İş Bankası neden ABD'ye 4 milyar dolarlık madencilik yatırımı yapıyor?

Metin Akgerman

Metin Akgerman

Köşe Yazısı

İş Bankası’nın bağlı ortaklığı olan ve Türkiye'nin gurur kaynağı şirketlerinden olan Şişecam firması, Ciner grubu ile beraber ABD'nin Wyoming eyaletinde 4 milyar dolarlık bir soda külü üretimi yatırımı yapmakta. Hem Şişecam hem Ciner grubu, Türkiye'nin ve dünyanın önemli soda külü üreticileri arasında (ve kısmen rakipler). Bu yatırım, muhtemelen bir Türk firması (veya ortaklığı diyelim) tarafından Türkiye dışına yapılan gelmiş geçmiş en yüksek yatırım olacak. 13 TL den çevirsek 52 milyar TL tutarında bir yatırım.

Rakamı algılayabilmek için bir kaç örnek verelim. Milli elektrikli araba TOGG projesine şimdiye kadar 2,5 milyar TL harcanmış ve önümüzdeki 15 yıl içinde 22 milyar TL yatırım yapılması öngörülmekteymiş (Kasım ayı rakamları). Karadeniz'de bulunan gaz, 780 milyon TL yatırım ile çıkartılıp, işlenip, şebekeye bağlanacakmış. (Şubat rakamları). Bakü Tiflis Ceyhan boru hattının tüm yatırım bedeli 4 milyar doların altında tamamlanmıştır. İş bankası grubunun Şişecam dahil tüm varlıkları ile beraber bugünkü piyasa değeri 33 milyar TL civarındadır.

Vaziyet böyleyken ABD'nin ortalarında bir yerlerdeki bir eyalete, bugün itibariyle İş bankası ve Ciner grubu 4 milyar dolarlık soda külü üretimi yatırımı yapıyorlar. İnsanın içinden, "neden bu yatırımı Türkiye'ye yapmıyorlar? Acaba Türkiye'de yatırım yapacak alan mı kalmadı?" sorusu geliyor. (Wyoming eyaleti rezerv konusunda dünyada 1 numara, Türkiye ise 2 numara.)

Ciner grubu özel şirkettir, Türkiye'de soda külü üretimi, cam üretimi işleri vardır, yurtdışında büyük fırsat görmüştür, yabancı bankalardan yatırım için kaynak bulmuştur, elin kredisi ile elin ülkesinde yatırım yapacak, sektörel bilgisini becerisini konuşturacak, kârı Türkiye'ye getirecektir. İster ABD de ister Japonya'da yatırım yapar diye iyimser bir yaklaşım yapabiliriz.( Acaba durum böyle mi?)

İş bankası ve iştirakleri için ise tam olarak aynı yaklaşımı yapamayız. İş bankası grubu kimsenin babasının malı değildir, misyonu itibariyle Türkiye Cumhuriyeti'nin kalkınmasını önceliklendirecek yatırım stratejileri uygulamak zorundadır. Acaba ABD deki yatırım böyle bir yatırım midir? Bilemiyoruz belki öyledir. Durumu anlamlandırabilmek için bazı soruların cevabına ihtiyacımız var.

SORULAR

1) ABD 'de yapılmakta olan yatırımın ne kadarı öz kaynaklar ile ne kadarı kredi ile finanse edilmektedir? Finansmanın ne kadarı Türk bankalarından, ne kadarı yabancı bankalardan karşılanmaktadır? Şişecam'ın hisse yatırımı dışında İş bankası grubu bu projeye kredi vermekte midir?

2) Projenin ilk fizibilitesi ile bugünkü fizibilitesi arasında bir fark var mıdır? ABD deki tesisin soda külü üretimi ile soda külü satış fiyatlarının nasıl değişeceği öngörülmüştür? Türkiye'nin soda külü ihracatına bu fiyat değişiminin etkisinin ne olması öngörülmüştür?

3) Türkiye'de üretilen soda külünün liman teslim maliyeti ile Wyonming'de üretilen ürünün liman teslim maliyeti arasında ne kadar fark vardır? Bu yatırım Türkiye'deki soda külü üretim kapasitesi artışına yapılsa ihracat, istihdam ve pazar hakimiyeti konusunda etkisi nasıl olurdu?

