Metin Akgerman
Metin Akgerman Köşe Yazısı

İngiltere basınında Murdoch’tan Al-Thani’ye salvolar ve politika önerileri

Robert Murdoch Amerika merkezli global bir medya devi. Hem kendisi, hem medya kurumları sağ politikaları destekliyor. Yahudi değil ancak zaman zaman Yahudi medya kurumlarını yeterince İsrail yanlısı olmadıkları için eleştiriyor.

Murdoch ’un ve medyasının diğer bir karakteristiği ise İslam ve göçmen karşıtı tavırları. (1)

Geçen cuma günkü Murdoch un, İngiltere’deki etkili gazetelerinden olan “The Times” da, Katar Emiri El-Thani ve aile üyelerinin Suriye’deki terörist grupları desteklediği yönünde bir haber yayınlandı (2). Haberin altında imzası olan baş araştırmacı gazeteci Andrew Norfolk’da islamofobiyi besleyen haberleri hazırlamayı seven bir gazeteci. (3)

Konu şu: İngiltere’de yüksek mahkemeye 9 Suriyeliyi temsil eden avukatlar başvurmuş müvekkillerinin Nusra cephesi yüzünden çeşitli mali kayıp ve şiddete maruz kaldıklarını ve Katar Devleti ile ilintili kişi ve kurumların bu suçları işleyen El Nusra ’ya para aktardığını iddia etmişler. Katar devleti, şişirilmiş fiyatlar üzerinden inşaat ve gayrimenkuller alarak terörist El-Nusra ya para aktarıyormuş. Suçlananlar arasında Katar’ın eski dış işleri bakanı ve Londra’daki Ritz otelinin sahibi ve Katar Emirinin ailesinden olan Katarlı iş adamı da var. Elbette Türkiye’nin adı suçlamalarda geçiyor. Henüz ortada bir mahkeme kararı yok. Bu davanın görülmesinde İngiliz mahkemeleri yetkili midir konusu üzerinde henüz mutabakat yok. Eğer İngiliz mahkemeleri yetkili bulunur ise bu konu hakkında kanıt evraklarının mahkemeye sunulması gerekecek. Yani ortada bir iddia var ancak daha fol yok yumurta yok. The times ise konuya tam bir sayfa ayırıyor ve başlığı sanki ortada ispatlanmış bir gerçek varmış gibi “Katar, Suriye’deki El Nusra’lı teröristlere milyonlarca dolar aktardı” şeklinde veriyor. Haberi okuyunca bunun sadece ispatlanmamış bir iddia olduğu anlaşılıyor. Mahkemenin yetkili olup olmaması ve ispat evraklarının daha ortada olmaması ise tam sayfa haberin en son satırında yer alıyor.

Başlığı okuyan okurların gözleri uzun haberi okumadan resim ve alt başlıklara gidiyor. Resimlerde ise 2022 Doha’daki dünya kupası hazırlıkları resmi verilmiş. Ayrıca Katar Emirinin eski UEFA başkanı Sepp Platter’dan kupa alırken resmi konmuş. Sepp Platter UEFA yöneticiliği döneminde rüşvet ve yolsuzluklar ile meşhur oldu. İlk resimdeki subliminal mesaj “Katar’ın 2022 Dünya kupası organizasyonunu boykot edelim”, ikinci resimdeki subliminal mesaj ise “Bakin rüşvet, yolsuzluk ve Katar emiri aynı karede” mesajı.

Gazetenin binlerce okuru arasında Katar ve Suriye politikaları ile ilgilenen okur sayısı hayli azdır. Ortalama İngilizler kraliyet haberi okur, magazin okur, spor okur, moda ve sağlık haberlerini okur. Ekonomi ve siyaset haberlerinin şöyle bir başlıklarına resimlerine bakarlar, geçerler. Dolayısıyla bu haberin veriliş şekli objektif habercilik ilkelerinden hayli uzak.

Bir iki sayfa çevirdiğinizde ise “Türkiye’nin geri kalanı aşı beklerken Erdoğan 3. doz aşı

oldu” şeklinde bir haber verilmiş Sanırsınız Türkiye’deki muhalif gazeteyi okuyorsunuz.

Peki ya Suud liderleri? BAE ve Mısır liderleri? Onlardan ne haber? Onlardan haber yok.

Şaşırdık mı? Elbette hayır.

Türkiye ve Katar uzun süredir aynı cephede mücadele etmekteler. Zaten bu tur haberler Katar için de Türkiye içinde yeni değil, temcit pilavı gibi sürekli Isıtılıyor.

Katar ile ilgili operasyonun başlangıcı 2012 yılına dayanıyor. Gazze’de Hamas 2006’da seçimi kazandıktan sonra, ilk Gazze’yi ziyaret eden Devlet başkanı, 2012 ekiminde mevcut Katar Emirinin babası, dönemin emiri oldu. Bu ziyaretten 2 ay sonra, “New York Times”da Katar’ın Suriye’de terörist El-Nusra cephesini desteklediği haberi yayımlandı. 2013 başında, Fransız politikacıları ve basını benzer söylemleri tekrarladı. Mart ayında, Prens Charles, Katar’ı ziyaret etti ve birkaç ay sonra emir tahtını oğluna sürpriz şekilde devretti. O dönemden bu yana bu haberler bir takım batılı basın gruplarında çeşitli motivasyonlar ile çıkar durur. Arada siyasi motivasyondan ziyade ticari motivasyonlu haber yapanlar da olur. “Telegraph” gazetesinin sahibi milyarder İngiliz kardeşler, bir dönem gazetelerinde Katar emirliğini terörizm finansmanı ile suçlamış, takip eden dönemde Katar Emiri aile üyeleri ile milyar GBP mertebesinde otel alışverişi işleri yapmışlardır.

