Küresel sorunlarla ortak mücadele ve dayanışma

Ali Mercan

Ali Mercan

Köşe Yazısı

Almanya merkezli olarak Avrupa’daki “Yüzyılın felaketi” olarak nitelendirilen sel baskınları Berlin ve AB üzerinde iklim sorunlarıyla ilgili baskıları artırdı. Almanya, doğa korunmasıyla ilgili tedbir önerilerini sulandırmakla eleştirildi. Korona salgınında olduğu gibi Avrupa’daki sel felaketi üzerine tartışmalar politikanın merkezine yerleşti. İnsanlığın sorunları, refahı, güvenliği alanlarında uluslararası alanda ortak mücadele ve yardımlaşma isteği gittikçe güçleniyor. Korona salgınında olduğu gibi sel felaketinde de ortak sorunlarla uluslararası alanda birlikte mücadele etmek ve öncelikle kamu yararını, halkın refahı ve sağlığı gözetmek anlayışı gündeme geliyor. Toplumsal birikimlerin ve bilimsel ilerlemenin sonuçlarını tekellerin kazancına aktarmak, sadece teknolojik ilerlemeyle yetinmenin yanlışlığı daha çok doğrulanıyor.

İKLİM VE DOĞA SORUNLARI POLİTİKANIN MERKEZİNDE

Sel felaketinin politik alana taşıdığı tartışmalar üzerine Alman dışpolitika bülteni German Foreign Policy (GFP) 19 Temmuz’da bir analiz yayınladı. Özetle: “Almanya’nın batısı, Belçika ve Hollanda'da etkili olan sel felaketi, Berlin ve AB'nin iklim politikalarınaeleştirileri yoğunlaştırdı.Felaketten önce, çevre ve kitle örgütleri AB Komisyonu'nun yeni sunduğu "55'e Uygun" iklim paketi hakkında sert eleştiriler yaptılar: Program, iklim krizini kontrol altına almaya "uygun değildi" dediler. Buna rağmen Federal Ekonomi Bakanı Peter Altmaier de dahil olmak üzere Alman sanayi ve politikasının önde gelen temsilcileri iklim politikası gereklerinin zayıflatılması çağrısında bulundular. İklim değişikliğinin neden olduğu belirtilen felaketleri takip eden sel baskınlarının ardından - Kuzey Amerika'nın bazı bölgelerindeki son sıcak dalgası gibi - iklim politikasında ilerleme kaydetme yönünde baskılar arttı.İklim politikası açısından açıkça bir "fren adamı" olarak sınıflandırılan CDU’nun Başbakan adayı Armin Laschethedef alındı. Federal hükümet, yıllardır Brüksel'deki iklim politikası girişimlerini de sulandırıyor” denildi.

Çevreci uzmanlar ve kitle örgütleri, AB Komisyonu tarafından sunulan "55'e Uygun" iklim paketine tepki gösterdiler. Brüksel'in merkezi çevre projesi, AB'deki CO2 emisyonlarını 2030 yılına kadar yüzde 55 oranında azaltmayı hedefliyor. Çevre derneği BUND'un başkanı Olaf Bandt, bu azaltma hedeflerini Paris iklim anlaşmasında öngörüldüğü gibi küresel sıcaklık artışının 1,5 derece ile sınırlandırılmasına ulaşmak için yeterli görmüyor: CO2'deki küresel azalmaya katkıda bulunmak için sera gazı emisyonları 2030 yılına kadar en az yüzde 65 oranında azaltmalıdır. STK GLOBAL 2000, "yenilenebilir enerji kaynaklarının genişletilmesi veya enerji verimliliğinin artırılması" gibi projeler, AB ülkeleri için bağlayıcı değil dedi. Çevre örgütünün AB direktörü, Brüksel'in tedbir paketinin iklim krizini kontrol altına almaya "uygun olmadığı" konusunda uyarıda bulundu.

