Gibi olmak…

Çetin Ünsalan

Çetin Ünsalan

Köşe Yazısı

Bu ülkenin en büyük sorunu ne biliyor musunuz? Herkes bir şey ya da birileri gibi olma derdinde… Süreç içinde yapboz tahtasına dönen eğitim sistemi robotlaşan bireyler yaratırken, televizyon, sinema gibi faktörlerle de bu oluşumun özenti ayağını tamamladı.

Elbette işini hakkıyla yapanlar, karakterini bozmamak için direnenler var; ama ne yazık ki tablonun geneline baktığımızda ülkenin genel fotoğrafı bu. Kadınlarımız beyaz camda gördükleri kızlara, daha önce Taş Fırın Haluk olan erkekler de artık Polat Alemdar’a benzemeye çalışmıyor mu? Mağazalarda satılan, vitrine konan kıyafetler bile bunun kanıtı.

Polisimize bakıyorsunuz sanki hepsi Bruce Willes’in ‘Zor Ölüm’ filmindeki adam. Askere giden Rambo haline dönüşüyor. Genç kızlarımız ikoncan olmadı mı? Telefon tutuşlarından kıyafetlerine kadar hepsine göz atın. Bir de bunun tam tersi olanlar var. Onlar da Suud olmanın peşinde…

Öğrencilerimiz Amerikan gençlik dizilerinden fırlamış gibi, öte taraftakiler de çöllerdeki plazalardan… Fabrikada müdür olan müdürcülük oynamaya başlıyor. Gazeteci olanlar da gazetecilik… Yıllarca gelen her stajyere aynı şeyi söyledim. Gazetecilik oynayacaksanız hiç vakit kaybetmeyin. İşinizi yapın, adına ne derlerse o olsun.

Bu ülkede ar-ge teşviği bile şu anlayışla çıktı: “Dünyada olup da, bizde olmayan teknolojiyi üretenlere destek.’ Kimsenin aklına onun bir adım ötesine geçene hibe kredi sunmak gelmedi. Emin olun bu memleketin insanı, krediyi geri ödemektense teknolojiyi geliştirmeyi tercih ederdi. Ama onlar gibi olsak yeterdi…

Ülkeyi yönetenin padişahlığa, bakanın vezirliğe özendiği bir ülkede, muhalefet liderlerinin de oy bakımından en öndekine benzemeye çalışması çok mu çelişki? Futbolcularımıza bakın. Hepsi birer Messi gibi hissediyor kendini…

Ekonomistlerin, annelerin, babaların, gençlerin, yaşlıların, müdürlerin işçilerin, esnafın, fabrikatörün hemen hepsinin bir şeylere benzeme derdini görmüyor musunuz? Fakat örnekler hep daha kötü, daha güçlü, daha zengin. Öyle olmasan da önemli değil, benze yeter. Ama niye Hulusi Kentmen dururken Dallas’tan Ceyar’a benzemeye çalışılır onu anlamıyorum. Hiç olmazsa iyiye yönel.

Örnekleri çoğaltabiliriz ama daha temel bir isim koymak gerekirse, bir şey, biri gibi olmaya çalışırken, çalışan işinin ya da üstlendiği rolün gereğini yerine getiremiyor. Peki herkesin ‘gibi olmaya çalışırken, mış gibi yaptığı’ bir ülkede maddi, manevi farklı bir sonuç olur mu? Böylesi bir ülkede gelişmeden bahsedilebilir mi? Ekonomiden bireye temelsiz gökdelenler yaratırsınız ve ilk depremde neticesini görürsünüz.

Peki düşündünüz mü? Neden Atatürk’ü herkes seviyor? Sevmeyen de en azından kendi içinde takdir ediyor? Yanıt çok belli: Çünkü o orijinaldi. Arkasını yasladığı halk da…

Çetin Ünsalan

ulusalkanal.com.tr

# gibi # olmak