Nükleer politikalar, Toryum ve Engin Arık

Metin Akgerman

Metin Akgerman

Köşe Yazısı

30 Kasım 2007’de Isparta Havalimanı’na iniş için alçalan 4203 sefer sayısı Atlasjet uçağı dağa çarptı. Uçaktaki 57 kişinin tamamı hayatını kaybetti. Uçakta hayatını kaybedenlerin arasında Türkiye’nin parçacık fiziği (ve nükleer enerji) alanındaki çalışmaların lideri olan Prof. Dr. Engin Arık ve beş değerli fizikçimiz vardı.

Kimine göre bu olay Türkiye’nin nükleer enerji projelerinin önünü kesmek için yapılan planlı bir eylem idi kimine göre ise talihsiz bir kaza idi.

Olaydan sonra devlet organlarımız üzerlerine düşeni yaptı mı? Hükümetimiz, savcılarımız, hakimlerimiz, gazetecilerimiz, sigorta sektörümüz, İçişleri Bakanlığı’mız ve kayıplarımızın yakınları üzerlerine düşeni yaptı mı? Kaza ile ilgili tüm gizemler aydınlatıldı mı?

Tüm tarafların işini düzgün yaptığını varsayarsak, bu olayın soruşturmasının düzgün ve detaylı şekilde yapıldığını, oluşan kaza raporuna göre devletimizin ilgili tüm süreçlerde gerekli düzeltmeleri yaptığını, eğitimleri verdiğini, suçluların ve ihmalkarların cezalarını aldığını, acılı ailelere tazminat ödemesi, sorumlular adına özür dilenmesi vs. yapıldığını varsayabiliriz. Durum böyle midir? Elbette hayır. Dolayısı ile bu dosya kapanamaz. Kapanırsa bu işler, kazalar, cinayetler, suistimaller her ne ise devam eder. Tekrar tekrar bu olayları yaşarız.

Kazanın olduğu dönem konjonktürü bir hatırlayalım...Bakalım anlamlı bir yere varabilecek miyiz?

2007 Ağustos:

Abdullah Gül Cumhurbaşkanı, Beşir Atalay İçişleri bakanı olur. İçişleri müsteşarı Şehabettin Harput’tur (BTYK üyesidir, Fetö’den tutuklanacaktır). Başbakan RTE’dir. MİT müsteşarı Emre Taner’dir. Sivil Havacılık GM Ali Arıduru’dur (görevi kötüye kullanmaktan hapis cezası alacaktır). Kaza kırım heyeti başkanı Feridun Seren yapılacaktır.( Muhsin Yazıcıoğlu’nun öldüğü kaza (!!) ‘nın kaza kırım ekibi başkanlığını da yapacak ve tutuklanacaktır)

Eylül ayı:

Suriye sınırındaki mobil radarlarımızı kaldırmışız, İsrail uçakları bizim hava sahasından girip operasyon yapıyor. (Suriye’de bir yerleri bombalamak?) Antep ve Hatay’da uçakların boş yedek yakıt tankları bulunuyor.

Ekim ayı:

PKK’nın Şırnak Gabar Dağı ve Hakkari Dağlıca saldırılarında 25 şehit veriyoruz.

Beşar Esad Ankara’ya geliyor, görüşmeler yapıyor. Esad’ın verdiği mesaj: “Türkiye, İran, Suriye ortak tatbikat yapsın, Irak’ın bütünlüğü için ve PKK ya karşı mücadele için ortak tavır alınsın.”

Aselsan mühendisimiz şüpheli şekilde oluyor.( 2007’de şüpheli şekilde ölen 3. mühendis)

Kasım Ayı:

Aybaşında İran’ın uranyum zenginleştirme tesislerine MOSSAD ve CIA siber saldırı yapıyor. Sisteme yerleştirilen virüs neticesinde tesisin üretimi geçici olarak duruyor. Olay Stuxnet siber saldırısı olarak literatüre geçer.( Yılbaşında İranlı Nükleer bilimci, fizikçi Ardeşir Hüseyinpur şüpheli şekilde ölmüştür. Devam eden yıllarda 5 tane daha İran’ın nükleer programı ile ilintili fizikçisi öldürülecektir.)

