Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı

Soner Polat

Soner Polat

Köşe Yazısı

Jandarma Genel Komutanlığı (JGnK) ve Sahil Güvenlik Komutanlığı (SGK) hâlihazırda İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak görev yapan iki kurumdur. Ancak her iki kurumun da TSK ile hem özel hem de yapısal bağları vardır. İki kurum ruhen ve doğaları itibarıyla TSK’ya daha yakındır. TSK, her iki kuruma da hem eğitim ve öğretim tesislerini açar hem de lojistik destek verir. Bazı bölgelerde TSK’ya ait üs ve tesisler müştereken kullanılır. Bu kurumlardaki general ve amirallerin terfileri TSK’nın ağırlıkla temsil edildiği Yüksek Askeri Şura’da belirlenir.

Bir kriz ve savaş durumunda JGnK ve SGK, TSK’nın emrine girer. Bu nedenle, barış döneminde her iki komutanlık, TSK’nın planlayıp icra ettiği çeşitli eğitim ve tatbikatlara iştirak ederler. Çeşitli plân görevlerinde bu iki kurumun unsurlarına da yer verilir. TSK bu nedenle, iki kurumun harbe hazırlık seviyesini yüksek tutmak için bütün eğitim imkânlarından onları da istifade ettirir.

İki kurum çıkabilecek sıcak bir çatışmada ülke savunmasına TSK’nın emir ve komuta yapısı içinde doğrudan katkı yapacaklardır. Bu iki kurum TSK’dan bütünüyle ayrıldıkları takdirde, ülke güvenliğinde önemli eksikliklerin ortaya çıkma ihtimali çok yüksektir.

Çünkü TSK ile olan yapısal bağlar ortadan kaldırıldığı takdirde, kurumlar arasındaki mesafe giderek açılmaya başlayacaktır. Statü değişikliği, önce hukuki açıdan müşterekliği aşındıracak engeller ortaya çıkaracak, TSK haklı olarak ferdi eğitim, lojistik destek ve birlik eğitimi konularında yeni bir yol izlemek zorunda kalacaktır. Ortak olarak kullanılan üsler, statü farklılıkları nedeniyle bir sorun sahası olmaya başlayacaktır.

Diğer taraftan, JnGK ve SGK özgün yapıları ve askeri kimlikleri ile bütünüyle siyasetin dışındadır. Böylesine köklü ve yetkin kuruluşların alışık olmadıkları siyaset çarkının gölgesinde görev yapmaları, bu iki kurumu da kısa sürede politize edecek riskler taşımaktadır. Terfi ve tayinlerde liyakatin devre dışı bırakılarak, siyasi atmosfere uyumun ön plana çıkması, orta ve uzun dönemde bu iki kurumun yıllar içinde elde ettikleri birikimin yok olmasına neden olacak tehlikeler içermektedir.

Naçizane yaptığım gözlemlere göre, her iki kurumda da bilimsel yetkinlik, kişisel gelişim, disiplin anlayışı ve organizasyonel yeteneklerin İçişleri Bakanlığı’na bağlı diğer kurumların çok ilerisinde olduğu yönündedir. Doğası itibarıyla askeri yönü ağır basan bu kurumları, bu konulara uzak sivil makamların yönetmesi sanıldığından çok daha zordur. Yıllar içinde kendisini geliştirmiş, arkasında köklü ve tarihi bir miras taşıyan bu güzide kurumlarımızı siyasetin insafına terk etmek, en azından büyük bir haksızlıktır.

Her iki kurum da doğası, mevcut maddi ve manevi yapısı ile birer devlet kurumudur. Devlet kurumlarının gerçek gücü ve önemi, ancak olağanüstü dönemlerde anlaşılır. Bir devlet kurumunu bir siyaset kurumuna dönüştürmek, onun etkinliğini azaltma anlamı taşır. Ülkemizin iç ve dış düşmanlarının da beklediği budur! Böyle bir karardan hem Türkiye’ye düşmanlık besleyen dış ülkelerin hem de PKK da dâhil bölücü ve gerici örgütlerin büyük bir memnuniyet duyacağı aşikârdır.

Türk halkı, Cumhuriyet kurulduğundan bu yana TSK’nın gücü ve vatanseverliği sayesinde ülkesinde barış ve huzur içinde yaşadı; düşman postalı görmedi. Bu nedenle, barış ve huzurun kendiliğinden oluştuğuna dair bir yanılsama içine girdi. JnGK ve SGK gibi iki anıt kurumun TSK’dan koparılması, toplum farkında olmasa da modern Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli bir dönüm noktasıdır. Dışarıda, Türkiye’nin güvenlik meselelerini fazla önemsemediği ve ciddiye almadığı şeklinde yorumlanacaktır. ABD ve AB’nin uzun zamandan bu yana bu yönde çaba sarf ettiğini biliyoruz.

TSK’nın bu eğilime şiddetle karşı çıktığına inanıyorum. Büyük bir ihtimalle, Meclis’teki mevcut yapının güvenlik meselelerine malum yaklaşımı nedeniyle girişimlerinden bir sonuç alamadılar. TSK, kendisine kurulan tuzağa rağmen, meşru ve demokratik bir zeminde kalarak görevini sürdürmeye çalıştı. Meşruiyet sınırları hakkında kimseden ders almaya ihtiyacı yoktur. Kişisel düşünceme göre, siyasetin bütünüyle dışında olan böylesine önemli ve tarihi bir karar arifesinde TSK, müspet ya da menfi bu konudaki düşüncesini yüce Türk milleti ile paylaşmalıdır.

Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı gibi Türkiye için güvenlik üreten iki saygın kuruluşu siyasetin ellerine teslim etmenin ağır bir vebali olur ve gelecek bilinçli nesiller bunu asla unutmaz! Umarım, bu yönde yanlış bir adım atılmaz!

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

# jandarma # Genel # Komutanlığı # sahil # güvenlik # Komutanlığı