11 Eylül ve 'Teröre karşı savaş'ın bilançosu

Ali Mercan

Ali Mercan

Köşe Yazısı

11 Eylül 2001'den 20 yıl sonra, Batı, "teröre karşı savaşta" yenildi.Milyonlarca insan öldü, ülkeler harap oldu. “ABD’nin cezasız kalan suçları” başlıklı haber analizde Afganistan’ı harabeye çevirip Talibana yenilerek kaçan Amerika’nın nasıl bir demokrasi dağıttığını yazdık. Bu defa “teröre karşı savaş” saldırganlığının nasıl bir yıkıntı yarattığını özetledik.

MİLYONLARCA ÖLÜ, YOKSULLUK, ONMİLYONLARCA MÜLTECİ, YIKILMIŞ ÜLKELER

İkiz kule bahanesiyle başlatılan “teröre karşı savaş” Avrupa’da da birçok kesim tarafından alkışlandı. Amerika hangi devleti hedef almışsa orası terörün kaynağı idi. Bu saldırı ve sonuçlarını German Foreign Policy (GFP) 10 Eylül’de özetledi:

“Milyonlarca ölüm, sınırsız yoksulluk, on milyonlarca mülteci ve büyük ölçüde tahrip olmuş ülkeler: Bu, 11 Eylül 2001'den bu yana Batı savaşlarının bilançosu. "Özgürlük" ve "demokrasi" bayrağı altında Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Yemen ve Somali'de yaşanan savaşlar, tarihsel boyutta derin insani acılar ve sefalet getirdi. Ne Hindukuş'ta ne Fırat ve Dicle'de, hiçbir yerde iddia edildiği gibi müreffeh toplumlar ortaya çıkmadı; Uzmanlara göre, cihatçı terör bugün 2001'dekinden daha "güçlü". "Teröre karşı savaşta", Batı silahlı kuvvetleri ve gizli servisleri ciddi savaş ve insan hakları suçları işledi.Silahsız siviller öldürüldü, binlerce kişi işkenceden geçirildi. Bütün bunlara Federal Almanya damüdahil oldu.”

11 Eylül 2001'den sonra terörle mücadele adına yapılan savaşlar milyonlarca cana mal oldu. ABD'nin seçkin Brown Üniversitesi'nde (Providence, Rhode Island, ABD) Watson Uluslararası ve Halkla İlişkiler Enstitüsü tarafından 2010 yılından beri yürütülen Savaş Maliyetleri Projesi raporuna göre, Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye ve Yemen'deki ve "terörizme karşı savaşta" en az 897.000 ila 929.000 kişi öldü. Bunlardan, yaklaşık 364.000 ila 387.000 kişinin siviller olduğu iki bağımsız kaynakça kanıtlandı. Ayrıca raporagirmemiş çok sayıda vaka olduğu tahmin edilmektedir. Yaralanmalar, hastalıklar ve açlık gibi savaşın dolaylı sonuçlarından olan ölümler de var. 2003 ve 2013 yılları arasında yalnızca Irak’ta doğrudan ve dolaylı olarak savaştan ölenlerin sayısı bir milyon tahmin ediliyor. Savaşın Maliyetleri Projesi'ne göre, savaşın sonuçlarından ölenler, savaş sırasındakinden fazladır.

Afganistan'da en az 33.000 çocuğun son 20 yılda öldürüldüğü veya sakat bırakıldığı kanıtlandı; bildirilmeyen vakalar, çatışmalardan veya bubi tuzaklarından kaynaklanan kalıcı yaralanmalardandaha yüksektir.Dünya Gıda Programı'na (WFP) göre, Irak'taki yoksulluk oranı 2020'de yüzde 31,7'ye ulaştı; Afganistan'da 2007'de yüzde 33,7'den 2016'da yüzde 54,5'e yükseldi. Dünya Açlık Yardımına göre, nüfusun yaklaşık yarısı, 18,4 milyon yeterli yiyeceğe sahip değil.Yemen, kovid 19 yanında, difteri ve kolera dalgalarıyla da mücadele ediyor; UNICEF rakamlarına göre, Suudi ve BAE birlikleri tarafından - Alman silahlarıyla saldırıya uğrayan ülkede-30 milyon insanın üçte ikisinden fazlası, 11,3 milyonu çocuk olmak üzere insani yardıma bağımlı durumda. Zihinsel hasar - travma - ve bunun sosyal sonuçları ölçülemiyor. Altyapının kapsamlı yıkımı da var.

11 Eylül sonrası, İkinci Dünya Savaşı'nda oluşan mülteci hareketlerinin ötesine geçen, eşi benzeri görülmemiş bir mülteci sefaletine neden oldu. Savaşın Maliyetleri Projesi, Afgan mültecilerin sayısını 5,9 milyon olarak gösteriyor.Pakistan'ın 3,7 milyon, Irak'ın 9,2 milyon, Suriye'nin 7,1 milyon mültecisi var. Ayrıca 4,6 milyon Yemenli ve 4,3 milyon Somalili mülteciile toplam 34,8 milyon. Ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin sayısı, ülkeyi terk edip başka ülkelere sığınanların sayısından çok daha fazla. 1.2 milyon Libyalı ve 1.8 milyon Filipinli mülteciyi ekleyen Savaşın Maliyetleri Projesi, bu rakamların ihtiyatlı tahminler olduğunu gösteriyor; ABD'li bilim adamlarına göre gerçek toplam sayı 60 milyona kadar çıkabilir. Ülkeyi terk eden mültecilerin çoğu komşu ülkelerde. Suriyeli mülteciler ağırlıklı olarak Türkiye, Lübnan ve Ürdün'de. Savaşlardan sorumlu olan Batı'nın zengin devletleri, sürekli olarak duvarlar ve dikenli tellerle mültecileri geri püskürtüyor.

