“Uçaktaki gazeteciler” tartışması büyüyor! Soruların önceden belirlendiği iddiasına Mehmet Çek’ten sert çıkış: “Tek kelimeyle rezalet”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD dönüşü uçağında gazetecilere sorulacak soruların önceden listelendiği iddiası gündem yarattı. Faruk Bildirici’nin paylaşımının ardından gazeteci Mehmet Çek, “Tek kelimeyle rezalet” diyerek sert tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti dönüşünde gazetecilerin sorularının önceden hazırlandığı iddiası tartışma yarattı. Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda uçağa binmeden önce kendisine soru listesi geldiğini belirterek, “Bu soruları tanık olmaları için iki gazeteci arkadaşım daha Erdoğan ile sohbetin açıklanmasından saatler önce, dün gece ve bu sabah erkenden paylaştım” ifadelerini kullandı.
Bildirici’nin paylaşımına kısa sürede çok sayıda tepki geldi. Gazeteci Mehmet Çek, konuya ilişkin açıklamasında sert ifadeler kullandı:
TEK KELİMEYLE REZALET
İstediğiniz kadar görmezden gelin, sağırları oynayın.
Tek kelimeyle Rezalet bu.
Kimsenin dünyanın en özgüvenli lideri olan Cumhurbaşkanımızı böyle bir meseleye alet etme hakki yok. Salın kardeşim kim ne sormak istiyorsa sorsun? Ayrıca kimselerin tanımadığı, kamuoyunda ve medyada hiç bir karşılığı olmayan isimleri uçağa doldurmak nedir?
Bırakın reytingi en yüksek isimler eşlik etsin cumhurbaşkanımıza?
Bu dünyanın izah kabiliyeti gibi sohbeti, insan ilişkisi de en güçlü, hatta bir sihri olan liderini neden sakınıyorsunuz siz? Aksine en sevdiği şeylerden ediyorsunuz Cumhurbaşkanımızı? Yapmayın Allah aşkına!
Beyler, bayanlar, sadece bu adetleriniz degil kurulu iletişim düzeni ve bu düzenin semiren bütün sözde ‘medya eliti’ çürümüştür.
Yakın zamanda yapılan değişiklikle, iletişim başkanlığına bu ülkenin saygın akademisyen ve düşünce adamlarından biri olduğu gibi oldukça mütevazı, şeffaf bir kişiliğe sahip Sn. Burhanettin Duran hoca geldi.
Şimdi kendisinden beklenen bu düzeni tepeden tırnağa değiştirmesidir. Bu değişikliğe de İletişim Başkanlığı binasından başlamasıdır.
BU ORGANİZE BİR OPERASYONDUR
Bu organize bir operasyondur ve hedefinde yeni İletişim Başkanı var
Uzun yıllardır aynı sistemde çalıştığı anlaşılan mekanizma niçin şimdi patladı? Bu sistem patlamak için İletişim Başkanlığında görev değişimini mi bekledi? Soruları hazırlayan yada uçaktaki gazetecilerden kim bu satışı yaptı? Kim sızdırdı? gibi soruların cevaplanması lazım.
Belkide tam bu yüzden Burhanettin Duran hocanın iletişim düzeninde değişiklik ve İletişim Başkanlığı'nda temizlik için elini çabuk tutmalı.
UÇAKTAKİ GAZETECİLER
Ve son olarak; Uçaktaki Gazeteciler
Yıllardır bu Uçaktaki Gazeteciler fotoğraflarına yüzlerce kez baksamda bir ikisi dışında tanıdık, tanınmış bir simaya rastgelemedim.
Kim bu arkadaşlar? Aralarında yazdığı okunan, söylediği dinlenen birileri de var mı acaba? Mesela ölçümlerde bu ay en çok izlenen, bu hafta en çok okunan çıkan birileri?
Alıp önümüze Uçaktaki gazeteciler fotoğraflarından birini hep birlikte bakalım; fotoğraftakilerin tamamının reytingi bir Cüneyt Özdemir yapıyor mu acaba? Etmiyorsa niçin hepsi indirilip o bindirilmez? İlla iktidar yanlısı mı olmak zorunda devlet başkanına eşlik edecek gazeteciler?
Salın kardeşim hepsi eşlik etsin Cumhurbaşkanımıza.
Bakın başka bir şey daha diyorum; gittiğimiz yerlerde nasıl karşılandığımıza, Birleşmiş Milletler kampüs ve koridorlarında Cumhurbaşkanımıza gösterilen ilgiye vede dışardan Türkiye`ye bakışa kendi gözleriyle bir şahitlik etsinler?
İşin daha komik tarafı iktidara yakın diye bilinsede medyada reytingleri iyi nadir gazetecilerden Zafer Şahin, Taha Hüseyin Karagöz, Fuat Uğur, Cem Küçük, Ferhat Murat, Adem Metan gibi isimler de yok uçakta?
E onlar yok, bunlar da yok? Kim var abi?
Sadece iktidara en yakın kanalları parsellemiş olsalarda toplumsal hiçbir inandırıcılıkları da reytingleri, karşılılıkları da olmayan, part-time gazetecilik, full-time iş takipçiliği yapan saçma sapan bir medya düzeninin semiren sözde ‘medya eliti’ uçakta.
Bu düzen değişmeli!
Siyaset gibi uçağı da rekabete açın!
Reytingi en yüksekler binsin kardeşim.
Cumhurbaşkanının söylediği her kelimeyi en geniş kitlelere ulaştırabilme kapasitesine sahipler binsin.
Arkadaşlar; bu işlerin raconu / usulü bellidir. Gazeteciler sadece belli bir süre için alınır başkanın yanına ve gerek görülüyorsa konuda kalmak şartıyla sorulur sorular filan. Hepsi bu. Sonra bırakın istediklerini sorsunlar kardeşim.
Ne soracaklardı mesela ABD gezisinden dönen Cumhurbaşkanımıza?
THY Boeing anlaşması
F35 - F16 projeleri
Heybeliada Rum Okulu
Halkbank
Nükleer enerji ve Doğal gaz antlaşmaları.
E bırakın sorsunlar?
Hatta bir adım daha ileri gideyim; Amerika gezisi dönüşü bu soruları sormayacak gazeteci de basın kartını yırtsın zaten!
İlgili arkadaşlara son sözüm;
Rahat olun; Huzurda siyaset dünyasının en özgüvenli, samimi lideri var. Dünyaya laf anlatan adam iki gazeteciye mi anlatamayacak?