kadar önem kazanmış bir ülke haline gelmişken AB'nin Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimini savunan Türkiye'nin hakkına hukukuna riayet etmeyen yaptırım kararı alması izah edilemez. Yani başka bir değişle enerji bakanları toplansa ne değişecek? Burayı başka bir şekilde görmek gerektiğini düşünüyorum.”

“Türkiye de AB'yi gözden çıkaramaz çünkü ihracatın yüzde 60'ı AB ülkelerine. Karşılıklı çıkarlar üst düzeyde. Ama bunu bir tam üyelik statüsü içinde götürme ihtimalide ortadan kalkmıştır. Tam üyelik katılımını iki tarafında isteyip istemediği de tartışılır. Bu yaptırım kararları zaten hasta olan AB-Türkiye ilişkilerini yatağa düşürür. Yaptırım söylemlerinin ekonomiye hiçbir etkisi olmaz. Çünkü bu ülkeler merkantalist ülkelerdir. İş ticarete gelince her şey değişir. AB'nin bu yapacağının hiç bir anlamı yoktur. Burada gördüğüm şey AB, Türkiye'yi avucundan kaçırmaya başladı. Yani atıkları adımlar Türkiye'yi kendilerinden uzaklaştırıyor. Ve bu uzaklaştıkları ölçüde rahatsızlık yaratıyor. Türkiye'yi yanlarında tutmak için çeşitli şeyler yapıyorlar. Ama bu kafayla giderlerse Türkiye'nin uzaklaşması kesilmez.”

'OLASI YAPTIRIMLARDAN AB ZARAR GÖRÜR'

“Bu açıdan bakıldığı zaman Kıbrıs meselesi her zaman Türkiye'nin üzerinde “Demokles'in kılıcı” gibi tutuldu. Türkiye'nin kendisini daha rahat hissetmesi lazım. Onlar da bunun farkında. Kıbrıs kozunu kullanıp 'Türkiye tam üye olamaz' dedikleri zaman bir manası kalmıyor. Zaten tam üye yapma niyetlerinin olmadığını açıkça belirtmiş oluyor. Enerji konusunda bastırmaya kalksalar kendileri zarar görecekler. Bu süreçte ilişkiler o veya bu şekilde devam ettirilecek. AB şimdi Türkiye'ye ambargo uygulayacak diyorlar. Ne ambargosu uygulayacaklar. Mültecilerle ilgili altı milyar avro vereceklerdi. Verdiler mi? Üçte birini ancak verdiler. İkinci olarak Avrupa Yatırım Bankası'ndan Türkiye'ye para veriyorlar bu kendilerine de yarıyor. Türkiye bu parayı başka bir yerden bulur ama AB zarar görür. Bu kadar iç içe geçmiş bir modelde yaptırım uygulamak kolay değil. Türkiye'nin AB için önem ve ağırlığı nedir onu görmek lazım. Yunanistan'a ve GKRY'e tam üyelik dayanışması içinde arka çıkmıştır. Ama bu Türkiye'yi kaybetme durumuna gelecek kadar ilerlerse AB buna da hazır değildir. Çok ciddiye alınarak da bakılmamalı. Batı, Türkiye ile ilişkilerinde ciddi bir hastalık içindedir. Bu düzeltilmediği takdirde Türkiye'de bunun karşılığını vermek durumundadır.”

'İŞLENMEYEN BİR SÜREÇLE SIKIŞTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR'

Taslak belgede yaptırım tehdidi olarak sunulan “Türkiye-AB arasında devam eden havacılık anlaşması müzakerelerinin askıya alınması” konusunu Kokpit Aero Genel Koordinatörü Tolga Özbek değerlendirdi. Söz konusu havacılık anlaşmasının 2010'dan beri görüşüldüğünü fakat bir sonuç alınamadığını belirten Özbek şöyle konuştu: “Bununla ilgili Türkiye ve AB arasında 2010 yılında bir konu gündeme gelmişti. Anlaşmaya göre AB üyesi ülkelerin hava yolu şirketleri herhangi bir AB üyesi ülkeden Türkiye’ye serbestçe uçuş yapma hakkına sahip olurken, Türk taşıyıcılar AB içerisinde benzer bir serbestliğe sahip olacaklardı. 2010 yılında başlayan görüşmeler Türkiye tarafından onaylanmadı. 2012'de AB farklı bir anlaşmayı tekrar sundu. 2019'a geldik fakat bir gelişme olmadı. Şimdi AB, zaten işlemeyen bir süreç durdurulmakla tehdit edilerek sadece nasıl Türkiye'yi daha fazla sıkıştırabiliriz diye bakıyorlar.”

'SÜRECİN DURDURULMASI BİR ŞEY KAYBETTİRMEZ'

“AB'nin temel amacı birlik ülkeleri arasında herhangi gümrük engeline takılmadan tek ülke gibi davranabilmesi. Fakat hava yolu konusunda istenilen esneklik sağlanamadı. AB'nin küçük ülkelerinde batan hava yolları oldu. Aynı zamanda güçlü daha güçlü oldu. Bu anlaşma yapıldığında eğer güçlü değilseniz batıyorsunuz. Eğer hava yolunuz güçlü değilse yatırımlar yapamıyorsa yeni ülkelerde ekipler kuramıyorsa daha kötü hale geliyor. Türkiye bu teklifi kabul etmedi. AB şimdi 2012 de başlattığı süreci durdurmakla tehdit ediyor. Dokuz senedir gelişme olmayan bir anlaşmayı durdurmak bir şeyi değiştirmez. Özellikle kısa vadede bir şey yapamaz.”

Garip Balçak

Aydınlık

# doğu akdeniz # sondaj