27 Nisan Putin'in Akkuyu ziyareti ve fırsatlar

Metin Akgerman

Metin Akgerman

Köşe Yazısı

27 Nisan'da Akkuyu nükleer santraline ilk nükleer yakıtın yüklenmesi planlıyor ve yapılacak törene Cumhurbaşkanı Erdoğan'da katılacak. Projenin sahibi Rus tarafı ve V.Putin'in de törene gelmesi veya internetten katılması bekleniyor. Şu aralar muhtemelen bu ziyaretin altyapısı hazırlanıyordur. Mart sonunda İbrahim Kalın Moskova'ya gitti ve Putin ile görüştü. Bir kaç gün sonra 3-4 Nisan'da Moskova'da dışişleri bakan yardımcıları seviyesinde Rusya, Türkiye, İran ve Suriye buluştular. Şu aralar ( 6-7 Nisan) Sergei Lavrov Ankara'yı ziyaret edecek ve Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşecek. Önümüzdeki fırsatlara bakalım.

UKRAYNA-RUSYA ÇATIŞMASI

Ukrayna-Rusya çatışmasının sona erdirilmesi için Türkiye daha üst perdeden ve daha yoğun şekilde temas kurmalıdır ve özellikle Zelenski tarafını NATO'nun pençesinden kurtarıp masaya oturtmalıdır. Son dönemde gelen sinyallere göre ABD ve Atlantik ittifakı kendini biraz bu savaştan çekiyor gibi görünüp savaşı Polonya üzerinden idare etme kararı almışa benziyor.  İngiltere'nin AB'den çıkmasıyla beraber AB'nin içindeki en Amerikancı ülke Polonya haline geldi.

LİBYA VE AFRİKA'DA ORTAK ÇIKARLAR

Libya meselesi başta olmak üzere Türkiye ve Rusya ülke bazında Afrika'da yeniden karılan kartların üzerinden geçmeli ve birbirinin ayağına basmama konusunda anlaşmalıdırlar.  Fransa doğu Akdeniz'de Türkiye'nin tüm jeopolitik rakiplerini tepeden tırnağa silahlandırmaktadır ve PKK'ya ve türevlerine açık politik ve askeri destek vermektedir. Afrika'da Fransız etkisinin azaltılması önemlidir ama yeterli değildir. Fransa'nın Latin Amerika'dan Karayiplere, Pasifikten Atlantiğe kadar her bölgede sömürge ada veya ülkecikleri vardır ve bu bölgeler konusunda da etkili politika geliştirilmelidir. Türkiye ile Mısır arasındaki limoni ilişkinin düzeltilmesi konusunda da Rusya'nın arabuluculuğu faydalı olabilir.

SURİYE'DE İŞBİRLİĞİ

Suriye konusunda Türkiye yıllardır Atlantik cephesi ile beraber Suriye'nin alt üst edilmesi projesinde maalesef yer almıştır ve işlerin toparlanmasında da büyük sorumluluğu vardır. Bugün için Suriye'nin en hızlı ve en kolay toparlanmasının yolu Esad ile Türkiye'nin ilişkilerini düzeltmesi, Esad ile koordineli olarak kontrollü şekilde Türk askerinin geri çekilmesi, Esad'ın ülkesindeki işgal güçlerini ve terör güçlerini temizlemesine destek olunması ve ülkesinin birliğini sağlaması, Esad'ın çalınan petrolü üzerinde egemenlik kurması ve petrol gelirlerinden tüm Suriye halkının faydalanır hale getirilmesi, Suriye'ye hızlı bir yatırım ve yeniden şehirleşme seferberliği başlatılması için gerekli finansal ve sektörel desteklerin verilmesi, Suriyeli göçmenlerin yurtlarına güvenlik içinde dönmesi ve normal hayatlar kurmasıdır. Türk tırlarının, ticari filolarının da Suriye'den serbestçe komşu ülkelere geçebilmesi gerekir.