Katar’ın, farklı sektör ve coğrafyalarda yatırım fonu olarak değerlendirdiği 300 milyar dolarlık ulusal yatırım fonu vardır. Bu fon içinde, İngiltere emlak piyasasındaki ikonik yapılar olan The Shard, Olimpiyat köyü, Chelsea Kışlası gibi, otel vb. gayrimenkuller ve Heathrow havalimanı, Barclays bankası hisseleri gibi yatırımları mevcuttur.

Türkiye ve Katar’ın önümüzdeki dönemde de hem İngiltere’de hem Türkiye ve 3. ülkelerde ortak işbirliği fırsatları mevcuttur.

Fırsatlar

1) Türkiye’nin İngiltere’deki konsolosluğu kapasite açısından yetersiz kalmaktadır. En basit işlemler için aylarca bekleme süreleri vardır. İngiltere’deki Katar gayrimenkul portföyü üzerinden konsolosluk hizmeti vermeye uygun bir alan tahsis edilebilir.

2) Katar’ın ortak olduğu Sainsbury gibi gıda perakendesi firmalarının Türkiye’den öncelikli olarak sebze, meyve, zeytinyağı, balık vs. tedariği yapması konusunda yönlendirme yapılabilir.

3) İngiltere’de, hem Türkiye hem Katar aleyhine yayın yapan bazı gazeteler maalesef ilişkilere önemli zarar vermektedir. Ufak tefek yalanlar ve algı operasyonları, her gün düzenli olarak yapıldığında, uzun vadede toplum algısını önemli miktarda etkilemektedir. Bu yayınlara karşı Batı Asya’da ne olup bittiğini İngiltere merkezli olarak anlatacak yazılı ve görsel medya konusunda iş birliği yapılabilir. Al-Jazeraa fena olmamakla beraber yeterli değildir. Özellikle yazılı basında, yerli bir marka ile pazarda bulunmak etkili olabilir.

4) İngiltere’deki Türk sayısı, Katar’daki Katarlı sayısından fazladır. Bu bağlamda Katar’ın İngiltere’deki gayrimenkul, finans, medya vs. yatırımlarının verimli ve sürdürülebilir şekilde yönetilmesi için İngiltere’deki Türk örgütleri destek olabilir. Avukatlık, mali müşavirlik, dijital pazarlama çalışmaları, finansal servisler vb. alanlarda yetişmiş Türk nüfusundan öncelikli olarak hizmet alınabilir.

5) Heathrow havalimanı üzerinden THY’ye daha çok slot ve ABD aktarması yapılabilecek slotlarin verilmesi uygun olabilir.

6) Barclays bankası üzerinden Türkiye ile TL stabilitesini artırıcı, GBP-TL takası benzeri mekanizmalar kurulabilir. Türkiye ile ticaret yapan aktörler, bu banka üzerinden öncelikli olarak fonlanabilir.

7) Katar’ın Arap körfezinin lojistik ve serbest ticaret merkezi olmasını teşvik eden politikalar, İngiltere, Türkiye ve Katar ortaklığında hayata geçirilebilir. Bu Merkez, Basra şehri üzerinden demiryolu ile Türkiye ve Avrupa’ya bağlanabilir.

8)Katar gazının denizaltı boru hattı ile Basra’ya ve Irak üzerinden Türkiye’ye aktarılması konusunda İngiliz şirketler ile ortak yatırım yapılabilir. Aynı boru hattı altyapısına Irak gaz sahaları bağlanabilir. Gerektiğinde bu boru hattı terse çalıştırılarak Irak gazı, Katar tesislerinde sıvılaştırılarak pazarlanabilir.

9) Katar Vakfı ve Britanya Ulusal Kütüphanesi (British Library) arasında körfez tarihi ile ilgili dokümanların sayısala aktarılması ile ilgili projeler mevcut. Bu projeye, Kültür Bakanlığımız ve tarih araştırmacılarımız katılabilir.

10) Obezite hastalığı, hem Katar’da, hem Türkiye’de, hem İngiltere’de önemli sorun. Katar ve İngiltere arasında kalp ve damar hastalıkları ve spor müsabakaları konusunda iş birlikleri mevcut. Bu işbirliklerine Türkiye de, nitelikli hekimleri ve yenilenmiş sağlık altyapısı ile değer katabilir.

(1) https://www.trtworld.com/opinion/rupert-murdoch-s-islamophobic-media-empire-25079

(2) https://www.thetimes.co.uk/article/qatar-funnelled-millions-of-dollars-to-nusra-front-terrorists-in-syria-x5rnbsr3l

(3) https://www.mediareform.org.uk/wp-content/uploads/2019/06/Norfolk_Report-FINAL.pdf

türkiye türk katar hamas gazze BAE El Nusra