Memleketten Yaşanmış İnsan Manzaraları!..

Muharrem Yerli

Muharrem Yerli

Köşe Yazısı

Daha dün..
Mahallenin bakkalına giderken,
Kapı aralığında, adamla göz göze geldik.
Elinde iftar pidesi,
Gözümün bebeğine bakarak;
“Gördün mü müheppet de yedik” dedi.
Selamsız sabahsız gözümün içine bakarak söyledi.
Toparlandım..
“Hayırdır görülen bir davanız mı vardı” dedim.
“Yedik” lafına döndüm;
“Yakınlarınız mı yargılanıyordu”
Gözünü neredeyse kapı aralığında
Gözüme değdirecekti..
Kavala, Kavala, görmedin mi, müheppet verdiler”
“Peki sizin de bir yakınınız mı davaya dahildi”
“Yok” dedi..
Önünden çekildim, dışarı çıktık.
Bırakın Kavala ile bir yerde karşılaşmayı,
Kırk gece uyanmadan uyusa,
Bir gece rüyasında görmesi mümkün değil..
Göreceği rüyada Kavala,
Boya, tiner, fırça, spatula, mala olarak görünürse,
Bir şey diyemem..
Yanımızdan geçen biri kulak kabartsa,
Boya ustası arkadaşı,
Kavala’nın dayısının oğlu falan zannedebilirdi…
Ya da;
Aynı davadan beraat etmiş biri..
Ayaküstü, ikna olmuş gibi vedalaştı..
Gün batımı Kadir Gecesi’ne girecektik.
Bakkala girerken elimi yukarı kaldırdım,
“Ey Allah’ım,
Amerika İnsan Hakları Savunucusu,
Soros Demokrasi Kahramanı olarak anlatılıyor,
Yerini medya alıyor, farkında mısın”
…/
Adam..
Akşamdan Çanakkale Köprüsü’nün açılışını televizyondan naklen izlemiş belli..
Masada çay içtikleri arkadaşlarına nasıl anlatıyor,nasıl anlatıyor..
Dili ağzına sığmıyor..
Gören sanacak ki; baş mimar bu!
Birden, köprünün sahibi gibi konuşuyor,
Aniden heyecanlanıyor:
“O bayrak yeter” deyip,
Sıkıştığı yerden bayrağı eline alıp çıkıyor..
Dinleyenler duman ediyor adamı,
Oradan geçen arabaların az olacağını söylüyorlar,
O paranın kendi ceplerinden çıkacağını,
O para ile çok fabrika yapılabileceğini,
Adam,
Yol kısaldı” dedi.. en son..
Acıdım adama, belki oralıdır, buradan bir savunma yapar diye düşündüm:
“Amca Çanakkaleli misin” dedim..
Döndü yüzüme baktı.
“Yok.. Ardahan Akçakale”
…/
Geçen..
Şehrin en işlek caddelerinin birinde,
Bir banka önünde her gün de gördüğüm,
Orta yaşın üstünde ayakkabı boyayan birine,
Yerel televizyonun muhabiri mikrofon uzattı;
Pahalılık, geçim derdi, işsizlik gibi,
Birçok şeyden bahsedip soru sordu.
Belli ki, muhabir,
En alt tabakadan bir ses duymak istiyor;
Adam sigardan sararmış sarı seyrek bıyığını sıvazladı.
Boyalı, çatlak, bakımsız elleri ile şapkasını geri itti.
Sonra kısık biraz da korkak,
Ama bir o kadar da,
Aklına danışılmış biri edasıyla,
Etrafına da kuşkuyla bakarak,
Mikrofonu geri itti.
“Babam, beni konuşturup içeri mi attıracaksın,
Boya sandığıma kilit mi vurduracaksın” dedi.
Tanık olduğum bu olayı,
Şehrin Sokrates’ine sordum bir karşılaşmamızda..
“Herkes mülkiyetini eşsiz sanır ve önemser,
Konuşacağı her şey onu elinden alır korkusuyla yaşar,
Ne yapsın garip,
Onun da fabrikası o,
Kilit vurulacağından korkuyor” dedi.
"Ama senin ki çok ileri taşımış işi"
Diyede ekledi sonradan.
Aynı akşam yolda gördüm:
Sırtında fabrikası,
Ağzı üç bira kokulu yanımdan geçti gitti..
…/
Bundan birkaç gün evvel…
Bir arkadaşım, akşam yemeğine davet etti beni..
Yemekten sonra;
“Allasen bu akşam kal bizde” dedi,
Baba, oğul bir de ben, geçtik salona..
Ekranda maç özetleri başladı.
Baba Galatasaraylı, oğul Fenerli..
Baba:
“Aha aha aldığınız adama bak” dedi oğluna.
Oğlu,
“Sizin aldığınızı da gördük, üç maç oynadı,
Sonra ne yaptınız..”
“Oğlum sizin aldığınız hiç maça çıkmadı” dedi.
Ben yüzlerine bakıyorum.
Sanki biri Fener’in diğeri Galata’nın,
Transfer komite başkanı..
Baba:
“Biz yine sattık, üç milyon kar ettik
Peki siz, aldığınız paraya satamadınız,
Elinizde kaldı..”
Oğlu,
“Yaa bırak baba, cebinizde para yok,
Bu sene hakem de alamadınız,
Bak küme düşüyorsunuz..”
Ben..
Aralarında bir Fener’in, bir Galata’nın,
Mali kuruluna gidip geliyorum..
Sanırsınız, iki kulübün de anahtarı bunların cebinde..
Bir ara yoruldular mı ne.. sustular..
Tekrar aynı yere dönmesinler diye..
“Ağabey sizin dükkan ne durumda” dedim.
Oğluna yan gözle baktı:
“Aha bu şerrefsiz yüzünden batıyoruz..
Yok, kurtarmayacağız..
Gidip zincir marketlerin arasına açtı bakkalı.
Ayı mağarasının ağzına bal kovanı koydu,
Aha bu deyyus”
Oğlu asıl meseleye geldi,
"Valla ben, şahsen, bizzat Trabzon'un şampiyon olmasına çok sevindim.
Bırak olsun abi.."
Sonra.. ben engelliyormuşum gibi yüzüme baktı.

# amerika # yol # savunma # son # Kavala # Soros