Cumhuriyet gazetesi Cumhuriyet’i savunuyor mu?

Soner Polat

Soner Polat

Köşe Yazısı

Cumhuriyet gazetesinin manşetten verdiği haber haklı olarak tüm yurtseverleri isyan noktasına getirdi. Atatürkçü ve Cumhuriyetçi kesimde büyük düş kırıklığı yaratan bu güdümlü haber, gazetenin yazarlarına bile, “bu kadar da olmaz ki!” dedirtti. Gazete, sanki bir operasyon kokusu taşıyan haberinde, Ergenekon davasının gizli tanığı Aydos kod adlı kişiye dayanarak açılan davayı inceliyor görüntüsü altında, bu ülkenin en temiz insanlarını dolaylı olarak karalıyordu. Daha da ilginç olanı, aynı haberin bir gün önce Özgür Gündem gazetesinde yer almış olmasıydı. Üstelik bu karalanan kişiler arasında, bölücübaşını sorgulayan ve Antalya’da PKK’yı bitiren komutan olarak bilinen Emekli Albay Hasan Atilla Uğur da yer alıyordu.

Cumhuriyet gazetesi, gençlik ve delikanlılık yıllarında elimden düşürmediğim, iç sayfalarını bile didik didik ettiğim bu ülkeye mal olmuş bir gazeteydi. Uğur Mumcu, İlhan Selçuk, Mustafa Ekmekçi gibi yazarları bizler için birer efsaneydi. O dönemlerde gazeteleri biriktirir, haftalık olarak posta ile Almanya’da doktor olarak hayatını kazanmaya çalışan ağabeyime gönderirdim. Yeterli bilinç düzeyine ulaşmadığım gençlik dönemimde, bu gazetenin her yazdığını, tereddütsüz olarak doğru kabul ederdim.

Ancak geçen yıllar içinde bilgi ve deneyimin arttıkça, milli duruşu yüksek olan yazarlarına rağmen, gazetenin bu topraklara bağlılığından kuşku duymaya başladım. Hasan Cemal, Okay Gönensin, Cengiz Çandar, Oral Çalışlar, Şahin Alpay gibi liberal ve Cumhuriyetle barışık olmayan onlarca yazar bu gazetenin rahle-i tedrisinden geçmişti. Gazete, Cumhuriyetçi görüntüsüne rağmen, sanki Cumhuriyetle kavga edecek insan yetiştiren bir fabrika gibiydi. Kürtlerle halvet olan Fransa eski Cumhurbaşkanı sosyalist (!) Mitterrand (1916-1996) gibiler göklere çıkarılıyor, sahte sol ya da küresel Avrupa solu diyebileceğimiz akımlara yakın duran, gerçeklerden kopmuş ulusal duyarlılığı olmayan insanlar parlatılıyordu.

Çok değer verdiğim ve neredeyse bütün kitaplarını okuduğum rahmetli Atilla İlhan’ın bu gazeteye yönelik eleştirilerini okuyunca, gazeteyi daha dikkatli izlemeye başladım. Nadir Nadi’nin Adnan Menderes’in örtülü ödeneğinden para aldığını öğrenince daha da şaşırdım. Ama yine de Cumhuriyet, her dönemde kadrosundaki 2-3 yazar ile gerçek yüzünü gizlemeyi başarıyordu.

Bu gazeteye yönelik en derin ve kapsamlı değerlendirme Yalçın Küçük Hoca tarafından yapılmıştır. Yalçın Hoca çeşitli eserlerinde bu konuyu derinlemesine inceler. Sizlere bir fikir vermesi açısından Hoca’nın, “Cumhuriyet’e Karşı Küfür Romanları” adlı kitabından küçük bir bölüm naklediyorum:

“Hürriyet ve Cumhuriyet’in kısa ve temel işlevi bozmaktır; Hürriyet halkı ve Cumhuriyet de aydını bozmakla görevlidirler. Aydın kırıldı, aydın düzeni yok edildi ve bunu, halkın aydınlanması yerine tam karşısında aydının halklaşması olarak niteleyebiliyoruz, bu zamanda, Hürriyet ile Cumhuriyet’in de birbirine benzediğini tespit ediyoruz.”

“Bu edebiyat dışı nesirleri edebiyat olarak zorlamakta Hürriyet ile Cumhuriyet’in yarış halinde olması ve Cumhuriyet’in O. Pamuk reklamlarından ayrı olarak A. Altan’a bir de Yunus Nadi ödülü vermesi, bu analizlerle tutarlıdır. Bu, 1999 tarihindedir, ben Haymana Zındanı’nda idim ve dışarıya “Dil Yarası” yazımı çıkarmak için acele ediyordum. Altan’ın “Kılıç Yarası Gibi” metnini ele alıyordum, cumhuriyet karşıtı en pornografik bir karalamadır. Cumhuriyet, işte bu cumhuriyet karalaması’nı ödüllendiriyordu; bozmak, yüksek ve kutsal hedefleridir.”

Cumhuriyet’in şimdiki yöneticilerine aslında teşekkür borçluyuz. Uzun yıllardır sürmekte olan maskeli baloya nihayet son verdiler. Gerçek yüz ve gündemleri ile Taraf’lıklarını belli ederek erkekçe ve dürüstçe halkın karşısına çıktılar. “Biz buyuz, buna göre bizi okuyunuz!” dediler. CHP’nin PKK açılımına dört elle sarılması ve Cumhuriyet’in manşetini yan yana getirdiğimizde, neyin ne olduğunu daha iyi anlıyoruz.

Bundan sonra sis perdesi ardında gizlenen gerçekleri algılamak için çaba sarf etmek zorunda değiliz. Kafa karışıklığımızı gidermek için Yalçın Hocamızın usta işi analizlerini de incelememize gerek kalmadı! Artık Cumhuriyet gazetesinin sayfalarını çevirmek zorunda da değiliz. Zaten ayrılmak için bahane arıyorduk, elimize altın bir fırsat geçti.

Anılarımız, düşlerimiz, geçmişimiz yok oldu ama Cumhuriyet gazetesine yeni rotasında başarılar dilemekten başka elimizden başka bir şey gelmiyor. Yolları açık olsun…

Atatürk, “Ey yükselen yeni nesil, Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yüceltecek olan sizlersiniz.” demişti. Her şeye rağmen, Cumhuriyet’in gerçek evlatları onu yükseklere taşıyacaktır.

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

# cumhuriyet # gazetesi # cumhuriyet # i #