Akaryakıt dağıtımı para işlerini Ziraat'ten yönetmek

Metin Akgerman

Metin Akgerman

Köşe Yazısı

Bu yazının amacı, Türk Lirası'nın kamu bankaları nezdindeki mevduat havuzunu destekleyecek, TL üzerinden yapılan spekülasyonları azaltacak, ÖTV başta olmak üzere akaryakıt sektöründeki vergi kaçaklarını azaltacak politikalar önermektir.

Akaryakıt dağıtımı ile ilintili tüm para transferlerinin kamu bankalarımızın üzerinden yapılmasını sağlayabilir miyiz? Hatta görevlendirilen tek bir kamu bankası (Misal Ziraat Bankası) üzerine alabilir miyiz? Böyle bir düzenlemenin faydaları, sakıncaları neler olur? Uygulanabilirliği olur mu?

ÇIKIŞ NOKTASI

Akaryakıt tüketimi üzerinden ÖTV, KDV gibi kamu bütçesinin önemli gelir kaynakları oluşmaktadır. Hazinemizce tespit edilen ve cezaya bağlanan vergi kaçaklarına baktığımızda, ÖTV kaçakları önemli bir miktar tutmaktadır.  Akaryakıt ve ilintili ( LNG, LPG) sektörünün büyüklüğü olarak bakarsak kabaca herhalde yılda 400 milyar TL üzerinde bir rakamdan bahsediyoruz yani bu alanda yapılacak akıllıca düzenlemelerin ekonomiye önemli ölçüde etkisi olacaktır.

Akaryakıt dağıtıcıları listesine baktığımızda, en geniş dağıtıcı olarak Hollanda ve İsviçre merkezli yabancı bir firmayı görmekteyiz.  Sektörde hem yerli hem yabancı oyuncular mevcuttur. Muhtemelen yabancı oyuncular, yabancı bankalar ile (muhtemelen kendi ülkelerinin bankaları) öncelikli olarak çalışmaktadırlar.

POTANSİYEL KAÇAK NOKTALARI

Akaryakıt dağıtım sektöründe nerelerde kaçaklar olabilmektedir? Muhtemel kaçak yolları sınırlardan yapılan vergisiz kaçak giriş-çıkışları olabilir, deniz araçlarına ( ve balıkçılık teknelerine) yapılan vergisiz akaryakıt satışının daha sonra deniz aracından tekrar gizli şekilde karaya transferi olabilir, boğazlarımızdan geçen deniz araçlarından ve tankerlerden kaçak transferler olabilir, liman depolarından sokulan akaryakıtın gerçekte getirilenden daha az şeklinde raporlanması ve vergilendirilmesi (herhalde vergi denetçileri ellerinde kepçe transfer edilen yakıtı ölçmüyorlar) olabilir, kalibrasyonu bozulmuş veya dönemsel olarak degistirilen bazı ölçüm araçlarının (sayaçlar) kullanımı yolu ile olabilir, tarım sektörü gibi bazı sektörlere destek amaçlı vergisiz veya düşük vergili yapılan satışların ( traktörlere vergisiz akaryakıt vb) suiistimal edilmesi gibi durumlar olabilir, gümrükte farklı mal beyan etme suretiyle olabilir, askeri ve emniyet birliklerine verilebilecek vergisiz akaryakıt üzerinden uygunsuz transferler sahada oluşabilir. Havacılık sektöründe muhtemelen kaçak daha azdır ancak orada dahi uçağa ne yüklenmiş, ne kadar tüketilmiş gibi ufak tefek kaçakların oluşması mümkün olabilir. Akaryakıtın pahalı olması ve üzerinde önemli bir vergi yükü olması bu ürünü kaçakçılar açısından her zaman ve her yerde gözde bir ürün yapmıştır.

