Kültür ve Türkçe Bakanlığı'nı kurmak

Metin Akgerman

Metin Akgerman

Köşe Yazısı

Bu yazının amacı Kültür Bakanlığı'nın Turizm Bakanlığı'ndan ayrılmasını ve Kültür ve Türkçe Bakanlığı (KTB) halinde yapılanması savını savunmaktır.

İNGİLTERE,  FRANSA, RUSYA 'DA DURUM

İngiltere de Kültür bakanlığı "Kültür, Medya ve Spor Bakanlığı" dır. Fransa'da Kültür Bakanlığı ayrı bir bakanlıktır ("Ministère de la Culture"). Rusya'da da "Kültür Bakanlığı" olarak ayrıktır. Bu yapı anlamlıdır çünkü Fransa ve Rusya'nın kendi dil ve kültürlerini İngilizcenin etkisinden korumaya ve geliştirmeye ihtiyaçları var. İngiltere ise zaten artık istese dahi İngilizce üzerinde pek etki ve yönlendirme sahibi değildir. İngilizce bir çok ülke tarafından kullanılmakta ve "Lingua Franca" yapısından dolayı hızla gelişmekte, yaygınlaşmakta ve zenginleşmektedir bu yüzden İngiltere'de ayrık bir Kültür Bakanlığı çok da gerekli olmayabilir.

Türkiye'de ise Kültür bakanlığı Turizm bakanlığı ile beraberdir. Turizm bakanlığının Türk Ekonomisi'ndeki öneminden dolayı Kültür Bakanlığı gölgede kalmaktadır. Haliyle bu bakanlığa her zaman Turizm uzmanı bakanlar seçilmektedir. Turizm bakanı ülkeye para getirir bu yüzden kültür ve dil konusu ayrı boyuttalardır.

Türkiye Yüzyılı projesi kapsamında genel olarak bakanlıkların sayı ve görevlerine tekrar bakmakta fayda olabilir. Mevcut Turizm ve Kültür Bakanımız özellikle turizm işleri konusunda başarılıdır. Kültür işleri konusunda da belki başarılıdır ancak bu konu öneminden dolayı  başına işi gücü, 7 gün 24 saati kültür ve Türkçe olan bir bakanın gelmesini hak etmektedir.

 Kültür Bakanlığı'nı ayırmak ve başına tam zamanlı bir Kültür ve Türkçe Bakanı koymak anlamlı olabilir. ( Tercihen dilbilimi uzmanlığı olan akademisyen kökenli) .Hatta bir adım ilerisinde Kültür ve Türkçe alanları da kendi içinde kalın çizgiler ile ayrılabilir çünkü bu sefer de Türkçenin patronluğunun Kültür bakanlığının gölgesinde kalması riski vardır.

TÜRKÇE

Kültür demek her şeyden önce dil yani Türkçe demektir ve Türkçenin gelişimi fazlaca suyun akışına bırakılmıştır oysa tüm zamanların en hızlı teknolojik gelişmelerinin olduğu bir çağda yaşıyoruz ve Türkçenin ilgili uzmanlarca desteğine ve geliştirilmesine ihtiyacı vardır. Dünyada bir çok ülkede lise seviyesinin üzerinde yerel anadil kullanılamamaktadır çünkü yetersiz kalmaktadır. Üniversite ve daha üzeri, yüksek lisans ve doktora seviyelerinde iş tamamen İngilizceye dönmektedir. Türkçe henüz bu seviyede değildir ama alarm zilleri çalmaktadır.

