Vatan Partisi’nden çözüm odaklı af önerisi!
Vatan Partisi, Abdullah Öcalan’ın mektubuna atıfla PKK’nın silah bıraktığını savunarak “bütünleşme” odaklı af kanunu önerisi hazırladı.
Vatan Partisi, “Feshedilen PKK Terör Örgütü Mensuplarının Devletle ve Toplumla Bütünleşmelerine İlişkin Af Kanunu Önerisi” başlıklı bir yasa teklifi hazırladığını duyurdu. Parti adına yapılan basın açıklamasında, önerinin Genel Başkan Doğu Perinçek’in başkanlığındaki hukuk bürosu tarafından hazırlandığı ifade edildi.
Duyuruda; “Önümüzdeki günlerde, bu çalışmamızı siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine, meslek odalarına, sendikalara, ulusal ve yerel basına, toplum önderlerine ulaştıracak ve kendilerinden destek isteyeceğiz.” denildi.
Açıklamada;
“Vatansever halkımız!
Aklınızdan şöyle bir soru geçiyor olabilir: “Vatan Partisi olarak siz HDP/DEM Parti’nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na dört kez başvuruda bulundunuz. Şimdi ise karşımıza ‘Feshedilen PKK Terör Örgütü Mensuplarının Devletle ve Toplumla Bütünleşmelerine İlişkin Af Kanunu Önerisi’ ile geliyorsunuz. Burada bir tutarsızlık, bir çelişki yok mu?”
Hayır yok. Biz hep aynı yerdeyiz. Amerikan emperyalizminin ve İsrail siyonizminin tam karşısındayız. Biz değişmedik. PKK/DEM Parti maksatlı değişti. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihinde yayınlanan mektubundan önce PKK/DEM Parti Amerikan emperyalizmi ve İsrail siyonizmi ile kol kolaydı. Şimdi ise Amerikan emperyalizmi ve İsrail siyonizmi açısından tasfiye, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milletinin bütünleşmesi açısından örgütü fesih, silah bırakma kararı olarak bir dönüm noktasındayız. Hem de nerede? İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya’nın önderliğinde, Cumhuriyet Savcımız Kürt kökenli Mehmet Nuri Ersoy’un Nusra/El Kaide/Süleyman Bey’deki karargâhında. Kazanda ABD ve İsrail’in verdiği silahlar yakılırken, Türk ile Kürdün emperyalizme karşı verdiği ortak mücadele mirasına vurgu yapılmış oluyor.” ifadeleri kullanıldı.
“PKK SİLAH BIRAKTI, DEVLETLE BÜTÜNLEŞME İRADESİ GÖSTERDİ”
Vatan Partisi, af önerisinin gerekçesini, PKK’nın Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihli mektubunda yer alan çağrısına bağladı. Açıklamada, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk polisi, MİT 1984’ten bu yana PKK’yla savaşıyor. Ama bir türlü PKK yenilip terör bitirilemiyor. Neden? Çünkü biz gerçekte PKK’yla değil ABD ve İsrail’le savaşıyorduk. Nihai sonuca bu nedenle ulaşamıyorduk. Şimdiye durum değişti. PKK kendini feshetti, silah bırakmaya başladı. Yani ABD ve İsrail mevzisini terk edip Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yanına geldi. Bundan daha güzel ne olabilir? Yoksa siz şunu mu istediniz? PKK, ABD ve İsrail’le işbirliği yapmaya, bu haydut devletlerin aparatı olmaya devam etsin. Biz İHA’larla SİHA’larla teröristleri öldürmeye devam edelim. Onlar da Mehmetçiklerimizi şehit etmeye, tren garlarında, stadyum önlerinde canlı bombalar patlatmaya devam etsin. Bunu mu istiyorsunuz?“ ifadeleri kullanıldı.
“DUYGU İSTİSMARI İLE SİYASET YAPILMAZ”
Şehitler ve yakınlarına ilişkin kamuoyunda yükselen tepkilere yanıt olarak, “Sahte milliyetçiler ile sahte solcular “Eee şehitlerimizin kanı yerde mi kalacak, teröristlerden bunun hesabını sormayacak mıyız, şehit yakınlarına bu durumu nasıl izah edeceğiz, onların yüzüne nasıl bakacağız?” gibi sorgulamalarla duygu istismarı yapmakta, Abdullah Öcalan’ın “Devlet ve Toplumla Bütünleşme” çağrısının tam karşısında konumlanmaktadırlar. Büyük devletler duygu istismarına dayanan siyaset yapmaz. Siyaset duygularla değil akılla yapılır. Öcalan’ın 27 Şubat’ta yayınlanan mektubunda hiçbir şart öne sürmeksizin, hiçbir kültürel talepte bulunmaksızın PKK’nın kendini feshetmesi ve silah bırakması çağrısı Türkiye’nin yararına, emperyalizmin zararınadır. ABD ve İsrail PKK’nın bu kararından hiç hoşnut olmamışlardır. Süreci baltalamak için ellerinden gelen her şeyi yapmaktadırlar. En iyi örneğe Şam’da Suriye Genel Kurmay Karargahı’nın bombalanması, İsrail’in PKK’yı kendi yanına çekmek için yaptığı bir girişimdir.” denildi.
“TÜRK DE BİZİZ, KÜRT DE BİZİZ, HEPİMİZ TÜRK MİLLETİYİZ”
Açıklama; “Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak tarihi günler yaşamaktayız. 200 yıl önce başlayan Milletleşme (Uluslaşma) sürecini tamamlamak üzereyiz. Önümüzde çok büyük bir olanak bulunmaktadır. Tarafların silahı bırakmasıyla birlikte tarihî yaraları saran kaynaklara tutunuyoruz. Bunlarla hep birlikte mücadele edeceğiz. Kindar ve intikamcı söylemler hepimizin zararınadır. Bu söylem ve fikirlere karşı netlikle ve inatla mücadele yürütecek, “Bütünleşen ve Üreten Türkiye“yi mutlaka kuracağız.
Türk de biziz Kürt de biziz, hepimiz Türk milletiyiz!
Kahrolsun Amerikan emperyalizmi!
Kahrolsun İsrail siyonizmi!
Yaşasın yükselen ASYA!
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti!” ifadeleriyle tamamlandı.