TÜKETİCİLER VE DOĞA DEĞİL AB EKONOMİSİ ÖNCELİKLİ

Brüksel, “2035 yılına kadar içten yanmalı motorların üretimini sona erdirmek, petrol üzerindeki vergi muafiyetini kaldırmak, Avrupa içindeki uçuşlarda petrol vergisi getirmek ve enerjide korumacı bir tarife ile AB endüstrisini Avrupa dışı rekabetten korumak istiyor.” Avrupa Çevre Bürosu (EUB) çatı örgütü, AB'nin enerji sistemi önümüzdeki yirmi yıl boyunca kömür, petrol ve gaza açık kalacağı için fosil yakıtlardan kurtulmakta "kaçırılmış bir fırsattan" söz etti. EUB'ye göre, "serbest piyasa" CO2 ticaretinin istisnası çok; Binalar ve ulaşım için önerilen emisyon ticaret sisteminde şirketler için ücretsiz CO2 sertifikaları sağlanıyor.İklim paketi endüstriyi "kirliliğin tüm maliyetini ödemekten" korumaya devam ediyor.Bu da maliyetlerinin endüstriyel kirleticilerden son kullanıcılara aktarıldığı anlamına geliyor . Mali yükleri azaltmakiçin CO2 vergilerinin tüketicilere dağıtılması da ABülkelerinin takdirindedir.Federal Tüketici Örgütleri Birliği gelirin bir kısmının sektöre geri akacağını öngörüyor. EUB ayrıca, AB dışından ithal edilen mallara uygulanan korumacı CO2 vergisinin "ekonominin karbonsuzlaştırılmasından ziyade AB endüstrisini korumaya yaradığı" konusunda uyarıyor.

AB, HALKIN REFAHINI DEĞİL EKONOMİNİN REKABET GÜCÜNÜ ÖNE ALIYOR

Alman ekonomi ve politika çevreleri, AB iklim paketinin gerekliliklerini yumuşatmaya çalışıyorlar. Tanıtımından kısa bir süre sonra, planlarda "iyileştirmeler" yapılması çağrısında bulundular. Alman Sanayicileri Federasyonu (BDI) Başkanı Siegfried Russwurm, "endüstriyel ve yenilikçi bir yer olarak Avrupa'nın rekabet gücünü korumaya yönelik yanıtlarda" yetersizlikle eleştirdi. Alman ekonomisi "karbonsuzlaşmaya rağmen küresel alanda rekabetçi" kalırsa başarılı olabilir dedi. BDI için, "yanmalı motorun fiili sonu", "trafikte iklim koruması gereksinimlerine yanlış bir cevap" anlamına gelir.Çelik Ticaret Birliği, iklim paketinin "yetersiz sanayi politikası beklentileri" sunduğunu söyledi. Federal Ekonomi Bakanı Peter Altmaier (CDU), Brüksel’in iklim planlarına karşı tekliflerde bulundu, ayrıca Alman şirketleri için rekabet gücü kaybı ve iş göçü konusunda da uyardı. İklim paketiyle ilgili olarak, Alman iş medyası, "AB Komisyonu'nun küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik inanılmaz taahhütlerinden" söz etti ve bu taahhütler çok ağır olacaktı. "Endüstride yüksek kazanç oranı Alman ekonomisinin sigortasıdır". (Handelsblatt.de 15.07.2021)

Armin Laschet'in Başbakan olduğu sanayileşmiş Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti (NRW) iş dünyası temsilcileri de benzer görüşleri dile getiriyor. Düsseldorf Ticaret ve Sanayi Odası'ndan Marion Hörsken, "siyasetin çok uzun süre uyuduğu" sorunun bedelini ekonominin ödemesi gerekmemeli, diye şikayet etti. Ren-Ruhr bölgesi, çimento, alüminyum ve çelik endüstrilerindeki şirketler burada bulunduğundan, özellikle emisyon açısından yoğun bir bölge. Artan CO2 fiyatları nedeniyle, bunlar daha fazla "tazminat" ödüyor. Kuzey Ren-Vestfalya Esnaf Derneği Başkanı Andreas Ehlert de "bürokratik engellerin azaltılması ve her şeyden önce şirketlerimiz için güvenliğin planlanması" çağrısında bulundu. Birkaç gün öncesine kadar, Kuzey Ren-Vestfalya Başbakanı Armin Laschet, Federal Cumhuriyet'in uzun bir geleneğe sahip olan AB düzeyinde iklim politikasını frenleme girişimlerinin de itici gücü olarak kabul ediliyordu. Laschet, CO2 azaltma hedeflerinin hiçbir koşulda Alman endüstrisini, yani Berlin'in AB'deki siyasi hegemonyasının ekonomik temelini etkilememesi gerektiği konusunda açıkça uyardı. Avrupa'da sanayisi zayıf birçok ülke var; Ancak Almanya ve diğer bazı ülkeler iklim krizine rağmen sanayileşmiş ülke olarak kalmak istiyorlar: Laschet, “Brüksel'de yüksek sesle söylenmeyen, ancak Almanya'dan beklediğimiz kısım: AB'nin ortak borçlanmasına karşı Maastricht kriterlerinin neoliberal kemer sıkma politikasına dönüştür” dedi.

