Rantçı belediyecilik mi, halkçı belediyecilik mi? - III

Ragıp Ferda AYDINALP

Ragıp Ferda AYDINALP

Cephe

Kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Ne yazık ki beldeler arasında dengeli kalkınma ilkesi unutulmuş durumda. Cumhuriyetin temel ilkelerinden biri olan eşitlik ilkesi rantçı belediyeler tarafından budandı. Belediyelerimiz batısıyla, doğusuyla, kuzeyiyle, güneyiyle eşit ve halkçı belediyecilik prensiplerine göre hareket etmelidir; beldecilik yapılamaz. Kurtuluş savaşını Türk, Kürt, Alevi, Sünni hep beraber kazandık; Cumhuriyeti de beraber kurduk. Beldeler arasında ayrımcılık söz konusu olamaz.

Son yıllarda özellikle rantçı belediyelerin bölgelerinde tarikatlar yine boy göstermeye başladı. Birer Ortaçağ sosyal yapısı olan, Cumhuriyete zarar vermek için emperyalizm tarafından kullanılan tarikatlara rantçı belediyeler de taviz veriyor. Tarikatların ilgili olduğu vakıflara finansal destekte bulunan belediyeler bile var. Halkçı belediyecilikte yurttaş esastır. Belediyenin kaynakları da yurttaş için kullanılır; şeyhler, müritler için değil…Halkçı belediyeler bilir ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar devleti olamaz…

Gelelim dil meselesine; tam bağımsızlığın anahtarlarından biri olan güzel Türkçemiz rantçı belediyelerin bölgelerinde katlediliyor. Eğitimde, çarşıda, sanayide, kültürde, tabelalarda, sanat, eğlence ve sporda yabancı diller dilimize hâkim olmaya başladı. Bu milli tehlike karşısında rantçı belediyeler ne yapıyor; hiçbir şey. Rantçı beldelerde yabancı kelimelerden oluşan reklam panoları ve tabelaları mantar gibi bitiyor…

Kültürde de durum farklı değil; milli kültür kapı dışarı edilirken emperyalist kültür yatak odalarımıza kadar girdi. Yurttaşımızı vatanına, toplumuna, üretime, bedenine yabancılaştıran emperyalist kültüre zemin hazırlayan, topluma nüfuz etmesini sağlayanlardan bir grup da rantçı belediyeler... Bencillik, vatansızlık, eşcinsellik, emeksiz para kazanma, manevi ve kültürel birikimlerden uzaklaşma, paylaşmayı, ortak hareket etmeyi gericilik olarak dillendirme, parsayı toplama, malı götürme, işini bilme rantçı belediyelerin de dahil oldukları bir anlayış. Kültürel emperyalizme dur diyecek olan ise kendi milli kültürünün farkında olan, yabancı kültürlere saygı duyan halkçı belediyecilikten başkası değildir. Bu ülkenin insanları emperyalist kültüre karşı türküleriyle, zeybeğiyle zafer kazanmıştır. Yüzlerce yıldır ayakta olan deyişlerimiz, koşmalarımız, masallarımız, destanlarımız bizleri hala zihnen ve manen besliyor. Şairlerimiz, gönül adamlarımız bir kitap uzaklığında bizlerle beraberler. Yunus Emreler, Hatayîler, Dede Korkutlar, Karacaoğlanlar, Aşık Veyseller, Nazım Hikmetler, Abidin Dinolar, Attila İlhanlar, Cemal Süreyyalar Cumhuriyet gençliği ile buluşmak istiyor. Rantçı belediyelerin de dillendirdiği Z kuşağı yapay gençliğiyle değil… Tam bağımsızlığa bizleri ulaştıracak olan yollardan biri de milli kültürü içselleştirme ve yaşatmaktan geçer…

Kentler sadece yol, köprü, kavşak, cadde, bina ile zenginleşmez. Uygar toplumlarda maddi gelişme kadar kültürel gelişme de önemlidir ve bu yolda çalışmalar yapılır. Rantçı belediye başkanlarını söylemlerine dikkat ediniz; ‘Yol yaptık, köprü yaptık, AVM yaptık…’ cümleleri birbiriyle yarışır. Bu belediye başkanlarına ve ekiplerine soralım: ‘Sergi salonları, kütüphaneler, kültür evleri, spor salonları, hobi odaları, yaşlı sosyal sahaları, çocuk parkları, yeşil alanlar, kültürel çarşılar nerede? Siz uygarlığı taş ve betonla sınırlı mı zannediyorsunuz?’