Bu seçeneğin alternatifi ise Atlantik cephesi ile beraber Esad’ın devrilmesi, Suriye'nin daha fazla iç savaşa sürüklenmesi, Sünni, Şii, Kürt vs. iç savaşa ve IŞİD benzeri terör örgütlerine zemin açılmasıdır. Sonucunda milyonlarca Suriyeli Türkiye'ye ve Avrupa'ya doğru akmaya devam edecektir ve 20 sene bölge toparlanamayacak ve çevresine istikrarsızlık ve terör yayacaktır. 6'Iı masa denen, Amerikan tutkalından başka şekilde yapıştırılması mümkün olmayan ve Amerikan politikalarından başka herhangi bir politikada anlaşması da mümkün olmayan gruba ülkemizin anahtarını verirsek zaten seçilecek yol bellidir.  Amerikalılara ülkenin anahtarını Özal ile bir kez verdik. Hatırlayalım, 89 sonunda Özal'ı Cumhurbaşkanı yaptık, 91 başında Irak'a 37 ülke koalisyonu olarak saldırdık. 2002 sonunda AKP ile Amerikalılara anahtarı bir daha verdik ve 2003 başında Irak'a ikinci körfez harekatı başladı. Hükümetin büyük çabasına rağmen Meclisten ABD askerine yol veren teskere kıl payı ile geçmedi. ( Sn. Deniz Baykal ve Sn. Önder Sav'ı saygı, minnet ve özlem ile anıyoruz). 2011'de Kaddafi'ye karşı saldıran Atlantik cephesi ile gene birlikte hareket ettik ve Libya'nın felakete sürüklenmesinde  payımız oldu. Geldik Cumhuriyetin 100. yılına. Seçimlerde Amerika gene anahtarı istiyor bu sefer hedefte Suriye ve hemen akabinde İran var. Mayısta seçim pusulasında yine Vatan Partisi olacak, yine diğer partiler olacak. Her millet layık olduğu şekilde yönetilir.

KIRIM VE KAFKAS DEMİRYOLU

Putin ile başka hangi konu ve projeleri ilerletebiliriz? Kırım'a sivil ve turistik amaçlı İstanbul'dan feribot seferleri konması konusu çalışılabilir. Ankara'nın Moskova'ya demiryolu ile (turistik ve ticari amaçlı) Kafkaslar üzerinden ( Gürcistan ve/veya Ermenistan+Azerbaycan üzerinden) bağlanmasını sağlayabiliriz. Ankara'dan yataklı vagon ile aktarmasız 2-3 günde gidilebilmeli. İki ülke arasında daha çok turistik ziyaret yapılmasını kolaylaştırabiliriz. Kiril alfabesini Türklerin okuması biraz zor, kültürel olarak halkları yaklaştıracak ve iletişimi kolaylaştıracak bazı akıllı telefon uygulamaları geliştirilebilir. BRICS'e katılım konusunda ilerleme sağlanabilir. 

Putin Akkuyu'daki törene şahsen gelirse, eli boş göndermemek lazım, VİP donanımda bir TOGG'un anahtarı ile kendisini yolcu etmek uygun olabilir.

HİNDİSTAN, PAKİSTAN, RUSYA İLE DÖRTLÜ TOPLANTI

Putin görüşmesindeki diğer bir fırsat ise Hindistan ile ilişkilerimizin düzeltilmesidir. Türkiye, Hindistan gibi potansiyel olarak dünyanın en büyük ikinci, belki de birinci ekonomisi ile bu derece kopuk devam etmemelidir. Rusya, Türkiye, Hindistan ve Pakistan liderleri buluşmalı; Rusya ve Türkiye'nin ilgili tarafların üzerinde baskı kurması ile Pakistan ve Hindistan barıştırılmalı ve sınır problemlerini çözmeli veya statükoyu muhafaza edici yönde anlaştırılmalıdırlar. Bu işi başarabilirsek, artacak Hindistan ticareti ile Türkiye'nin sonraki nesillerinin refahını garantileriz. Elbette Atlantik cephesi ve Türkiye'deki ( ve Pakistan'daki)  uzantıları bu projenin 100% karşısında olacaktır.

YEREL PARA İLE TİCARET

Türkiye ve Rusya ikili ve çoklu ticarette yerel paraların veya mümkün olmayan durumlarda altının veya belki Yuanın kullanılması konusunda da işbirliklerini geliştirebilirler. Bu konuda zaten anlaşmalar yapılmıştı ama pratikte bankacılık sistemi bu işe pek adapte olamadı, bu işin uyumunu devlet bankalarından başlayarak hızlandırmalıyız.