Atatürk eline sözlükleri alıp Türkçe kelimeler üretiyordu. O dönemden bugüne Türkçenin gelişiminde siyasi liderlik sıfır seviyesine indi. "Kültür ve Türkçe Bakanlığı" ile belki de Türkçenin geliştirilmesi yolculuğuna kaldığımız yerden hızla devam etmeliyiz. Türkçenin gelişmişliği ve insanimizin Türkçe kullanarak kendisini keskin, derin, kolay ve hızlı ifade edebilmesi aynı zamanda küresel medeniyet yarışında olumlu yönde bir çarpan etkisi sağlayacaktır. Konu sadece kelime zenginliği de değildir. Mevcut kelime sayısını hızla artırma, kullanılan bazı kelimeler yerine daha iyilerini kullanma ve dilbilgisinde öğrenmeyi ve anlamayı kolaylaştırıcı şekilde cesurca geliştirmeler yapmayı değerlendirebiliriz. Birakalım Türkçe doğal akışı ile gelişsin önerisi de geçerli değildir. Türkçenin doğal gelişimi demek, İngilizceden kelimelerin teker teker Türkçe sözlüğüne alınması ve çoğu zaman anlam kaymalarından dolayı da yeterli faydayı yaratamaması demektir, bu yüzden doğal değil, çalışılmış, bilimsel, planlı ve hedefli bir geliştirme programına ihtiyaç vardır.

KÜLTÜR VE TÜRKÇE BAKANLIĞI KAPSAMA ALANI

Kültür ve Türkçe Bakanlığı (KTB) kapsamına hangi konular girmelidir? Türkiye'deki tarihi eserlerin korunması, restorasyonu, kazı çalışmaları, Türkçe'nin geliştirilmesi, TDK, TTK, Kamu bütçesi ile fonlanan kütüphaneler, arşivler, Türkçe yayınlar, çeviriler, sanatçılara, yazarlara destek programları, Türkçe eğitimi ile ilgili programlar ( MEB ile beraber), yazılı, görsel medya kurumlarının denetimleri, sansür konuları, Türkçe içerik üreten medya kurumlarına destekler ( gazete, dergi, internet, radyo, kitap, araştırma vs.), müzelerin yönetilmesi, kurulması (İstanbul için gereken yeni müzeler: Doğa Tarihi Müzesi, Bilim Müzesi, Uzay ve Havacılık Müzesi) ve geliştirilmesi, İstanbul başta olmak üzere şehirlerin kültür etkinliklerinin artırılması, kültürel üretimin artması, yurtdışında kültürel ataşeliklerin ve Yunus Emre Enstitüsü gibi kültür kurumlarının etkinliğinin artırılması, Üniversitelerin sosyal bilimler bölümleri ile işbirlikleri vs. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün ve TRT'nin de bu bakanlığa bağlanması doğru olacaktır. Patrikhane gibi bazı dini kurumların da bu bakanlığa bağlanması değerlendirilebilir.

KTB'nin merkezinin İstanbul olması doğru olabilir ve diğer bakanlıkların aksine Ankara'daki bakanlık toplantılarının hepsine KTB'nin belki katılması gerekmeyebilir.

SAYISAL DÜNYADA TÜRKÇENİN GELİŞİMİ

Türkçenin geliştirilmesi ve özellikle dijital dünyada geliştirilmesi konularını biraz daha genişletelim.  Bu alanda neler yapılabilir? Türkçe ile ilgili internet ansiklopedileri, ses tanıma ve çevirme yazılımları, tercüme yazılımları, imla düzelten yazılımlar, Türkçe metinleri işleyebilen yapay zeka uygulamaları, Youtube benzeri uygulamalar, Türkçeyi yabancılara ( ve yurtdışındaki Türklerin çocuklarına) öğretme konusunda yeni metotların geliştirilmesi, tarayıcı eklentileri, internet uygulamalarının Türkçeleştirilmesi, Türkçe internet oyunları, aile kutu oyunları vs.. ( Misal Sherlock Holmes isimli fazlaca İngiliz Kültürü barındıran bir kutu oyunu var. Bu oyunu Türk Kültürü, Türkiye'ye özel suçlar, tarihi cinayetler vs. kapsamında ve Türkçede kullanılan deyim ve atasözleri ile uyarlamak güzel bir çalışma olabilir. Misal oyunun ismi de "Sherlock Holmes" değil "Nedim Şener" olur.)