EKONOMİK ETKİLER

İşin diğer bir yönü ise akaryakıtın nihai müşteriye satışının finansal sistemimiz içinde çok büyük bir para trafiği yaratmasıdır. Muhtemelen Ülkenin GSMH sının yüzde üçünün üzerinde bir miktardan bahsediyoruz. Haliyle bu büyüklükte para transferlerinin yerli ve yabancı bankalarda ne şekilde değerlendirildiği konusu, TL'nin istikrarını, dalga boyunu, ve daha genel anlamda Türk Ekonomisi'nin performansını belirleyen faktörler arasında olabilir.

Acaba tüm akaryakıt ( LNG ve LPG dahil) sektöründe yapılan para işlemlerinin devlet bankaları üzerinden geçmesini yapacağımız bir düzenleme ile zorunlu hale veya öncelikli hale getirsek, TL'nin istikrarı ve vergi kaçağı minimizasyonu konusunda doğru yönde atılan bir adım olur mu?

ÖNERMENİN FAYDA VE SAKINCALARI

Önermenin önce olumsuz taraflarına bakalım: Bazı özel bankaların mevduat havuzlarının daralması ve buna bağlı olarak özel bankaların kredilerinin daralması durumu olabilir. Genel olarak özel bankacılık sektörünü bir miktar küçültücü etki oluşabilir. Bankalar arası akaryakıt müşterisi kapma rekabetinin ortadan kalkmasından dolayı oluşacak müşteri hizmeti ve inovasyon eksikliği kaynaklı olumsuzluklar olabilir.

Önermenin olumlu taraflarına bakacak olursak liste hayli uzun:

Yabancı bankaların TL üzerinden manipülasyon oyun alanı daralacak çünkü ellerine geçen TL miktarı önemli miktarda azalacak.

Sektördeki para ve hacimsel işlemler kamu tarafından neredeyse eş zamanlı olarak izlenebilir hale gelecek ve olası anormali durumları daha hızlı tespit edilebilir olacak. Sektördeki bazı finans kurumlarının bu konudaki ( eksik veya hatalı olabilen) raporlarına bağımlılık ortadan kalkacak, bürokrasi azalacak, karar destek sistemlerinin etkinliği artacak.

Kamunun yönettiği mevduat havuzu büyüyecek, kamu menfaatlerini öncelikleyen projelere verilecek krediler artabilecek. Özel bankaların becerikli olduğu özel tüketim harcamalarını destekleyen krediler yerine, üretim ve istihdamı güçlendirecek kredi miktarı artacak. Kamunun ekonomi üzerindeki kontrolü ve özellikle kriz durumlarındaki oyun alanı genişleyecek.

EPDK, kamu bankası ile fazla bilgi güvenliği ve parasal suiistimal endişesi olmadan daha rahat ve açık çalışabilecek ve daha derin sistem entegrasyonları sağlayarak sektörel kontrolünü artırabilecek. Bayi bazında fiyatlama konusunda göstergeler takip edilerek tüketiciye bayi seçimi için daha sağlıklı yönlendirme yapılabilecek. (Aynı ürünü daha pahalı ve daha ucuz satanlar konusunda sınıflama gibi)

KAPSAM

Önerme kapsamında hangi para transferlerinden bahsediyoruz? Akaryakıt istasyonundan dağıtıcıya aktarılan para, dağıtıcıdan rafineri veya ithalatçıya aktarılan para, rafineriden yurtdışı bankalarına aktarılan para, limanlardaki depoculara perakende ve aracılar tarafından aktarılan para, boru hattı ile aktarılan gaz ve petrolün bedelinin transferleri,  akaryakıt taşıyan nakliye firmalarına ( karayolu tankeri, demiryolu tankeri, deniz tankeri vs) aktarılan paralar, akaryakıt sigortası için aktarılan paralar vs..

