Kırım ve Karadeniz'de İngiliz silahlı gemisi

Mustafa Mersinoğlu

Mustafa Mersinoğlu

Köşe Yazısı

Halkımız arasında Ruhi Su’dan Ahmet Kaya’ya bir çoklarının güzel gür sesleri ile seslendirdikleri Sıvastapol Marşı ile bilinir Kırım Savaşı. Bir çok tarihçiye göre Kırım Savaşı Rusların Osmanlı donanmasına Sinop önlerinde ve Sıvastapol’dan Karadeniz’e çıkmasını önleyecek yatan gemileri batıran denizde kullanılan yeni buluş patlayıcı kovanlar, demiryolları ve telegraflar gibi modern teknolojilerin kullanıldığı ilk savaş olarak bilinir. Ayrıca neredeyse günü gününe gazetelerde ilk savaş gazetecisi olarak bilinen William Howard Russell’ın haber yorumları ve gazetelerde çıkan savaş fotoraflarının da kamuoyunu etkilemeside bir ilkdir. Marx ve Engels’de Kırım Savaşı üzerine derinlemesine mektuplaşmışlar ve New York Tribune gazetesine savaş boyunca yorumlar yazmışlardır.

Diplomatik tarihe ‘Doğu Sorunu’ olarak bilinen aslında hızla finans kapitalin gelişmesi ile emperyalist aşamaya geçen ülkelerin Osmanlı ve Rus İmpartorluklarını nasıl kontrol edecekleri ve paylaşacakları sorunudur savaşın arka planı. Kırım savaşı emperyalistlerin halklarından destek almak için tipik öne sürdükleri azınlıkların ve hristiyanların Osmanlı yönetimindeki kutsal topraklardaki sözüm ona mağduriyetini önlemek için başlatılmıştır. Asıl sebep zayıflıyan Osmanlı karşında Rusların sıcak denizlere inmesini önlemek için İngiliz ve Fransızların, Osmanlıyı Rusya’ya karşı desteklemesidir. Bir çok İngiliz tarihçi askerlerin kahramanlar gibi savaşmasına rağmen savaşın çok kötü yönetildiği, İngiliz kumandanların özel lüks yatlarınla savaşa geldiği, komutan olan kayın biraderlerin birbirleri ile geçinenemesine kadar bir çok konuyu eleştirip bir çok askerin gereksiz katline sebep verdiklerini hala yazıp çiziyor. İngiliz edebiyatında Tennyson’un yazdığı okullarda öğretilen gerçekten içler acısı tüyler ürperten Hafif Süvari Alayı şiiri bu kırımı en acı gerçekçi bir şekilde anlatır. Bu şiir ve gazetelerde çıkanlar üzerine İngiliz ordusunda bu savaştan sonra asilzadeler yerine daha çok liyakata göre komutan atanmaları başlamıştır.

Bizim edebiyatımız ve tarihimize Kırım savaşı bir de Silistre Müdafası ile geçmiştir. Yine marşlar vardır ama en önemlisi Namık Kemal’in oyunu ‘Vatan yahut Silistre’ dir. Gönüllüler kaleyi savunmaktadır, Zekiye erkek giysileri giyip Adem ismi ile bu gönüllülerin arasına karışır. İslam Bey de gönüllüdür ve yaralandığında ona bakar. İslam Bey, yaralı olarak Zekiye ile düşman cephanesini patlatmaya gider. Kuşatma, haftalar boyu süren saldırılardan sonra kaldırılır. İslam Bey ve Zekiye aşık olup evlenirler. Namık Kemal, eserdeki olayı 1828 Türk-Rus harbinden alıp 1853 Kırım savaşındaki Silistre Kalesinin 15 Mayıs 1854’te Rus ordusu tarafından kuşatılmasına uyguladığını belirmiştir. Bu oyun halk arasında büyük bir heyacanla karşılanmıştır ve ‘Vatan’ kavramını toplumsal bilincimize işlemiştir.

