Mehmet Yuva yazdı: YPG/SDG Suriye ordusuna teslim oldu

Barış Pınarı Harekâtının ardından bölgede sıkışan PKK/PYD'li teröristlerin, Suriye Ordusuna teslimiyetinin ayrıntıları ortaya çıktı. Buna göre, PYD, Suriye Ordusunun Cerablus'tan Irak sınır hattına kadar tüm bölgelere girmesini kabul etti. Bu bölgelerde Suriye bayrağı ve askeri noktaları dışında hiçbir sembol ve silahlı gücün olmayacağına karar verildi

Mehmet Yuva yazdı: YPG/SDG Suriye ordusuna teslim oldu

Türk Ordusu, PKK koridorunun kalbine girdi. Teröristlerin, Suriye Ordusuna teslim olma süreci başladı.

Türkiye’nin Barış Pınar Harekâtı devam ederken bölgede hareketlilik de sürüyor. Harekâtın ardından bölgede gücünü kaybeden PKK'nın Suriye'deki çatı örgütü SDG’nin, Suriye Hükümeti ile görüşme yaptığı iddia edilmişti.

Aydınlık Gazetesi Yazarı Mehmet Yuva da bu iddiaları kaleme aldı. Yuva’nın 16 Ekim’de yayımlanan yazısında SDG’lilerin Suriye Hükümeti ile yaptığı görüşmenin detaylarına yer verildi.

13 Ekim’de yapıldığı belirtilen görüşmede bir metin hazırlandığı ancak metnin iki taraflı bir anlaşma ya da mutabakat olmadığı vurgulandı.

Görüşmede, PKK/PYD/SDG'nin Suriye Ordusunun doğuda Ayn Divar’dan batıda Carablus’a kadar olan tüm bölgelere girmesini kabul ettiği belirtildi. Bu bölgelerde Suriye bayrağı ve askeri noktaları dışında hiçbir sembol ve silahlı gücün olmayacağına karar verildi.

İlerlemenin ise üç koldan yapılacağı ifade edildi. İlk güzergâhın kuzeyde Tabka’dan Ayn İsa buradan hareketle Suriye-Türkiye hududu boyunca olacağı belirtildi.

İkinci güzergâhın Münbiç üzerinden Ayn El Arap’a buradan Tel Abyad ve Suriye-Türkiye hududu boyunca olacağı bildirildi. Üçüncü güzergâhın ise Haseke üzerinden Kamışlı, El Malikiye buradan da Suriye-Irak-Türkiye hudut noktasına kadar uzanacağı ifade edildi. Tüm bu bölgeler Suriye Devletinin kontrolünde olacak.

Fırat Nehri boyunca yer alan bölgeler, barajlar, askeri havalimanları Suriye devletinin denetiminde olacak. Hazırlanan metinde SDG’nin Suriye devletinin bayrağı altında ve ordusunun yanında olacağı belirtildi.

Mehmet Yuva'nın yazısı şöyle:

"Rusya’nın inisiyatifinde Suriye hükümet temsilcileri ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) yetkilileri arasında 13 Ekim 2019’da bir görüşmenin olduğu bilgisini aldık. Bu görüşmenin yapıldığını 14 Ekim akşamı Arapça yayın yapan “Elmayadeen” televizyonunda akşam saat 10’da gerçekleşen programa katılan Suriye Enformasyon Bakanı Müsteşarı Dr. Bessam Abu Abdullah kamuoyu ile paylaştı. Güvenilir kaynakların teyit ettiği görüşmede hasıl olan ve imzalanan metne binaen bunun iki taraflı bir anlaşma veya mutabakat olmadığı anlaşılıyor. Zira metin üzerinde Suriye hükümeti temsilcilerinin ismi ve imzası yok. Metnin sonunda sadece SDG Genel Komutanı sıfatını kullanan “Mazlum Abdi, Mazlum Kobani, Şahin Cilo” kod adlarını kullanan Ferhat Abdi Şahin ve herhangi bir sıfat belirtmemiş olan Seyban Hamo’nun imzaları var.

Sahih tercümesi “önkabul, taahhütname veya mutabakat muhtırası” olan metnin muhtevasına girmeden burada bir parantez açalım. SDG Genel Komutanı “Abdullah Öcalan’ın manevi oğlu” olarak biliniyor. Henüz çocuk denilecek yaşta Öcalan’ın Suriye’de yaşadığı yıllarda yanında bulunmuş. Birlikte Lazkiye sahillerinde yüzerken çekilmiş fotoğrafları var. Suriye’de sıkça ABD komutanları ile görüşüyor, tüm faaliyetleri onlarla koordine ediyor, ABD ona çok itimat ediyor. Öyle ki, Suriye temsilcileri ile görüştükten sonra bilgilendirdiği ilk kişi ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence oldu.