Kültürel açıdan bir de mahalle ve köylerimize bakalım. Mahalle ve köylerimizde tiyatro, sergi spor salonları ne durumda? Ne yazık ki bu soruya olumlu bir yanıt veremiyoruz. Mahalle ve köy sakinlerimiz beldelerinde ilkel şartlarda bir yaşama mahkûm ediliyor. Oysak ki gelişme kültürel yaşamın mahalle ve köylere nüfuz etmesiyle ölçülür. Rantçı belediyeciliğin hiç üzerinde durmadığı bir sahadır bu. Rantçı belediyecilikte hizmet anlayışı ne yazık ki millet parklarında yurttaşa kek yiyip çay içtikten sonra yuvarlanmayı tavsiye etmenin ötesine geçemiyor…

Özellikle sosyal medyada gördüğümüz sokak hayvanlarının çaresizliği de içimizi yakan trajik durumlar arasında. Çarpık kentleşmeyle katlettiğimiz doğanın paydaşları hayvanlarımızı da acıya itiyoruz. Yol, bina yapacağız diye yok ettiğimiz yeşillikler, doğal ortamlar acı fatura olarak çıkıyor sokak hayvanlarının karşısına. Halkçı belediyecilik sokak hayvanlarını son derece önemser. Şehri merkezlerine yakın bölgelerde hayvan sağlığını gözeten barınaklar kurar; kısırlaştırma/aşı ve eğitim süreçlerinin ardından sahiplendirme, kontrolsüz üremeyi önleme, bu yolda gönüllü yurttaşlarla işbirliği yapma, hayvanat ve botanik bahçeleri açma nesli tükenen hayvanları koruma ve türlerini geliştirme yolunda çalışma halkçı belediyeciliğin öncelikleri arasındadır. Sizlere soralım: Rantçı belediyeler sokak hayvanları için gerekeni yapıyor mu?

Ve sığınmacı sorunu; ülkemizde gerek iktidar gerek muhalefet tarafından doğru bir şekilde okunamayan sorun... Suriye, Irak, Afganistan gibi ülkeler ABD işgali ve tertipleri sonucunda ne yazık ki mecburi göçler verdi. İçinde bizim de bulunduğumuz bazı ülkeler ise göçmenler nedeniyle sorunlar yaşarken ABD ve İsrail sebep oldukları göçleri müteakip göç alan ülkelerde sığınmacılar aleyhine kışkırtmalarda bulunuyor, bazı siyasi parti liderleri ve rantçı belediyeler de emperyalizmin kışkırtmalarına alet oluyor. Halkçı belediyeler ise göçmen sorununu doğru okuyanlar arasında.  Bu belediyelerin yaklaşımına göre sığınmacı sorunu Irak, İran ve Suriye ile yapılacak olan silahlı işbirliğindedir. ABD ve İsrail güdümlü terör örgütleri ve kışkırtmalar ancak bu işbirliğiyle sonlandırılabilir. Suriye olan temas ve işbirliği de hayati derecede öneme sahiptir.

Dünya değişiyor, insan-enerji-hammadde-para-eylem/üretim merkezi Atlantik’ten Avrasya’ya kaymıştır. Avrasya ülkelerinin şehir ve belediyeleriyle kardeşlik kurmak medeni dünyadaki yerimiz açısından son derece önemlidir. Işık doğudan yükseliyor. Halkçı belediyelerin Avrasya belediyeleriyle yapmış oldukları işbirliğiyle halklar karşılıklı olarak ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan gelişmektedir. Rantçı belediyeler bu gerçeği görmekten de son derece uzaktırlar.

Evet değerli okurlar, üç haftadır; Rantçı, Halkçı belediyelerin karakterlerini ve kırmızı çizgilerini belirlemeye çalıştık.

Lütfen dikkat çekmeye çalıştığımız başlıklarla belediyelere bakmaya çalışınız.

Rantçı belediyecilik mi Halkçı belediyecilik mi?

Son….

# yerel seçimler # belediye