Fransa - İngiltere arasındaki kriz derinleşiyor

Dr. Berna Bridge

Dr. Berna Bridge

Köşe Yazısı

Birleşik Krallık ile Fransa arası sorunlar bitmiyor. Öncelikle Fransa Birleşik Krallığı'n Avrupa Birliği'nden Brexit ile ayrılmasını, yani bu ülkeyi kaybetmek istemedi. Avrupa Birliği Avrupa'nın varsıl ülkeleri arasında kurulmuş bir kulüp iken SSCB'nin dağılması ile biraz da ABD'nin baskısı altında AB Doğu Bloku ülkelerini kulübe aldı ancak bu adım varsıl kulübün yapısını da hayli değiştirdi, yük getirdi. Bir yandan Yunanistan ve Eski Doğu Bloku ülkelerine maddi yardım bu varsıl ülkelerin bütçelerini etkilerken diğer yandan bu ülkelerden kontrolsuz gelen daha az eğitimli ve farklı kültürlü ucuz işçi akımı günlük yaşama olumlu yansımadı.

Birleşik Krallığı'n işçi göçü aldığı bölgeler eski sömürgeleri olan ve zaten dillerini, kültürlerini yüzyıllar boyu hayli yerleştirdikleri Hindistan, Pakistan, Karayipler, Afrika'ydı. Bu gelenler renkleri ile farklı göründüklerinden ırkçılıkla karşılamamak için hızla İngiliz kültürüne ayak uydurdular ve düzgün, hassas davranışa girdiler. Doğu Avrupa'dan gelen, dış görünüş olarak kendilerine benzeyen, bir çoğu sarışın ama kültür olarak çok daha kaba, düzgün olmayan ve dürüst davranmayanlar ise zaten adada Avrupa kıtasına göre çok daha az olan ırkçı tutumlarla karşılaşmadılarsa da İngiliz halkını günlük yaşamda yabancılardan bu grup bıktırdı.

Sonuç Brexitti, halk oylaması ile ada AB den ayrıldı. Ayrıldı ama adanın Aşil Topuğu Kuzey İrlanda sorunu bir türlü çözülmedi. İrlanda Cumhuriyeti İngiltere'nin ilk sömürgesiydi. İrlandalılar geçmiş yüzyıllarda İngilizlerin boyunduruğundan çok çekmişti. Bu konu başlı başına tarihi bir konu, kısaca uzun yılları kapsayan direnişleri sonunda İRA, yani İrlanda Kurtuluş Ordusu liderliğinde özgürlüklerine kavuştular ama İngilizler bir oyunla adanın Kuzey Bölgesini ellerinde tuttular. İrlanda adası Katolik, adanın kuzeyindeki ufak bir bölge ise İngiltere gibi ağırlıkla Protestan'dı, İngiltere burada ayrı bir oylama yaparak bu bölgeyi tuttu ve İskoçya, Galler ile birlikte bu 4 ülke Birleşik Krallık oldu. Öyle olsa da, parlamenter yönetimin çoğunluğu ve kraliyet hala İngiliz, yani İngilizler yönetiyor ağırlıkla ülkeyi şu anda.

İrlanda adasının kuzeyindeki bu ufak ve ağırlıkla Protestan İngiliz yönetimindeki bölgede bu sefer Katolik halk sıkıntıya düştü. İRA yıllarca burada aktifti, çok kan aktı, ölüm oruçlarında İRA üyesi Bobby Sands ve birçok genç yaşamını kaybetti. Sonunda barış imzalandı, IRA geriye çekildi ve akan kan durdu. Adanın kuzeyine barış geldi, haksızlıklar büyük miktarda son buldu.

Brexit sürecinde işte bu Aşil Topuğu sıkıntı oldu. Çünkü barışın sağlandığı ve AB ile sınırların kalktığı İrlanda adasında adanın kuzey ortasından sınır ve gümrük geçirmek çok zor olacaktı, yine huzursuzluk başlayacaktı çünkü adada iki ülke olsa bile tek millet, İrlandalılar yaşıyor. Birleşik Krallık ödün verdi ve sınır/gümrük Kuzey İrlanda/İskoçya deniz sınırına konsun diye bir protokol yapıldı ama bu alanda da uygulamadaki sorunlar bitmedi. Zaten Brexit’i istemeyen Fransa bu defa Manş Denizinde balıkçılık sorunları yarattı.

Son olarak Fransa Türkiye'den örnek alıp deniz sınırı kontrolunu sıkı yapmayınca şişme botla Fransa'dan İngiltere'ye geçmeye çalışan sığınmacı/göçmenlerin 27 si birkaç gün önce batan botta boğularak yaşamını yitirdi. Bu tür ölümlere alışık olmayan ülke halkı yasa ve öfkeye boğuldu. Birleşik Krallık başbakanı Boris Johnson Fransayı bu ölümler konusunda suçladı. Bazı günler günde bine yakın göçmen/sığınmacının Fransa'dan İngiltere'ye kaçak geçiş yaptığını belirtip bu kişileri Fransa'ya iade edeceğini belirtti.

17 erkek, 7 kadın (biri hamile) ve 3 çocuğun yaşamını yitirdiği kazanın asıl nedeni Fransa'nın insan kaçakçılarını yakalamak için pek çaba göstermemesi, kıyı şeridinin çok uzun olduğunu savunması. Macron Birleşik Krallığı'n önlem almasını savundu ancak Birleşik Krallık Fransadaki insan kaçakçılarını nasıl yakalar?

BBC den Katya Adler’in yorumuna göre kısaca tüm bu olayların ardında siyaset yatmakta. Bu tatsızlıkların derininde ABD, Birleşik Krallık ve Avustralya'nın AUKUS anlaşması ve Paris’in bol karlı denizaltı satışını kaybetmesi yatıyor. Fransa Birleşik Krallığa olan göçmen sorununun tüm AB’yi ilgilendirdiğini ve yalnızca kendi sorunları olmadığını belirtiyor. Yani sorunlar sarmalı derin, iç içe geçmiş bir durumda.