Washington’da RTE ve Bush görüşmesi yapılır. Birkaç gün sonra İsrail başkanı Şimon Peres Ankara’ya gelir, görüşmeler yapar. Şimon Peres onuruna Çankaya Köşkü’nde akşam yemeği verilir.

Birkaç gün sonra Taraf gazetesi kurulur, Yasemin Çongar Washington’daki görevinden ayrılarak Türkiye’ye yerleşir ve gazetenin başına geçer. (Önceki görevi Milliyet’in Washington muhabiri)

Nükleer Santrallerin kurulumu, işletilmesi ve enerji satışı ile ilgili TBMM’de kabul edilen anlaşma 21 Kasım’da yürürlüğe girer.

30 Kasım’da Atlasjet kazası olur. Engin Arık, 5 Türk fizikçi, 6 haftalık bebek ve birçok vatandaşımız ölür.

Takip eden aylar, Ergenekon kumpası kapsamında gözaltılar ile devam eder.

Nükleer Gündem

Peki o dönemde Türkiye’de Nükleer teknoloji ilintili konularda durum nedir?

2007 aslında Türkiye için bu alanda milat niteliğinde bir yıl.

7 Mart 2007 yılında başbakan RTE’nin başkanlığında toplanan Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu’nun (Geniş katılımlı toplantılar, hemen tüm bakanlar, bürokrasi liderleri ve birçok kamu kurumu başkanı var) 15. toplantısında “Ulusal Nükleer Teknoloji Geliştirme Programı”’nın uygulamaya konmasına karar verilmiş. Enerji Bakanlığı ve TAEK bu konuda sorumlu kılınmış. Bu programın 3 temel hedefi var.

1) Nükleer güç santrallerine yönelik Ar-Ge altyapısının oluşturulması

2) Nükleer reaktör, nükleer yakıt ve nükleer atık teknolojileri konusunda çalışmalar yapılması

3) Ulusal nükleer teknoloji altyapısının geliştirilmesi

Atlasjet kazasından hemen 10 gün kadar önce BTYK’nın 16. toplantısı yapılıyor ve önceki toplantıda alınan nükleer program hakkında sorumlu birimler, geçen 9 aylık sürede neler yaptıklarını açıklıyorlar. Bu rapora göre:

1) Sinop’ta bir arazi TAEK’e tahsis edilmiş ve Sinop Nükleer Teknoloji Merkezi (SNTM) ve nükleer güç santralı kurulması çalışmaları başlamış

2) Araştırma reaktörünün tasarım ve mühendislik çalışmaları başlatılmış

3) Nükleer yakıt imalat merkezi çalışmalarının devam etmekte olduğu bildirilmiş

4) SNTM’de Toryum Mükemmeliyet merkezi kurulması çalışmaları sürdürülüyor

Atlasjet kazasının üzerinden 1 sene geçmeden, 5 Ağustos 2008’de CERN’de ( Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü) Engin Arık gibi ATLAS deneyinde (Proton demetlerini proton hızlandırıcıda çarpıştırıp, oluşan parçacıkları inceleyen deney) çalışmış olan yüksek enerji fizikçisi olan Engin Işıksal evinde kalp krizi geçirip ölüyor.(kalp rahatsızlığı yok)

Yani bu yıllar, Türk parçacık fizikçilerinin şüpheli şekilde öldüğü, İranlı parçacık fizikçilerin de açık şekilde suikastlar, bombalı tuzaklar ile öldürüldüğü bir dönem.

Yine o dönem, bir de Cezayirli fizikçi vakası var. Adlen Hişör ( Adlene Hicheur) isimli Cezayir kökenli CERN’de ATLAS deneyinde çalışan parçacık fizikçisini, Ekim 2009’da Fransız polisi gözaltına alıyor. Sebep El-Kaide ilişkisi. Adlen’e önce ceza veriyorlar ama Adlen pek uzun süre hapis yatmıyor. (Muhtemelen bir tür anlaşma yapılıyor). Adlen farklı ülkelerde akademik çalışmasına devam ediyor ama CERN çalışmalarından kopartılmış oluyor.

2011’de Ankara Üniversitesi bünyesinde Türk Hızlandırıcı Merkezi ve test laboratuvarları kuruluyor. Açılışta Prof.Dr. Saleh Sultansoy konuşma yapıyor.