4) Ciner Grubu'nun ABD'deki soda külü yatırımlarını 5 milyar dolara satmak istediği yönünde Dünya gazetesinde haber çıkmıştır (bk."kaynaklar") ve bir süre sonra Şişecam grubu Ciner'in ABD'deki hisselerinin bir kısmını satın almıştır. Bu gelişmeler Ciner ile yola çıkılırken planlanmış mı idi yoksa sürpriz gelişmeler midir? Ciner grubu 5 milyar dolara satmayı planladığı varlıklar için ne kadarlık öz kaynak yatırımı yapmıştır? 2015 yılında 430 milyon USD değerleme üzerinden yapılan alım ile başlayan Ciner'in ABD'deki soda külü yatırımı nasıl Şişecam ortaklığı ile beraber 5 milyar USD değerlemeye ulaşmıştır? Şişecam hangi değerleme üzerinden payları satın almıştır?

5) Wyonming'de soda külü yatırımı olan bir çok firma vardır. Ciner ve Şişecam bu yatırımları neden ayrı ayrı değil de ortak şirket üzerinden yapma ihtiyacı duydular?

6) Wyonming'e her isteyen ve parayı bastıran soda külü üretimi tesisi kurabiliyor mu yoksa belirli bir davet süreci işletiliyor mu? Misal Çinli bir madencilik firması Wyonming'de soda külü yatırımı yapabilir mi? Ciner grubu bir davet üzerine mi bu yatırımı yapmıştır? Ciner grubuna bu kârlı yatırım fırsatı karşılığında bir şart koşulmuş mudur?

7) ABD'de yapılan 4 milyarlık yatırımın geri dönüş süresi ne planlanmıştır? Bu yatırım Türkiye'de yapılsa idi geri dönüş süresi ne olur idi? Yatırım teşvikleri de hesaba katıldığında bu süre nasıl değişir?

8) ABD'de işçilik ücretleri Türkiye'den yüksektir. Wyoming de üretilen soda külü tren ile 1800 km Pasifik sahiline taşınmakta ve dünya limanlarına sevk edilmektedir.( Wyoming'in en büyük ihracat geliri soda külüdür). Acaba Wyoming de üretilen soda külü dünya pazarlarında dolar ile satılmakta da Türkiye'de üretilen soda külü dolar ile satılamamakta mıdır? Müşteriler Türk malına daha az para mı ödemektedir? Bu yüzden mi ABD'de yatırım tercih edilmiştir?

9) Soda külü denen madde sadece trona madenciliği ile mi üretilebiliyor? ABD'deki madencilik ile soda külü üretimi yerine eğer Türkiye'de solvay prosesi ile (kimyasal yöntemler ile) aynı miktarda soda külü üretilse idi ekonomik etkisi ne olurdu?

10) Acaba nüfusu Esenyurt ilçesi kadar olan ve Cumhuriyetçilerin kalesi olan Wyoming eyaletine yapılan 4 milyar dolarlık yatırımdan dolayı Wyonming senatörleri (2 tane var) şükran ve minnetlerini her fırsatta Türk milletine belirtmekte ve senato oylamalarında Türkiye'nin arkasında sağlam şekilde durmakta mıdırlar? Yoksa bir tanesi S400 ve F-35 konusunda kılçıklık yapmakta, öteki de fetocu tayfanın davetleri ile gezilere katılıp pozlar mı vermektedir?

11) Yapılacak 4 milyar dolarlık yatırımın detayları nedir? Harcanacak paraların ne kadarı Türkiye yerleşik üreticilerden karşılanacaktır?

12) Yapılan yatırım için ABD yerel veya merkezi yönetimlerinden ne kadarlık yatırım destekleri sağlanmıştır?

13) Şişecam grubu ABD'ye yatırım kararı verdikten sonra Türkiye'deki fabrikalarında işçi azaltımı yapmış mıdır? Detayları nedir?

14) Türkiye'de basında sıkça yer aldığı üzere binlerce maden ruhsatının ve yatırım seviyesine gelmiş maden kaynaklarının irili ufaklı firmaların mülkiyetinde olduğu, ama pek de kimsenin bu ruhsatları yatırıma çevirmediği doğru mudur? Bu konuda ilgili bakanlığın eylem planı mevcut müdür? Misal, 18 Kasım'da Giresun'daki madenin atık kimyasal havuzunda meydana gelen kaza sonrasında Kelkit vadisine yayılan ve baraja kadar ulaşan kimyasal atıktan sorumlu olan madencilik firmasının mülkiyetinde kaç adet saha ruhsatı vardır? Bu ruhsatlar ne zaman alınmıştır ve ne yatırım yapılmıştır? Ruhsatları nasıl, neden aldığı belli olmayan firmalardan ziyade Şişecam gibi kurumsal, milli firmalarımızın Türkiye'de bu madencilik işlerine yatırım yapması, ABD'nin üretim kaslarına değil, Türkiye'nin üretim kaslarına yatırım yapması daha sağlıklı olmaz mı?

