Ukrayna’da Nazileri gizleyen, NATO’yu savunan lider

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Paris

Fransa Cumhurbaşkanı Emanuelle Macron, Rusya’nın ulusal güvenliği için NATO’nun doğuya doğru genişlemesini durdurmaya yönelik Ukrayna’ya karşı başlattığı askerî operasyon ile ilgili geniş bir ulusa sesleniş konuşması yaptı. Bir gün sonra da sürekli ertelediği cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladı.

Nicolas Sarkozy’den sonra François Hollande da Atlantik cephesinin has adamları olarak ABD’nin Avrupa’daki sözcüleri gibi hareket etti. 2014’de Ukrayna’da faşist darbenin ardından Avrupa kıtasında çalan savaş çanları karşısında telaşa kapılmışlardı. Kırım halkının Rusya’ya katılmaya evet demesiyle birlikte kriz daha da büyümüştü.

Avrupalı topraklarında savaş istemiyordu. ABD ise Doğu Avrupa ülkelerinin NATO’ya katılmasıyla birlikte Rusya’ya karşı savaş kışkırtıcılığı yapıyor ve NATO’yu doğuya doğru genişleterek Rusya’yı kuşatma politikası izliyordu. Ukrayna Rus sınırına dayanmada kilit bir ülke konumundaydı. Bağımsız bir politika geliştiremeyen Avrupa dün de bugün de ABD’nin yaptırım kararlarına ortak oldu.

2000’lerin ortasında yaşanan ABD’nin renkli devrim kışkırtmaları, Ukrayna’da Batı yanlısı STK’ların fonlanması, Nazi gruplarının beslenmesi silahlandırılması ve Maidan olaylarıyla yaşanan katliamlar. Atlantik medyası ne kadar bu katiller sürüsünü korumaya çalışırsa çalışsın, ABD’li yönetmen Oliver Stone’un 2016’da yaptığı “Ukraine on Fire: The Real Story” (Yanan Ukrayna: Gerçek Hikâye) adlı belgesel bütün gerçekleri gün gibi ortaya koymaktadır.

MACRON ABD YALANLARINA SARILIYOR

Macron konuşmasında “Ne Fransa, ne Avrupa, ne Ukrayna, ne de Atlantik İttifakı bu savaşı istemedi. Aksine engellemek için her şeyi yaptık” diyor. Kendisinin, diğer Avrupalı yöneticilerin hatta ABD başkanının Putin ile görüşerek askeri çatışmaya alternatif bir çözüm aradıklarını ama Putin’nin savaşı seçtiğini söyleyerek ABD saldırganlığını gizliyor.

Fransa cumhurbaşkanı, “Bu savaş, bazılarının yazdığı gibi, bir yanda NATO ile Batı, diğer yanda Rusya arasında bir çatışma değil. Ukrayna'da NATO birlikleri ya da üsleri yok. Bunların hepsi yalan. Rusya saldırıya uğramadı. Saldırgan Rusya’dır” diyerek NATO’yu temize çıkarmaya çalıştı. Daha da ileri giderek “Nazizm’e karşı mücadele edildiği propagandasının da bir yalan olduğunu” ifade etti. Sözüm ona “Avrupa’nın stratejik özerkliği, Avrupa ordusu” gibi söylemlerin NATO gölgesinde kalarak gerçekleşmeyeceğini ortaya koydu.

Yeni bir Dünyanın kurulduğu tarihi bir dönemi yaşıyoruz. Son gelişmeler de gösterdi ki ABD ve komutasındaki NATO’nun bir dağılma sürecine girdiğini söyleyebiliriz. Avrupa artık bir yol ayrımındadır. Ya çöken ABD’nin kaderini paylaşacak ya da kurulan Yeni Dünyanın bir parçası olacaktır. Ama ne yazık ki, Avrupa’da bunu gören liderler yoktur. Ama bu süreç Avrupa’da yeni dinamikleri ortaya çıkaracaktır.

YAPTIRIMLARI SAVUNAN NATO’CU LİDER

Başını ABD’nin çektiği İngiltere ve Avrupa’nın Rusya ve liderlerine karşı uygulamaya konan yaptırımları uygulamaya başladıklarını, söyleyen Macron, “Ukrayna halkını insani yardım konvoylarıyla desteklemek ve kendilerini savunmaları için malzeme ve teçhizat sağladıklarını” ifade ederek ABD’nin kuyruğuna takılmıştır:

“Baltık Devletlerinde ve bölgede halihazırda sahip olduğumuz askeri varlığımızı güçlendirerek Avrupalı ​​müttefiklerimizin güvenliğini ve egemenliğini korumak için NATO çerçevesindeki çabalara katıldık.” itirafında bulunarak, birkaç yüz Fransız askerini Romanya topraklarına gönderdiklerini söyledi. Macron “Ancak tüm bunlara rağmen Rusya ile savaş halinde değiliz. İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa'yı uçurumdan kurtarmak için çok şey feda eden Rus halkı olan bu büyük Avrupa halkına bizi bağlayan her şeyi biliyoruz” diyerek Rusya ile ilişkilere açık kapı bıraktı. “Putin ile temas halinde olacağını” belirten Macron, “Elimden geldiğince ve gerektiği kadar irtibatta kalacağım” dedi.

SAVAŞ AVRUPA’NIN DENGESİNİ BOZDU

Savaşın, Avrupa’nın dengesini bozduğunu ifade eden Macron “Avrupa’mız sarsılacak” diyerek Ukrayna’dan yüzbinlerce mültecinin geleceğini, Fransa’nın da üzerine düşeni yapacağını belirtti.

“Ekonomimiz etkilenecek” diyen Macron “Tarımımız, sanayimiz, birçok ekonomik sektör, ya Rusya'dan ya da Ukrayna'dan hammadde ithalatına bağlı oldukları ya da bu ülkelere ihracat yaptıkları için acı çekiyor ve acı çekecek. Büyümemiz, bugün en yüksek seviyesinde, ama kaçınılmaz olarak etkilenecektir. Petrol, gaz ve hammadde fiyatlarındaki artışın satın alma gücümüz üzerinde sonuçları olacaktır: arabamıza koyduğumuz bir depo yakıtın fiyatı, ısınma faturasının miktarı ve bazı ürünlerin maliyeti artacaktır” diyerek Rusya’ya karşı uyguladıkları yaptırımların sonuçlarını sıraladı. Ama Macron’a göre bütün bunların sorumlusu Rusya ve lideri Putin’di.

RUSYA DÜŞMANLIĞI İLE SEÇİMİ KAZANMAK

Avrupa kıtası kendi topraklarında iki büyük savaş yaşamıştı. On milyonların yaşamını yitirdiği ve büyük yıkımlara yol açan bu savaşların halk üzerinde korkutucu bir etkisi var. Macron adaylığını açıkladığı hafta yapılan anketlerde rakiplerine göre 8-10 puan açık ara önde görünüyor.

Yaptığı konuşmada Rusya’yı ve “savaş emrini veren” Putin’i göstererek seçim kampanyasında günah keçisini belirlemiş oluyor. Ekonomik alanda yaşanacak her olumsuzluğun sorumlusunun Putin olduğunu ve kendisinin buna karşı kararlı bir mücadele vereceğini, Fransız halkının göreceği zararı asgariye indireceğini söyleyerek halkın kendisine oy vereceğini umut ediyor.

Macron, NATO karşıtı söylemleri yükselten rakiplerini, NATO cephesinden bakarak yenmenin hesabını yapıyor.

# abd # rusya # Ukrayna # Putin # cumhurbaşkanlığı # rus # savaş # son