Gelecek Hırsızlığı

Çetin Ünsalan

Çetin Ünsalan

Köşe Yazısı

Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bir açıldı; tam açıldı. Demek ki hava değişimi siyasilere iyi geliyor. Çünkü Los Angeles’ten ilginç söylemlerde bulunmaya devam etti. Bir gün önce dolar açısından kısır bir döneme girdiğimize ilişkin uyarıda bulundu; bugün de hırsızlık çıkışı yaptı.

Ne dedi Babacan Türkiye’nin Temel Büyüme Konferansı’nda? “Büyümenin yoksulluğu azaltıp, eğitim ve sağlık sistemini iyileştirip, iyileştirmediğine bakılmalı. Eğer değilse, bu büyüme değil, dünyanın yeni nesillerinden çalmaktır.” Yani Türkçesi hırsızlık…

Elbette ardından klasik bir Bakan söylemiyle Türkiye’yi övdü, övdü, övdü… Fakat resmi doğru okuduğunuzda, Ali Babacan’ın sürekli bir şey anlatmaya çalıştığı gözüküyor. Ama siyasi nedenlerle karnından konuşmak durumunda olduğu için, dolaylı anlatımları tercih ediyor.

O zaman biz de Ali Babacan’ın söylemi üzerinden Türkiye sağlaması yapalım. Büyüme yoksulluğu azalttı mı? “KESK Araştırma Departmanı KESK-AR tarafından hazırlanan Açlık ve Yoksulluk Raporu’na göre 4 kişilik ailenin sağlıklı beslenmek için yapması gereken minimum aylık gıda harcaması olan açlık sınırının 2012 Aralık ayında bin 119 TL, açlık sınırının tüketim harcamasına dağıtılması ile elde edilen yoksulluk sınırının da 3 bin 537 TL.

Açlık ve yoksulluk sınırı altı ayda yüzde 6’lık bir artış kaydederken, hükümetin kamu emekçilerine verdiği enflasyon farkı ise yüzde 0,14’te kaldı.” Şimdi bu sınırlar daha da yukarıda… Ülkede 13 milyona yakın kişinin yatağa aç girdiği tespitini de ortaya koyarsak, burada sınıfta kaldığımız açık.

Gelelim eğitime… Eğitim-Sen’in verilerine göre 4 + 4 + 4 sonrasında 123 bin çocuk okulu bıraktı. İmam hatip patlaması ihtiyacın çok üzerinde ve ortada… Orada da matematik, fizik gibi analitik düşünceyi besleyen dersler seçmeli hale dönüştürüldü. Sınav sistemi Bakan’ın ruh haline göre günlük değişiyor. Ortalık şifreden, kopyadan geçilmiyor. Çek üzerine çizgiyi…

Bir de AKP iktidarının çok övündüğü sağlık sistemi var. Gazete 2023’ün özel haberiyle duyurduğu Şişli Etfal’deki kuyrukla fotoğraflanan haber, kuyruklar bitti masalının kuyruklu bir yalan haline dönüştüğünü gösteriyor. Sebep? Vatandaş özel hastanelerin istediği farkı ödeyemediği için, kamu hastanelerine dönüyor.

Yıllar içinde önleyici hekimliği yok edip, hastalara otelcilik satarak özel hastanelere aktarılan paranın 10 kat artmış olması da işin başka bir trajik boyutu. Yani hasta ol, gerisi kolay. Daha doğrusu kolay idi. Özel katkı paylarını vatandaş karşılayamaz durumda. Yetti mi? Hayır…

Bayram öncesi Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, katkı payları yüzde 100’ü aşan oranda arttırıldı. Hastadan SGK’nın belirlediği ücretin yüzde 90’ına kadar fark alabilen özel hastaneler artık yüzde 200’e kadar fark isteyebilecek. Tahlil veya tetkiklerde vatandaş ekstra fark ödemek zorunda kalacak.

Tam Gün Yasası ile doktorların saf dışı bırakılmasından, yeni zarar kapısı olarak nitelendirilen şehir hastanelerine kadar geniş bir yelpazede de bu sahte mutluluk çöktü. Borç, harç, cari açık, işsizlik gibi maddelere geçmiyorum bile…

Bu durumda sadece Babacan’ın işaret ettiği başlıklar üzerinden bile değerlendirme yapsak, yine Ali Babacan’ın tabiriyle bu çalmaktır. Madem ortada bir çalma eylemi var; Sayın Babacan bir de şu sorunun yanıtını verse ya: Hırsız kim?

# Gelecek # Hırsızlığı