LASCHET: BENZİN ZAMMI TOPLUMSAL ZULÜM

Laschet ayrıca, iklim politikası açısından, en çok sosyal uyum ve Federal Cumhuriyet'in "güçlü sanayi tabanının" hayatta kalmasıyla ilgilendiğini iddia etti. Temmuz ayı ortalarında, yetersiz NRW iklim politikası nedeniyle gençlerinhakkında yasal işlem başlattığı CDU şansölye adayının iklim politikası üzerinde fren görevi gördüğü bildirildi. (tagesschau.de 15.07.2021) Laschet, benzin fiyat artışlarını toplumsal zulüm olarak eleştirmişti .

Çoğu Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde olmak üzere 150’den fazla kişinin hayatını kaybettiği Almanya’da son sel felaketi seçim hesaplarınıdeğiştirebilir. CDU'nun savunmaya geçebileceği ve adayı Laschet'in "kendini açıklamak" zorunda olduğu "yeni bir dinamik" geliyor: Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin Başbakanı olarak, kendini somut kriz yönetiminde kanıtlamak zorunda ama aynı zamanda iklim korumasında ekonomik çıkarların önceliklerini savunuyor. Laschet, Almanya'nın bir "sanayi ülkesi" olarak kalmasını, iklim korumasına yönelik resmi taahhütlere bakılmaksızın - politikada temel bir değişikliği reddediyor.

BAŞBAKAN ANGELA MERKEL: DOĞA VE İKLİM SORUNLARINA EĞİLELİM

Bunun yanında felaket bölgesini ziyaret eden Başbakan Angela Merkel Doğanın korunmasına daha fazla yoğunlaşmalıyız dedi. Federal Hükümet hızla felaket bölgelerine yardım programı hazırlayıp, en kısa sürede altyapının düzeltilmesi çalışmalarına başladı. Merkel bu doğal afete hemen çare bulamayız ancak orta ve uzun vadede politika doğa ve iklim sorunlarına eğilmeli, ciddiye alınmalı dedi.

AfD yöneticisi Jörg Meuthen‘in ZDF tv proramında „Son doğa felaketiyle iklim değişikliği bağlantısı kurmak doğru değil” dedi. Ayrıca küresel ısınmaya karşı kampanyayı anlamsız bulduğunu da belirtti. Isı yükselmesine karşı bir tedbir alamayız ancak bunula yaşamayı öğrenmeliyiz dedi.

Alman devlet kanalı ARD 19 Temmuz günlü yayınında „Felaketlerden korunma“ tedbirlerinin yetrsizliğini gündeme taşıdı. Felaket öncesiyeterince uyarı yapılmadığı eleştirileri reddelirken tedbirlerin yetersizliği üzerinde duruldu. Önümüzde daha çok salgın ve doğal afet olacak, buna göre hazırlanmalıyız uyarıları yapıldı.Dikkat çeken nokta:“Her türlü eleştiri ve öneri yapılsın ancak sistemi sorgulamayalım.”

Meteorolojinin uyarıları aksamadan yapılmıştır, eksik olan bu konudaki tedbirlerin yetersizliğidir denildi. Alman Kızılhaç teşkilatı da felaketlere karşı savunma ve korunma tedbirlerinin yetersizliği ve geliştirilmesi üzerinde durdu.