Yeni Türkçe kelime üretme süreci geleneksel yöntem ile, bir masa başında oturtulacak kelli felli, bolca yabancı dil bilen dilbilimi uzmanlarının tartışması ve uzlaşısı ile yapılabilir fakat artık daha güçlü teknolojik imkanlar ile bu kelime türetme çalışmalarını binlerce insanın birkaç saat içinde varacağı uzlaşılar ile de yapmak mümkün. Yeni kelimelerin benimsenmesi muhtemelen bu durumda daha kolay ve hızlı olacaktır. "Crowdsourcing, Crowdfunding" ve bir çok teknoloji tabanlı ortak işbirliği yapma kavramı son yıllarda ortaya çıktı, pekala benzer teknolojik altyapı Türkçe kelime üretimi amacıyla da kullanılabilir ( misal cep telefonu uygulaması) ve bu konudaki başarılı çalışmalara belirli teşvikler, ödüller verilebilir.

Türklerin farklı yabancı dilleri misal Rusça, Çince veya Arapça öğrenirken de zorlukları olmaktadır ve KTB'nin bu konuda da kolaylaştırıcı çalışmaları olabilir. Misal en azından Arapça, Yunanca, Rusça gibi farklı alfabe kullanan dillerin latin alfabesi ile ifade edilebilmesi ve Türkler için okunup, yazılıp, telaffuz edilebilir hale getirilmesi dahi Türkler ile ilgili milletler arasındaki hayli kopuk olan iletişimi kolaylaştıracaktır. Türkçenin fonetik yapısının özelliğinden dolayı farklı alfabelerin latinceye çevrilmesi ve Türkçe okunuşuna göre yazılması durumunda Türkçe bilenler, bu dil grupları ile iletişimde avantajlı hale gelebilir. Hatta bu konularda Türkçe yazılıp okunabilen farklı lisan grupları gibi inovatif filoloji çalışmaları da yapılabilir.

Zamanında Türkçenin zenginleştirilmesi kapsamında "mektep" yerine "okul", "tayyare" yerine "uçak", "bahriyeli" yerine "denizci" gibi kelimeler kazandırıldı fena mı oldu? ( Kabul ediyorum, "Bahriyeli" nin yeri ayrı - MA). Bu sayede bugün Azerbaycan'da olduğu gibi  "Ekim" ayına "Oktobır" demiyoruz, "Nisan" ayına "Aprel" demiyoruz. Bilgisayara "Kompüter" demiyoruz. "Üçgen" ismiyle gayet güzel olarak bir geometrik şekli özümsemişiz ( Azerbaycan'da "üçbucak" denir o da güzel ama bizimki daha güzel). Bu çalışmaların sürekli yapılması gerekir yoksa her sene günlük Türkçemiz daha çok İngilizce taklidi haline dönecektir ve anlam kaymaları ile tarzancaya doğru evrilme riski taşımaktadır.

Dilbiliminin gramer alanında da yapılabilecek  ve anlamayı hızlandıracak gelişmeler olabilir. Misal bir çok dilde yüklemin cümlenin daha baş kısmında olmasının, okuduğunu anlama becerisini artırdığı yolunda çalışmalar yapılmıştır. Bu ve benzeri dilbilimi çalışmalarına göre Türkçeyi daha güçlü, yaygın ve geçerli bir dil haline getirme yolunda çalışmalıyız. Bugün bize yüklemi başa almak tuhaf geliyor ancak denemeliyiz belki de bazı durumlarda.

Cumhuriyet tarihimize bakarsak Atatürk dildeki özleştirme çalışmalarını Maarif Vekaleti adını alan makamda yürütüyor yani bakanlık seviyesinde. Maarif kelimesi yaygın olarak eğitim anlamında bilinse de aslen bilgi ve kültür anlamını da içermektedir. Yani Türkçe meseleleri ile bakanlık seviyesinde uğraşmaya 1920 lerde başlamışız daha sonra 1935'den Atatürk'ün vefatına kadar "Kültür Bakanlığı" olarak adlandırılmış.