Kaza Öncesi olaylar

Atlasjet uçağınin sahibi İrlanda menşeyli uçak kiralama konusunda global seviyede iş yapan AWAS firması. 20 Mayıs 2005’te World Focus uçağı AWAS’tan kiralıyor. Bir süre THY’ye kiralıyor daha sonra iki farklı İranlı firmaya kiralıyor. Son olarak da, 25 Haziran 2007 de, World Focus (WF) Havayolu Atlasjet’e uçağı “wet lease” şeklinde 5 aylık kiralıyor. Yani tüm personel, bakım, işletme WF’de, Atlasjet ise kendi markası ile satış pazarlama yapıyor.

Kazadan 5 gün önce, 25 Kasım’da bu kiralama sözleşmesi bitiyor ama uçuşlar devam ediyor. Atlasjet sözleşmesiz uçmadığını ve kazadan 1 gün önce, 29 Kasım’da 3 günlük kısa dönemli kira kontratı yaptıklarını belirtiyor.(1)

Kaza Sonrası Olaylar

Kaza sonrası neler oluyor?

Kaza gece saat 1.30 civarında olduğu için kaza bölgesine gece görüş sistemi olan bir askeri helikopter ilk ulaşan ve uçağın yerini tespit eden araç.

Kazanın akşamı, Wikileaks belgelerine göre, dönemin Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru, Amerika Büyükelçisi'ni telefonla arayıp, ABD ile olan işbirliğinin gizli tutulmasını istiyor.

Uçak enkazından kritik olan kokpit ses kayıt cihazı ve data kayıt cihazı çıkartılıyor. Almanya’da Feridun Seren liderliğinde yapılan incelemelerde aletlerin çalışmadığı tespit ediliyor.

Uçak enkazı yanmamış, 3 parçaya bölünmüş durumda. Ölenlerin yakınlarına eşyaları teslim ediliyor. Engin Arık’ın laptopunun olduğu çanta kayıp.

Feridun Seren başkanlığında bir araştırma komisyonu kuruluyor. Ekip çalışmasını yapıyor ve Kasım 2008’de pilotaj hatasını işaret eden rapor yayınlanıyor.

Mart 2009 da Muhsin Yazıcıoğlu’nun öldüğü helikopter kazasında, kaza sonrası çalışmalarda ihmali tespit edilen ve ceza alan bazı kişiler, Atlasjet kazasında da benzer görevlerde bulunmuşlar. Muhsin Yazıcıoğlu kazasındaki kumpas izleri, Atlasjet kazasına kadar ulaşıyor.

2016 darbe teşebbüsünden sonra açılan eski defterlerden biri Atlasjet kazası defteri. 2007 de devlet içi kadrolaşmalarından dolayı sağlıklı yapılamayan bazı çalışmalar, 2016’dan sonra yapılabilir hale geliyor.

2017 de Feto’nun Isparta yapılanması ile ilgili yapılan soruşturmada Koza Altın ilintili personel tutuklu sanık Muammer Görgeç’in cep telefonunda 5 dk lık bir ses kaydı bulunuyor. Bu kayıtta sanık kimliği belirlenemeyen 2 kişi ile konuşuyor ve düşen uçağın İsrailliler tarafından düşürüldüğü ve konunun toryum madenleri ile ilintisinden ve uçakta olmayan akademisyenden bahsediliyor. (2)

2019’da Teketek programında Engin hanımın meslektaşı olan eşi Metin Arık açıklamalar yapıyor. Hazır satılan proton hızlandırıcı satın alımına karşı çıkıyor. Kendi yetiştireceğimiz uzmanlarca proton hızlandırıcı yapılması ve akabinde toryumu yakacak reaktörlerin yapılabileceğini belirtiyor. Uçak kazasındaki ve sonrasındaki sigorta sürecindeki tuhaflıkları belirtiyor.