ÇAD GOLÜ'NÜ KURAKLIKTAN KURTARMAK

Rusya ve Türkiye'nin potansiyel işbirliği alanı olan Afrika kıtasında hangi ortak kalkınma projesini yapabiliriz? İlk akla gelen büyük trajedi bölgesi kuruyan Çad gölü olabilir. Afrika’nın tam göbeğinde, hızla kurumakta olan ve çevresindeki ülkelere büyük insanı trajedi getiren bir iklim felaketi durumu söz konusudur. Çad golüne Çad, Nijerya, Kamerun direk komşudur ve Nijer'de kısmen komşudur. Bir proje ile dört ülkedeki insanı trajediye önemli  ölçüde çözüm getirilebilir ve iki ülkenin de Afrika'daki saygınlık ve itibarı iyileşir. Yapılması gereken olay okyanus kıyısına tuzsuzlaştırma tesisi ( ing: Desalinisation plant) kurmak, üretilecek tatlı suyu da Çad golüne boru hattı ile aktarmaktır. Tesis, Nijerya veya Kamerun sahiline kurulabilir, yanına gerekli enerjiyi karşılaması için nükleer santral kurulabilir ve boru hattı Nijerya veya Kamerun üzerinden çekilebilir. Nükleer santralı Ruslar kurabilir, boru hattı ve tuzsuzlaştırma tesisini de biz yapabiliriz. Projenin parasını da Avrupa ve Afrikalı ülkelere olduğu kadar ödetebiliriz. Proje yapılmazsa zaten bölgeden Avrupa'ya ve özellikle Fransa'ya bolca Fransızca konuşan Afrikalı göçü olacaktır bu bağlamda Avrupa bu iş için kesenin ağzını açmak zorundadır. Çad golü kurtarıldığı zaman bölge ekonomisi canlanacak ve göç baskısı azalacaktır. Eskiden bu tür tuzsuzlaştırma tesisleri büyük enerji harcardı ve işletme maliyetleri çok yüksek olurdu ancak artık bu işlerin tekniği ve enerji verimliliği çok gelişti. Güneş panelleri ve hibrit teknikler ile hayli makul maliyetler ile tuzsuzlaştırma tesisleri kurulabiliyor. Bu tesisleri yakın gelecekte Türkiye'deki kuraklık ile mücadele için ve belki de İstanbul'a su sağlamak için de kurmamız gerekecek bu yüzden sanayi ve üniversitelerimizi bu tür projelere alıştırmakta fayda var. Misal Akkuyu'nun atık proses ısısı üzerinden de tatlı su üretimi mümkün olabilir. Türkiye'de tuzlu su kenarındaki enerji tesislerinin atık ısı çevrim döngüleri üzerine tatlı su üretim tesislerini maliyet etkin olarak kurmayı değerlendirebiliriz.

AZERBAYCAN VE RUSYA İLE PETROL POLİTİKASI

Putin görüşmesindeki diğer bir fırsat alanı Türkiye’nin petrol ve gaz tedarik stratejisinin gözden geçirilmesi olabilir. Mevcut konjonktürde Avrupa, Rusya'dan petrol ve gaz almak istememektedir. Bu durumda Avrupa Azerbaycan'dan daha çok gaz ve petrol alabilir. Yani Türkiye Azerbaycan ile mutabık olarak Azerbaycan'dan aldığı hidrokarbür miktarını asgari seviyeye indirir, Azerbaycan bu ürünlere zam yapar ve Avrupa pazarına satar. Türkiye de Rusya'dan daha uygun şartlar ile daha büyük miktarda hidrokarbon alımı yapabilir. Bu kartları iyi oynarsak bu işten hem Azerbaycan, hem Türkiye, hem Rusya karlı çıkar. Bu işlerin düzgün yönetilmesi için Tüpraş'ın nereden, kaça, ne mal alacağı konusunda kamu kurumlarının belirleyici olması gerekir. Tüpraş istediği ülkeden istediği fiyata nafta  alamamalıdır. Tüpraş'ın karı (dahilde işleme rejimi hariç) rafinaj hizmetinden gelmelidir, nafta alım politikasından değil.

