Avrupa'da politik fırtına haftası ve öneriler

Metin Akgerman

Metin Akgerman

Köşe Yazısı

Resim: Ocak 2016, Yıldız Sarayı, REUTERS/Sedat Suna/Pool/File Photo

Erdoğan ve Biden, 14 Haziran’da Brüksel’de NATO zirvesi sırasında ikili görüşme yapacaklar. Bu yazının amacı, olası politik senaryoları belirginleştirmek.

Konjonktür

Konjonktürü iyi anlayalım. Biden 9 Haziran’da (dün) İngiltere’ye geldi. Biden İngiltere’de ne yapacak? Önce şirin ve küçük bir tatil şehrinde, G7 liderleri ile kapalı kapılar arkasında görüşecek. G7 demek, Amerika’nın hükmettiği çekirdek batılı ittifak demek. Yani, 2. Dünya savaşı galipleri artı mağlup sömürgeler Almanya ve Japonya. Sovyetler yıkıldıktan sonra, Yeltsin döneminde G7’ye Rusya’yı aldılar, sonra Putin döneminde attılar.

G7 ve Biden’in programı

En önemli zirve bu, çünkü devamındaki toplantıların başlangıç tonu burada belirlenecek. Bu görüşmelerde ise kritik mutabakat ABD, İngiltere ve Fransa arasında olanı. Kimsenin Japonya’ya, Almanya’ya, Kanada’ya güvenlik ve Ortadoğu politikaları konusunda fikir danışacağını sanmıyorum.

11-13 Haziran G7 toplantıları sonrasında, Biden, İngiltere Kraliçesini ziyaret edecek. Kraliçe 95 yaşında. 1952’de tahta çıktığından beri Amerikan başkanları ile çalışıyor. Biden, Kraliçe’nin 14. çalıştığı ABD başkanı. Hükümetler, politikacılar gelip geçiyor, krallar, kraliçeler kalıyor. Onlarca yıllık politikaları, stratejik ittifakları büyük oranda ülkelerdeki kalıcı unsurlar belirliyor. Kraliçe görüşmesinden sonraki gün, 14 Haziran’da NATO zirvesi Brüksel de yapılacak. Biden bu süreçte, ayrı ayrı Erdoğan ile ve Belçika Kralı ile görüşecek. Zirve’nin hemen ertesi günü 15 Haziran’da ise, Avrupa birliği ve ABD arasında dış politika konularının da görüşüleceği geniş kapsamlı bir zirve yapılacak. Bu görüşmede muhtemelen, önceki görüşmelerin ışığında, batı ittifakı ülkelerinin önümüzdeki dönemki yol haritası belirlenecek. Ertesi gün ise Biden ve Putin arasında “tarafsız” İsviçre şehri Cenevre’de ikili görüşme yapılacak.

Bizim dışişleri işini son aylarda iyi yaptıysa ve Merkel ile Boris’i bağladıysa, Almanya ve İngiltere’nin, Türkiye ilintili politikalar konusunda ABD’nin dümen suyuna fazla girmemeleri beklenir. Ancak İngiltere tarafından çatlak sinyaller gelmiyor da değil.. Bu kadar kritik bir başkanlar, krallar, kraliçeler görüşmesi öncesinde İngiltere dışişleri bakanı ne yapıyor? Erbil’de Barzani ile görüşme halinde... Hayırdır İnşallah diyelim.. İyi ihtimal ile PKK’nın defteri dürülecek, Barzani yönetimi , Irak bütünlüğü içinde geleceğini arayacak ve bölgede barış ve istikrar güçlenecektir. Önümüzdeki dönemde, ABD’nin Irak’tan çekilmesinin olası askeri ve politik sonuçları Barzani ile görüşülüyor olabilir. Kötü ihtimalde ise bunların tersi gelişmeler beklenebilir. Her durumda, Barzani görüşmesinin çıktısının, İngiltere ve Brüksel’deki toplantılara girdi olmasını beklemeliyiz. İngiltere dışişleri bakanının yapacağı olası hataların, Türkiye (ve Beşiktaş) dostu olduğunu düşündüğümüz, Türkiye’yi çok iyi tanıyan, eski İngiltere büyükelçisi, mevcut MI6 başkanı tarafından, politika tercihine dönüşmeden düzeltileceğine inanıyoruz.