Kırım tarihi boyunca birçok kez müdahaleye uğramıştır. Antik çağlardan beri jeopolik yeri Karadenizdeki tek doğan liman oluşu hep ilgi çekmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası ile ve Sovyetler Birliği arasında şiddetli çarpışmalara sahne olmuştur. Bilindiği üzere Kırım Tatarlarının bir kısmı bu dönemde ülkelerin uzaklaştırılmıştır. Bu günümüzde de jeopolitik amaçlar için istismar edilmektedir. ‘Türkiye İçin Jeopolitik Rota’ adlı kitabında rahmetli Amiral Soner Polat ‘Ukranya Üzerinden Jeopolitik Mücadele’ başlığı altında şunları kaleme almış ‘Bilindiği üzere, Ukranya sınırları içinde yer alan Kırım Özerk Bölgesi, 1954 yılında bir jest olarak dönemin SSCB lideri Kruşçev tarafından Ukranya’ya devredilmişti. Karadeniz Donanması Kırım’da bulunan Sivastapol’da üstlenmiştir. Kırımda çok sayıda Rus yaşamaktadır. Karadeniz’in Rusya egemenliğindeki kıyılarının coğrafi yapısı, Sıvastopol’de olduğu gibi doğal bir deniz üssü tesisine uygun değildir. Bu nedenle Rusya ne Kırım’dan vazgeçer ne de Ukranya’da rakip güç alanının yaratmasına izin verir!.....Kırım’daki tarihi bağlarımız nedeniyle Ukranya krizinde biraz heyecanlandık. Rusya 1954 yılında bir jest yaparak Ukranya’ya devrettiği Kırım’ı bu ülkenin Batı kışkırtmasından kaynaklanan ölçüsüz kaprisleri nedeniyle bir anlamda geri aldı.’

2014 yılında Kırım’da yapılan referandumla Rusya Federasyonuna katıldı. Bu durum emperyalist ülkeleri telaşe sürükledi. O zamandan bu yana yaklaşan Türkiye ile Rusya’yı ayırmaya ve kuşatmaya çalışıyorlar. Bunun başında Ukranya ve Gürcüstan’ı Nato’ya alma çalışmaları var. Ayrıca Karadeniz’de deniz güçlerini kuvvetlendirmeye uğraşıyorlar ancak Türkiye haklı olarak Möntre Anlaşması sayesinde ondan da önemlisi bağımsız bir ülke olarak yıllar içinde geliştirdiği askeri gücü sayesinde Boğazları kontrol ediyor. Uçak gemisi gibi çok büyük savaş gemileri ve denizaltı geçişine izin vermiyor. ABD ve İngiltere daha küçük çaplı savaş gemilerini Karadeniz’e yolluyor.

Karadeniz’deki son Britanya Silahlı Gemisi HMS Defender sözüm ona Kırım sularından İngilizcesiyle masum geçişi çok manidar. Yabancı bandıralı bir geminin, başka bir ülkenin karasularından geçişini düzenleyen deniz hukukunda Türkçe’de masum değil Zararsız Geçiş Hakkı kavramı kullanılıyor. Her ülke bu hakka sahip olmakla birlikte, hukukun emrettiği ve ev sahibi ülke tarafından belirlenen kurallara da uymak zorundadır. İngiltere kendince Kırım sularını Ukranya’nın suları sayıyor.. ‘BBC ve Daily Mail muhabirlerinin gemide olmaları ne kadar tesadüf hem de ara seçimler öncesi’ The London Economic adlı haber sitesinin bu konudaki başlığı ve yazısı çok ilginç. Bire bir çeviri olmasa da bence anlamı bu. Başbakan Boris Johnson geminin geçişinin hakları olduğunu söyledi zaten haberlere göre önceden de geçiş planını biliyormuş ve onayı alınmış. “Gun Boat Diplomasi” Türkçesi Silahlı Gemi Diplomasisi sömürgeci ve daha sonra da emperyalist devletlerin asırlardır baş vurdukları bir yöntem. Tarihimize ‘Kız Vakkası’ olarak geçen olayda da 1876’da Selanik’i Avrupalılar gemilerinden topa tutmakla tehdit etmişlerdi. 1986 yılında aynı tür sözüm ona zararsız geçiti yine Kırım sularında ABD iki savaş gemisyle denemişlerdi ve Sovyetlerle önemli bir kriz olmuştu bunu iki yıl sonra 1988’de tekrar deneyince Sovyet gemisi ABD USS Yorktown’a Sovyet gemisi Bezzavetny toslarak kovalamıştı. Bu emperyalist ülkelerin hep yaptıkları güç gösterisi.