Kültür Bakanlığı'nın ayrılması Turizm Bakanlığı'nın performansı için de olumlu olacaktır. Misal Antalya'da turistik sezonda sel felaketi olduğunda, ilgili bakanın İstanbul'da Aya İrini'de konserde olduğunu düşünelim, nasıl olur? Pek tahammül edilemez herhalde. Bu bağlamda bırakalım Turizm bakanı Antalya'da, Mardin'de, Kapadokya'da işini yapsın, KTB'de kendi işini yapsın.

SAKINCALAR

KTB'nin ayrılması ve ilave bir bakanlık olmasının ne sakıncası olabilir? Temel sakınca fazla bakan olduğunda yönetimsel zorluk oluşmasıdır. Bakanlar icraatın başına bağlı yani Türkiye'de Cumhurbaşkanı'na bağlıdır. Çok sayıda bakan Cumhurbaşkanı ile doğrudan çalıştığında bu sistem aksar. Cumhurbaşkanı'nın yönetebileceği kadar bakan ile muhatap olması gerekir. Bu bağlamda ilave bakanlık bir sorun haline gelir. Diğer taraftan Kültür Bakanlığı aslında fazla siyasi yönlendirmeye ihtiyaç duyan bakanlık değildir. KTB'nin pek politik getirisi ve götürüsü de olmayacaktır bu bağlamda diğer bakanlıklardan biraz daha ayrık ve bağımsız olarak çalışmasında bir sakınca olmasa gerektir. Bu bağlamda Cumhurbaşkanımızın da mesaisinden fazla zaman almayacaktır ve almamalıdır. Bakanlığın Ankara'da olmasına dahi gerek yoktur. İlave bakanlık demek ilave bütçe demektir ancak mevcut turizm bakanlığı bölündüğünden bütçe de bölünecektir ve idari işler için kayda değer bir masraf artışı beklememek gerekir.

ÖNCEKİ ÖNERİLER

"Kültür Bakanlığı’nı ayıralım" önerisi daha önce yapılmış mıdır? Bu öneri daha önceleri yapılmış. 2002'de Yalçın Bayer önermiş, 2000'de Tarık Dursun K, "Çok partili sisteme geçtikten sonra kültürü tamamen bıraktık, beceremiyoruz tamamen bakanlığı kaldıralım" şeklinde önermiş. 2007'de Doğan Hızlan "ayıralım" şeklinde önermiş. Hepsi de bu konularda fikir beyan etmeye fazlaca hakları olan kişiler. (yazı bağlantıları aşağıda)

Bu iş ayrılmayacak ise de Hükümetin gerekçelerini ortaya koymasını beklemeliyiz.

KTB'den başka ne beklemeliyiz? Kitap fuarları, gençlik ve müzik festivalleri, film festivalleri düzenlenmesinin önünü açmasını beklemeliyiz. Yurtdışındaki sanat eserlerimizin ülkeye getirilmesi konusunda çalışmalar, fikri hak ve sanatta telif hakkı konuları, sanat eserlerinin ticarileştirilmesinde makul yaklaşımların getirilmesi, farklı ülkeler ile kültürel işbirlikleri, kültür turizminin geliştirilmesi çalışmaları vs..

Büyük sermaye gruplarının desteği ile İKSV isimli bir STK'miz var ve yıllardır hayli başarılı işler yapıyorlar. Lale kart uygulamaları gayet güzel ancak Türkiye ölçeğinde devede kulak kalıyor bu etkinlikler ve elbette belirli sermaye grupları belirli etkinlik ve mekanları ister istemez önceliklendiriyor oysa bizim daha büyük ölçeklere, daha çok çeşide, daha çok belediyeler ve sanat dünyası ile ortak çalışmaya, daha çok kapsayıcılığa ihtiyacımız var. Büyük sermaye demişken, Koç Holding'in YKB'nın da sanat ve kültür işleri ile hayli ilgili olduğunu biliyoruz ve hazır Türkiye’nin en büyük Holdinginin başında bir kültürsever varken bu konuda kişisel koleksiyonlardan ziyade kamusal fayda üretecek daha çok kültürel etkinlik ve ilintili yatırımları bekliyoruz. Kültürel konularda bu kesimden daha çok ses, görünürlük, cesaret ve girişim bekliyoruz.

