Dersimiz dayak

Çetin Ünsalan

Çetin Ünsalan

Köşe Yazısı

Yürütme dışında tüm erklerin kendileri için ayak bağı olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ODTÜ’ye imzasını attı. Provokatör bağımlısı bir hale gelen iktidar, kendisini eleştiren herkesi böyle suçlarken, elindeki gücü de şiddete çevirmeyi alışkanlık haline getirdi.

ODTÜ önemli bir işe imza attı. Göktürk 2 uzaya fırlatılacak. Başbakan da koşa koşa işi yerinde izlemeye gitti. Ne de olsa yapılan iş iyi, buradan da güzel prim yapılır. Sanki kısa süre öncesine kadar açıktan, bugün de gizliden ODTÜ’nün yerine göz diken başkası imiş gibi…

Öncelikle altını çizmek gerekiyor ki, yaşananların hiçbiri hoş değil. Ama sorulması gereken önemli bir sual daha var? Bu protesto neden yaşanıyor? Eğer siz son derece mutlu bir günde, geleceğe dair bir bilim projesinin sevincine ortak olmaya gidiyorsanız, yanınıza 105 koruma aracı, 20 zırhlı araç, 8 TOMA, 3 bin 600 polis alır mısınız?

Elbette ardından protestolar ve ailemizin biber gazı, cop, basınçlı su üçgeni devreye girdi. Ailenin çocuklarını gazladı; copladı; suladı. Böyle mi olmalıydı? Tartışılır… Fakat gittiğiniz yerde samimiyetinize inanılmıyorsa, siz başarısına ortak olmaya çalıştığınız üniversitenin en basitinden yerine göz dikiyorsanız, memlekette başka bir sıkıntı olmasına gerek yok. Orada protesto edilirsiniz.

Ne yazık olay sadece burası ile sınırlı değil. Son dönemde kurgulanmamış esnaf ziyareti gördünüz mü? Kurgulanmışı bile artık yapılmıyor. Kadrolu memurların zorla doldurulduğu alanlar, binlerce korumanın bulunmadığı ortamda vatandaşlarla buluşma yapılabiliyor mu?

Gidelim biraz gerilere… Başbakan Tekel çadırlarına gitti mi? Oğlum işsiz diye babaya ‘senin de çocuğun işsiz kalsın’, zor durumda olduğunu söyleyen çiftçiye ‘ananı da al git’ dedi mi? Bu Başbakan değil miydi, protesto edildiği gençlerin karşısına Ak Gençler çıkaracağını söyleyen?

Oysa bir ülkenin başı, o ülkenin yurttaşına şefkat gösterendir. Anlayışla karşılayandır. Olgunlukla derdini dinleyendir. Fakat bu ülkede parasız eğitim isteyen çocukların hapis yaptığı gerçeği ile karşı karşıyayız. İtiraz eden işadamının maliye tarafından basıldığı, mitinglere gitmek istemeyen memurların fişlenip hakkında soruşturma açılması tehdidiyle karşı karşıya kaldığı bir ülkedeyiz.

Şehit cenazesine gidilir, protesto… Herhangi bir yerde konferans için hazır bulunulur, protesto… Gazeteci, aydın, muhalefet, bilim adamı herkes terörist. Herkes bu hükümete karşı... Dünya bile ekonomik kriz çıkardı bu iktidarı zor duruma sokmak için. Herkes kötü niyetli, ahalinin tamamı provokatör…

Kimse kusura bakmasın ama, bunları düşünmek sağlıklı bir ruh halinin göstergesi değil. İşin bilimsel analizi uzmanlar yapsın. Fakat bir an için iktidarın doğru düşündüğünü hesap edelim. Diyelim ki tüm bunlar, onların düşündüğü gibi, onların aleyhine durum yaratmak için yapılıyor.

Peki adama sormazlar mı? Herkes mi haksız? Üç beş yandaşın, yalakanın ve esir edilmiş basının dışında herkes mi kötü niyetli. İnsaf, insaf, insaf… Aslında bunun yanıtı küçükken söylediğimiz bir çocuk şarkısında veriliyor: Dön de aynaya bak.

Çetin Ünsalan

# Dersimiz # dayak