15) Şişecam'ın üst düzey yöneticileri ara sıra Ciner grubunun ekonomi kanallarına çıkmaktalar, çok daha küçük yatırımlar hakkında bilgi verilmekteler ancak ABD'deki yatırımlar hakkında ne soru sorulmakta ne görüş belirtilmektedir. Acaba bu gizli stratejik askeri bir proje(!) midir?

16) Şişecam ve Ciner grupları ABD'deki yatırımları konusunda yetkin kurumlarca hazırlanacak değerleme raporlarını kamuoyu ile paylaşmayı düşünmekte midirler?

Yazıdaki amacımız Ciner grubunu yermek değil, Şişecam grubunu yermek ise hiç değil. Ciner grubu, Türkiye'nin hayli "ilginç" bir dönemi olan 2000'li yıllarda özelleştirmelerden alabildiği ihaleler ile ve medya grubundaki hamleleri ile ışık hızıyla büyüyebilmiş dönemin "şanslı" firmaları arasındadır. Kasımpaşa spor kulübünü de alarak (bazı) gönülleri kazanmış nadide bir grubumuzdur. Medya grubundaki şirketinde irili ufaklı muhalefet parti liderlerine sıkça yer vermesi ülkemiz için bir demokrasi şöleni olsa gerektir. Ekonomi kanallarındaki uzmanlarının her biri Merkez Bankası yönetme yetkinliğindedir, faiz ve dolar yorumlarının ve objektif değerlendirmelerinin ise özellikle hayranıyım.(!)

Ciner grubunun Şişecam grubu ile işbirliği yapmasında elbette sakınca yoktur ancak İş Bankası’nın literatürümüze POAŞ'lama olarak geçen, kaynaklarını başka bir gruba cömertçe kullandırdığı örnekler hatırımızdadır ve bunun gibi durumların tekrar oluşmasını kimse istemez.

ABD'deki yatırımlar ile ilgili Şişecam'ın CFO'sunun çıkıp tatminkar ve detaylı bir açıklama yapması durumunda eminim tüm vatandaşlarımız, ABD'deki parlak yatırımların Türkiye'ye önümüzdeki senelerde yaratacağı yüksek miktarlı dolar akışını alkışlayacaktır ve "iyi ki bu yatırımlar ABD'ye yapılmaktadır, soda külünün efendisi olacağız" diyecektir.

Alternatif olarak, hazır Türkiye'nin döviz, yatırım ve istihdam ihtiyacı varken, Ciner ve Şişecam gibi "vatansever" kuruluşlarımızın ABD yatırımlarını 5'er milyar dolardan satarak ( Belki körfez sermayesi bu iş için ayarlanabilir ve ilgili yatırımlar ile yönetimsel bağlantı koparılmaz), bu kaynakların Türkiye'deki madencilik yatırımlarına yönlendirilmesi doğru yönde atılmış bir adım ve Kasımpaşa kulübünün alınması gibi "gönülleri fethedecek" bir mesaj olabilir. Hükümetimizin, vatandaşlarımızın ve medyamızın da bu güzide kurumlarımızı bu doğrultuda cesaretlendirmesi karar sürecini kolaylaştırabilir.

Kaynaklar:

https://www.dunya.com/kose-yazisi/ciner-dunya-lideri-sirketini-5-milyar-dolara-satmayi-planliyor/630406

https://www.dunya.com/sirketler/sisecam-ciner-grubu-ile-abdde-4-milyar-dolarlik-dogal-soda-külü-yatirimi-yapacak-haberi-640367

https://www.bloomberght.com/ciner-grubu-ile-sisecam-arasinda-kritik-imza-2292467

https://www.wyomingmining.org/oci-sold-to-ciner-group/

https://www.bloomberg.com/news/articles/2021-08-09/ciner-said-to-weigh-sale-of-stake-in-5-billion-soda-ash-unit

# abd # türkiye # şişecam # iş bankası # Merkez Bankası # Döviz # maden # banka