Ulusal Kanal sitesinde çıkan İngiltere Nereye Koşuyor adlı yazımda irdelediğim Rekabetçi Bir Çağda Küresel Britanya: Entegre Güvenlik, Savunma, Kalkınma Ve Dış Politika İncelemesi 2021’ne göre bu geminin yaptığı geçiş, Britanya stratejik planlamasına da uyuyor ve zaten bu gemi daha sonra Güney Çin Denizde de vazife görecek.

İngilizlerin meşhur yazarı George Orwell’in dediği gibi Savaş Barıştır sloganı çerçevesi geminin adının manası da Savunma olmakla beraber Britanya’yı savunmadan çok bir nevi Rusya’ın savunma sistemlerini ve nasıl hareket edeceklerini saldırganca deniyorlar. Hatta Guardian gazetesinin bir başlığına göre Rusların bu gemiye ne kadar hızlı tepki gösterdiklerinin kendileri için de sürpriz olduğu. Britanya Dış İşleri Bakanı Dominic Raab, Britanya Savunma Bakanlığını, bu geçişin Rusları antagonize edecek bir olay olarak görecekleri konusunda uyardı. Guardian gazetesinde çıkan bir tuhaf haberde, Britanya Savunma Bakanlığının, Ukranya’da bu gemi ile ilgili ve Afganistan üzerine gizli resmi belgelerin bir otobüs durağında bir vatandaş tarafında bulduğu idi. Bu 50 sayfa gizli elektronik postalar ve bilgisayar gösterimlerinde içinde olan yazılı belgelere göre geminin silahları örtülü, helikopteri hangarında geçiş yapıp Rusların şiddetli karşılık vermesi beklentisiyle yapıldığını yazıyormuş. Bu belgeler arasındaki bir saydamda iki alternatif rota gösterilmiş, biri ‘güvenli ve profesyonel Odesa ve Batum arası direk transferi’ bir de bir süre kısa deniz trafik düzeninden gittikten sonra Kırım’ın güneybatı burnuna yakından geçişi gösteriyormuş. Bir başka saydam da ise başka bir opsiyonu gösterip bunun Ukranya Hükümeti ile ilişki kurma imkanı sağlıyacağı ve de Birleşik Krallığın Ukranyanın karasularını tanıdığını da gösterecek olmasıymış.

Tarihçi Alexis Troubezkoy’un yakın zamanda yazdığı Britanya, Fransa, Osmanlı ve Rusya’nın taraftar olduğu Kırım Savaşına insani yönden baktığı tarihinde yarım milyon askerin kurşunla, bombalarla, kolera, hastalıktan, açlık ve donarak öldüğünü bunun sanki bir orta çağ savaşı gibi modern çağda yaşandığını, çok az savaşta bu kadar karışıklık yaşandığı tam amacının belli olmadığını ve hiç beklenilmeyen sonuçlar doğurduğunu yazmış. Başbakan Boris Johnson 200 milyon sterling’e yeni bir kraliyet yatı yaptırmak istiyor. Herhalde Hafif Suvari Alayını, Ölüm Vadisine sokan Lord Cardigan ve diğer komutanlar gibi Kırım’a lüks şartlarda gidip ve yepyeni büyük bir kırımı yattan hem de inmeden denizden seyredip dönmek için mi yoksa bu yat?

Mustafa Mersinoğlu, Brighton, Birleşik Krallık 27 Haziran 2021