2020’de Prof. Dr. Saleh Sultansoy (CERN deneyimli Yüksek Enerji Fiziği Profesörü) 99% ihtimalle uçağın düşürüldüğünü açıklıyor. Bunun irtifa sistemlerine 2-3 saat süresince uydulardan 500 metrelik yanlış bilgi aktarılması ile olduğunu açıklıyor. Kendisine bilgileri veren uzmanların korktukları için kamuya açıklama yapmadıklarını belirtiyor. 2007 sonrasındaki nükleer enerji programında önemli hatalar yapıldığının, yanlış teknolojilerin seçildiğinin ve çeşitli bloklamalar yapıldığını ve ayak oyunlarının hala devam ettiğini belirtiyor.(3)

Sorular:

1) Muammer Görgeç’in cep telefonu kayıtlarındaki kişiler tespit edilmiş midir?

2) Kazadan 10 gün önce uçağın kritik güvenlik sistemi EGPWS başka bir uçaktan sökülerek buna takılıyor. Bu talimatı veren ve işlemi yapanlar soruşturmaya dahil edilmiş mi? Sistemi sökülen uçağa hangi sistem takılmış?

3) Saleh Sultansoy’un uydudan yanlış irtifa bilgisi gönderilmesi iddiasi incelenmiş midir? Bilgi veren “uzmanlar” hala “korkmakta” mıdırlar? Böyle bir imkan mevcut ise TR’deki sivil havacılığın emniyeti için ne tur tedbirler alınmıştır?

4) Uçağın kaza akşamı geç kalkmasının sebebi olarak Priştine uçuşundan geç gelmesi belirtilmiş. Priştine ’den kalkışın neden geciktiği araştırılmış mıdır? Priştine ’de uçağa kimler tarafından müdahale yapılmıştır?

5) Bu uçak World Focus’dan kiralandığı 5 ay süresince düzenli çalıştırılmış mıdır yoksa anormal bir uçuş planlaması gözlenmiş midir? Bekleme ve bakımları nerede kimler tarafından yapılmıştır?

6) Atlasjet ’in İstanbul’dan Isparta uçuşuna bu uçağın konmasına kim ne zaman karar vermiş? Atlasjet bu hatta düzenli uçuyor muymuş?

7) Kazada hayatını kaybeden pilotların aileleri ile görüşme yapılmış mı? Kazadan sonra ailelerin hayatlarında önemli maddi veya taşınma vs. değişiklik olmuş mu? Pilotların maaş hesapları incelenmiş mi? Maaşları normal seviyede mi?

8) Uçuş ekibi bu uçuştan ne zaman haberdar edilmiş? Önceden planlı bir uçuş mu son dakika planda uçak/personel vs. değişiklikleri yapılmış mı?

9) Bilet alıp uçağa binmeyen yolcu var mı? Bu yolcuların telefon ve mesaj kayıtları incelendi mi?

10) Kaza sonrasındaki saatlerde World Focus’un bakım personeli dahil yöneticilerinin telefon kayıtları incelendi mi?

11) Uçağın kayıt sistemlerinin önce Lufthansa Teknik laboratuvarlarına gönderildiği belirtiliyor daha sonraki raporda ise Lufthansa Teknik değil, BFU’ya ( Alman hava kazası inceleme bürosu) gönderildiği ortaya çıkıyor.(1) Bu değişiklik neden yapılmış? İncelenmenin ilgili usullere uygun yapılıp yapılmadığı konusunda soruşturma ve dava açılmış mı?

12) Kazadan yıllar sonra dahi kaza bölgesinde yüzlerce parça etrafta toplanabilir halde. Belli ki kaza sonrası saha incelemesi düzgün yapılmamış. Bu konu soruşturmaya dahil edildi mi?

13) Süleyman Demirel Üniversitesi’nin davetlisi olarak fizik konferansı vermek üzere ekip geliyor. Bu konferans ne zaman planlanmış? Fizik camiasında bu tür davetler normal midir? SDÜ tüm temel bilim branşlarına bu ilgiyi gösterip bütçe ayırmakta mıdır? SDÜ’deki organizasyon ekibi soruşturmaya dahil edilmiş midir?

14) Fizikçi ekip önce THY ile Antalya’ya uçmayı planlamışlar son dakikada Atlasjet ‘in direk Isparta uçuşunu öğrenip uçuş değiştiriyorlar. Fizikçi ekip önceden Isparta’ya direk uçuş olduğunu nasıl tespit edememiş ve bu iş son dakikaya kalmış? Neden ekip bu kadar geç saatte bir uçuşu tercih ediyor?