TÜRKÇENİN BAŞKANI OLMALI MI?

Kültür Bakanlığı kapsamında bir çok gelişme bütçe ve iyi yönetim ile halledilebilir ancak Türkçe'nin zenginleştirilmesi konusu apayrı bir imtihandır. Bu konu sadece politik iradeye ve harcanacak para ile ilintili değildir. Bir kelimenin yerine başka kelime koymak ve bunu topluma kullandırtabilmek toplumsal davranışın değişmesi gibi muazzam büyük bir değişiklik gerektirir. "Artık Tayyare demeyeceksiniz uçak diyeceksiniz" şeklinde bir öneri geldiğinde 20 sene bu işi zorlamak gerekir ve genelde bir nesil sonra yeni kelime nihayet yerli yerine oturur. Misal Türkiye bir karar aldı ve Birleşmiş Milletler ‘de "Turkey yok artık Türkiye var" şeklinde İngilizceye yeni bir kelime ekletti. Yavaş yavaş "Turkey" yerine "Türkiye" diyenleri duyuyoruz ancak bu işin oturması belki 40 sene alacak.

Bu yeni kelime üretme konusu demode bir fikir gibi gelmek ile beraber mevcut teknolojik imkanlar ile bu iş hayli etkin şekilde yapılabilir hale geldi. Dijital ortamdaki Türkçe kaynaklarda hangi yabancı kelimelerin ne sıklıkla kullanıldığı kolayca taratılabilir, bu istatistiklere göre hangi yeni Türkçe kelimelerin üretilmesinin daha faydalı olacağı konusunda öncelikler belirlenebilir ve üretilecek yeni kelimeler eski ve tarihi metinlere sayısal ortamlarda eklenebilir ve yeni baskıların yeni kelimeler ile yapılması ve ilgili dip notların otomatik eklenmesi sağlanabilir.

Benzer şeklide yabancı dildeki sayısal kaynaklarda da kelime ve kavramların kullanım sıklığı, benzer kavramların kaç ayrı kelime ile ifade edilerek ayrık kelimeler oluşturulduğu ve anlam derinliği kazandırıldığı konularında yapılacak istatistik çalışmaları da Türkçe kelime üretme faaliyetine ışık tutabilecektir. Önümüzdeki yıllarda yeni kelime üretme konusunda uzmanlaşacak yapay zeka uygulamalarını da geliştirebiliriz.

Kültür Bakanlığının geniş faaliyet alanının haricinde Türkçenin geliştirilmesinde öncülük edecek bir lider, bir başkan figürüne ihtiyaç olabilir. Günümüzde toplumsal davranış değişikliği gerektiren dönüşümler büyük ölçüde görsel medya ortamlarındaki tartışmalar ile tetikleniyorlar. Belirli bir ajandası olan ( gizli veya açık) tartışma programlarında varılan uzlaşılar ile toplumsal kabul oluşuyor. Türkçenin zenginleştirilmesi konusunda görev alacak  liderin de mesaisinin önemli bölümünde görsel basın önünde topluma yeni kelimelerin benimsetilmesi konusunda propaganda yapması gerekebilir.

https://www.hurriyet.com.tr/ yazarlar/yalcin-bayer/kultur- ayri-bakanlik-olmali-42115756

https://www.milliyet.com.tr/ kultur-sanat/kultur- bakanligini-kaldirmaliyiz- 5334490

https://www.hurriyet.com.tr/ kultur-ve-turizm-bakanligi- ayrilmali-7037346

# Metin akgerman # Türkçe # ingiltere # fransa # rusya