"Teröre karşı savaşta" batılı devletler sayısız savaş ve insan hakları suçu işlediler. Afganistan'daki Avustralya özel kuvvetleri “insan öldürme alıştırması” ile, bir tür gayri resmi kabul töreni yaptı; bu sınav en az bir Afgan sivilin öldürülmesini içeriyordu. Cihatçıları avlamak için CIA, dünya çapında iki düzineden fazla ülkede binlerce şüpheliyi işkence hücrelerine yerleştirdi. Federal Almanya Cumhuriyeti ve AB, adam kaçırma ve işkence sorgulamalarına destek vererek veya Polonya ve Romanya, işkence kamplarıyla buna dahil oldular. Guantanamo kampı hala faaliyettedir. Suçlamalar yalnızca 16 kişiye karşı yapılmıştı; diğer 700'den fazla insan, reşit olmayanlar da dahil keyfi gözaltılara itiraz etme şansları olmadan on yıldan fazla bir süre gözaltında tutuldu.

BATI TERÖRÜNÜN SONUÇLARI

Batı, cihatçı teröre karşı başarısız olmakla kalmadı; bazı yönlerden cihatçıları güçlendirdi. Irak savaşı, İŞID'in ortaya çıkması için ön koşulları yarattı; Batı'nın Suriye hükümetini devirme çabaları, El Kaide'nin kolu El Nusra'nın ve onun halefi olan Hayat Tahrir el Şam'ın (HTS) Suriye'nin kuzeyindeki İdlib valiliğini yönetmesinin yolunu açtı. Bilim ve Politika Vakfı (SWP) terör uzmanı Guido Steinberg, El Kaide gibi bazı terör örgütlerinin bugün 2001'den "daha zayıf" oldukları doğru; "genel sahne" "daha güçlü" - çünkü "daha çok ülkede tehdit genç cihatçı var". Steinberg, "Genel olarak, 2020/21'de dünyanın daha fazla yerinde daha fazla İslamcı terörist olacak. Son yıllarda 2001'e kıyasla daha fazla ölümle sonuçlanan saldırı gerçekleştirdiler" diyor.

TEİCHMANN: ÖZGÜRLÜKLER VE DEĞERLER TAHRİP EDİLDİ

Alman 1. Kanalı ARD Washington muhabiri Torsten Teichmann 11 Eylülsonrası „Terörekarşısavaş“ tepkisinişöyledeğerlendiriyor:

“Batı 11 Eylül 2001 terör saldırılarından yanlış dersler çıkarttı. "Terörle savaş" nihayetinde özgürlük ve değerlere zarar verdi.”

“Taliban'ın Afganistan'a dönüşü, artık kendimizi tanımadığımız ve bu nasıl oldu dediğimiz bir ayna gibi oldu. 11 Eylül terör saldırıları daha sonra uluslararası bir koalisyona savaşların gerekçesi olarak hizmet etti; Afganistan'ın işgali ile birlikte teröre karşı savaş ilan edildi.

“ABD'de Irak'a yönelik saldırıyı diktatör Saddam Hüseyin'in kitle imha silahlarına sahip olduğu gerekçesiyle haklı çıkardı. Soğuk Savaş'ın galibi olarak Batı, kibirine yenik düştü: Amaç artık saldırılardeğil, dünyayı kendi çıkarlarına göre şekillendirmekti–saldırganlık insan hakları ve demokrasi vaadiyle kamufle edildi.

MÜSLÜMAN KESİMLER HEDEF ALINDI

“ABD'dede Müslüman ülkelerden gelen insanlar hedef alındı. Yabancı düşmanlığı ve ırkçılık, Müslüman Amerikalılara hayatı güvensiz hale getirdi. Bütün bir nüfus grubu şeytanlaştırıldı.ABD Başkanı George W. Bush, 2001'de yanımızda olmayan bize karşıdır demişti. “Teröre karşı savaş” ile nihayetinde özgürlüğü, değerleri ve kendimize olan güveni sarstık.

“Savaşlar, güvenlik hizmetleri ve silah endüstrisi için trilyon dolarlık iş çıktı. Abu Ghraib ve Guantanamo esir kampında yapılan işkence ile ABD ve Batı, Rusya ve Çin gibi siyasi muhaliflere de genel olarak batılı değerleri sorgulamak için bir şablon sağladı. Yurtiçinde de politikacılar rotayı düzeltmek zorunda kalmamak için her yola başvurdular. Güven kaybolmuştu.ABD'de güvenilirlik eksikliği şimdi insanları öldürüyor: ülke korona pandemisine karşı mücadelede başarısız oluyor çünkü nüfus artık neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda hemfikir değil.

“Taliban'ın iktidara dönmesi ve Batı'nın yenilgisinden sonra, ABD Başkanı Biden, Afgan hükümeti ve Afgan güvenlik güçlerinin sorumlu olduğunu iddia etti. Bu başka bir yalan. Geçen 20 yıl göstermiştir ki, fanatizmle askeri üstünlük ve insansız hava saldırıları ile mücadele edilemez. Mağdurlara olan saygımızdan bunu kabul etmenin zamanı gelmiştir.”