PENCE-TRUMP VE PKK

Pence, binaen Trump 15 Ekim’de Mazlum Abdi’yi telefonla aramış ve Suriye’deki durum hakkında bilgi edinmiş. Büyük olasılıkla Suriye hükümeti temsilcileriyle yapılan görüşme ve mutabakat hakkında rapor vermiş. Pence, bu görüşmeden sonra Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla aradığını ve Erdoğan’ın kendisine “TSK’nın Kobani’ye hamle yapmayacağını” söylediğini iddia etmişti. Bu görüşmeden sonra gerçekleşen Azerbeycan ziyareti öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ismi Ayn El Arab (Arap Pınarı, gözü veya kaynağı) olan şehrin ismin Kobani olarak telaffuz etmesi dikkat çekmişti.

Erdoğan, “Birçok konuda dedikodu var. Münbiç konusunda ise biz kararımızı verdiğimiz gibi uygulama aşamasındayız” demiş ama “Kobani” konusuna girmemişti. Medyada, Ayn El Arap için askeri hazırlıkların tamamlandığı, askerlerin oraya doğru ilerlediği haberleri tedavülde ancak henüz bir operasyon başlamış değil. Münbiç ile ilgili TSK’nın öncü milis gücü olarak hareket eden Müslüman Kardeşler örgütünün silahlı gücü Özgür Suriye Ordusu veya “Suriye Milli Ordusunun” Münbiç’e doğru ilerlediği iddia ediliyor.

ÖSO’NUN PROVOKATİF EYLEMLERİNE İZİN VERİLMEZ

Ama ve lakin, Münbiç’in dün itibariyle Suriye ordusu ve Rus polis gücünün denetimine geçtiği ve TSK’nın mevcut olduğu temas hattına yakın bölgede gözlem faaliyetlerine başladığını yerel kaynaklar teyit ediyor. Bu durumda ÖSO’nun Münbiç’e girmesinde ısrarcı olması Suriye ordusu ve Rus polis gücü ile bir çatışmayı gerektirir. Bu koşullarda TSK’nın buna onay vereceğini düşünmüyorum. TSK’nın ÖSO’nun provokatif bir eylemine de müsaade etmeyeceğini söyleyebiliriz. Zira Afrin’e yapılan müdahale esnasında ÖSO militanlarının yağma ve insan hakları ihlallerine müdahale etmişti.

En son ÖSO militanlarının 12 Ekim’de Tel Abyad’da şoförü ve 9 kişiyle birlikte öldürdüğü Suriyeli Kürt siyasetçi Hevrin Halef’in infaz görüntülerine Ak Parti dahil birçok kesimden tepkiler ve ağır eleştiriler gelmişti. Ak Parti Vekili Mustafa Yeneroğlu infazı ve hükümete yakın Yeni Şafak gazetesinin “başarılı operasyon” haberini, “yerde yatan bir sivilin infaz edilmesi korkunçtur. Bunun başarılı bir operasyon olarak takdim edilmesi bir vahşettir. Birde alakasız biçimde ordumuza mal edilmesi ayrı bir rezalettir. Bu vahşeti gerçekleştiren gruplar mehmetçikle alakası olmayan barbarlardır. Şiddetle kınıyorum” diyerek tepki göstermişti.

ÜÇ GÜZERGAH

Parantezi kapatıp yeniden mutabakat muhtırası metninin muhtevasına dönelim; SDG, Suriye Arap Cumhuriyeti ordusunun doğuda Ayn Divar’dan batıda Carablus’a kadar olan tüm bölgelere girmesini kabul ediyor. Suriye Arap Cumhuriyeti bayrağı, kurumları ve askeri noktaları dışında hiçbir sembol, bayrak ve silahlı güç olmayacak. İlerleme üç koldan yapılacak. Kuzeyde Tabka’dan Ayn İsa ve köyleri buradan hareketle Tel Abyad ve Suriye-Türkiye hududu boyunca yer alan köy ve kasabalar Suriye ordusunun egemenliğine geçecek. İkinci güzergah; Münbiç üzerinden Ayn El Arap’a buradan Tel Abyad ve Suriye-Türkiye hududu boyunca yer alan bölgeye girilecek.

Üçüncü güzergah; Haseke üzerinden Kamışlı, El Malikiye, bunlara bağlı köy ve kasabalar dahil Suriye-Irak-Türkiye hudut noktasına kadar uzanan bölge Suriye devleti ve ordusunun kontrolünde olacak. Bunun yanısıra Fırat Nehri boyunca yer alan bölgeler, barajlar, askeri havalimanları Suriye devletin tam yetkisi ve denetiminde olacak. Mutabakat Muhtırası metninin sonunda, SDG’nin Suriye Arap Cumhuriyetinin toprağı ve selametine karşı hiçbir eylemde bulunmayacağını, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın liderliği ve Suriye devletinin bayrağı altında ve ordusunun yanında olacağı, Türkiye’nin Suriye toprağına oluşturduğu tehditlerine karşı Suriye ordusunun yanında olacağına hazır olduğunu beyan etmiştir.

Mutabakat Muhtırasının siyasi, askeri ve Suriye-Türkiye ilişkilerine etkilerini yarın yorumlayacağız."

ulusal.com.tr

# mehmet yuva