15) Uçuş günü, hayatın normal akışına aykırı şekilde uçuş bilgileri ile ilgili ilave telefon görüşmeleri, yolcu listesi paylaşımları vs. Atlasjet, havalimanı personeli ve bir takım birimler arasında gerçekleşmiş mi?

16) Isparta havalimanı civarındaki askeri tesislerde olay günü anormal hareketlilikler ve iletişim yaşanmış mı?

17) Enkaza geceleyin ilk ulaşan askeri helikopter iniş yaparak müdahalede bulunmuş mu? Enkaza ilk müdahaleyi kim nasıl yapmış?

18) Engin hn. bilgisayarı hiç mi bulunamamış yoksa bulunup kayıp mı olmuş?

19) Isparta da uçağın düştüğü bölgede, tepelikte, gökyüzüne 360 derece hakim, tuhaf kulesi olan bir yapı var. Yangın gözlem istasyonu deniyor. O bölgede gerekli araştırma yapılmış mı?

20) Uçağın sahibi AWAS firmasından Atlasjet neden direk uçak kiralamayıp araya ilave bir firmayı sokuyor?

21) Kazadan 8 ay sonra ölen yüksek enerji fizikçisi Engin Işıksal’ın ölümü araştırıldı mı?

22) Atlasjet’in kira kontratı bittikten hemen sonra uçak düşüyor ve sonra 3 günlük kira sözleşmesi ortaya çıkıyor (1). Bu konu sektörün çalışma biçimine uygun mudur? Araştırılmış mıdır? Bu tür sözleşme bilgileri, damga vergileri vs. sektörü düzenleyici kurumda bir yerlere kayıt edilmekte midir?

23) Dönemin ulaştırma bakanı Binali Yıldırım kaza raporunun yayınlanmasının ardından pilotaj hatasını vurgulamıştı. Binali bey hala aynı görüşte midir?

24) Kazanın ardından bazı kazazede yakınları sigorta sorunları yaşadılar ve “Lloyds of London” ile muhatap olmak durumunda kaldılar. Sigorta sektörümüzün daha iyi çalışması için reasürans zinciri süreci ve regülasyonu gözden geçirilebilir.

25) Çoğu gelişmiş ülkede uçak kazası raporları kamuoyu ve medyanın incelemesi için açıklanır. Türkiye’de neden açıklanmamaktadır? Kaza raporlarının gizlenmesinin Türk sivil havacılığını ilerletmeye nasıl faydası vardır?

26) Uçak kazasının ardından Atlasjet veya World Focus Havayolları zararlarını sigortadan karşılayabiliyorlar mı? Hangi sigorta firması ne kadar ödeme yapıyor? Sigorta müfettişleri nasıl bir araştırma ve rapor yazıyor? Reasürans sistemi üzerinden Türk firmaları yurtdışından zararlarını karşılayabiliyor mu yoksa zarar milli sigorta firmaları üzerinde mi kalıyor?

27) Kaza günü, SHGM neden ABD büyükelçisi ile işbirliğinin gizli tutulmasını istiyor? Uçak ABD üretimi, ABD’nin havacılık kazaları ile ilgili uzman ekipleri var. İşbirliğini gizlemek neden?

Varsayalım Kaza değil...

Fetocu zanlının ses kaydında bu kazanın arkasında İsrail’in olduğu belirtilmiş. Doğru da olabilir, hedef yanıltma da olabilir. Doğru varsayalım ve tutarlı bir senaryo geliştirmeye çalışalım.

İstihbarat servislerinin bu seviye bir komployu planlamak için aylarca hazırlık süresi gerekir. Bu olay için de nerden baksanız 6 aylık bir çalışma gerekir.

Suikastı tetikleyecek olayın Mart 2007’deki BTYK toplantısı kararlarındaki “Nükleer Teknoloji Geliştirme Programı”’nın başlatılma kararı olması makuldür. Bu kararları okuyan bazı yabancı servis görevlilerinin koltuklarından sıçramalarına şaşırmamak gerekir. Bunun karşısında bu programın çökertilmesi veya geciktirilmesi için suikast planlanması da anlaşılabilir. Bu tür suikastlar başka yerlerde de oluyor.