Benzer şekilde, ABD dışişleri kurmaylarının da zirve öncesinde, Kuzey Suriye’de PYD ile görüşmeleri artırdığını gözlemlemekteyiz.

Fransa konusundan çok bahsetmeye gerek yok. Çeşitli jeopolitik gelişmelerden ötürü, Macron’dan bu görüşmeler sırasında Türkiye politikaları ile ilgili olabilecek en düşmanca pozisyonu almasını beklemek gerçekçi olacaktır.

Bütün bu görüşmelerden sonra, Türkiye’ye karşı çok sert ve saldırgan bir tavır çıkabilir mi? Evet çıkma olasılığı var. Diğer taraftan ilgili ülkeler arasında Türkiye’nin akıllıca kullanabileceği önemli anlaşmazlık noktaları da mevcut.

İngiltere, Fransa başta olmak üzere Avrupa ile sancılı bir Brexit dönemi yaşadı ve tatsız tartışmaların tadı herkesin damağında. Trump, büyük bir keyif ile İngiltere’yi Avrupa’dan çekip aldı ancak Biden’in bu işten keyif aldığından emin değilim. ABD ile İngiltere arasında olacak serbest ticaret anlaşmasını ABD, İngiltere’yi hizalamak için havuç olarak kullanacaktır. Ayrıca ABD’nin kuzey İrlanda sınırları konusundaki yaklaşımı ile İngiltere’ninki örtüşmüyor ve İngilizler, ABD’nin bu konuya burun sokmasından hoşlanmayacaklardır.

Trump döneminde baş düşman Çin ilan edilmişti. Biden döneminde ise baş düşman Rusya ilan edildi. Doğrusu, Avrupa’da hiçbir ülkenin Çin ile “baş düşmanlık” ilişkisini arzuladığını ekonomik gerekçelerden ötürü zannetmiyorum. Başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın önemli birçok ülkesi, Rusya ile de iyi geçinmek isteyecektir. ABD’nin ise Avrupa’yı Rusya’ya karşı açık tavır almaya itmesini ve Çin ile olan trenyolu projeleri gibi önemli projeleri zayıflatmaya zorlamasını beklemeliyiz.

Almanya da, Rusya’dan çekilen 2. Kuzey Akımı hattı konusunda geri adım atmıyor ve ABD’nin baskısı altında. Almanya’nın menfaatleri, her sene artan bir hız ile Çin ve Rusya ile ticaret tarafına doğru kayıyor.

ABD’nin her sene daha zayıflayan Jeopolitik ve ekonomik gücü karşısında, Avrupa daha ne kadar ABD’nin güdümünde kalacaktır? Global hakimiyet ve refah oyunu, herkesin aynı anda kazanabileceği bir oyun değil. Birilerinin kaybetmesi gerekiyor. Biden’in başkanlık dönemindeki ilk yurtdışı ziyareti olan bu tur Biden için önemli çünkü vermek istediği mesaj “Amerika geri Döndü” mesajı ve sonuç almak isteyecektir.

Erdoğan ve Amerika

Erdoğan ve Biden birbirlerini çok eskiden beri gayet iyi tanıyorlar. Biden, 1972’deki ilk senatörlük döneminden beri dış politikanın içinde bir isim. Özal’ın, Çiller’in ve Erdoğan’ın politik hayatlarının seyrini çok iyi bildiğini tahmin ediyorum. Hele ki Erdoğan’ın politik hayatı zaten Biden’in çok etkili olduğu dönemlerde gelişti.

15 Ekim 1996’da, Demirel Cumhurbaşkanı ve Erbakan başbakan iken, Abramowitz İstanbul’da İBB başkanı Erdoğan ile görüştü. 20 Ekim’de Aydınlık Gazetesi, Abramowitz’in Erdoğan’ı Erbakan yerine başbakan olarak hazırladığı haberini manşetten verdi. Takip eden günlerde, İBB başkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretleri başladı ve birkaç ay aralıklar ile Erdoğan 4 kez ABD’yi ziyaret etti.