FOSFAT VER, DOMATES AL

Rusya ile ticaret konusundaki diğer bir işbirliği fosfat karşılığı gıda programının kurulması olabilir. Türkiye fosfat konusunda ithalatçı, Rusya ihracatçıdır. Gıda üretimi için döviz ile ithal edilen fosfat gübresi gerekir. Yapılacak akıllı anlaşmalar ile fosfat fiyatı ve ihraç bitkileri arasında belirli oranlar belirlenir ve bu plan kapsamında Rusya ithal edeceği gıda ürünlerinin fosfatını Türkiye'ye takas usulü verebilir. Bu sayede Rusya normalde Türkiye'den ithal etmeyeceği miktarda sebze ve meyvalı Türkiye'den almaya yönlendirilebilir ve binlerce çiftçi istihdamı ve yüksek yerli katma değer üretimi sağlanabilir. Benzer anlaşma Özbekistan ile de Türkistan bölgesi ticareti kapsamında yapılabilir.

SİBİRYA'YA İŞÇİ GÖNDERMEK

Diğer bir işbirliği fırsatı ise Rusya'nın Sibirya'daki sanayi, hidrokarbon üretimi ve boru hattı projeleri. Sibirya şartlarında çalışmak, değişen iklim dengelerinden dolayı giderek zorlaşıyor.

Üstelik Rusya'nın zaten savaş öncesinde dahi işgücü açığı vardı, şimdi açık daha da arttı. Bu açığı geçen senelerde Çinliler dolduruyorlardı. Putin ile yapılacak anlaşma ile binlerce gencimize Sibirya'da iyi gelirli geçişi iş imkanları sağlayabiliriz. Üç ay, beş ay, neyse istendiği kadar çalışılır, birikim yapılır ve Türkiye'ye dönülür. Putin bu işbirliğinin kapısını bize görüşmede açabilir.

TENMAK İLE TORYUM YAKMAK

Atom enerjisi denince aklımıza Türkiye Atom Enerjisi Kurumu geliyor (TAEK). Bu kurum 2016'ya kadar birçok başka kurum gibi arpalık olarak kullanıldı ve pek bir şey üretmedi. Zaten üretmesi de istenmedi.Daha sonra kurum yeniden yapılandırıldı, başka birimler de eklendi ve TENMAK oldu. Tahmin ediyorum 2016 sonrasında dönüşüm geçiren bir çok kurum gibi daha üretken bir hale gelmiştir. Kurum başkanı medya önünde biraz daha görünür olursa tabi iyi olur biz de bilgileniriz. Elbette Türkiye'nin parçacık fiziği konularında yetkili kurumu olan TENMAK ile ilgili Rus kurumlarının işbirliğini ve ortak proje üretmelerini sağlarsak özellikle toryum yakan reaktör geliştirilmesi konusunda bu işten fayda görebiliriz.

SBERBANK DÖNMELİ

Bankacılık konusunda da büyük eksiklikler mevcut. Rus Sberbank bir dönem Denizbank markası ile Türkiye'de önemli işler yapmaktaydı ancak Denizank körfez sermayesine satıldı ve Türkiye'de işbirlikleri ve ticareti kolaylaştıracak bir Rus bankası kalmadı. Rusya'nın tekrar Türk bankacılık sektörüne yatırım yapması uygun olacaktır.

HAVACILIK

Havacılık konusunda Rusya'ya yaptırımlar uygulanıyor.Rusya'nın elindeki batı menşeyli uçakları ( Airbus ve Boeing'ler) bir süre sonra kullanamaması veya yedek parça bulamaması durumu oluşabilir. Rusya bu firmaların yerine kendi yerli uçaklarını üretme konusunda çalışıyor ve bazı hedef tarihler belirlenmiş durumda. Bu geçiş döneminde Rusya'nın elindeki Airbus ve Boeing'lerin THY tarafından kiralanması veya satın alınması, Rusya içinde ve/veya Rusya-Türkiye arasında işletilmesi ve yedek parça ambargolarının aşılması sağlanabilir. Rusya'nın yerli yolcu uçağı projelerine de Türk havacılık sektörünün parça ve mühendislik hizmeti satması mümkün olabilmeli.

Rusya’nın kasası altın ve döviz ile doludur ve sanıldığının aksine savaş durumu büyük bir ekonomik yıkım yaratmamıştır.  Bu projelerin anlaşmalarının yapılması, planlanması ve uygulamaya geçirilmesi konusunda partimiz ile temasa geçilirse gerekli desteği elbette veririz.

# rusya # Putin # erdoğan # Akkuyu