Programı engellemek için programın sorumlusunu hedefe almak gerekli. Sorumlu TAEK. TAEK, Eksi Sözlük yazarları tarafından siyasi arpalık olarak değerlendiriliyor (4) ve bu programın altından kalkamayacağı az çok belli. (Kalkamıyor ve 2020’de kapatılıyor). Bu işleri bilen ve hazır çözümler yerine “bu işi kendimiz geliştirelim” diyen becerikli ve kararlı olan Engin Arık ve çevresindeki ekibin hedef alınması da anlaşılabilir.

Süleymen Demirel Üniversitesindeki konferansın 2007 Nisan ayında biliniyor veya planlanabilir durumda olunması lazım ki buna göre uçak komplosu hazırlanabilsin.

Nisan-Mayıs aylarında uçak kazasının planlandığını düşünelim. Bir uçak bulmak gerekli. Tercihen çok kötü durumda olan bir uçak olmalı ki düşürüldüğünde kimse şaşırmasın, “zaten nasıl bu uçağı uçuşa koymuşlar?” desinler.. Paravan bir şirket gerekli.

World Focus’den ilgili uçak bulunuyor. World Focus Atlasjet’e Haziran ayında 5 aylık kiralama yapıyor ve kira süresinin bitmesinin hemen ardından kaza oluyor. Bu zamanlama, sigorta müfettişlerinden kaçma açısından anlamlı olabilir.

Kazanın olduğu gün, Atlasjet’e birilerinin talep ( telefon?) ederek bu uçağın ilgili uçuşa konmasının sağladığı düşünülebilir.

Peki uçuş planlamasını geçelim. Uçağın düşürülmesi konusunda yabancı servisler zaten zorlanmaz . Gerek uçağın sistemlerine dışarıdan müdahale ile gerek önceden içeriden müdahale ile gerek sinyal karıştırma veya uydu üzerinden yöntemler ile bir sürü şekilde bu yapılabilir. İşin zor kısmı kaza yaptırıldıktan sonra izleri silebilmek, yani ses ve data kayıt cihazları başta olmak üzere ilgili teknik cihazlara müdahale edebilmek. Atlasjet kazasından sonra kayıt cihazlarının özel bir şirket olan Lufthansa teknik ekibine değil de, istihbarat örgütünün etkileyebileceği Alman devlet kurumuna gönderilmesi de bu anlamda anlaşılabilir.

Günün sonunda bu kazanın istihbarat servisi seviyesinde bir komplo olabilmesi için birkaç ekibin ( neye hizmet ettiğini bilmeden dahi olsa) beraber çalışmış olması gerekir. World Focus şirketindeki birileri, Atlasjet’deki birileri, kaza sonrası inceleme ekibindeki birileri. Aksi durumda bu ölçekte bir komplonun kurulabilmesi çok zor.

Toryum Santralı

Toryum elementi Uranyum’un uysal kuzenidir. Uranyum’a dönüştürülebilir. İki element de 230 küsür gram/mol ile tombik elementlerdendir. Zamanında nükleer teknoloji, Uranyum yakan tipte santraller üzerinde geliştirilmiş. Farklı ülkelerde farklı tipte nükleer reaktörler geliştirilmiş. Günümüzde Toryumdan nükleer enerji üreten reaktörler mevcut.

Toryum kullanılmasının diğer tekniklere göre en önemli avantajı, nükleer reaksiyonun kontrolden çıkma ve patlama oluşturma riskinin olmaması. Ayrıca daha az ve daha sorunsuz nükleer atık oluşturuyor. Diğer önemli avantaj ise bomba yapımına uygun plütonyum kullanılmadığı ve üretilmediği için bu konudaki çalışmalar daha barışçıl ve kabul edilebilir olarak sınıflandırılabilir.

Toryumu Uranyum gibi zahmetli zenginleştirme sürecine sokmadan proton hızlandırıcısı ile yakmak mümkün. Konvansiyonel nükleer santrallerdeki temel kaza sebebi, çeşitli sebepler ile soğutma sisteminin devre dışı kalması, çekirdekte işinin artması ile nükleer tepkimenin hızlanması ve reaktörün erimesidir. Toryum santralinde ise soğutma sistemi devre dışı kalsa reaksiyon kendiliğinden sönümleniyor çünkü reaksiyonun durması için değil oluşması için yapılan bir çaba söz konusu.