16 Şubat 1997 manşetinde ise Aydınlık, Erdoğan’ın ABD tarafından başbakan, Abdullah Gül’ün ise dışişleri bakanı yapılacağını ilan ediyordu ve bu bilgiyi Rand Corporation ilintili kaynağa dayandırıyordu. O dönemde Biden’in ise çok uzun sürecek ABD Dışişleri komitesi kariyeri başlıyordu. Bu iki tarih arasında ise Susurluk kazası olmuş ( veya tasarlanmış), F.Gülen, Çiller’e, içinde Meral Akşener’in de olduğu bakan listesini yollamış ( Nurettin Veren’in iddiası (1)) ve İçişleri bakanlığından Mehmet Ağar indirilmiş ve Meral Akşener getirilmiş idi.

Gel zaman git zaman, 2002 yılında kayıp trilyon davasında yargılanan herkes, Erbakan dahil hüküm giyer ve siyaset yasaklısı olur. A.Gül ve A.Aksu ise aynı dosyada olmakla beraber dokunulmazlıktan faydalanarak yargılanmazlar (2) ve politik kariyerleri parıltılı şekilde devam eder. Aydınlık gazetesinin 97 yılındaki kehaneti gerçekleşir, sihirli bir el devreye girmiştir, Anti-Amerikancı Erbakan siyaset yasaklısı olarak seçimlere giremez ve bir süre sonra Erdoğan başbakan, Abdullah Gül dışişleri bakanı olur.

Yani Erdoğan, Amerika’nın iktidarları, liderleri, getirip götürme konusundaki becerilerinin çok iyi farkında, ve bugün ABD’nin kimlere siyasi yatırım yaptığını görüyor.

2016 Ocak

Kasetimizi 2016 Ocak’ındaki Biden-Erdoğan görüşmesine saralım. O dönemki konjonktürü biraz hatırlayalım.. Erdoğan Cumhurbaşkanı, Davutoğlu Başbakan, Biden ise ABD başkan yardımcısıdır. Feto ve benzeri unsurlar ile yarı açık, yarı kapalı bir soğuk savaş sürmektedir. Türkiye de bombalar patlamakta, Rus uçağı düşürülmekte ortalık kaynamaktadır.

Biden görüşmesinden 3 ay önce, 4 Aralık’ta Selahattin Demirtaş Washington’da Obama’nın adamları ile görüşmektedir. 12 Ocak’ta Sultanahmet’te bomba patlatılmıştır. 20 Ocak’ta Ali ve Mustafa Koç, Ankara’da Erdoğan ile savunma sanayi konularını görüşmüşlerdir. Mustafa Koç ertesi günü Davos’a gitmeyi planlamıştır ancak kalp krizi sonucu vefat eder. Aynı gün, Biden İstanbul’a gelmiştir, Erdoğan ve Davutoğlu ile görüşür. AFP görüşmeyi Biden’in Erdoğan’a parmak salladığı bir fotoğraf ile dünyaya servis eder. Ayrıca Biden, Can Dündar’ın oğlu ile özel bir görüşme yapar. Fetoculerin bylock yazışmalarına göre bu görüşmede, TSK da hareketlenme olduğu iması yapılmıştır. Görüşmeden 1 hafta sonra ise Bylock yazışmalarına göre Adil Öksüz, örgüt yöneticilerinin olduğu gruba mesaj atarak F.Gülen’in “bu sene süfyaniyetin yıkılış yılı” mesajını müjdelemiştir.

Tarihi bilgileri geçelim. Uzunca bir dönem, Erdoğan yanlış yolda, yanlış kişiler ile yol yürüyor idi ve karşısında idik. Hataların ağır bedelleri oldu. Bugün, yine hataları olmakla beraber Erdoğan’ın suç ve terör örgütleri ile mücadelesini, ekonomik atılım çabalarını, ülkenin birliğini ve milli menfaatlerini öncelikleyen dış politika arayışını destekliyoruz.( fakat yeterli bulmuyoruz).

Zirve öncesi, ABD den gelen mesajlar, Türkiye için öncelikli konularda statükonun (çözümsüzlüğün) korunması, ABD için öncelikli konuların ise masaya yatırılması yönünde. Elbette bu yanlış tutum ve hayalperest beklenti karşılık bulmayacaktır ve masaya Türkiye kendi ajandasını getirecektir.

Politika Önerileri:

1- NATO üyesi olan Türkiye’nin başkentini 2016 yılında F-16’lar bombalamıştır. NATO bu sırada acaba ne yapmaktaydı? Temmuz 2020’de Türkiye’nin Libya’daki hava üssü muhtemelen Fransız pilotları tarafından bombalandı. NATO o dönemde ne yapıyordu? Bu olaylardaki NATO personeli ilişkilerinin aydınlatılması ve soruşturulması gerekmektedir.