Ödeme zincirindeki diğer önemli oyuncu ise rafineriler ve diğer ithalatçılardan yurtdışındaki satıcıya  (ağırlıklı ham petrol alımı için) aktarılan para kısmıdır. Rafineriler bu ödemeleri yurtdışındaki şirketlerinden de farklı gerekçeler ile yapıyor olabilirler. Ülkeye akaryakıt ürünlerinin maliyetini belirleyen para transferi bunlar olabilir ve bu transferlerin kamu bankasından yapılmasının sağlanması faydalı olabilir. Bu süreçte, özellikle yurtdışındaki gereksiz aracı firmaların ortadan kaldırılması ve direk üreticiler ile ticaret yapılmasının gözlemlenmesi ve usulsüzlük tespitinde ilgili yaptırımların uygulanması da kamu menfaati sağlayarak kaçakları azaltabilir. Tuhaf fiyatlama hareketlerinin daha kolay tespit edilmesi sağlanabilir.

Diğer kritik konu ise, petrol türevlerinin satın alınması sırasındaki ödemelerde kullanılacak para birimidir. USD kullanımı her ne kadar sektörde yaygın olsa dahi petrol ve gaz tedarik ettiğimiz ülkeler genel olarak Rusya, Azerbaycan, İran, Irak, Arabistan, Katar, Cezayir vs. gibi Amerika harici ülkelerdir. Bu ülkelere USD ile ödeme yapılması tercih edilmemelidir. USD ile yapılan transferler ABD bankacılık sistemi üzerinden geçmektedir ve gereksiz yere Türkiye üzerinde ABD'ye ekonomik yaptırım gücü sağlamaktadır. Türkiye'nin petrol ve türevlerini alırken mümkün olduğunca dolar ödemelerinden kaçınması, tercihen TL olarak ödeme yapması, olamıyorsa da kaynak ülkenin para birimi üzerinden ödeme yapmasının ( gerekirse güncel USD kurundan dönülerek) sağlanması faydalı olabilir. Rafinerilere farklı para birimlerinin dalgalanma riskini sınırlayacak finansal enstrümanların ilgili kamu bankası tarafından sağlanması etkili olabilir.

ZİRAAT BANKASI VE TÜRKİYE SİGORTA

Akaryakıt ve gaz sektöründe genel olarak kamu bankaları kullanılabileceği gibi tek bir kamu bankasının, misal en büyüğü ve yaygını olarak Ziraat Bankası'nın görevlendirilmesi daha çok fayda sağlayabilir. Ziraat Bankası'na bu konuda gerekli yetkinliklerin ve uzmanlıkların kazandırılması değerlendirilebilir.

Benzer şekilde sigortacılık alanında da tüm akaryakıt ve gaz dağıtımı sektörüne kamunun sigorta firmasının (misal Türkiye Sigorta) öncelikli olarak hizmet vermesinin sağlanması ilave fayda sağlayabilir. Türkiye Sigorta bu alanda mükemmeliyet merkezi kurmak suretiyle, riskleri azaltıcı uzman kadroları yetiştirip gerekli denetimleri sahada sağlayarak, sektörün kayıp kaçak ve kaza oranının azaltılmasına destek olabilir.

DİĞER

Sektördeki vergi kaçağını azaltan, kontrolü artıran başka ne tür tedbirler devreye alınabilir?

1- Akaryakıta tavan fiyatı getirilmişti, taban fiyatı da getirilerek kaçak akaryakıtın düşük fiyata satışı zorlaştırılabilir ve kaçakçılığın cazibesi azaltılabilir. (Tüketici zaten taban fiyattan alabileceği ürün durumunda daha eli yüzü düzgün bayileri kullanmayı ve kalite riskini almamayı tercih eder)

2- İstasyonlarda hangi plakalı araca ne miktarda yakıt konduğu bilgisi, eş zamanlı olarak izlenip, sorgulanabilir hale getirilebilir. (ilgili finans ve güvenlik birimleri tarafından). Bu konudaki veriler ilgili istasyonun faturalı akaryakıt girişi/çıkış verileri ile periyodik olarak karşılaştırılabilir.