Toryum santralinin zorluğu ise, tuza bağlı korozyon kaynaklı aşınmalar ile mücadele tekniklerinin uygulanmasının gerekliliği.

Türkiye Toryum rezervleri açısından şanslı bir ülke ve nükleer çalışmaların doğal olarak toryum santralı temelli yürütülmesi gerekir.

Nükleer Program Politika Önerileri

Mart 2007 deki BTYK kararları ile Türkiye nükleer teknoloji geliştirme yoluna girdiğini ilan etmişti. Maalesef bunca yıl sonra geldiğimiz noktada avucumuzda hemen hemen bir hiç var. 2007’de BTYK kararları ile hayli doğru bir politik irade ortaya konmuş ancak uygulamada büyük başarısızlık oluşmuş ve hedeflerden hiçbiri gerçekleştirilememiş. 2007 den beri bu alanda umutlar bağlanan TAEK, 2020’ye kadar hüsran üretti ve 2020 de kapatıldı. Yerine TENMAK ( Türkiye Enerji Nükleer Maden Araştırma Kurumu) isimli bir kurum kuruldu. Akkuyu’da yapılan santralde belki Türk müteahhit firmalarının bir miktar katkısı var ancak büyük ölçüde anahtar teslim Rusya’nın yapıp işleteceği bir tesis söz konusu. Ortada ne proton hızlandırıcımız var ne kendi tasarımımız olan araştırma reaktörü var ne de Toryum mükemmeliyet merkezi var.

1) Parçacık fizikçisi yetiştirilmesi ve elde tutulması konusuna ağırlık verilmeli. Fazla fizikçinin ülkeye zararı olmaz. Bugün modern savaş teknolojilerini ( radarlar, güdüm sistemleri, uzay sistemleri, mikrodalga, iletişim sistemleri, elektronik harp, kriptografi vs) fizikçiler geliştiriyor.

2) Bu fizikçilerin proton hızlandırıcı ve farklı tipte nükleer reaktörler tasarlaması ve üretmesi için gerekli bütçe sağlanmalı. Türkiye’nin gelecekte nükleer enerji ve teknolojilerinde yurtdışından satın alınacak reaktörlere bağımlı kalması hatalıdır.

3) 2007 de başlatılan program hızlandırılarak tamamlanmalı ve daha üst seviye programlara geçilmeli.

4) Revize edilerek hayata geçirilecek yeni Ulusal Nükleer Geliştirme Programı’nın ismine Engin Arık Hoca’ya ithafen “Arık Programı” denebilir.

5) TAEK örneğinde nelerin yanlış yapıldığı konusunda ciddi bir özeleştiri yapılmalı ve aynı hataların tekrarlanmaması sağlanmalı. TAEK markası her şeye rağmen önemli bir markadır, bir süre sonra TAEK markasına geri dönüş yapılabilir.

6) TAEK ve TENMAK kurumlarının başkanlarının daha çok medya da görünür olması ve kullanılan bütçenin karşılığında ciddi sektörel ilerlemelerin sağlandığını ortaya koyabilmeleri gerekir.

7) CERN’e tam üyelik konusu tekrar değerlendirilmeli.

Not: Yazıdaki bilgiler tümüyle google açık kaynaklarından alınmıştır. Hata ve eksik olabilir. Ulusal kanal üzerinden destek belgesi ile düzeltme bildirimi yapılır ise imkanlar nispetinde düzeltme yapılabilecektir.

(1) https://en.wikipedia.org/wiki/Atlasjet_Flight_4203

(2) https://www.cnnturk.com/turkiye/12-yil-once-ispartada-dusen-ucakta-o-da-vardi-sirri-bilen-tek-turk-vatandasiydi

(3) https://www.aydinlik.com.tr/haber/prof-dr-sultansoy-o-ucak-dusmedi-dusuldu-200905

(4) https://eksisozluk.com/turkiye-atom-enerjisi-kurumu--201214

# nükleer # yazı # Metin akgerman