2- NATO ülkelerinin, Türkiye’de suç işlemiş, terör olaylarına karışmış hiçbir kişi ve kuruma kucak açmaması ve tüm suçluların adaletin önüne çıkartılması konusunda Türkiye’ye destek vermesi sağlanmalıdır. İnterpol’de çalışmalarını bu çizgiye getirmelidir. İnterpol suçluların, teröristlerin yakalanmasına yardım etmeyecekse ne işe yarayacak? Bu çabalar sonuçsuz kalır ise ilgili ülkeler ile Türkiye, güvenlik, bilgi paylaşımı vs. konularındaki anlaşmalarını askıya almalıdır.

3- ABD’nin Ortadoğu politikaları, Ortadoğu da kan, gözyaşı, sefalet ve milyonlarca göçmen yaratmıştır. Bu göçmenler her sene Avrupa için daha büyük bir problem olmaya devam edeceklerdir ve Türkiye’nin Avrupa sınırlarının göçmen bekçiliğini yapması için hiçbir rasyonel gerekçe yoktur. Daha geçen gün, Norveç kıyısına vurmuş çocuk cesedi bulundu. Ceset Fransa’dan İngiltere’ye kayık ile geçmeye çalışan İran Kurdu bir aileye mensup. Tüm aile devrilen kayık neticesinde can veriyor ve çocuğun cesedi aylar sonra Norveç kıyısına vuruyor. Bu devirde bu trajedileri engellemenin yolu polisiye tedbirler değildir. Her gün, Adalar Denizi’nde Yunan sahil güvenlik tekneleri, göçmen botlarını Türk sularına doğru iteklemektedir. ABD’nin Ortadoğu politikaları sürekli olarak büyük insanı trajediler yaratmaya devam etmektedir. Zirve sırasında göçmenlerin trajedisi ve Türkiye’nin çözüm önerileri çok net olarak ortaya konmalıdır.

4- Libya politikaları konusunda Avrupa dahil ilgili ülkeler ile işbirliği fırsatı olabilir. Libya’da demokratik süreç sağlıklı işletilirse ve kimse kendi savaş lordunu sahada dayatmaz ise konu Türkiye ve dünya için hayırlı bir yöne doğru ilerleyecektir.

5- İsrail ve Filistin konusunda Türkiye ve Avrupa az-çok aynı görüştedir ve iki devletli çözümü desteklemektedir. Bu konuda ABD’ye zirvede baskı yapılması gerekmektedir. İsrail’e silah ambargosu, politik ve ekonomik yaptırım uygun olabilir.

6- ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi süreci, Türkiye ile bir işbirliği potansiyeli konusudur. ABD’nin çekiliş süreci kolaylaştırılmalı ancak ABD’ye herhangi bir “polislik” taahhüdü verilmemelidir. Türkiye, Pakistan, İran ve Çin ile yakın çalışarak Afganistan’ın hızlı kalkınmasına ve normalleşmesine destek olmalıdır.

7- Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’ne uygulanan haksız izolasyonların kaldırılması sağlanmalıdır.

8- İncirlik ve Küreciğin tam ve mutlak olarak TSK’nın kontrolüne alınacağı bildirilmelidir ve Amerikan askerlerinin ilgili üslerden çekilmesi için makul bir zaman planında anlaşılmalıdır.

9- Türkiye’nin maruz kaldığı tutuma karşılık, NATO’nun genişlemesine izin verilmeyeceği ve veto edileceği ilgili üyelere bildirilmelidir.

10- S-400 konusu, alışılageldiği üzere TR’nin önüne getirilecektir.S-400’un çoktan kurulup tam fonksiyonel olarak hazır edilmesi gerekiyordu. Bu yapılmadığı için konu sürekli bir baskı unsuru olarak kullanılmaktadır. S-400’ün tam fonksiyonel olarak devreye alınmasının birkaç ay geciktirilmesi NATO zirvesinde iyi niyet olarak pazarlık unsuru yapılabilir ancak nihai olarak 2021 yılında tam fonksiyonel olarak hizmete sokulacağı ve gerektiği durumda yeni setlerin alınacağı bildirilmelidir.