3- 2022 yılında hazinemiz yaptığı vergi denetimleri sonucunda milyarlarca TL ÖTV, KDV vs. vergi kaçağı tespit etmişti ve bunlara karşı cezalar belirlemişti. Bu cezaların akıbeti ne oldu? Bu konularda raporları ve istatistikleri Hazinenin ve EPDK'nın yayınlaması uygun olabilir. EPDK bu tespit edilen kaçakçılık yöntemlerine karşı ne tür tedbirleri devreye aldı?

4- Petrol katkısı veya alternatifi olarak kullanılabilen ve vergi kaçağı yaratan bazı yağların ticareti de aynı kapsamda değerlendirilebilir.

5- Önerilen sistemin çalışması için tüm akaryakıt sektöründeki oyuncuların Ziraat bankasında (özel türde) hesap açtırmaları gerekebilecektir.

6- Sektör oyuncularının petrol ürünlerinin satış gelirlerini şirketlerinin yurtdışındaki iştiraklerinin hesaplarına aktarılması konusunda bazı kısıtlamalar getirilebilir.

7- Yurtdışındaki ham petrol tedarikçisi veya üreticisine parası aktarılana kadar ilgili paranın TL bazlı finansal enstrümanlarda Türkiye'de değerlendirilmesi teşvik edilebilir.

8- Tüm sektör oyuncularının muhasebe personeline EPDK tarafından eğitim ve periyodik yenilenen lisans verilmesi değerlendirilebilir.

9- Bu konuda görevlendirilecek bankanın (Ziraat?) sektör oyuncularının finansal ve hacimsel faaliyetlerinin yakından gözlemleyebileceği bir yazılımın geliştirilmesi ( pompalardan, rafinerilerden, dağıtıcılardan, nakliyecilerden, POS cihazlarından, liman depolarından veri beslemesi) uygun olabilir.

10- Petrol ürünleri ticareti ile ilgili miktar ve birim fiyat bilgilerinin ulusal güvenlik amaçlı gizliliğinin sağlanması gerekebilir ve tek banka üzerinden bu işlerin yürütülmesi bu amaca hizmet edebilir. Ayrıca sektör oyuncularının finansal denetimleri için de denetim firma personellerine EPDK'dan özel lisans şartı getirilebilir.

11- Akaryakıt istasyonlarında sadece yetkilendirilen devlet bankasının POS cihazı ve yazılımları üzerinden kartlı işlemlerin yapılması uygun olabilir.

12- Hem petrol satıcısı ülkelerin de benzer şekilde Ziraat'de ulusal para birimleri bazında hesap açarak ilgili ticaret işlemlerinin bu hesaplar üzerinden yapılması sağlanabilir.

13- Hindistan ve Rusya arasındaki petrol ticareti yerli para birimlerine dönmüş durumda. Rusya'nın Hindistan'da milyarlarca ruble petrol satış parası bulunmakta. Rusya bu paralar ile mal ve hizmet satın almak istiyor ve bu parayı kullanabilmek istiyor ancak bazı zorluklar ile karşı karşıyalar. Türkiye'de kurulacak sistem ile bu tür konularda da kolaylık sağlanabilir misal Rusya'nın Hindistan bankalarındaki rubleleri ile Türkiye'den mal ve hizmet satın alabilmesinin önü açılabilir.

Bu yazının temel amacı TL'yi savunmak ve ülke ekonomisinde büyük vergi kaçağı yaratan kaçak noktaları tıkamaktır. Ziraat Bankası'nın bu alanda görevlendirilmesinin bayilerin bankalardan aldıkları bazı finansal avantajları ortadan kaldırması durumu oluşabilir. Bunun Ziraat Bankası tarafından karşılanması ve bayi marjının düzenlemeden olumsuz etkilenmemesi ve hatta olumlu etkilenmesi sağlanabilir.

# Ziraat Bankası # akaryakıt # Metin akgerman