11- Doğu Akdeniz’de bazı NATO üyelerinin Türkiye karşıtı tavır alması ve Türkiye civarına asker ve silah yığması kabul edilemez ve ilgili ülkelerden tavır değişikliği talep edilmelidir. Türkiye ve KKTC’nin Mavi Vatan politikasındaki haklılığı ilgili ülkelere kabul ettirilmelidir.

12- Başta Irak ve Suriye olmak üzere, Batı Asya ülkelerinde, bölge istikrarını bozan ABD askeri üslerinin kapatılması için bir zaman planı sunulması talebi yapılmalıdır.

13- ABD ile yapılan ticaret artırma anlaşmaları gereği, başta tekstil, gıda ve tarım ürünleri olmak üzere, ABD’den Türkiye’ye uyguladığı gümrük vergisi ve kota uygulamalarını kaldırması talep edilmelidir.

14- Türkiye’de dijital ürün ve servisler pazarlayan ABD men şeyli teknoloji firmalarının kişisel veri güvenliği, vergi uygulamaları ve rekabet ihlalleri konusunda Türk kanunları ile tam uyumu talep edilmelidir. Dijital servislere getirilecek vergiler, rekabet konusunda yapılacak düzenlemeler ve kişisel veri güvenliği konusunda yapılacak yeni düzenlemeler konusunda bilgi verilmelidir.

15- Türkiye’deki bazı yabancı konsolosluk ve büyükelçilik birimleri, Türkiye menfaatlerine aykırı olacak şekilde aşırı büyüktür ve çevre ile mimarı uyumsuzluk göstermektedir. Yapılacak kanuni düzenleme ile yabancı misyon temsilciliklerinin binalarının fiziki özellikleri ve servis veren personel sayıları konusunda düzenleme yapılacağı konusu muhataplara bildirilmelidir.

16- 2016 darbe girişiminde yabancı ülkelerin rolü ve sebep oldukları zararı tespit edecek bir soruşturma başlatılacağı muhataplara bildirilmeli ve sürece destek talep edilmelidir. Elde ABD resmi kişi ve kurumlarının darbe sürecine katıldığı konusunda bilgi ve belgeleri mevcut ise, bu konuda ABD den özür ve tazminat talebi yapılmalıdır.

17- Başta Libya olmak üzere, Türk ticaret filosu gemilerinin NATO gemileri tarafından silah ambargosu bahanesiyle durdurularak aranması kabul edilemez. Bu konuda NATO içinde gerekli soruşturma yapılmalı ve suçlular cezalandırılmalıdır.

18- İran ekonomisinin ve dış ticaretinin hızla normalleşmesi için ilgili ülkeler ile çözüm geliştirilmelidir. Bu sayede İran kaynaklı göçmen konusu kısmen çözülebilir.

19- Yemen’deki insanlık trajedisinin sonlandırılması ve ülkenin normalleştirilmesi konusu gündeme taşınmalıdır.

20- Biden muhtemelen Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki askeri operasyonlarını eleştirecektir. Türkiye’nin güvenliği ile ilgili hiçbir konuda taviz verilmemelidir.

21- ABD, Güney Çin denizinde, barış ve istikrarı riske atacak donanma faaliyetlerinden kaçınması konusunda uyarılmalıdır.

22- Fransa’nın, Afrika’daki sömürge faaliyetleri ve kanun dışı askeri operasyonları zirve gündemine taşınmalıdır.

23- ABD ve NATO’ya Türkiye’ye yönelik tehditlerin Adalar denizi ve Doğu Akdeniz kaynaklı devam ettirilmesi durumunda bölgede Rusya ve Çin ile yeni askeri üsler ve üst seviye askeri işbirlikleri konusunda çalışılacağı mesajı verilmelidir.

# abd # ingiltere # türkiye # libya # erdoğan # suriye # ticaret # Kıbrıs # fransa # doğu akdeniz # nato # brüksel # Biden # aydınlık # abd biden # İncirlik # NATO Zirvesi # 14 haziran # Cenevre # Türkiye ABD ilişkileri # Erdoğan Biden görüşmesi # Erdoğan Biden NATO Zirvesi # kürecik # Erdoğan Biden # ABD askeri # Türkiye NATO # üs # erdoğan abd # Türkiye Erdoğan # Erdoğan Biden NATO # ABD İngiltere # Biden Türkiye # ABD üsleri